Ölü sayısı 41 çıktı

Alt tarafı bir adi konsolosluğu taşıdı, diğer bir adi fırsat bu fırsat dedi…
Netanjahu dur de!

Bak birde bunlara…
Bir GÖT ve kılları, iğrendim, tiksindim sadece birer yalaka!

oku, en azindan resimlere bak gör killari

Hamas mısın nesin…
Milleti sokaklara dökme, götün yiyorsa siyasi çözüm bul…
İnsanların ölmesine vesile olma!

Elimden gelse bu sistemi kökünden, dibinden dinamitleyeceğim ve çang, çing, çong meselesi

Nasıl ki dinciler, siyasal İslamcılar düşmanım…
İğreniyorum, tiksiniyorum salt varlıklarından…
Bu derece midem bulanır vahşi kapitalizmden. Bir zamanlar bu çarkın bir dişlisi olmama rağmen!

İmkânım olsa…
Yeminle ne banka ne sigorta…
Sadece nakit para, NOKTA!

Ben boşuna isyan bayrağını çekmiyorum, boşuna değildir feryat, figanım…
Bankadan geliyorum…
Oma, Allah rahmet eylesin kaç zaman oldu kadın vefat edeli ben hala ödemeye uğraşıyorum…
ESKIDEN…
Sistemin bir dişlisiyken…
Ki bu sistem hem banka hem sigorta hem postane hizmetleri için geçerliydi…
Teknoloji…
Eyvallah, bu konuda her yeniliğe açık olmasam bile bazı kolaylıklılar getirdi insan hayatına AMA…
Getirdiğinden çok götürdü.

Kabak kafasına s.çtığımın herifi, az kalsın yiyordu yüzüne yumruğu…
Aklı sıra tereciye tere satacak, Müslüman mahallesinde salyangoz…
Evet, eskiden de vardı teknoloji, tarayıcı…
Okuyamayınca yazılanı havale edilirdi yazılanı insana, canlıya ya canlıya…
Zaten adamlara karşı mahcubum, kaç zaman oldu ödemedim geç bakmıştım postaya…
Tüm havaleler geri geldi, Cumartesi…
Okuyamamış tarayıcı, insan YOK, yok artık insan…
Makine…
Ananızın a…!

Gittim bugün yazdım yeniden, adama dedim bir göz at…
Bir daha geri gelmesin başıma çok büyük işler açılır, bana ne dedi biliyor musunuz?
BANA…
“Elektronik bankacılık yap o zaman!”
Açtım ağzımı yumdum gözümü!

BU ARADA…
Telesekreter yerine geçen makina…
Biliyorsunuz insana bağlanana kadar dakikalarca…
Kısa yoldan bağlanmak istiyorsan, duyduğun anda makineyi başla…
Çang, çing, çong…
Senin ki benden kara diye konuşmaya, makine dediklerini anlamayınca…
Kestirmeden…
Bağlayacak seni insana!

Bugün eski bir Ninja tekniğini tanıtacağım size, oldukça etkili bir savunma yolu

Kaldı ki yasak değil, tehlikeli değil…
Ne lazım?
Bir çift bacak!

Acayip önemli…
😊
Neden mi?
SONRA!

Başka?

Bir adet 35mm filim kutusu, hani analog fotoğraf makinelerinin filim kutuları vardı ya…
Onlardan, bir adet yumurta da olabilir ki orijinal hali…
Onu anlatmayacağım sizlere, zevke göre…
Tuz, karabiber veya un da olabilir!

Doldurun kutuya / içi önceden boşaltılmış ve kurutulmuş yumurtaya…
Bir saldırı esnasında ki ÖZELLIKLE genç kızlarımıza, kadınlarımıza…
Veya erkeklere de tavsiye edebilirim…
Aç kutunun kapağını fırlat saldırganın yüzüne.

İnanın…
Çok etkili, birincisi sürpriz momentumu sizin tarafınızda…
İkincisi…
Karabiber, tuz vesaire göze geldi mi…
Yandı gülüm keten helva!

Peki…
Bacaklar neye lazım?
Kardeşim…
Kaç kaçabildiğin kadar, olanca gücünle kaç…
Kaçanın anası ağlamamış!

Yeni geldim, didiyorum yine…
😊

Sell in May go away

Dünya ekonomisi çok olumlu bakıyor geleceğe…
Evet…
Bir borsa deyimidir. İşler yolunda…
Ucuz para…
Ya Tayyipistan da?

Exegese

Yunanca, eski yunanca…
Almancası; Auslegung. Türkçesi yorumlama…
Hukukta yeri olduğu gibi Hak dinlerinde de kullanılır bu terim…
Evet…
Yorum, yorumlama…
Hukuken Almanya’da, evladın ehliyeti mesela, her sorumlunun Ermessungsspielraum dedikleri, Türkçesi; takdir hakkı diye yorum, karar hakkı vardır.

Yazılmış olanı…
Yorumlama…
İnsanız…
Yazılmış olanı doğru veya yanlış anlarız…
Exegese, bir metni okuyup…
“Anladığını veya anlamadığını” doğru veya yanlış yorumlama…
Dil bilgisi, kelimelerin anlamı…
Çağdaş ve çağ öncesi…
Kim diyebilir, hangi biriniz yanlıştır böylesi?

Bazen…
Bir metni okurken mantığımla okur, düşünürüm…
Bazen ise kalbimin sesini dinlerim…
Ya sen?

SEN…
Milletin mantığı ile, başkalarının duygularıyla mı hareket edersin?

Çokça kullanırım bunu, Exegese’yi…
Takdir hakkını, YORUMU…
En son evladın Profesörüne karşı, mantık dizini…
Kalbin sesi!

Ben kaçtım, maliyeci çok güldü sözlerime…
Tabii Almanca konuşuyoruz, Türkçesi…
Dedim…
Maliye, hafta sonumun sıçtı içine…
Ne hikmetse, hep Cuma yollarlar yollayacaklarını…
Çok isim var, çok…
Evladın yazdıklarını bile okumaya fırsatım olmadı.

Kubilay

Konuşmamız lazım…
Evet, konuşmamız, anlaşmamız lazım. Peki, neyi konuşacağız?
ZAMANI!

Zaman…
Göreceli olmakla birlikte bir özelliği var ki herkes için önemli…
Zaman aynı zamanda bir mekândır, dört duvar…
Yani hacmi, alanı bellidir. Örneğin ben 29.04.1965’de doğdum. Bu bir nokta, bir “başlangıç” olmakla birlikte bugünün tarihini anarsak ki 14.05.2018…
Bir süreyi belirler. Bu süre zarfında benim hayatımda, ailemde, sevdiklerimde, tanıdıklarımda, tanımadıklarım içeresinde VE dünyada neler oldu neler.

Hani derler ya tarihi kazanan yazar diye…
Bunun gibi zamanı…
Çağı…
Egemen medeniyet belirler.

Rahmetli Atatürk’ün sözlerini hatırlatmak isterim…
Ve belki dikkatinizi çekti…
Doğum tarihim ve bugünün tarihini “Hristiyan zamanına” göre verdim…
Takvim…
Miladi takvim!

“Millet açıkça bilmelidir, medeniyet öyle kuvvetli bir ateştir ki, ona kayıtsız olanları yakar, mahveder”

Bu…
Şöyle de algılanabilir, Hristiyan hegemonyası…
Kardeşim senin aklin nerede?
BILMEMNENIN TEPESINDE!

Evet, millet nelerle uğraşırken SEN hala en basit hayvani dürtülerinin üstesinden gelebilmiş değilsin…
NOKTA

Peygamber Efendimizin ölümünden sonra İslamiyet’in yaşadığı >>> altın çağ <<<
Başka bir zamanda, çağda…
ALTIN ORDU DEVLETI (Goldene Horde)…
Bir Türk – Moğol ordusu, dünyayı titretti.
Martin Luter, biliyorsunuz Hristiyan kilisesini reformize eden insan…
Hani Protestan…
Türkler için şu ifadeyi kullanmıştır…
“die Türken sind die Geißel Gottes”
Yani; Türkler tanrının belasıdır. Attila için kullanmıştır bu ifadeyi!

Dünyada…
2500 çeşit bit olduğunu biliyor muydunuz?
😊
Yok kardeşim BitCoin’den söz etmiyorum, hani insani çileden çıkarıyor ya…
Kafan…
Hatır hatır kaşınıyor ya, hani yakalarsan birsini, iki tırnağın arasında çıt diye gebertiyorsun ya, O bitlerden söz ediyorum. Veba hastalığını (Yersinia Pestis – die Pest) bu altın ordunun Avrupa’ya taşıdığı iddia edilmekte. Keme (Ratte) üzerinde yaşayan bir bit cinsi.

Berbat bir zaman dilimiydi insanlık için, berbat…
Milyonlar öldü. İspanyol gribi gibi.

İnsan ve tanrı ilişkisi…
Şeytan…
İnsana, Allah’ın yarattığı “en yüce varlıklardan birine” biat etmek istememesi…
Gereken saygıyı göstermemesi…
Sabahın Yıldızını, Allah’ın gözünden düşürdü…
Ve yine…
Tövbeler tövbesi insan denilen varlığın kendini Tanrı gibi >>> yaratıcı <<< kabul edip bu yolda adımlar atması(!)

Zaman bu zaman, vakit bu vakit…
Birkaç yüz yıldan beri hızla bu yönde insanın ilerlemesi, BILMIYORDUM…
Dün öğrendim, bırak robotu, yapay zekâyı falan bir tarafa…
İnsan…
EVREN yaratma yolunda, evet, evet doğru okudunuz…
Bilim…
Evren yaratmak istiyor. Yazmıştım ya enerjiden madde üretebilirsin diye.

Neyse, konumuza dönelim…
Bak kardeşim, ÖZELLIKLE siz gençler…
Ben…
Ne katilim ne terörist. Cahil, cühelayla uğraştım ömrüm boyu, bıktım…
HUZUR istiyorum…
Eleştirmenim, en çok kendimi eleştiririm. Kendim…
Kendimi kabul etmiyorum…
Çünkü biliyorum, bilincindeyim, farkındayım, EMINIM…
Yaptığımın bir daha iyisini yapabilirim!

Bu zihniyetin genetiğinde var…
Bu zihniyetin dinle, Allah’la, insanla bir ilgisi yok…
INSANLIKLA…
Rahmetli Kubilay’ı nasıl “doğradılar”
Aynen öyle, gelir gözümün önüne, O Mehmetçiğin Boğaziçi Köprüsünde kestiler…
Bunların…
Zamanla, mamanla ilgisi alakası yok…
Bunlar…
Ebedi dünküler, hiçbir zaman çağ atlayamayacaklar…
Gençler…
Oyumuz, beğenelim, beğenmeyelim MILLET ITIFAKINA…
Dedim ya…
Saçınızın bir teli benim için değerli…
Zamanında, vakti geldiğinde…
Professor Parabellum’u hatıla!