Keşke bir civciv olsaydı, keşke…
Gidip anasından, babasından isteseydim…
İster inan ister inanma…
Daha geçenlerde dedim evlada; oğlum üniversitede kuracağın dostluklar, gerçek dostluksa çok değerli, verimli olabilir. İki tarafa da!
Dedim ya ister inan ister inanma, ben bir cümle, bir söz için kalktım buradan Çekoslovakya’ya BASKINA gittim. Dünyanın öbür ucu olsaydı yine giderdim. Bir kelime için, bir. Ben böyleyim…
Kadere bak, alın yazısına…
Nereden nereye…
Çocuk 78 günlüğüne gelmiş Almanya’ya. Doktor çıkacak kısmetse…
Oturduk uzun uzun sohbet ettik onunla, dedim seçeceğin uzmanlık dalına çok dikkat et…
Severek yapacaksın bir, uzun yıllar ekmek yiyecek bir dal olmalı, herkesin hürya daldığına dalma iki…
Bak ki vatana, millete faydalı olasın…
İnsanlara doktorum diye tepeden bakma…
Üç…
Staj için gelmiş, iki üniversite “gezmiş”, bir sonra ki Heidelberg…
Anladığım kadarıyla orta hali insanlar, bizim gibi. İnanılacak gibi değil, çocuktan bir – iki hafta için 600 € depozito istiyorlarmış, kaparo. Çocuk kalmış Mainz’de sokakta. Hata bir gece Tren istasyonunda gecelemiş. Facebook’tan birisi bunu görmüş evlada haber vermiş. Öyle tanışmışlar…
Bir odası var oğlanın, atmışlar bir yatak yere…
Tabii önce evde kalan arkadaşlarının rızasını almak koşuluyla…
Sormuş annesine, kira alayım mi diye, alma demiş…
Bana da sordu, dedim kalacağı bir, iki hafta. Yapmışın bir iyilik, BANA SORMADAN* Tanrı misafiri say…
Sakın alma.
Tabii gidip görmem, tanışmam lazımdı…
Kimin nesi, neyin fesi!?
Evlat yolcu, tatile gidecek. Yazık…
Çocuk velilerinin Türkiye’deki telefonunu vermiş, adresini falan…
İnsanlık ölmedi!
Hangi para, pul…
Bir dostluğun bedeli olabilir?
Belki güzel, değerli bir dostluğun başlangıcı olabilir(!)
* Bir sonraki yazımda ne demek istediğimi anlayacaksınız.