Mahmutpaşa

Vallahi billahi doğru…
Haberlerde izledim. Esnaf diyor ki:
“Belki son 35 senenin en durgunu”
Bunu söyleyen Mahmutpaşa esnafı!!!

Seçim yasakları başladı AMA…
Allahsız Kahpeler Partisi televizyonlardan pazar günü için İstanbul’da mitinge davet ediyor…
PARTILI cumhurbaşkanı(!)

Filistinli kardeşler, sizlerin de bayramınızı kutlarım…
Çok sevindim…
HAMASA karşı “ayaklandığınız” için!

Bilmeyenler için Mahmutpaşa…
İstanbul’un EN UCUZ giyim alışveriş yeri!

Dolar 4,73

Herkesin bayramını kutlar, herkese esenlikler, sağlık ve bereketli bir yaşamı Allahtan temenni ederim. Allah…
Birlik ve dirliği, aklı ve fikri nasip etsin herkese.

Tüm her şey bitti, Önderin başka işi gücü yok, meşgalesi

Kendimi teşhir edeceğim öyle mi?
Yazıyorsam, paylaşıyorsam bir şeyi vardır nedeni…
Yine başka türlü yazma imkânım varken yazdığım, paylaştığım gibi yazıyor – paylaşıyorsam, vardır elbette bunun da bir sebebi!

Uğraşmayın deliyle demedim mi?
Tehdit ile varacağın nokta, Kasımpaşa’dan aşağı … tepesi!

Benim bir kız kardeşim var manyağın teki, nankör kedi…
Babası onun için derdi ki;
“Denize gitse denizi kurutur”
O kadar bakar kör, ezer geçer seni beni…
Dayday…
Yine “hasta”, Dada ya Allah korusun öleceğini bilse yine girer okula…
Anası gibi inekçi…
Dayday bu konuda benim gibi, osuruk hastası, okul hayatı ayni…
Benimde çocukluğum hep böyle geçti…
İlet oluyordum okula ya, ilet. Beterdi…
Zorla köpek ava gider mi?

Aslında kendim için yapmıştım, kıyamadım…
Manyak ya manyak…
Çok seviyor böyle şeyleri…
Bakalım…
Akşam olsun beğenecek mi?

😊

Bak unuttum…
Yeminle masa hemen kapının yanında, özellikle öyle koydum…
Görmeyebilir yani!

Kendi sözünü, kendi uyarılarını unutma DOSTUM Allah aşkına! 10 gün, son on gün kazandığımız her yürek bizim, evlatların lehine. Her ses, alacağımız her oy bu vatan ve milletin lehine

Gerçeği sevmek
14 Haziran 2018

AKP, 16 yıldır iktidarda…
İlk Kuzey Irak operasyonu¬nu 21 Şubat 2008 tarihinde yaptı.
Üç yıl sonra…
İkinci Kuzey Irak operas¬yonunu 17 Ağustos 2011 tarihinde yaptı.
Dört yıl sonra…
2015 yılında 24 Temmuz ve 8 Ağustos’ta iki askeri operasyon yaptı.
Üç yıl sonra…
2018 yılında 11 Mart ve halen süren iki askeri operas¬yon yaptı.
Televizyon ekranlarında tartışılıyor…
Gazete köşelerinde yazılı¬yor…
Çünkü:
-2015 yılındaki iki askeri operasyonun…
-2018 yılındaki iki askeri operasyonun…
Seçim dönemine getiril¬mesi kimi kafalara; “sandık başarısı için mi askeri ope¬rasyon yapılıyor?” sorusunu getirdi!
Keza…
Kandil’e de halen büyük askeri operasyon yapılıyor.
Kandil’e ilk askeri operasyon 4 Ağustos 1991’de yapıldı. Yani, ABD’nin, Irak’a başlattığı hava saldırılarından hemen sonra.
Sonra Kürt göçü geldi…
Sonra ABD’nin Çekiç Gücü geldi…
Sonra Kandil’e askeri operasyon pek gündeme gelmedi!
Görünen:
Türk Ordusu’nun Kuzey Irak ve Kandil’e yönelik askeri operasyonları hep tartışıldı ve tartışılmaya devam edecek…
Anımsayınız:
Kandil’e yönelik ilk askeri operasyonun yapılması da ba¬sında, “20 Ekim 1991 genel seçime yönelik ANAP’ın piar çalışması” diye yazılmıştı!
Gerçeğin, en büyük dos¬tu zaman…
Filozof Sokrates öğrencisi Platon için şöyle der:
“Platon’u severim; ama gerçeği ondan çok seve¬rim.”
Konuyu bambaşka bir yere taşıyacağım!
BAŞKAN’IN İTİBARI
ABD Savunma Bakanı Robert S. McNamara’nın, Haziran 1967’deki danışman¬larından talebi üzerine bir buçuk yılda 47 cilt tutan rapor yazıldı:
“ABD’nin Vietnam Politika¬sına Karar Verme Sürecinin Tarihçesi.”
New York Times Haziran 1971’de bu Pentagon bel¬gelerini yayınlamaya başla¬yınca ortalık karıştı. Çünkü…
Bu belgelerin çoğu kişi için ortaya çıkardığı gerçek şuydu: Aldatılma!
Bu belgeler, hem kamu¬oyunu hem de Amerikan Kongresi’ni kandırmaya yönelik her türlü yalanı barın¬dıran bir bataklıktı.
-ABD ve ABD Başkanının itibarını korumak;
-Dost ve müttefiklere lider¬lik pozisyonunu göstermek;
-Dünya meselelerinde istedi¬ği gibi davranma arzusunda ve becerisinde olduğunu sergilen¬mek;
-Küresel anti komünist imajı yaratmak;
–Ve insanların zihinlerini kazanmak için neler yapıl¬mıştı neler…
-Arama ve imha harekâtla¬rındaki ceset sayıları düzmece idi.
-Hava Kuvvetleri’nin yazdığı hasar tespit raporları gerçek değildi.
-Astlar, yazdıkları raporlar üzerinden performansları değerlendirildiği için askeri ilerleme raporları baştan aşağı yalandı.
Bu tür yalanlara göz yumulmuştu.
Beyaz Sarayı’ndan Penta¬gon’a ABD yönetiminde kasıtlı sahtekarlık söz konu¬suydu!
Konuyu, -Pentagon belge¬leri üzerine yazan- 20’nci yüzyılın etkili düşünürlerinden birine bağlayacağım: Hannah Arendt…
AKP’YE GÜVENMEK
Hannah Arendt (1906-1975)…
Pentagon belgeleri üzerine “Siyasette Yalan” eserini kaleme aldı:
Kasıtlı siyasi kandırmalar/ politik hakikatsizlik üzerine neler dedi:
“Hükümlerinden çok nadiren şüphe duyan, muazzam derecede özgüvenli insanlar olarak nitelendirilen ‘sorun çözücüler‘, tarihin ‘ka-zanmaya alışkın adamlar‘ olarak tanımladığı ordu mensupları ile birlikte çalışır. (…) ‘Nasıl yapabildiler?‘ sorusunu yanıt¬lamak için akla gelen ilk açıkla¬ma, muhtemelen kandırma ile kendini kandırmanın karşılıklı bağına işaret edecektir…”
Kandırma işi, kendini kandırmakla başlıyordu. İn¬sanların zihni ele geçirildik¬çe kandırma eyleminin “dozajı” artıyordu:
-“Yalanlar çoğu zaman gerçeklikten çok daha makul, akla çok daha yatkındır; çünkü yalancı, izleyenin ne duymak istediğini ya da nasıl bir beklenti içinde olduğunu önceden bil¬menin sağladığı büyük avantaja sahiptir…”
-“Bir yalancı ne kadar başarılı ise ve ne kadar fazla insanı ikna ederse sonunda kendi yalanlarına inanma ihtimali o kadar artar…”
Arendt, meseleyi bize yabancı olmayan konuya getirir:
“Totaliter hükümdarların yala¬nın gücüne duyduğu korkutucu güvenden (mesela; geçmişi bugünün siyasi çizgisi¬ne uyarlamak için, tarihi sürekli yeniden yazabile¬ceklerine ya da kendi ideo¬lojilerine uymayan bilgileri saf dışı edeceklerine olan inançlarından) çıkarabilecek derslerden bir de budur. (…) Yalanın kendine zarar verdiği bir noktaya mutlak varılır…”
Sonunda ekler Arendt:
“Siyaset alanında kendini kandırma en önemli tehli¬kedir. Çünkü kendini kandıran kandırıcı, sadece onu izleyenler ile değil, gerçek dünyayla da tüm irtibatını kaybeder…”
ABD’nin Vietnam Savaşı bunun örneğiydi…
Toparlarsam:
Ülkelerin yaptığı askeri ope¬rasyonlar hep tartışma konusu oldu.
Bir gün olsun vatanı için canını-kanını vermekten geri durmayan Mehmetçik hakkında şüphe duymadım.
Ama…
Siyasi iktidarlara pek güvendi¬ğimi söyleyemem.
Öyle ya:
Mehmetçik, Kuzey Suriye’de emperyalizme karşı savaşırken, -yalan fotoğrafları bahane edip- Suriye’yi bombalayan ABD’yi alkışlayan AKP ikti¬darı ne derece güven duyabilir¬siniz?

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/soner-yalcin/gercegi-sevmek-2466207/

Gazete arşivinin nimetleri!

Paylaş kardeşim, elinden geldiği kadar paylaş…
Kandil’miş, ananın …!


+

Hangi dediğine inanalım!
14 Haziran 2018

Sevgili okurlarım, anlaşıldığı kadarıyla Güneydoğu oyları da Recep Bey’in elinden büyük ölçüde kayıyor.
Bunun iki nedeni var:
-Muharrem İnce alanlarda büyük performans sergiledi ve seçmeni büyük ölçüde etkiledi.
-HDP derseniz, geçmişteki kadar olmasa bile, gücünü önemli ölçüde sürdürdüğü anlaşılıyor.
Şimdi Recep Bey ve ekibi, bütün Türkiye’de olduğu gibi Güneydoğu’da da panik yaşıyor. Kafalarında çok ciddi kuşkular var.
HDP yüzde 10 barajını geçip Meclis’te grup kurmayı başarırsa ne olacak?
O takdirde Güneydoğu başta olmak üzere tüm Türkiye’de, AKP en az 40 milletvekilini yitirmiş ve HDP’ye kaptırmış olacak.
İktidar partisi açısından son derece korkutucu bir durum…
Çünkü o takdirde Meclis’te muhalefet partileri kesinlikle çoğunluğu sağlayacak.
* * *
Şimdi sosyal medyada şu fısıltı yoğun biçimde dolaşıyor:
“Cumhurbaşkanlığı seçiminde oylarınızı istediğiniz muhalefet partisinin adayına verin. Ancak milletvekili seçiminde oyunuzu HDP için kullanın ki yüzde 10 barajını geçip grup kurması mümkün olsun.”
Bu dolaşımı ciddiye alıyorum çünkü aynı yöntem gerek 7 Haziran, gerekse 1 Kasım 2015 seçimlerinde uygulanmış, hiç umulmadık kimselerin bile verdiği oylarla ve HDP her iki seçimde de yüzde 10 barajını geçmişti.
* * *
Şimdi gelelim esas konumuza!
Recep Bey, Muharrem İnce’nin görkemli Diyarbakır mitingine çok bozuldu…Ve inanılır gibi değil ama ertesi gün şöyle dedi:
“Bana istihbarattan gelen bilgilere göre o mitinge katılanların çoğu HDP’li imiş.”
Böyle olsa ne olur, olmasa ne olur! Mitinge katılmak hangi görüşte olursa olsun her vatandaşın hakkı değil mi?
Bir cumhurbaşkanı bunları söyler mi?
* * *
Şimdi yakın geçmişe dönüp kısa birkaç anımsatma yapayım.
-Habur rezaleti hangi iktidar döneminde patlamıştı? Sınırdan içeriye buyur edilen üniformalı PKK’lıları hangi iktidar törenlerle karşılamış ve sonra onları salıvermek için Silopi’de seyyar çadır mahkemesi kurup devleti iki paralık etmişti?
-Dolmabahçe görüşmelerini kim organize etmişti?
-Şimdi sizlere ilettiğim 17 Kasım 2013 tarihli Sözcü Gazetesi’ne bir bakınız. Recep Bey iki paralık aşiret reisi katil Barzani’yi Diyarbakır’da ağırlamış ve birlikte miting yapmışlardı. Söz konusu katili karşılayanlar arasında devletin Bakan Bey’leri, valileri vesaireleri bile vardı.
-O zamanki Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı (sonra HDP milletvekili seçilen) Osman Baydemir ve Barzani ile el ele kol kola pozları kim vermişti?
* * *
Recep Bey o günlerde çok mutluydu! Şimdi ise HDP’ye (oy uğruna) bindirdikçe bindiriyor, Muharrem İnce’nin mitingine katılanları bile devletin istihbarat örgütlerinin izlediğini söylüyor…
Ve bunu hiç sıkılmadan açıklıyor!
Daha fazla ne diyeyim!
Biz bu şahsın ne zamanki hangi söylemlerine, hangi davranışlarına inanalım!

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/emin-colasan/hangi-dedigine-inanalim-2466188/

UYUTMAYIN MILLETI YETER!!!

Köşe sahiplerinin iyimserliği…
Keşke paylaşabilsem…
Dip dalgasıymış, hadiii be…
Git işine!

Milleti gevşetme…
Ne yapıp yapıp kazanmak ZORUNDALAR…
Mecburlar kazanmaya, MECBUR…
Bunun için gereken ne varsa yapacaklar…
Tetikte olacaksın, dikkatli olacaksın…
Uyanık olacaksın, UYANIK!

Sürprizi bekle!!!
Unutma özdeyişi, unutma…
Öldü, ölücek denilenin ömrü uzar!?