Dedesi ninesini arar…
Ninesi…
Neredesin?
Son baharımsın gülüm, son
Kalbimin biricik kraliçesi…
Sevdiğim, sevdiceğim…
Aşk ile sevdiğim. Bunca insan arasında, kuru kalabalıkta…
Yürek sevdiceğini arar yana yakıla…
Buldum dediğim anda, bir bakmışım yine yalnızım, tükendim biliyor musun, bezdim…
Yüreğim sevdiceğini ister, insanı hani o sıcacık yüreği, tatlı bir sözü…
Alev alev yanan dudakları, sevdiceğimin kucağını…
Hani kendimi güvende his ettiğim, anladığım ve anlayışla karşılandığım, son lokmayı paylaştığım…
Yürek sevdiceğini ister, ister yatırsın başını göğsüme…
Saçlarını okşayayım, çekeyim o güzel kokusunu içime…
Sevinci de tasayı da paylaşalım, kenetlensin bir daha ayrılmamak üzere eller…
Artık ne sen çocuksun ne ben, yediğimiz tokatlar yeter…
Ne olur sanki bir lokma ekmek, bir dam, bir yelek bize yeter…
Hani huzur, hani mutluluk hani gözlerini yumduğunda, korkmadan sarıldığında sevdiceğine sımsıcak…
Ilık ilik eser ya meltemler, dokunur yüreğe, hani tüy gibi hafif…
Hani atarsın içindeki tüm sıkıntıları, dertler toz olur gider…
Dolar içine huzur ve mutluluk…
Sen beni bildin, bende seni…
Gel gülüsü, gel kollarıma, güven ve inan bana. Oturalım konuşalım oluru, olmazı…
Bak daha yapılacak çok iş var, elle ele…
Birbirimize sonsuz bir güven ile.
Not:
Hiç iyi değilim gülüm, feci bir halsizlik feci
Ve bu bir gerçek, en azından bizim durumumuzdakiler için acı gerçek
Ne var ki…
Anka Kuşu papatyam, yanarız, kül oluruz…
Ve bir bakmışsın…
Eller kenetlenmiş küllerimizden doğmuşuz, ikimiz…
Sen ve ben.
Öteki yarım, gülüm, belalım
Gerçek bu gülümmm…
İster inan ister inanma…
Bu insana gıcık kaptım bir kez ama sözler gülüm sözler…
Söz…
Namustur, şereftir, söz gülüm insandır!
Amore mio
dance with me in the morning…
dance with me in the evening, in the night…
In my arms…
In my bed let us dance…
Between the clouds in the middle of blue sky…
Look and see in my eyes the heaven…
The heaven, deep in my heart where i love you so much…
Belive me, trust me…
It’s an true love!
The death is sure but not the live…
My death not so far, i feel him…
Dance whit me my darling in the morning, in the evening and in the night…
Let us live, live in love, live in belive…
Live In trust!
🙂
Ulan orospu çocuğu
Senin bir söylediğin diğerini tutuyor mu?
15 senede kendini kaç kez yalanladın, kaç kez kendi ağzından çıkan sözleri yüz seksen derece ters çevirdin?
Eyalet sistemi…
Türkiye bölünecek, bölündü bile(!)
Bu millet sana ne istedin de vermedi…
İnşallah bu sefer istediğini vermeyecek!
Mecburiyetler
Uzaktan seviyorum seni…
Vatana hasret, insana hasret, kadına hasret (…)
Sadece kadınlar değil…
İnsanda susarak gider…
Yok olurlar, yok!
“Ve son sözüm”
Dedim bana inan, dedim bana güven, dedim bilmediğin ve uluorta anlatamayacağım şeyler var…
Yeminliyim, yeminli…
Söz verdim bir kez…
Allah bu cana nefes verdiği sürece, bu bedenden bu can çıkmadığı sürece…
Bu can sözüne bağlı, söze mecbur!
Eyyy Bahçeli…
Seni bilmem ama ben babamı biliyorum, BENIM BABAM BELLI…
Babamı da bilirim, anamı da atalarım da…
Açıkça anlaşılıyor ki sen bilmiyorsun, babanı arıyorsun sözlerinden belli…
Senin gibiler onlarda babalarından şüpheliler, analarına sormak lazım…
Tabii o da biliyorsa hangi birinden peydahladığını, kime bacak açtığını?!!!
Yarına ne olursa olsun…
Yeminliyim, yeminli…
Söz verdim bir kez…
Allah bu cana nefes verdiği sürece, bu bedenden bu can çıkmadığı sürece…
Bu can sözüne bağlı, söze mecbur…
Bu aşk, içimde yanan, beni yakan kavuran…
Vatana – millete ve kadına sönmeyecek, sönmesine izin vermeyeceğim…
Ve senin gibi ve Recep Tayyip Erdoğan gibi orospu döllerini nerede görürsem orada onlarla mücadele edeceğim. Sözüm söz, tutamayacağım sözü vermem, verdiğim sözden dönemem!
Ve Kemal Kılıçdaroğlu, bir veledi zina daha…
Hani olmaz ya…
Diyelim ki sandıktan gerçekten HAYIR çıktı…
Ulan puşt…
Sen kimsin ki göt veren?
Satmışın gerini artık bilmem kime…
“Hayır çıkarsa (…)”
Siktir ulan, hesap sormayacak mıyız?
Bunca yapılan kahpeligin hesabi verilmeyecek mi?
Allahtan niyazım…
Yürekten, canı gönülden dileğim.
Yarın sabah gözlerini açtığında, evinden çıkarken üç gözün birden görsün gerçekleri…
His et beni, his et ta içinde…
Anla ne demek vatana, millete ve kadına aşk dediğimde neyi anlatmaya çalıştığımı…
Hayır de, dur de orospunun çocuklarına, vatani, milleti, mali – mülkü ve kendi ikballeri uğruna götlerini bile satmaktan geri kalmayanlara Hayır de, dur de!
Biliyor musunuz, sizi bilmem ama ben karşımda insan, karşımda erkek, karşımda kadın arayanlardanım. Mesuliyet, sorumluluk yükleyebileceğim, mesuliyetini – sorumluluğunu üstlenebileceğim insan, erkek, kadın arayanlardanım.
Oturup konuşabileceğim, fikir danışacağım, fikri olan…
Öğrenip, öğretebileceğim, fikri hür, kendi hür insan…
İnsana ve verilen söze mecburum, mecbur…
Sana mecbur!
Bir iyi haber
Şimdi geldi, mail yoluyla…
Ya hep dünya başıma yıkılacak değil ya!
Ancak…
Gel gör kahpeliği ve bu anlatacaklarımdan ders çıkar.
Gençlik yıllarımda…
İşte Türkiye’den “yeni” gelmiş, iyi kötü toparlanmak üzereydik…
Kesin dönüş maceramız felaketle sonuçlanmıştı, ben okulu tek etmiş iş hayatına daha doğrusu hobimin peşinden balıklama hayatin içine atılmıştım. Tabii gençlik, tecrübesizlik, bilgisizlik de…
Rahmetliyle tanışmıştım…
Rahmetli O başka ama kardeşleri ne bileyim işte bir tuhaf…
Hani bulduk kerizi söğüşleyelim derdinde…
Dedim ya yeni yeni toparlanıyorduk, nakitte biraz sıkışığız. Çalışıyorum ama, YEMINLE hayatımda maaşımı elime almış değilimdir. Hala öyleyim, özellikle para konusunda kim daha iyi yönetiyor, daha “idareciyse” para onda. Ben lazım olanı alıyorum.
Kızlara para yetiştiremiyorum, hani sadece ben ve rahmetli olsa, ya arkadaş nereye gitsek peşimizdeler. Bir yerde mecbur, yoksa kızcağız evden çıkamıyordu ki…
Dayandım kredi kartına…
Sonunda aldılar kredi kartını elimden. IYI oldu, aklim başıma geldi. O gün bugündür varsa cebimde, yoksa, YOK arkadaş yok. NOKTA
Gel gör ki dünya değişiyor…
Bilişimciyim, özellikle kredi kartları konusunda banka size ne vaat ederse etsin, güvenlik falan…
YALAN…
Sonralarında da kredi kartı almadım bir daha, aptal kafam…
Al dursun kenarda, kullanma, al. Almadım!
Malulen emekli olmamdan dolayı çok pis “kazık” yedim, alacağımın üçte birini ancak alıyorum…
Avukat diyordu “sus, şükür et bu kadar verdiklerine. Hiç vermeyebilirlerdi de” uzun hikâye…
Susuyor ve ediyorum zaten. Bu durumdan dolayı ki çok denedim bana emekli olduktan sonra kredi kartı vermediler bir daha. LAZIM…
Kredi kartsız ki sadece bunun için lazım…
>>> Hiç bir yerde <<< araba kiralayamıyorsun. En son Israil, evlat, arabasız kadim!!!
Internet üzerinden alışveriş YAPMAM. Nadiren, yaptığım yer ise sayılı…
Niyetim, amacım yerel tüccarları, dükkânları korumak, muhafaza etmek. Internet daha ucuz olsa bile
Bir bir kapanıyorlar. Internet ticareti ile başa çıkamıyorlar. Ne demişti baş çalan, gelmiş geçmiş en büyük hırsız bakkallar için, bakkal – market, AVM için?
“Sizde bir araya gelin”
O misal alışveriş yaptığım yerlerden biri AMAZON…
Israil’de çok pis ağzım yandı ya, yana yakıla yine kredi kartı imkânı arıyordum.
Amazon teklif etti, müracaat ettim, kredi kartı dilekçem kabul edildi!!!
Amaç…
Daha çok alışveriş yapmam. Yeter ki ciro yapsınlar…
Borç batağı kimin umurunda?
Neyse…
Önemli değil, benim kredi karttım, bundan böyle arabam olacak ya önemli olan o.
NOT:
Amazon kredi kartı, GERCEK kredi kartı aman dikkat. Kredi kartları meselesi aslında başlı başına bir makale eder. Bakalım, belki fırsat olursa yazarım.
ÖNEMLI…
Unuttum, nedendir bilem, oğlana yine yeni kredi kartı yolladılar. Olan gezimize oldu. Niyetim Filistinlileri ziyaret etmek, onlarla konuşmaktı. Nasip, kısmet. Gel bu bankları, sigortaları anla.
Yine ayni kuruluş, ayni banka. Neden aldın, neden yolluyorsun yine, neden?
Deniz Yücel
Başkan olmak isteyen…
Bir ülkenin, bir milletin kaderini çizmek ve tayin etmek isteyen…
Senin, benim gibi insanlarla uğraşır mi?
Biz kimiz ki?
Sadece birer insan(!)
Yaratık…
Uğraşır, yaratık kin, öfke ve nefret dolu…
Neticede sadece yaratıktır, adi, soysuz, şerefsiz ve haysiyetsiz…
Üstelik…
Pazarlamacı bir yaratık, en yakın çevresini bile pazarladı, SATTI…
Her şeyin, bu dünyada her şeyin bir bedeli var, özgürlüğün bile…
Bedel ödemeye hazır insanlar, Deniz Yücel gibi, alnı pak, yüreği pak…
Bedel öderler, ödeyecekler, ödeyeceğiz!
Ulan yaratık…
Türkiye Cumhuriyeti devletinin cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden, fuzuli yaratık, pis hırsız…
Ulan orospunun dölü, sana mı kaldı…
Söyle sana mı kaldı Deniz Yücel’i iade etmeyeceğiz, çıkarmayacağız yurtdışına demek?
Bu devletin, koskoca Türk milletinin kurum ve kuruluşları, sözcüleri, temsilcileri kalmadı mi ki sen…
Yırtık dondan çıkar gibi…
Ha bire her boka maydanoz oluyorsun?
Hani her fırsatta had bildiriyorsun ya…
Örnek olmalıdır lider dediğin, ağırlık, ağırbaşlılık, bilgelik ile örnek olmalıdır…
Ulan pezevenk…
Bir siktir git ulan, siktir git…
Sen kim lider olmak kim, sen kim başkan olmak kim, sen kim dünya lideri olmak kim?
Bak Can Dündar’a, haktir, hak…
Sözde Atatürk’ü aşağılamak istedi, Berlin’de şimdi…
Ve daha niceleri…
Bizler bedel ödeyerek sana bu yolu kapatacağız, başkan seçilsen bile hep korku içinde yaşayacaksın, korku ve hatta dehşet, korkacaksın hayaletlerden, korkacaksın bizlerden, korkacaksın hep Atatürk’ten!