Ve sıra Iranda

Adım adım, yazmıştım yıllar öncesi…
Bir Iran kaldı ondan sonra Türkiye…
Kürdistan kurulacak…
BOP eş başkanı vazife başında, Türkiye Cumhuriyeti yıkılacak…
AB(D) kazanacak!

Henüz vakit var…
Gör Irak’ı…
Gör Suriye’yi ve hatırla…
Yık Ak Sarayları, yık kirli planları başa!

Çiğnetme topraklarını yabancı postallara!

Matematik

Kendi kendime kızıyorum…
Neden şimdiye kadar aklıma gelmedi diye…
Kalitesiz pezevenk işte…
Matematiğin evrensel kuralları vardır, fiziğin…
Zibidiler akıllarını bozmuş FETÖ ile…
Paralel aşağı paralel yukarı, birbirine paralel giden…
Asla ve kata bir araya gelmez, gelemez…
O halde…
Madem bunlar paraleldi nasıl oldu da devlet kurum ve kuruluşlarına nüfus etti?

Tayyipistanda…
Yalanın bini bir para…
Rezillik çıkmış ayyuka…
Hırsızlık, dolandırıcılık arzı endam eder AK Sarayda!

Homeros, Büyük İskender, medeniyet denilen ve insan

Homeros…
Ilyada da, Odysseia’da anlatıklarıyla dünya literatüründe şüphesiz yerini almış bir insan…
Okudunuz, okumadınız orasını bilmem AMA okuduysanız…
Homeros bu destanlar ile…
Bizlere ne anlatmaya çalıştı?

Anımsamanız için…
Hani Truva falan!

Şu Yunan…
Estetik anlayışıyla, düşünürleriyle, mücadeleci ve savaşçı hayat anlayışlarıyla…
Bilime, sanata, tıbba, spora ki savaşa hazırlık aşaması olarak gördüğü anlayışıyla…
Olimpiya…
Yine askeri yapıya sahip, disiplinli mi disiplinli ve son derece kattı Helenlerden olan Sparta…
Falanks savaş stratejileriyle Roma lejyonlarına (Kaplumbağa stratejisi)…
Yine demokrasileriyle, Roma’ya ve Roma hukukuna örnek olmuş bir toplumdur…
Ve yine bati medeniyetine dahil dediğimiz toplumlar bu hukuk ve yaşam tarzı anlayışını kısmen, günümüze kadar sürdürüyorlar.

Odisseas’i…
Anlatırken Homeros, akılcılığı, mücadeleyi, hasret ve özlemi, sadakati, yaşam ve ölümü, sevginin kendisini, özünü, bir insanın dayanma gücünü…
Bir erkeğin ki erkeklik vasıfları arasında sayılır güç ve güç kullanmak…
Aslında…
O günlerin ulaşım imkânlarıyla iki hafta kadar sürecek bir yolculuğu, yıllara yaymasıyla…
Ve yine Odisseas’in evine geldiğinde karşılaştığı manzarayla…
Aradan yüzlerce, binlerce yıl geçmesine rağmen sanki bugünleri anlattı, anlatıyor.

Erkek egemen bir topluluktur insan…
Ve erkek ve toprağı…
Erkek ve evi…
Erkek ve kadını…
Çocuğu, vatan ve milleti…
Evet, erkek eninde sonunda yuvasına, toprağına dönüyor…
Peki…
Döndüğünde…
Her şeyi bıraktığı gibi mi buluyor?

Zaman, göreceli…
İnsan…
Değişken, tabiat denge ararken, insan dengeyi bozuyor.

Yine Büyük İskender…
Zamanının en büyük düşünürlerinden olan Aristoteles (Aristo) tarafından eğitilmiş bir insan…
Babası tarafından bir noktaya kadar aşağılanan, hor görülen bir varlık…
Yetiştiği ortamın bir ürünü…
Rekabet, her şeyde, her konuda birinci olmak…
Bilinçaltına yerleşmiş, kişiliğini oluşturmuştu…
Evet, Yunanda rekabet anlayışı normalin çok üstünde bir değer ve önem taşıyordu…
İkinci olmak, üçüncü olmak…
Bir utanç vesilesiydi, belki inanmayacaksınız ama spor müstakarrında birinci olamayan insan utancından bucak bucak saklanacak yer arıyordu.

Bir şeref, bir haysiyet meselesiydi birinci olmak!

Ve Büyük İskender babasının ölümünden sonra çıktı yollara…
Dünyanın en büyük imparatorluklarından birini kurdu…
Belki…
Bilmiyorum Aristo’nun etkisi mi, bence yani, belki…
En başta, Yunanın en büyük düşmanı Persleri yendikten sonra, girdiği her yerde…
Mevcut düzeni bozmadan…
Kendi adamlarını başa geçirip medeniyetler üstü, medeniyet ve kültür çatışması yaşanmayacağına inanarak bir düzen kurdu. Belki yaşının etkisi, çok gençti, tecrübesiz ama şüphesiz bilgili…
Ölümün soğuk nefesinin her an her yerde beklediğini belki düşünemedi, hayal edemedi…
30’lu yaşlardaydı öldüğünde, IHMAL ETTI…
Geleceği sevk ve tayin etmedi zamanında, ARDINDAN ONU IZLEYECEK OLANI saptamadı…
Birçok yoldaşını öldürdü, öfke nöbetleri içeresinde…
Ve ardından kurduğu imparatorlukta çok dayanmadı, yıkıldı.

İnsanlar yine ayrıştı, toplumlar ayrıştı…
Tutmadı bu mantık, bu düzen…
Belki Aristo’nun etkisinde kalarak böyle bir düzen düşünmüş olabilir…
Tutmadı, güzel bir örnektir…
Eski Yugoslavya, Tito’nun ölümünden sonra(!)

Ve Roma…
Bugüne kadar gelebilen bir medeniyet, bir kültür, bir anlayış…
TEMELINDE ne yatıyor biliyor musuz?

Romalı olmak, özgür Roma vatandaşı olmak…
EŞITLIK!

Doğa kanunudur…
Tabiat ve denge…
Her güce eşit bir karşıt güç oluşmalıdır, oluşur…
Sicilya adası vesile…
Roma İmparatorluğu ve karşısında Kartaca…
Hani Hannibal, filler ve Alpler…
Kartaca…
Bir esnaf birliği, çok ama çok büyük esnaflar, ticaret…
Para gani, nüfus öyle. “Tüm” Akdeniz onların “emrinde”
Sicilya adası çok önemli bir üs, girince Romalılar oraya, kendi topraklarına birkaç kilometre…
Haliyle kıyametler koptu…
Paran olsa ne yazar, nüfusun olsa ne olur?

Romalılar…
Yapıtlarıyla, sanat eserleriyle…
>>> yeraltı ve yerüstü <<< su kemerleriyle ki biri hala çalışır vaziyette…
İsimlerini, insana, insanlığa hizmet ile yazdırdı tarihe…
Dünya bakıyor Roma’ya, onlardan esinleniyor…
Para ve nüfus tarih kitaplarında!

Tüm bunları neden yazdım ne anlatmak istedim size?
Umarım anladınız ne demek istediğimi, inşallah anladınız.

Oku ()

Israil hükümetine

Israil,
Resmen UNESCO örgütünden çıktığını bildirdi…
Yanlış yaptınız, yanlış!

Sürüden ayrılanı Kurt kaparmış, yanlış yaptınız…
Hele, hele eğitim, kültür gibi çok önemli bir organizasyondan ayrılmanız açıkça…
Bağnazlığınızın bir göstergesidir!

Sağduyulu, hoşgörü sahibi, barış sever Musevi dostlara, kardeşlere desteğimi sürdüreceğimi, elimden geleni yapacağımı buradan ilan ederim. Bu sözlerim Filistinli kardeşlerim içinde geçerlidir!

Kudüs…
Kimsenin başkenti olamayacak, siyasete alet edilemeyecek kadar değerli bir mirastır…
Atalardan kalma…
Sünnetli veya sünnetsiz…
İnsanlığın ORTAK değeridir!

İsterse…
Dünyanın cumhuru olsun…
Yanlış karşısında karşısına dikilirim, elimden geleni yaparım. Ne yapacak?
Beni mi öldürecek, susturacak?
En azından iki tane Arslan yetiştiriyorum, en azından…
Belki onlar, yüzler, binler, milyonlar gelir arkamdan!

Siyaset başka, dini duygular, samimi ve içten gelen bu yüce duygular çok başka…
Günlük…
Dünyevi pisliklerle kirletilemeyecek kadar değerli ve farklıdır dini duygular!

Meral ‘çiğim, bilmediğin konularda fikir yürütme

Geçenlerde yayınladığım izlenceyi seyrettiniz mi bilmem?
Hani soğuk savaşla ilgili…
Orada…
Dikkat ettiyseniz DÜNYA, BIR ATOM SAVAŞINDAN kıl payı kurtuldu…
Nedenlerden biri YAZILIM HATASI!!!

Bug dediğimiz…
Bak kadın, sana oldum olası sıcak bakamamışımdır, hele hele…
Aptal aptal bilgi olmadan, fikir üretenlere oldum olası tildimdir!

Git işine kadın, git işine…
Bildiğin üzerine konuş, yok S400, yok F14…
Kendini küçük düşürtme!

Bir zamanlar başkanın olan gibi cahil cahil laf etme…
İkinci dünya savaşından sonra AMA özellikle son 30 yılın silah sistemleri…
%25 silahsa, tahrip gücü…
%75’e varan bir oranla gerisi elektronik ve yazılım…
Abartarak yazdım…
Demek istediğim, yazılım ve tanıtım sayesinde kim düşman, kim dost ayarlanabilir…
AMA…
Mesele bu değil, G.TÜN IPOTEKTE…
İki nedenle…
Birincisi Chipler ikincisi yazılımlar…
MILLI bir silah sanayisi kuramadığın sürece, plan, teknoloji ve tasarım – üretim dışarıda olduğu sürece senin g.tün ipotekte!

NOKTAAA

Olan fakire oluyor kardeşim, fakire

Ekonomisi iyi giden…
Bademler yönetimi altında parlak bir istikbal vaat eden ülkeye bak!

250 bin Euro karşılığında gayrimenkul alan herkese…
Kendisine, eşine, çocuklarına (21 yaş sınırı), kendi ana ve babasına, kayınvalide ve kayınpederine…
Vatandaşlık veriyor Yunanistan, bekletmeden, anında…
Akın akın zengin Türkler AB – Vatandaşlığı peşinde…
Akıllı Odisseas evlatları…
Kafa çalışıyor adamlarda…
Portekiz olmak biraz daha tuzlu, yöntem aynı…
500 bin Eurocuk…
Sudan ucuz be, leblebi çekirdek parası(!)

İnan…
Üstüne birde milyon versen kimsenin Tayyipistan vatandaşlığında gözü yok!

oku

Kadınlar, genelde duygularıyla hareket ederler

Evlat…
Evlat için bir şey diyemem…
Farazi bir durum, bir filimde izledim şimdi…
AMA bir kadın…
Erkeğinin canından endişe ettiği için kendi özgür iradesiyle, bedenini bir başkasına teslim ettiği anda…
Şahsen…
Bin bir türlü ölümü tercih ederim.

Yok…
Namus belasıyla falan alakası yok…
Değil mi ki >>> benim olana <<< bir başkası değdi…
İşte O an, dünya başıma yıkılır, hiçbir acı, hiçbir şey bu dünyada bana daha fazla acı veremez, beni bu denli yıkamaz.

Bir kadın…
O an düşünmez veya düşünemez…
Erkeğini bir kez değil, milyonlarca, milyarlarca kez öldürdüğünü.

Bir erkeğin…
Ana – babası, kardeş(ler)i, evi, toprağı, kadını ve çocukları, kolundaki altın bileziği…
Vatanı ve milleti…
Son kalesi…
O kalelerden biri düştü mü, bence o erkek manen öldü.

Allah korusun…
Allah cümlemizi böyle bir duruma düşürmesin.

Boşuna uğraşma

Dedim sana, inadımla, irademle…
Arnavut’tu bile kıskandırırım kendime…
Gittim mi…
Dönmem!

Aylar…
Yıllar geçse bile kalbimdesin, O odada…
Rüyalarımda, hayallerimde severim seni…
Dedim sana, kalbime girmek çok ZORDUR, giren…
Öyle kolay kolay çıkmaz bir daha!

Hevesini…
Öte dünyaya sakla…
Gülüm benim, manyak psikoloğum, bula bula sen buldun beni…
Tatlısu manyaklık dereceni anla…
Güzel kuşum, ceylanım benim, Karagözlü yârim…
Öte dünyada (…)
Kalbin, kalbim…
Nefesin, nefesim…
Damarlarımda akan, bana can veren…
Kalbimin kraliçesi sensin.