### Bademlere ### benden çok ciddi bir tavsiye ###

Benim fikrim değil…
Sadece okuduğum ve beğendiğimi, faydalı olabileceğini düşündüğüm bir öneri…
Hani pembe otobüsler, taksileri hayata geçireceğinize…
Bakin bir kez daha Hindistan’a ve Mısır’a!

Bir yazılım, çünkü onlar yaptı, üretti ve hizmete sundu…
Özellikle Hindistan’daki yazılımı çok beğendim…
Cep için, kadın için çocuk için…
Kendini tehlikede his eden basıyor düğmeye ve üç kilometre çapında bulunan tüm polislere sinyal gönderiliyor, konum gösteriliyor haritada…
Bu Hindistan’daki uygulama…
Bu ise Mısır’dan örnek; ki lazım hem Ayşe, Fatma…
Hem Ali, Veli, Ahmet, Mehmet. Yani kadınlara yârdim etmek isteyen erkek…
İkisi de kayıt oluyor yazılıma, kadın tehlikedeyse basıyor düğmeye ve en yakınında bulunan ve tanımadığı bir kadına yârdim etmeye hazır kahraman…
Koşuyor kadının yardımına!

Dikkatinize
Alman polisi bu gibi konularda şunu öneriyor:
Medeni cesaret önemli ve gerekli…
Ancak önce can sonra canan. Kadının yardımına koşun koşmasına…
Saldırganı oyalamaya, dikkatini üzerinize çekmeden evvel polisi çağrın yardıma!

“Sen bendende ödleksin”

Böyle diyor hanım benim için, bir yerde haklı…
Hani uyku mahmuru ışıklar yanıp sönmeye başlayınca, sensörlü sensörlü…
Olmaması gereken yerde gölge görürsen, aynada aksi…
Sen ne düşünür, içinde ne gibi duygular oluşur?

Korkanın anası ağlamamış arkadaş, dikkatli, temkinli olanın!

DIKKAT
Bu konudaki düşüncelerimi yazmışımdır evvelsi…
>>> Organ Bağışı <<< Konuya yaklaşımım değişmedi, insan yedek parça “farikası” değildir buna rağmen konu bir vicdan meselesi!

Dün Oma’yı doktora götürdüm, kan aldırmaya… Haberleri dikkatle izleyenler bilecektir…
Hollanda, kanunen > her vatandaşını < organ bağışlamaya zorluyor. Dünyayı terse cevirdiler…
Artık bağışlamak istemiyorum diye itiraz etmek zorundasın(!)

Yine geçenlerde konuyla ilgili uzunca bir röportaj izlemiştim, fırsat bu fırsat dedim ve doktora sordum:

Oma’nın organları bağışlansa işe yarar mı?

Akıl sağlığı yüzde yüz yerindeyken sormamıştım, bu yüzden bağış falan söz konusu olamaz. Merak ettiğim için sördüm. Doktorun cevabı beni çok şaşırttı…

“Organ bağışına çok ihtiyacımız var. Bu tür bir kanunun bizde de gelmesi kuvvetle muhtemel. Oma’nın kalbi, O işe yarayacaktır!”
Yüz yaşında olmasına rağmen mi???
(Dedim ya çok şaşırdım)
“Evet, önemli olan kalbin yağ bağlamamış olması!”

Yani…
Ben istesem bile bağış yapamam. Birincisi kalp ameliyatlı, çok sakat yerinden, Aort çıkışı…
İkincisi yağ bağlamış vaziyette…
Üçüncüsü kılcal damarlar, şah damarım gibi tıkanmış vaziyette. Anlayacağınız inme ve kalp krizi yolda.

BUNA RAGMEN
Lütfen herkes bir kez daha düşünsün, organ bağışı hayat kurtarabilir. Benim için söz konusu olamaz…
Yine hanım diyor, istiyor…
“Benim vücudum değil mi, benim organlarım. Sen niye karışıyorsun?”
Dedim izin vermem, kalırsam arkaya izin vermem. Bu da benim kararım…
Neden mi?
Bilmiyorum!
Vücudun bütünlüğü mü desem, içimde bir duygu…
Arkada kalan açısından. Düşünüyorum rahmetlileri…
Herkes kendi kararını kendisi versin!

Gasptır bu, gasp

Çetesi ve çete başı, bahçesi…
Halkın iradesini gasp etti!

Seçim ittifak “kanunu” incelediniz mi?
Bugüne kadar çaldıkları yetmedi, ama açık ama gizli…
Oy çaldıkları, dolandırdıkları, vatan ve milleti pazarladıkları yetmedi…
Artık şuursuzca, cüret ile oy devşirmeye, pervasız bir gasp eylemine girişti…
Evet, sözde halkın cumhuru, AKP ve BOP eş başkanı bu kanun ile galiba son adımını attı!?

Hatırlı okuyucularım anımsayacaktır…
Bunlar…
Ne yapıp edip iktiranda kalmak zorundalar…
Mecburlar ya mecbur…
Çünkü vatana ihanetin cezası ölümdür!

Ancak kan temizleyecek…
Kaybedemezler, kaybetseler bile kazanmış gibi yapmak zorunda kalacaklar…
VE…
Kardeşi, kardeşe kırdırmaktan çekinmeyecekler!

Ya kadın derdin ne?

Uğraşma benimle…
Uğraşma papatyam, uğraşma karam…
Uğraşma Karagözlü, karakaşlı yâr uğraşma benimle, didişme…
Kızdırmaya uğraşma, bırak bitsin böyle…
Uğraşma elin “garibiyle”
Görmeyeyim, duymayayım diyorum, giriyorsun ta gözümün içine.

Zalim dilber…
Allah sonra hesap sorar!

Allah biliyor ya

Bir azizden, ermişten…
Bir günahsızdan başka her şeyim…
Hele yanlışlarım…
Buradan aya köprü olur.

Ama bunu hak etmedim!

Neden beni bunula itam ediyorsunuz anlamadım…
Kimi insan günahlarının kefaretini bu dünyada öder…
Çalmadım – çırpmadım, kimseyi dolandırmadım. Tamam girdiğim kanlar…
Ödedim, çok ağır ödüyorum bedelini…
Ve öyle görünüyor ki daha da ödemeye devam edeceğim.

Cennete kardeşim, cehennemde bu dünyada olmalı…
Başka türlü izah edemiyorum kendime, baktıkça halime, etrafıma…
Buna rağmen şükür düşmez dudaklarımdan, çünkü biliyorum, gördüm…
Beterin beteri var!

Bir insanlık mücadelesidir, çağdaş insan olmanın gereği…
Hukuk, adalet hepimize gerekli…
İnsanlık onuru, Türk’ün ki YOK Kürdü, Türk’ü, Ermeni’si…
Yok kardeşim bu işin Müslümanı, Hristiyan’ı, Yahudi’si…
Bu…
Bir ulusal varoluş mücadelesi!

Kendimiz için, evlatlarımız için, torunlarımız için MUTLAK gerekli…
Bu mücadelenin sürdürülmesi!!!

oku

Sayın Başsavcım,

Ne mutlu bana ne mutlu bize ki ülkemizde hala sizin gibi değerli hukukçular var.
Bir konuda araştırma yapıyordum, Sayın Emin Çölaşan’ın yazdığı bir makale konusunda…
GIZLI Bakanlar Kurulu Kararı ile alınan ve ülkemizin, milletimizin aleyhine olan davranış bütününü sergileyen MAHKEME KARARLARININ UYGULANMAMASINI (…)
REZILIGINI…
Açığa çıkaran bir yazıydı. Bir korku imparatorluğu içeresinde yaşıyor olsak bile sizin gibi…
DOGRU BILDIGINI
Yazıp insanlarımızı aydınlatan hukukçuların hala olması…
Gençlerimizin her halükârda hala ve ivedilik ve içtenlikle Atatürk…
Onun ilke ve inkılapları diyebiliyor olması…
İçimde filizlenmiş ama bir türlü büyüyemeyen umutlara tekrar güç kattı.

En içten, yürekten teşekkürlerimi lütfen kabul ediniz.
Şahsen…
Bu zihniyet ile 2007 yılında mücadele etmeye başladım ve Allah ömür verirse daha “77” sene…
Ölene kadar…
Son nefesime kadar da mücadele etmeye kararlıyım.

İyi ki varsınız Efendim…
Başarılarınızın devamını dilerim.

Önder Gürbüz
Almanya

oku

On üniversite, dört devlet

Yeminle kaşınmıyorum, bela falanda aradığım yok…
Doğrudan devlet kurumları, Tayyipistan da var aralarında AMA…
En çok sevindiğim Türk üniversiteleri…
Hangisi veya hangileri bilmiyorum. Genel adresten giriliyor, olsun…
Önemli olan insanlara bir şeyler verebiliyor olmam.

İlginizden ötürü teşekkür eder…
Sizlerden rica ederim, YOK YALVARIYORUM…
Birlik olalım, dirlik olalım…
Ve bu beladan kurtulalım!

Birilerin çıkıp bana bu anlayışı izah etmesi lazım

Dün…
Altı gibiydi eve geldiğimde. Hanımı Wiesbaden’e bırakmıştım öğleden sonra oradan dükkâna.
Birinin canı hamının dolmalarından çekmiş…
Hanımın sarmasını, gitti sarmaya. Hem ziyaret hem ticaret misali, misafirliğe. Yeminle…
Başımı yastığa koyar koymaz uyumuşum. Yok çocuktan, bebekten farkım. Bir ara uyanmışım, yaktım bir sigara televizyon izliyorum. Birden…
Holde otomatik ışık yandı, annem için yapmıştım. Korkuyorum gece bir yerlerde ayağı takılacak, yine bir yerlerini kıracak. Sensörlü anlayacağınız. Saate baktım dokuz gibi, dedim daha erken hanım gelmiş olamaz. Umursamadım…
Birkaç dakika sonra yine ışıklar yanıp sönmeye başlayınca, hele aynadan gölge görünce…
Fırladım ayağa, masada duran boş viski bardağını kaptım çıktım hole…
Ali gibi ilk aklıma gelen…
Ulan evi cinler mi bastı. Hırsız falan olsa bir şekilde ses duymam lazım, silahlar holde, oltaların, bilgisayar dolabının yanında, duvarda asılı. Korkmadım desem yalan olur, hay ben senin erkekliğine deyip kendime kızdım, dediğim gibi fırladım hole. Mutfakta sensörlü ışık yandı…
Normal ışıktan daha loş. Hah, dedim orada…
Daldım mutfağa hanımmış. Ya kadın deli misin nesin. Ne o sessiz, sedasız ruh gibi dolaşıyorsun evin içinde…
„Uyuyordun!“ dedi.

Yerli demek…
Yurt içinde yapılan, imal edilen ve yine bu bölgeye özellikler, nitelikler taşıyan veya yetişen demek…
Milli, yerli gibi yine ulusal veya yerel özellikler taşıyan demektir, kabaca(!)

Arkadaş…
Yerli ve milli piçler…
Yine yerli ve milli tank üretecekler…
Veya bu sabah olduğu gibi denizaltı…
Kendi bilgisine, teknolojisine, birikimine güvenmeyerek…
Çünkü >>> yetersizlik paçalarından akıyor <<<
Neden Alman işbirliği ile?

Bunun neresi yerli ve milli?

Allah rızası için birisi çıkıp bana lütfen izah etse!