Altı ile altı buçuk arasında bir yerde sıkışıp kalması gerekir. O civarlarda, EN FAZLA 5,80 – 5.90 daha fazla inmesi imkânsız

Anlatır dururum bazen operasyonları…
Tam rakam veremem, uzaktayım…
Ama bu aralarda doların düşüşü durması gerekir…
Daha fazla inme imkânı yoktur çünkü ekonomik gerçeklere terstir.

Çok yalvardılar…
Özellikle yurtdışı sağmal ineklere, ülkede yandaş – yoldaşa…
Yastık altında olanı sürün piyasaya…
KIMSE bilmem nesine takmadı!

>>> Düşüş bir operasyondur, PANIK, enayi silkeleme operasyonu <<<

Çok yaşamışımdır böylesini…
Yok…
Buralarda da uluslararası piyasada da…
Bekle, panikleme…
Çıkacak yine, çıkmak ZORUNDA…
Nereden biliyorum bunun böyle olduğunu?

Altından…
Çeyrek kalmadı piyasada, hepsi Katarda…
Gram altından, anlatırım bir ara.

Not: Ilisu baraji

Bu yüzden INANIYORUM Alman demokrasisine, adaletine VE GEREKIRSE

Almancan varsa…
Çok dikkatli VE ANLAYARAK oku…
Gizli servis, yok bilerek iç veya dış istihbarat yazmadım…
IKISI içinde geçerli, TÜM devlet kurumları için…
Ta iktidara kadar. HERKES…
Adalet VE anayasa önünde eşittir. Tekrar yemin ediyorum…
Namusum…
Ve şerefim üzerine, suçsuzum, suç işlemedim. 20 – 30 sene önceki olaylar…
Satmadım kimseyi, gammazladım…
Kendimi temize çıkarmak gibi bir derdimde yok, sadece sinir oluyorum…
Boş, gereksiz yere zan altında bırakılıyorum. Yanımda UTANMADAN yalan söyleyecekler ve ben öyle bön bön bakacağım öyle mi?

Suç sayılacak hiçbir şey yapmadım.

Ya siz beni ne sanıyorsunuz, yapmış olsam bile…
Gerçekten o kadar salak mıyım uluorta anlatacağım?
AMA…
Gördüm, bildim, öğrendim!

oku

ÖNCE…
Türkçe SONRA Almanca öğren…
Belki akabinde tercümanlığa soyunabilirsin!

Türk DIL ve TARIH kurumu; anlayana

Geç bunları anam babam geç bunları!
16 Mayıs 2020

“Nisan ayı bütçe istatistikleri açıklandı. Merkezi yönetim bütçesi, nisanda 43,2 milyar TL, ocak-nisan döneminde 72.8 milyar TL açık verdi. Bütçe nisan 2019’da 18.3 milyar TL açık vermişti. Nisan 2020’de geçen senenin aynı ayına göre bütçe açığındaki artış oranı yüzde 136 oldu.”
Bu paragrafı gazetemiz SÖZCÜ’nün dünkü ekonomi haberinden aldım. Çok iyi biliyorum ki bu tablo buzdağının sadece ucu. Suyun altında resmi rakamlara göre dahi büyük bir işsizlik, hayat pahalılığı var. Döviz kurlarındaki anormal artış, hâlâ yüksek sayılabilecek faizler, kamu gücünü elinde tutanların amansız israfı da o dağın sadece bir bölümü. Gitmediğimiz hastaneye, geçmediğimiz köprüye, görmediğimiz havaalanına vergilerimizden ödenen “garanti ücretleri” de cabası. Hepsinden önemlisi, kapanan işletmeler, boş kalan tarlalar/ahırlar, korona belasından hızlı yayılan Fakirlik!
İtiraf edeyim, bilmiyordum.
Yoksul ailelerin devletin sosyal yardımlarını bir “Fakirlik Vesikası” ile alabildiğini, önceki gün muhtarlıkta karşıma çıkan matbu Fakirlik Kağıdı destesi sayesinde öğrenmiş oldum.
Kağıdın en üstünde düzenleyen kurumun künyesi var:
T.C., il, ilçe, mahalle.
Peşi sıra “Fakir”in kimlik bilgileri ve şu metin:
“Mahallemizin …. Caddesi …. Sokağında, … nolu apartman … nolu dairede oturan ….., ../../… tarihinden beri mahallemizde oturduğu, ancak YARDIM SURETİ ile geçindiğini, aynı zamanda fakir ve yardıma muhtaç bulunduğunu bildirmek üzere iş bu ilmühaber kendi isteği ve beyanı üzerine verilmiştir.”
En altta ise mahalle muhtarının imzası yer alıyor. Sadece elime aldığım destede 20 başvuru vardı. 20 aile, 20 hayat.
Nasıl bir çaresizlik ki bir insan başlığı Fakirlik Kağıdı olan bir belgeye ismini, soyadını yazdırmak ister?
Hadi AK Parti öncesindeki bütün hükümetler beceriksizdi, üç koyun bile güdemezlerdi. Ya yolsuzluğu, yasakları ve yoksulluğu (3Y) bitirmek üzere iktidara gelen AK Parti’nin 18. iktidar yılında bunca “Fakirlik Kağıdı” ne?
Kim bilir binlerce muhtarlıkta kaç tane Fakirlik Kağıdı vardır.
Peki sözünü ettiğim o buzdağını, bu fakirlik kağıtlarını konuşmamız gerekirken, hükümetin propaganda gücü ve muhalefetin beceriksizliği sayesinde biz neyi konuşuyoruz?
“Ekonomimiz uçuşa geçti”
“HDP ile İYİ Parti görüştü?”
“HDP PKK ile bağını kessin”
“CHP Darbe mi istiyor?”
“Atatürk’ün İş Bankası’ndaki hisseleri Hazine’ye devredilsin!”
“Halka yardım dağıtan belediyeler paralel yapı mı kuruyor? Devlet içinde devlet mi oluyor?”
O vesikaları gördükten sonra ne zaman bir iktidar mensubundan bu yapay gündem maddelerini duyacak olsam dilime Orhan Veli’nin şiirinden bir satır takılıyor:
“Geç bunları anam babam, geç bunları!”
Gelir ENSAR’cı başkana gidiyor
Hükümetin propaganda gücü gerçekten acayip. İşin aslını bilmeseniz, sırf onları dinleseniz, CHP’nin İş Bankası’ndaki hisseleriyle muhteşem gelirler elde ettiğine inanırsınız. CHP’yi İş Bankası Yönetim Kurulu’nda temsil eden Murat Karayalçın’la sohbetimizde çok faydalı bir özet yaptı. Karayalçın, CHP’ye tek kuruş gitmediği için “ticari faaliyet” kılıfının tutmayacağını, bu işin ancak zoralımla –kamulaştırmayla- yapılabileceğini, onun da 1963’teki Anayasa Mahkemesi kararında olduğu gibi er ya da geç yargıdan döneceğine dikkat çekti. Konuştuklarımızdan anladığım işin aslı şu:
“İş Bankası’nın hisselerinin yüzde 28’i Atatürk’e ait. Geri kalanı da herhangi bir kişiye ya da şirkete değil, kurumsal olarak bankaya, yani banka çalışanlarına. Atatürk bütün mirasını devlete bırakmışken İş Bankası hisselerini CHP’ye emanet etmiş ve gelirlerinin de Dil Kurumu ile Tarih Kurumu’na aktarılmasını vasiyet etmiş. Bankanın kârından Atatürk’ün hissesine düşen para doğrudan bu iki kuruma aktarılıyor. CHP’ye ise tek kuruş gitmiyor.”
Anlayacağınız Atatürk’ün hissesinden gelen parayı harcama yetkisi, şu anda –ne yazık ki- Atatürk’ten haz etmediğini saklamayan, Ensar Vakfı kökenli başkanda. Bu hisselerin kamulaştırılması ya da Hazine’ye devredilmesi de hem özel hukuka, hem miras hukukuna açık bir şekilde aykırı.
AK Parti bunları bildiği halde neden bu konuyu temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp karşımıza getiriyor? Böyle bir küresel ekonomik kriz ortamında dünyadaki binlerce banka arasında 103. sırada yer alan milli bir serveti neden hedef haline getiriyor, zayıflatmaya çalışıyor?
Anlayan beri gelsin!

https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/deniz-zeyrek/gec-bunlari-anam-babam-gec-bunlari-5817221/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Prof. İsmail Özçelik, doğru dediniz hocam, çok güzel dediniz

“O zamanlar ne olduğunu neler yaşandığını anlayabilmemiz için önce memleketin ne durumda olduğunu görmemiz gerekir”

Buna benzerdi sözleri…
Valide…
Benim için, kardeş için…
Bizim nesil için apartman p.çleri der…
Doğru der, apartmanlarda yetiştik.

Ancak…
Ne yalan söyleyeyim…
Bakınca bugünün gençlerine, Internet bilmişi, Hamburger çocuklarına…
Ne bir kökten, derin temelden bilgi…
Ne bir görgü…
Bir apartman p.çi olmayi yeğlerim…
En azından bizlerin yüreklerinde yanan…
Cayır cayır yanan bir alev var…
Doğduğumuz topraklara, vatana – millete olan sevda…
Sönmeyen, sönmek bilmeyen bir alevdir içimizde…
Ya bunların neyi var?

Teslim etmişler beyinlerini cebe…
Sosyalleşe sosyalleşe her biri olmuş sığırın teki…
Olmasa internet…
Bitmişler, hiçbir şey bilemezler!

Sennn…
Genci ihtiyari görüyor musun memleketi…
Ahvalini?


O halde ne bilirsin geçmişi ne görebilirsin geleceği!

Ne güzeldir böyle iki güzel vesileyi biranda kutlayabilmemiz…
Kadir Geceniz mübarek olsun, hayırlara…
İyiye…
Güzele vesile. UNUTMA…
Bu gece iner melekler yeryüzüne Rabbim hastalara cava…
Dertlilere deva nasip eder, tüm edilen duaları kabul eyler.

Kadir Gecesi’nden Mekke devrinde nazil olan ve Kur’an’ın doksan yedinci sûresi olan beş ayetlik Kadir Suresi’nde bahsedilir. Bu surede Kur’an’ın indirildiği Kadir Gecesi’nden bahsedildiği için bu sureye Kadir Suresi denmiştir. Kadir, ‚azamet‘ ve ‚şeref‘ demektir.[1] Kur’an’ı Kadir gecesinde indirdiğini ve bu gecenin bin aydan daha hayırlı olduğunu bildirmiştir. Bakara suresinin 185. ayetinde de Kur’an’ın Ramazan ayında indirildiği beyan edildiği için Kadir gecesinin Ramazan ayında bulunduğu net bir şekilde anlaşılmaktadır.
Kur’an’da Kadir Gecesi
Kur’an’da Kadir Gecesinden Kadir Suresi’nde bahsedilmiştir:
1. Şüphesiz ki biz Kur’ân’ı kadir gecesinde indirdik.
2. Kadir gecesi nedir, nereden bileceksin?
3. Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır.
4. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için inerler de inerler.
5. O gece, esenlik doludur. Ta fecrin doğuşuna kadar.

Benim dünyam

Elbette bunun bir bedeli olacaktır, ÖNEMLI OLAN fatura kime çıkarılacak!???

Korkmuyor değilim, düşünüyorum…
Çare arıyorum…
Kaçabileceğimiz hiçbir yer yok!

Kalbim…
Sırtım, utanmasam hüngür hüngür ağlayacağım…
O kadar canim yanıyor.

Bundan bir iki hafta öncesiydi, oldu birkaç gün…
Almanlar…
İbadet yerlerini açtılar…
DUA…
Hiçbir zaman bugünkü kadar önemli olmamıştı!

Allah…
CÜMLEMIZI KORUSUN!

Muazzam bir kafa karışıklığı…
KIMSE bir şey bilmiyor sanki…
EMINIM…
Bir avuç insan dışında, her kafadan bir ses…
>>> ANCAK BIR gerçek var <<<
Dikkatli olanın, hazırlıklı olanın…
Anası ağlamamış!
NOKTA

Tolga…
Tomografi…
İnşallah sonuç olumlu çıkar…
Bu konuda bile kafalar karışık, testler…
Dün yazdım…
Koskoca ülke ancak 1 milyon küsur test yapmışlar…
“Onlarda, test sonuçları yalan – yanlış”
Rabbim cümlemizi korusun, 350 bin hasta…
Gerçekten olası, KIMSE…
Böyle hapis etmiyor halkını eve…
BAK…
Bayramda bile!

incele

🙂

################
incele, yapilan testler. SADECE Almanya – Tayyipistan kiyasi bile gercekleri ortaya koyuyor
################

Boş verrr…
Nasılsa ağzımı, yüzümü becerdiler VE daha becerecekler

Tolga…
Çok şükür.

“Bak ya unutmamış”

Valide…
Bu sabah, hayretler içinde…
Nasıl unuturum rüşvet???
Gerisini anlatamam, Allahsızlar ensemde…
Yok…
Biz vermek ZORUNDA kaldık rüşveti, ne zaman nerde?
SANA NE???
AMA…
Allahsızlar zamanında!

Anlatmışımdır kimi şeyi, hani 100 bin Tayyip Lirasını…
Açıkgöz ya, açıkgözler ta belediyeye kadar…
Becermeye çalışmışlardı Önderi…
Önder…
Hiç kendini becertir mi?

Bakma sen benim çeyrekliğime…
Çok kısa bir süre için bile olsa…
Çok kısa…
KIM siken, KIM sikilen belli olmaya!

Önder daha ölmedi!

oku

*

Bu sabah haberlerden geçti…
72 yaşında, adi Isa…
IKI KEZ atlattı Koronayı, anladın mi Önder neden “panikledi”
Duyduğunda…
“Hastalandım, “iyileştim””
Eşeğin …!

*

At sırtında sinek dediğimde…
Kızma, darılma…
Gönül koyma bana, gece geldi haber…
İçimizden yine biri öldürüldü…
Bilişim…
Bilim, istihbarat dünyası…
Çok fazla kurcalama!!!

INAN…
Kara Mediha yerden göğe hâkli…
İlk okul mevzunu anneciğim benim…
AMA…
KÖKLÜ bir aile mensubu, sonra…
Çok sever okumayı…
Anam soğan babam sarımsak…
ANCAK…
Yukarıda bir delik aşağıda bir delik…
Yeterde artar…
Öğretimin tersine sorma, sorgulama…
Çok fazla kurcalama…
Tek istisna…

„Zat-ı âliniz önden buyurunuz lütfen.“

*

Ne doğduğum ne doyduğum topraklara, insana, topluma…
>>> ASLA <<<
Şahsıma, kendi adıma…
Bilmek, öğrenmek arzumun tatmini!

Namusum ve şerefim üzerine yemin ederim, ne birine…
Ne ötekine ne yaptıysam kendime!

*

TERS MANTIK, piyasalar kahpenin çabuk gideceğini sanıyor ama

http://wordpress.gurbuz.net/?paged=461
x