Her şey kontrol altında…
Var…
Mehmetçiğimizin jetleri…
Var radar istasyonları…
Var…
Bu çocukların kartal gibi gözleri, arslan gibidir yürekleri. Her biri zıpkın gibi…
Türk’ün bileği…
Bükül(e)medi namert tarafından, kale içten fetih edildi…
Türk’ün semaları onlarca yıl kontrol altındaydı, emanetti çoluğun – çocuğun, kadınlarımızın canı, iffeti Mehmetçiğe…
Hakimdi…
Türk, Türk’ün denizlerine, topraklarına ve de semalarına!
Ta kiii…
Gün gelip Türkiyeli iktidara gelene kadar(!)
Ne olmuştu, ne değişti…
Neden birdenbire her şey kontrolden çıktı?
NEDEN…
Türk kendi denizlerinde, topraklarında…
O…
Masmavi semalarında kontrolü, hakimiyetini kaybetti?
Bugün…
İstanbul trafiğinde yaklaşık 200 Kilometre yol yaptım. Bir hevesle evden çıktım, denize…
Gezmeye. Aldım ihtiyat anacığımı gezecektik ana – oğul, güzel bir gün yaşatmak istedim anneciğine. Benimde ihtiyacım vardı buna, gerçi…
Her zamanki gibi kalbimin yarısı orada, yarısı burada. Sevdiklerim benden çok uzak…
Sevdiklerim bana çok yakın…
Önder iki arada!
Dedi teyzeni de alalım. Neden olmasın?
Dünden ufak bir pürüz kalmıştı, söz vermiştim gelirim diye. İndik İstanbul’a, oturttum kadınları kafeye, dedim on dakikaya gelirim. On dakika bir saati geçti.
Mahçup oldum ama önemliydi. Oturdum yanlarına, dünden tatlı tecrübe, orta kahve istemiştim aynı yerde (çayı mükemmel) şerbet mi yudumladım kahve mi bilmiyorum…
İstedim az şekerli bir kahve, orta geldi!
😅
Nereye gitmek istersiniz hanımlar?
„Sen nereye götürürsen“
Saat on buçuk suları. İyi ya hadi bakalım kalkın. Bir ara dediler Cüneyt ile buluşalım, sandal ile balığa çıkacaklar. Bu sayede sarı pipimi de göreceğim için sevindim. Uzatmayalım…
Teyzem kaldı oğlunda…
Sarı pipi, bir gün hap diye yiyeceği pipisini. CAN YA, cana can katıyor. Bıraktık teyzemi öğle oldu, karnımız acıktı, adı önemli değil. Nezih bir restoran var sahile sıfır. Götürdüm annemi oraya. Allah ne verdiyse, canımız neyi çektiyse mükellef bir sofra donattılar önümüze.
Çorbasından, tuzlusuna…
Tatlısına…
DİKKAT, buraya DİKKAT
Bir ara bir ses duydum, jet sesi ama tek başına bu kadar ses çıkaramaz, ses duvarını aşması sesi farklı, nu da olamaz yani!
Kaynağını arıyorum bu gürültünün, gözlerim gökyüzünü tarıyor. Bir uçak…
Üç jet eşliğinde!!!
TEKRAR 3 JET EŞLİĞİNDE
Dedim anneme…
Pezevenk Tekno fuarına gidiyor…
Gerçektende yarım saate kalmadı restorana yerleştirdikleri televizyonda kendisi ve kolundaki türbanlı orospu belirdi.
SORUYORUM…
Bir jetin şuradan buraya hareket etmesinin maliyet nedir?
Anasının bilmem nesinden uçak ile mi çıktı?
AMA…
En önemlisi…
O…
Adi, değersiz canı bu kadar mı kıymetli ki üç jetin korumasına ihtiyacı var…
TAYYİPİSTAN SEMALARINDA?
Bu ülkenin semaları bu kadar mı güvensiz, kontrol dışında…
Bu ekonomik kriz döneminde…
Dört uçak ya dört. Bir sivil üç askeri…
Nerede kaldı tasarruf tedbirleri???