Rahmi Turan başlıklı yazıma DÜNYADAN bir örnek, bir öneri

Bademler…
Adalet ile yok ya aranız, hani belki içinizde hala insan kalmış olanlara sesleniyorum…
BOZULMAMIŞLARA…
Tam anlamıyla pezevenge uymamış olanlara…
Gerhard Schröder…
Almanya eski Başbakanlarından…
Siyasetten ayrıldı, Rus ile kankaydı…
Putin ile…
Çok önemli bir Rus şirketinin yönetim kuruluna katıldı…
Öfff Almanya’da ne kıyametler koptu!

Benim önerim…
Zaten var bu yöntem, uygulanıyor AMA kanunen değiştirilebilir…
Siyaset – Ticaret denklemi…
Normalinde siyasetçi ticari bir faaliyete katlaması ancak bir kaç sene sonra, galiba beş sene sonra mümkün oluyor.

İyi ya madem siyasette şeffaflık, dürüstlük…
Seçim öncesi kanunen açıklanacak mal varlığı…
Yirmi sene…
Tekrar 20 sene siyasetçinin mal varlığı gözetim altında olacak, denetlenecek…
Herhangi bir…
Herhangi bir ticari faaliyete katılması yine kanunen engellenecek, men edilecek!

20 sene bir ömür…
Siyasete katılama yaşı düşünülecek olursa…
DENETIM…
Esas, bak bakalım ne olacak!?


Ticaret derken, serbest meslek dahil herhangi bir şirketin CEO”su falan olamaz, olmayacak…
Devlet emeklisi var Ve bu para her ülkede, ekleriyle birlikte onun hayatını idame etmesi için yeterde artar bile.

Tabii ki siyasetçiler bu teklife karşı gelecek…
Tabii ki…
AMA…
Halk TALEP ederse, diretirse eşek gibi boyun eğecek!

Tesadüf OLAMAZ, hep aynı orospular

Bak vallahi billahi, ya yemin etmek doğru değil ama…
Başörtüsü deseni…
Aynı giyisiler, AYNI…
Kaçıncı görüyorum AYNI KARILARI mitinglerde, şimdi…
Devletin bahçesi mitinginde!

Eskiden Photoshop hileleri yapıyorlardı, artık taşıyorlar milleti…
O ilden bu ile, O kentten bu kente!

Hepten en önlerdeler…
Ulan geri zekâlılar…
Bari en öne koymayın şırfıntıları!!!

Oh, oh Allah bereketinizi arttırsın

Demedim mi tutunmazlar diye?
Ama…
Dinlemezsin ki Önderi!

17:21 / 15:21

Dolar 5,46
Euro 6,15
Çeyrek altın 373,60
Borsa 101708

Dolarda 5,50 ufku göründü!

Yazık değil mi size, yazık değil mi vatana, millete…
Yiyemiyorlar bu b.ku, yiyemeyecekleri ta başından belliydi…
Millet malını satışa çıkardıklarından beri!

Var ya…
Yeminle eninde sonunda bir fanatik…
Kurşunlayacak beni!?
😊

Aklıma ne geliyor biliyor musun?
Mafya…
Eğer 5,5’de bir hafta gibi tutunursa ANLA…
Bir tahmin, olabilir yani…
Ondan sonra oldukça sert bir düşüş ihtimal dahilinde!

Hani BitCoin…
Hani Token gibi. TOKEN bir bilişim terimi…
İletişim güvenliği ile ilgili, zaten BitCoin’de güvenlik bağlamında literatüre girdi…
İnan, yeni bir VURGUN YÖNTEMI…
(Hani BitCoin SÖZDE çok güvenli ya, ben niye BitCoin almıyorum öyleyse? TOKEN ile güvenliğini “daha da artıracaklarmış”)
Ucuza al dolarları, sakla, stokçuluk yap yani…
Sonra sat, millet kapış kapış alacak!

Altın…
Dedim ZAMANINDA, yatırım yap diye…
Uzun vadeli…
Sabır ister ama öyle veya böyle…
Altın…
Altındır!
NOKTA

Ya senin, benim gibi insanların bu yöntem ile kazanacağı para…
Birkaç yüz Lira, bilemedin bin…
Onlar…
Milyon kazanıyorlar, milyonlar!

Ne gevşemesi? Dolar 5,45 altın 373 Euro 6,15 bunlar, cibilliyeti gevşeyebilir mi?

Yarından sonra Oma, Ass çok iyi geldi…
Düzenli…
Ya Allah ya bismillah!

Kendi kendine işkence etmekte üstüme yok
😊

Kan dolaşımı, pompa…
Beyin, olmayan 2,5 gram…
El ayak tutuyorken yapmalıyım yapabildiğimi, kardeşte işim bitmedi…
Harç bitti yapı paydos, harç…
Para…
Kış ya, aman bu günlerimize de çok şükür…
Bugün gelmez yarına gelir. Allah…
Bırakmaz!

Biraz mal, malzeme almalıyım kardeşe, utanıyorum para istemeye…
Benim, bizimde olsun çorbada tuzumuz…
Anca beraber, kanca beraber…
Ne diyor Alexandre Dumas…
“Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!”
😊

Dar bir çerçeveden, at gözlüğünden dünyaya bakmak. Görmek Türkiye’yi, Tayyipistanı

Gir bak arşivlerime…
Hep yazarım…
Dünya Türkiye’den ibaret değil, değildir!

Hiç merak ettiniz, araştırdınız mi?
Uluslararası şirketler, MARKALAR…
Ürünlerine nasıl isim koyarlar?

Genelde…
Vardır elde birkaç öneri, ürüne uygun olan…
Dünya çapında bir araştırma yapılır…
İsim…
Araştırılır, sorulur…
Genelde…
Uygun görülen ve konulan isimde sorun çıkmaz AMA…
Bazen…
Eğer iyice araştırılmayıp, aceleyle konduysa isim…
Marka…
Dünyaya, en azandan ama o belirli ülkede, ismin başka anlamlar içerdiği ülkede rezil olur.

Kimi örnekler; ne yazık ki Almanca ve benim vaktim yok tercüme etmeye:

https://www.markenlexikon.com/markenflops.html

İşte buna benzer…
Yazar, aydın diye görülen kişi…
SADECE…
At gözlükleri ile bakıyorsa dünyaya, olaylara…
Ki ŞÜPHELI, kendi tarihini bile derme çatma biliyorsa…
Bırak diğer milletlerinkini…
O yazar, O aydın benim gözümde beş para etmez…
Amerika…
Bilir misin Amerika’nın tarihini, yakın geçmişini…
Kendininkini bilmiyorsun ki doğru dürüst nereden bileceksin değil mi?

Tekrar…
Kendimi bir BOK sandığım yok, bir veli ademim senin gibi…
Ama bilgi, gerçeği…
Mesleğim gereği, elimin altında, saliseler içinde VE Allah’ın bana bir bahışı, bir yeti…
İstediğim takdirde, çabuk, çok çabuk kavrama kabiliyeti…
Amerika da bir zamanlar…
Kominizim…
DIKKAT kendi vatandaşlarına karşı, bırak başka milletleri…
Adamlar Komünizme karşı bir cadı avı başlattı.

Öf neler neler…
Yeşil kuşak, dinciler…
Sovyetler Birliğini kuşatan…
O zamanlardan kalma siyasi bir miras…
DÜN yazdım, daha dün…
Gösterdim örnek Alparslan Türkeş’i…
Ve yazar…
Ve sözde aydın “soruyor, sorguluyor” Türkiye Cumhuriyetinde solu…
“Şaşıyor” sanki şaşıyor nasıl olur dinciler, solu geçer?!

Biraz Tayyipcilik oynayayım…
😊
Gençler, ah gençler sizler bilmesiniz…
Ama ben bilirim, yaşadım, yaşadım bu günleri, gördüm…
Sadece bir örnek vermek istiyorum, sadece bir. Geç Türkeş’i…
Süleyman Demirel…
Evet, muhafazakâr…
AMA dini öyle bir siyasete alet etti ki, tabii O…
Kahpedoğan yanında SADECE bir acemi…
Bir çaylaktı kendisi…
Kısacası ki ANLATTIM, gir arşivlerime oku…
YOK gerçek arşivim, http://www.gurbuz .net…
Wordpress, sonradan gelme…
Bir tezimdir, bir düşünce. Din…
Hiç fark etmez hangisi, sosyal açıdan ki unutma insan sosyal bir varlıktır…
Dinler, Hak dinleri…
İlk komünist, en azından ama sosyal düşünce, sosyal bir yaşama, birliktelik düşünceleri…
VE…
Bunlar Tanrı eliyle, elçileri vasıtasıyla insanlığa açıklandı…
>>> Bir ipte iki cambaz oynamaz <<<
HEPSI, rahmetli Atatürk ve İnönü sonrası…
Neredeyse hepsi dini, siyasete ama öyle ama böyle alet etti…
EDIYOR…
Türk – İslam sentezi…
Ve EN KÖTÜSÜ…
Cehaletin sömürüsü, komünizmi ettiler tanrısızların ideolojisi…
Tıpkı Atatürk ve arkadaşlarını…
Allahsız…
İlan ettikleri gibi, halbuki ne Atatürk Allahsız ne arkadaşları…
Ne…
Kominizim AMA muhafazakârların SÖMÜRÜSÜ, çoğu zaman Allah üzerinden bir gerçek…
Basit, sıradan insanları Allah korkusu ile kontrol altında tutmak…
Bir gerçek!

Rus ihtilaline götüren süreç, OKU, oku ve öğren…
NEDENLERINI…
Yok size yönelik değildir bu sözlerim, EMINIM siz biliyorsunuz tüm bunları…
Anlıyor musunuz Sayın Yalçın, anlıyor musunuz perde arkasını…
Görebiliyor musunuz tozu, pisliği…
Anlıyor musunuz at gözlüklerini çıkarıp dünyaya bakmanın önemini?

Rahmi Turan

Yok…
Taktığım lakabıyla seslenmeyeceğim ona, utanıyorum…
Hak etse bile ki bu yazısıyla hak ettiğini bir kez daha kendi eliyle kanıtlamış olsa bile…
Yaşlı, başlı bir insan…
Her halde ya bunaklık belirtileri VEYA (…)

Mansur Beyi, siyasetçilerde > şeffaflığı < ele almış yazısında…
Ya bir erkek olarak hiç insan tanımadı bu yaşına kadar, öğrenmedi insanı…
Veya başka bir ülkede yaşıyor…
Uzaktan uzaktan gazel okuyup duruyor bu kişi…
Öyle olmalı…
Rahmetli babamın meşhur hikayesi gelir aklıma…
Bir insan sarrafıydı, gerçek bir sarraf.

TANIYORDU insan denileni…
Hikâyesinin baş kahramanı bir kadındı…
Ki daha da tehlikeli…
>>> isterse insan, isterse kadın <<<
Uçkurunu kocasına çözdürür, yatar başkasının altına…
Sen hangi şeffaflıktan bahis ediyorsun kardeşim…
DENETIM…
Az mı gördü bu memleket emanetçiyi…
Aile ile…
Siyasetçi ile ilgisi olmayanı, insan isterse…
Karakteri bozuksa, hırsız, arsızsa, gözü doymayan cinsinden…
Önünde duramasın…
Benden söylemesi!

Oku ilgili yazıyı…
“Ey başkanlar! sizler neredesiniz?”

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/rahmi-turan/adalet-bunun-neresinde-2-3813543/

Çok isterdim sana yazmayı, sana cevap vermeyi. AMAAA kişiliğim mâni buna

İnsan vardır…
Onuru…
İnsan vardır…
Öz saygısı ve buna benzer duygular manzumesi…
Hem dürtü hem engeldir ona.

Ben…
Bu insanlardan biriyim…
Tükürdüğümü yalamam!

Barışçıl bir insanımdır aslında…
Damarıma…
Ayağıma basmadığın sürece vur kafama…
Al…
Ağzımdan lokmayı ama değme, dokunma…
İlkelerime, inandıklarıma ve sevdiklerime, sakın ha!

İtirazım var sana…
Yazdıklarına…
Sözde >>> tanına <<<
Çok ciddi itirazlarım var yazdıklarına!

Önce bir oku…
Vaktim olursa…
İtirazlarımı anlatırım sana…
Yaşayarak bir, somut bilgiler ışığında iki…
Ve mesleğimin bir getirisi olan forensik bilimi, analiz yetisi…
Ki üç…
Çürütürüm tanını ki aslında biliyorum son cümleler makalenin gerçek içeriği…
Söylemek, anlatmak istediğin AMA…
Koyarım, koymak ZORUNDAYIM…
TÜRK AYDINININ en büyük, bence en büyük ayıbını ve açığını ortaya…
Sonra…
Vaktim olduğunda!

Mahalledeki AKP
7 Mart 2019

1968 gibi…
Bir de 78 Kuşağı var:
Öldürülen, işkence gören, idam edilen “delifişek” idealist kuşak…
Bu kuşağın anı kitaplarını okurum; kütüphanemde özel bir yeri vardır.
İsmail Gökalp’in yazdığı “Akyazı-Bir Devrimcinin Anıları” kitabını da okudum.
12 Eylül darbesi ve ardı ardına yaptığı idamlara karşı mücadele etmek isteyen, (Dev Yol ve Dev Sol’dan ayrılan) “Üçüncü Yolcular” adlı devrimci örgüt; Sakarya/Akyazı’da kuyumcu soyup, elde edilen altın ve parayla silah alıp, silahlı direniş başlatacağını sanıyordu.
İsmail Gökalp’in de arasında bulunduğu yedi kişilik grup bu ilk eyleminde başarısız oldu:
– Ali Aktürk ve Metin Adil Toraman soygun esnasında/ 17 Ocak 1981’de öldürüldü…
– Kalan beş devrimciden dördü; Ömer Yazgan, Erdoğan Yazgan, Ramazan Yukarıgöz ve Mehmet Kanbur 29 Ocak 1983’te idam edildi…
Tek kurtulan İsmail Gökalp oldu; yaşı küçüktü! 20 yıl ağır cezaya mahkum edildi.
Ancak…
Büyük bedel ödenen –politik olarak yanlış- bu eylemi anımsatmamın sebebi başka:
Sevinç Doğan bir akademisyen…
Kağıthane’de yaptığı saha araştırmasını, “Mahalledeki AKP /Parti İşleyişi, Taban Mobilizasyonu ve Siyasal Yabancılaşma” adıyla kitap yaptı.
Her iki kitabı da okuduğumda aralarında şöyle bir bağlantı kurdum:
Kuran Kursu’ndan…
İsmail Gökalp, Erzurumlu köylü ailenin çocuğu.
Çok küçük yaşında ailesiyle İstanbul’a göç edip, Kağıthane/Gültepe’ye yerleşti.
Kuran Kursu’na gitti; oruç tutup, namaz kıldı.
Politik sempatizanlığı 1970 ortasında “Karaoğlan” sevgisiyle oldu: Kıbrıs Savaşı’nın kahramanı Bülent Ecevit!
Ortaokul yıllarında Gültepe son duraktaki gençlik derneğine gitmeye başladı. Gültepe Endüstri ve Meslek Lisesi’nde okurken halkı örgütlemek için “Direniş Komiteleri” kurma çalışmalarına katıldı…
“Üçüncü Yolcular”; İstanbul’un ilk emekçi semtlerinden olan ve 1960’larda hızlı göç alan Kağıthane/ Sanayi Mahallesi’nde güçlü bir örgüt. Zaten halk arasında adı “Sanayi Dev- Genç” diye biliniyordu.
Mahallede sadece bu örgüt yoktu; Dev Sol vardı, Halkın Kurtuluşu vardı…
Devrimciler halkı ev ev mahalle mahalle örgütlediler; arazileri parsellere ayırıp evsizlere ev yaptılar. “Çayan Mahallesi” bunlardan biriydi…
Pavyonlara karşı çıkıp, fuhuş ve uyuşturucuya karşı mücadele verdiler.
İsmail Gökalp anı kitabında mahalle örgütlemelerini de uzun anlatıyor; “katı merkeziyetçiliğe” karşı çıkıyor. Vs.
İşte…
Sevinç Doğan’ın saha araştırması yaptığı “Mahalledeki AKP” kitabını şu amaçla okudum:
Solun güçlü olduğu Kağıthane’yi RP ve sonra AKP nasıl kazandı?
Kuran Kursu öğrencisi İsmail Gökalp’i solcu yapan Sanayi Mahallesi politik olarak sonra nasıl değişti?
Mesele sadece burası değil; birçok gecekondu mahallesi/ “solun kalesi” zamanla RP ve AKP’ye neden oy verdi/veriyor?
Oysa:
Bu mahallelerde-semtlerde 1970’lerde seçimi hep CHP kazanıyordu.
“12 Eylül solcuları biçti” demek; her ne kadar bir yanıyla doğru olsa da, tam yanıtı karşılamıyor.
Çünkü…
Clinton-Blair yolu
Kağıthane’de 1989 yerel seçimini SHP kazandı.
Halk SHP’den umutluydu. Ancak…
RP-AKP’ye dönüş 1990’larda gerçekleşti.
Bu nasıl oldu; SHP-CHP ne hata yaptı?
– Halkçı ideolojisinden ayrıldı…
– Kolektivizm yerine bireyciliği seçti…
– Halktan koptu. Örgütlenmekten vazgeçti…
– Neo-liberalizme yenik düştü.
Yani aslında soruyu şöyle sormalıyız:
Değişen Kağıthane mi oldu; SHP-CHP mi değişti?
Sevinç Doğan sahada gördüklerini yazdı:
– “SHP’nin güçlü olduğu yerlerde alternatif bir örgütlenme yaratma girişiminde bulunan RP (ve AKP), SHP dönemindeki siyasal dili ve hedefleri uyarlayarak kendi politik söylemleri içinde kullandı… Yeşil Komünist yaftasına karşı kurduğu Halk Meclisleri bunun örneklerinden biridir…”
RP-AKP Kağıthane’yi örgütlerken, halk meclisleri kurarken -örnek aldığı-CHP ne yaptı?
CHP’nin bu dönemde elinde ne mahalleye götürecek siyasal görüşü, ne de mahalleyi örgütleyecek idealist kadrosu vardı!
İdeolojiler çağının kapandığına inanan; halkçılığı unutan ve Batı merkezlerinden pompalanan reklam – medya- imaj üzerinden politika yapma yanlışlığına kapılan parti için zaten “örgüt” kavramı bile artık alerjik idi.
CHP/Baykal, Bill Clinton-Tony Blair yolundan gidip neoliberal soslu “Üçüncü Yolu” benimsemeye başladı. Fakat…
Ne sosyalist “Üçüncü Yolcular” ne de sosyal demokrat “Üçüncü Yol” halkın kurtuluşunu sağlayabildi! Hatalarının karşılığını buldular; biri örgütsel ve diğeri kavramsal olarak yok oldu.
Peki, Kağıthane tekrar nasıl kazanılacak?
Partiyi büyüten, iktidara taşıyan ve ülkeye sahip çıkan güç, sadece örgüttür.
Örgütlenme için muhtaç olunan kudret, CHP’nin damarlarındaki asil Kuvayi Milliye ruhunda mevcuttur.
Seçimler bunu harekete geçirmek için büyük fırsattır.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/mahalledeki-akp-3814614/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Sevinç Doğan – Mahalledeki AKP

ePub reader’iniz yoksa…
Microsoft Edge üzerinden okuyabilirsiniz. Normalinde üstüne tıklamanız yeterli!

Amazon