Malazgirt

Hep yazmışımdır, Selçuklu Türk diye…
Osmanlı neyin nesi bilmiyorum, Türk desem Türk değil….
Başka bir milletten desem değil!

Hele sen…
Rezil, adi pezevenk SEN…
Senin ne olduğun hiç belli değil, hadi Selçukluyu, Alparslan’ı o pis ağzına aldın…
ULAN…
Atatürk’ü o iğrenç ağzına alma!!!

Öncesinde hakkında akla gelebilecek her şeyi söyleyeceksin, şimdi…
İşine öyle geldiği için öveceksin öyle mi?
Yemezler oğlum yemezler…
Yiyenler zaten senin gibi ne olduğu belirsizler!!!

Sonunda bunu da yaptılar, milletin işsizlik parasında göz diktiler. Eyyy millet uyan ülkeyi soyup soğana çevirdikleri yetmedi, yastık altında sakladığın dolara, Euro’ya! ulan g.tündeki dona varana kadar alacaklar elinden!

Hele hele şu Rahmi Turan denilen herife ne demeli?
Bir taraflarının bir şeyleri ağrımış, bu yaşa gelmiş ama ne hayatı ne insanı öğrenebilmiş!

Ülkeden kaçan kaçana…
Emin ol…
İmkân olsa ülkenin yarısından fazlası dışarıda…
Ne eşini ne sevgilini takip koluna sokakta gezebilirsin ne iş bulabiliyorsun…
Geçinmek, evlenmek, gezmek ne mümkün?
Kredi kartıyla, borçla…
Alooo Rahmi Bey uyan kardeşim uyan, sabah oldu uyanda balığa gidelim!

Hıyar ağası seni, seviyesiz yalaka!

Gençler ulan gençler…
İstikbal vaat eder…
Çocuklar bakınca ileriye gördükleri karanlık bir seviye…
Koskoca hayatları önünde, senden, benden geçtim…
Sözlerin bizim yaştakilere yönelikse senden özür diler yazdıklarımı, söyledikleri alırım geriye…
Çocuklar kaçmayıp ne etsin?
Beklesin…
Beklesin, beklesin senin benim gibi beklesin mi?
Amaaa…
Bunun böyle olmadığını sende biliyorsun bende!


+

A’sına koyduğumunum herifleri, adi soysuzlar. Hırsızlar!


+

IZLE

İzlerken…
Rahmetli babam geldi gözümün önüne…
Son nefesini verdi sevdiklerinin >>> elinde <<<

İster inan ister inanma…
Ne çok isterdim O an Omacığın yanında olmayı…
23.08.1918…
100. doğum yıl dönümü, iki gün öncesiydi…
İsterdim…
Yürekten, cani gönülden isterdim…
Beni, bizi gözlerini son kez yummadan görmesini…
O bilinç ile sonsuzluğa intikal etmesini…
Bizler yanındayız, yaşıyorsun, yaşıyorsunuz yüreklerimizde…
Sevgi ile, saygı ile!

Mutlaka ikisini de izle.

Sterben verboten?
izle

Die geheimen Machenschaften der Ölindustrie – Wie Konzerne den Klimawandel vertuschen
izle


Bu sabah haberleri izlediniz mi bilmiyorum…
Şile yine gündemde…
Ağva, Sofular falan(!)

Denizde boğulanlar…
Çevre kirliliği, milleti suçluyorlar…
Hırsızın hiç mi suçu yok sizce?
Yermekse yermek, takdirse takdir. Eğri oturup doğru konuşalım…
ILKE!

Şile insanını oldum olası sevmem, çevresindekileri de…
Tanırım, bilirim, “yerlisiyim”
Yengem olsun, anneannem oralı…
Büyük dayımın karısı!

Rahmetli Metin ile geçti çocukluğumuz fındık bahçelerinde, çeşme başında, denizde…
Ağva…
Yolu pis, çok virajlı. Ormanlık güzelde…
Hala öyle mi bilmiyorum. Gitmedim ömrümde, GITMEDIM…
Prensip meselesi Sofulara. İsme bak hizaya gel; Sofu…
Halbuki hemen yani başımızda.

Boğulan boğulana…
Almanya’da…
Daha geçenlerde söylediler, iki yüzden fazla…
DIKKAT…
Anne, anne ya anne…
Anne, baba…
Gözleri cep telefonunda…
Evlatları ise can veriyor oracıkta!!!

Aralarında yabancısı da var Almanı da…
Yani…
Bakmıyor eğitime, görgüye, millete, dine, imana…
Hayvan…
Dünyanın neresine gidersen git hayvan kalıyor ya…
Kaza…
Takdiri ilahi o başka…
Ya ihmal, onu ne etmeli?

Asacaksın böylelerini…
Sokacaksın o telefonları münasip yerlerine…
Sokacaksın!
NOKTA

KÖPEKLERDE oluyor ana – baba…
Mesuliyetsizlik, sorumsuzluk hâkim dünyaya…
Çevre kirliliğinden şikâyet ediyor haberciler, ahali…
Ulan…
Allahsız, peygamberiz kahpeler, çöp kutuları var da…
Atmıyor mu millet?

Atmayan atmaz, pislik işlemiz iliklerimize…
Gurbetçiyim, vatan yolunda, çocukluğumda, arabayla…
Güzergâh boyunca…
Çöp, çöp çöp her yerde ya(!)

Biz buyuz ya bizler buyuz, sözde Müslüman özde şeytan…
Nasıldı?
Iman…
Temizlikten geliyordu, gör bak türbanlı şırfıntılara…
Sırtlarındaki o neyin nesiyse sokakları süpürüyorlar onunla…
Iman’mış, iman…
Temizlik…
Boğuldum bu sene yine sokaklarda alemin ter kokusundan…
Erkeği ile kadınıyla!

Bir çocuk…
On dört, on beş yaşlarında, göremeyince babasını denizde başlamış ağlamaya…
Feryat figan, millet koşmuş ne oluyor diye…
Polisi çağırmışlar, can kurtaran falan…
Neyse, Allahtan babası çıka geldi sağ ve salim, yüzmüş 4 kilometre…
Evlat bu evlat…
Aile, sevgi kardeşim sevgi, güzeldir böylesi!

Gel gör ki…
Bizim millet hesapsız…
Dengesiz, düşüncesiz…
Hesap sorması gerektiği yerde sesiz.

Y-CHP…
Allah onları nasıl biliyorsa öyle yapsın. Hep yazdım hep dedim…
Kendi akılları mı, dışarıdan mı yönlendirme…
Bilmiyorum ama…
TAKDIR EDERIM BÖYLESINI…
Belediye başkanlarını bağlayacakmış AKP “karneye”
Ki aslında vatandaşın vazifesi…
Iş gören, işini yapan belediye başkanları bir daha seçimlere…
Vaat ettiklerini yerine getirmeyen, beceriksiz yöneticiye ise…
Tekme!

Birde…
Bu aklı, bu zekâyı >>> pezevenge <<< karşı gösterebilse!

Yapma kadın yapma, yapma gülüm lütfen yapma…
Biliyorum her anin benimle, yanımdasın uzakta olsan bile…
Yapma…
Posta kutusu doldu, yapma gülüm yapma…
Allah…
Nasip ederse, bu dünyada olmadı öte tarafta!

Gıpta

Dünya…
Gıpta ile bakıyor Tayyipistana…
Hayvana ya hayvana…
Öylesine özeniyorlar ki bize, ileri demokrasimize…
İleri teknolojimize, ileri…
İleri kültürel varlığımıza, sanattan tutun heykeltıraşımıza, literatürümüze…
Üniversitelerimizin yüksek ve de çok ileri yayınladıkları bilimsel makalelere, buluşlara…
Her konuda O eşsiz derinliğimize…
İster dışişleri bakanı Rusya’da ister eski başbakanı misak-i milli sınırlarımız dahilinde…
### >>> kimilerinin bizi kıskandıklarını <<< ###
Vurgulama gereğini duydu(!)

Ulan…
Adi orospu çocukları millet, dünya bizim neremizi kıskanacak…
Yüzeyselliğimizi mi, biriken eşsiz borçlarımızı mi…
21. Yüzyilda yaşadığımız geriliği mi?

Merkel ve gezisi

Evdeyim, haberleri dinledim…
Bugün Ermenistan’da…
Sözde soykırım anıtına çelek koydu(!)

Biliyorum…
Bu soysuzların, kansızların iktidar(sızlıkları) altında sorunların bini bir para…
Dünya kadar sorun var AMA…
Ermeni Soykırım iddiasına şimdiden gereken bilimsel ve tarihi yanıtları vermezsek…
SERV MISALI…
En geç bir yüzyıl sonra torunlarımızın torunlarına öyle bir miras bırakacağız ki…
Altından kalkamayacaklar(!)

Bugün yaşadıklarımız…
Evet, papaz davası değil…
Ortadoğu’da kalan petrol ve su savaşı, mücadelesidir…
Paylaşım meselesi…
Soysuzlar…
Kendilerini adam sandılar, hamilerine karşı geldiler, kafalarına göre hareket etmeye çalıştılar…
Bir millete, onurlu bir topluma yaşadıklarımızı reva gördüler…
Benden söylemesi…
Bu konuya şimdi bir çözüm getirilmeli!

Dünya yassıda değil yuvarlakta

Bilmem biliyor musunuz?
18 senede bir güneş tutulması yaşanır…
235…
Ay, 235 defa dönecek ki güneş ile aynı yörünge otursun…
Bu yüzden güneş yıllı ve ay yıllı birbirinden farklı, Miladi takvim ve Hicri…
Biliyorsunuz değil mi Rumi takvim Osmanlı ile hayatımıza girdi, resmi…
Jülyen takvimi…
Hicri ise o zamanlar halkın takvimiydi!

Dünya…
Evrenin merkezinde oturmuyor, odak noktasında…
Samanyolunun merkezinde…
Güneş…
Koskoca evrende milyarlarca gök adadan sadece birisi. Dünya…
Sekiz gezegenden üçüncüsü doğru hatırlıyorsam…
Ve dedim ya ne yassı bir tabak ne yuvarlak!

Güneşin rüzgârı…
Az anamı ağlatmadı…
Güneşte bir patlama, dünyada elektronik ne kadar eşya varsa sapıttı…
Gel de anlat insana, bilmeyene…
Kendileri cahil, bilgisiz ama bana deli gözü ile bakıyorlardı!

Manyetik alanda buna benzer doğal bir olay…
Tabiat, ilahi…
Kırmızı…
Enerjisi en az olan renklerden biri bu yüzden denize girdin mi dalgıç elbisen kırmızıysa eğer hayalet olursun, görünmez adam.

Enerji…
Hayati…
Acı kardeşim acı çekiyorsan, çekebiliyorsan yaşadığının bir kanıtı…
Aşk acısı mesela, neden tatlı?

Işıkta bir çeşit enerji, aydınlık…
İnsan bu, sinerjisi…
Çağrışım, düşünme yetisi…
Sahi…
Neden karanlık kötü, aydınlık iyi?

Hayatta kalmak, ne pahasına olursa olsun yaşamak…
Işe bak…
Validenin dediği gibi “aşağıda bir delik, yukarıda bir delik!”
Bu mudur yani, sadece nefes almak, var olmak?

Bilgili ve bilinçli bir anne…
Maalesef her evlada nasip olmayan bir nimet. Çoğu zaman değerini bilmeyiz bu kutsal varlıkların…
Hatırlı okuyucularım bilirler beni, düşüncelerimi…
Bir baba, inşallah disiplinli…
Tabii ki bir anne ve baba eğitir evladını ama yazgısı yani kaderi…
Tanrının etkisi…
İnsan dediğin yamyam, yamyam ya yamyam. Öğretebilirsin evladına insandan beslenmeyi, okumayı, düşünmeyi, madden değil maneviyatın değerini. Gelişmeyi, evet okuyup okuyup düşünmeyi!

İçgüdüsel bir dürtü, kimse öğretmez sana karanlıktan korkuyu, Korkarsın, göremezsen önünü…
Doğru bildiğimiz yanlışlar mesela, Edison lambayı icat etti değil mi?
Zaman kardeşim zaman, her derde deva, bazen ise insanoğluna eda…
Zamanla anlar bazen insan kimi şeyi…
Bugün bilim kanıtlamış bulunuyor Edison öncesi 20 kadar bilim insanı lambayı icat etti, Edison öncesi.

Tesadüf…
Bu kavram insan hayatı ve gelişmesinde çok etkili…
Bu kavramı, bu olguyu insan her zaman hesaba dahil etmeli…
Bir düşünceyi atar ortaya birisi, bir diğeri alır, geliştirir bu düşünceler manzumesini…
Yepyeni bir şeyler çıkar ortaya, gelişir birey gelişir toplum gelişir teknoloji…
Her düşünce, her buluş faydalı mı iyi mi?
Değil, şüphesiz değil. İki ileri bir geri!

İlkeli, iyi bir haberciliğin en önemli kuralı…
Ne oldu, nasıl oldudan da öte iyi irdelenmiş, gerçekçi bu haberin NEDENI…
Dünyamızın güneşin etrafında dönmesi…
Zaman içerisinde…
Bazen neredeyse bir çember kimi zaman ise eliptik bir çizgide…
Ve evet söylediğim gibi zaman önemli…
İnsan ömrü için tasavvur edilemeyecek kadar uzun, evren için belki salisenin yüzde biri…
100 bin senede bir tekrarlanır bu sergi, bir dönmeye başlar çember şeklinde bir eliptik biçimde…
Ve böylelikle iklimde değişir dünyamızda, bir soğur bir ısınır Allah’ın takdiri.

Bilim hesapladı…
Bundan yaklaşık 70 bin sene önce dünya eliptik bir şekilde çevrelemeye başladı güneşi…
Ve şu anda oldukça yakınız bu gezegene. Bu şu demek değil, iklim değişikliği yok demek değildir…
İnsan eliyle yapılan yadsınamaz etkiledi, etkiliyor koskoca gezegeni…
Dikkat, buraya dikkat…
Bir, iki derece değil mi, alt tarafı bir, iki derece…
Senin için sıcaklık ha yirmi derece olmuş ha yirmi iki…
Ama tabiat için bu bir, iki derece bile çok ama çok önemli.

Bizler bugün iki ileri sonra bir geri safhasını yaşıyoruz…
Tabii ki üzücü tabii ki hayatımızda olanca gücüyle etkili…
Ancak hayat dediğin, kendisi inişli çıkışlı. Tekdüzelik çok sıkıcı!

Allah, var ya Allah. O, o kadar büyük ki…
INAN…
Uymasam, yapmasam bile birçok dediğini O…
Biliyor beni…
Sanki oyun oynuyor benimle, en umutsuz, her şey bitti dediğim anımda, yanımda…
53 seneden beri bu böyle 53 seneden beri…
Başım yine >>> çok fena <<< belada…
Neden rahat, huzur yok bana?

Demişti sevdiceğim bir kez bana…
“Ben hayata olduğum sürece huzur yok sana!”
Ahhh kadın ahhh…
Keşke tek derdim sen olsan, öldürecekler beni, inan öldürecekler…
Psikosomatik tepkiler…
Şeker…
İlaçlarımı çok düzenli kullanıyorum, ne zamandan beri “iyiydim”
Tabanlarım…
Milyarlarca karınca!!!

Halbuki…
İnsan bu sadece insan…
Sanıyor…
Bu devir bu devran böyle gelmiş böyle gider. Mamafih…
Almanların dediği gibi “Der Mesch denkt, Gott lenkt!”
Yukarıda yazdığım özdeyiş günümüz Almancasıdır, İncil ayetlerinden Salomo 16;9’dan alıntıdır…
Ve aslı şöyledir:
“Des Menschen Herz erdenkt sich seinen Weg; aber der HERR allein lenkt seinen Schritt.“
Benim için esas olan Hak, önemli olan Allah, elçileri ve sözleri…
Hep derim, diyorum, demeye devam edeceğim…
Allah yolunda olup, yürekten, samimi HERKES benim kardeşim. Önemli olan yürek, öneli olan samimiyet!

İnsan yüreği tasavvur (düşünerek kendine bir yol çizmek, kalıp, standart), Allah ise atacağı her adımı tayin eder”

Ne güzel ne kadar doğru bir cümle değil mi?
BILIYORSUNUZ…
Yeri gelir Tevrat’tan yeri gelir Kur’an-ı Kerim’den alıntı yaparım…
İşte bizim Allahsızlar, dinciler…
Onlarda sandı her şey böyle devam eder…
Deme…
Deme geçmişte kaldı…
Ataların günahını, ana – babanın suçunu ya doğrudan evlat çeker veya gelecek nesiller…
Kozmik odalar, kozmik gelişmeler…
İnsan evladının etkisi dışında ve her şey bir anda değişir…
Gündüz olur gece, iyi olan kötü. Ah düşüncesiz, öngörüsüz atalar, ana ve babalar…
Dünyamızda…
Bir, iki derecelik isı farkı demek daha çok suyun ki ister tatlı ister tuzlu buharlaşması demek…
Bu ise rüzgâr dahil birçok doğal olayların OTOMATIKMAN değişmesi demek…
Allah’ın rahmeti, hani çıkıyorsunuz ya “yağmur duasına” gök yarılmışçasına yağması demek(!)

Denge be kardeşim denge, terazi…
Terazinin o iki kolu. ALLAH…
Bu ince çok hassas teraziye koymuş dengeyi…
İnsanoğlu ise bozuyor…
Al bak Bademlere, Kahpedoğana…
Okulda lakabı paytak olana, atalar ki bu sefer bin bir zorlukla geçirmişler bir düzeni hayata…
Ama kör ama topal, devran dönüyordu düzen işliyordu…
Iyi demiyorum, iyiydi. Daha mükemmeline her zaman azim etmeliydik, etmeliyiz…
Bunu…
Atalarımıza borçluyuz, evlatlarımıza…
İlerisi dediler, iyi günler bekliyor dediler, Atatürk ve arkadaşlarına küfür dahil her türlü yakıştırmayı yaptılar, düzeni(mizi) bozdular…
Altında kaldı, kalacaklar. Onlarla birlikte bizler!

Kader değil bu alin yazısı…
Allah, yüce Mevla’m vermiş SANA tercih hakkını…
Senin tercihin, sen inandın…
Sen kandırıldın…
Beni değil seni aldattılar. Adam dedin, erkek dedin, lider dedin seçtin…
Ne dediler?
Kandırıldık!

Evet…
İnsan, az gelişmişi ve çok gelişmişi. Burnu büyüklük…
Hor görme, etme…
Eyleme…
Bilmem biliyor musunuz Neandertaller dedikleri…
Az gelişmişi…
Bugünün Avrupalısının genetiğinin yüzde 2 ile beş arasını oluşturuyor…
“Kozmik güçler, tesadüfler” kadercilik oynar, geleceğe yön verir…
Dingil nedir bilir misiniz? Eksen dedikleri…
Rotasyon, yani dönmesi…
Dünyamız…
Sallanıyor evrende, güneşin yörüngesinde. Birkaç bin senede bir birkaç derece…
BIZIM…
Atalarımızın densizliği, EVET…
Densizlik…
Daha yeni açıkladı Almanya’nın en önemli bilimsel kuruluşlarından biri…
Potsdamer institut für klimaforschung, iklim ile ilgili bilimsel araştırmalar yapan bir kuruluş…

https://www.pik-potsdam.de/pik-startseite

Bizler olmasak, atalarımız…
Dünyamızın gelecek buzul çağı…
30 ile 50 bin sene geriye doğru atıldı…
Yani doğal denge bozuldu(!)

Ve dönüp dolaşıp geliyoruz aynı yere, çıkış noktamıza…
Dengeye…
Zamana kardeşim ZAMANA…
Bundan binlerce yıl öncede bir kadının doğum yapması dokuz ay sürüyordu…
Hala öyle…
Cenin, gelişecek, büyüyecek ve doğacak…
Bir elma tohumu mesela elma ağcının tohumu toprağa düşecek, filizlenecek…
Aradan yıllar geçecek ve o tohum ağıç olmuş vaziyette meyve verecek…
ZAMAN…
Günümüzde ise INSAN zamanı, zaman ile yarıştırır hale geldi…
Daha kısa sürede daha çok “verim”, daha çok, daha çok bilmem ne…
„Remember time is Money“
Değil mi?
Benjamin Franklin’in sözü(!)

Tabiatın…
Kendine göre var bir dengesi, zamanı…
Koskoca dünya, eyyy dinci…
Sözde Allah’a inanan…
Kâinat…
Milyarlarca yıl zamana ihtiyaç duydu, oluşturdu…
Can denileni yarattı…
Zamandan tasarruf!???!

Zamanın kendisi…
Sana…
Bana, bize Allah’ın bir lütfu, bir hediyesi…
Boşa geçirme, harcama…
Sıkıştırmaya çalışma!

Devam edecek…