Linothorax, 21. Yüzyıl piyadesi, triangologie veya diffusion

“Aşkımızın meyvesi”
Başlığa bakıp ne alaka diye sorabilirsiniz kendinize…
Bak kardeşim birincisi fazla merak…
İkincisi zamansız sorular…
Ölümle sonuçlanabilirler!

Bunu, bu öğüdümü yaz bir tarafa.

Dedim ya zamanla önemli ve yeminle, zamanlamada yoktur üstüme…
Dakiğimdir, dakik…
Gelişmeler karşısında sizlere…
Belki Tayyip Silahlı kuvvetlerine okuyorlarsa bir, iki “iyiliğim” dokunur.

Ne zamandan beri yazacaktım, fırsat olmadı, gerçi en geç bir saate kadar çıkmam lazım ama olduğu kadar, olmadı biliyorsunuz değil mi?
😊
Devamı yarına!

Bakma sen en son teknolojiye falan…
Önemli olan ateş gücü…
Bu…
Bundan binlerce sene öncesi de böyleydi, bugünde, yarında böyle olacak…
Keyfimden mi tam otomatik peşindeyim?

AB(D)…
Milyarlar harcıyor stealth technologie diye…
En güçlü en amansız silah…
İnsan beyni!

Ve yine zeki insan, akıllı lider savaştan, ölümden kaçınır yıkıp – yakmaktan…
Yaşa ve yaşat, huzur ve refah…
Milletine, insanlığadır ilkesi.

Triangologie…
Yeminle Türkçesini bilmiyorum, Hubertus diffusion bir noktaya kadar izah ediyor vaziyeti AMA tam değil. Kendi kelimelerimle triangologie’yi şöyle izah etmiş olayım…
Üç nokta ile konum belirleme…
Neden önemli, sonra!
Konuşuyor, yok konuşmuyor bas bas bağırıyor…
g.t veren: “Bizi döviz ile hizaya getiremezsiniz” diye…
Dolar 4, Euro 5 Tayyip Lirası civarında kalsın, borç katlansın bak bakalım neler oluyor oralarda!?
“Hesabını verirlermiş” SEN git önce EMINEYE hâkim ol sonra gel başkalarından hesap sor!

Neyse…
Ateş gücünün yani sıra bir nokta daha var önemli olan…
Sürat…
Moğolları düşün, Asya steplerinden ta nerelere kadar geldiler…
Neyle?
Atla!
İnan, değişen hiçbir şey olmadı!

Winchester 1866’yi duymuşsun, görmüşsündür…
Hani kovboylar bu tüfek ile Kızılderilileri öldürüyordu…
Deney yaptılar deney, uygulamalı hani yazmıştım ya Çin makinalısı Chu-ko-nu…
En eski insan tarafından > tarif < edilen makinalı M.Ö. 3 yılına ait…
Yunanlı mühendis Filon eseri…
Hangi SILAH ayni süre içinde daha YÜKSEK ATEŞ GÜCÜNE SAHIP?
Hangisi kazandı biliyor musunuz?
Chu-ko-nu!

Girin bakin arşivlerime…
Nasıl ki her kadın, kadın…
Her erkek erkek değilse, odun ve kesilişi, her kâğıtta kâğıt…
Her paçavra bez değil, her lider devlet adamı olamadığı gibi, lider diye baş tacı ettiğin insan ve yönetici değildir. Silah…
Ne diyorum hep, güvenilir olacak…
Peki silah tutukluk yapıca suç sadece silahta mi?
Yok kardeşim değil, kullandığın merminin gücü, içindeki barut barut değil veya yetersizse silah yine tutukluk yapar. Suç silahta mı sende mi?
Akılsız başın ceremesini ayaklar çekermiş bunu unutma!

Asker…
Mehmetçiğimiz, hele hele bitli piyademiz…
Neler yazmadım ki askerimiz hakkında. Bizim için, hele bu coğrafyada ne kadar önemli olduğunun donanmanın. En büyük düşmanlarıydı asker…
Onlar gelene kadar, para ile askeri zehirleyene kadar Mehmetçik, Kemalin askeriydi…
Eminim hala öyle AMA…
KURMAY sattı kendini. Audi’lere…
Paraya, şantaj ve tehditte boyun eğdi. Netice…
Mehmetçik artık Tayyip’in askeri. Buna rağmen benim kanım benim canim…
Bu yüzden yazacağım belki bilmediklerini…
Sende öğren tabii, öğren ki vakti saati geldiğinde…
>>> ESKI <<< teknolojiler…
AKIL ile birleştiğinde neler yapabileceğini bil, GÜVEN GELSIN KENDINE!

Farkındaysan >>> Direnişte diriliş var <<<
Yazmadım, devam etmedim…
Dedim ya kuşlar haber uçurdu. Yine dedim SÜPER BILGISAYARLAR…
Tayyip’in kankası, kan kardeşi ARAP elinde…
FETÖ rezilliği, şifrelerin çözümlenmesi, kriptoloji…
Bu kadar > çabuk < ve etkili, “Türk” bilişimciler sayesinde mi gerçekleşti?

Hiç sanmıyorum…
Hor görmüyorum bizim çocukları AMA Tayyip eğitiminin de farkındayım. Yok mu dünyaca nam yapmış bilim insanlarımız?
Var tabii AMA son yirmi senede hangi TAYYIP Üniversitesinden dünyayı etkileyecek bilimsel bir çalışmaya imza atıklarını duydunuz ki?
Türk’ün adi hep yabancı üniversitelerle anıldı!!!

İki bin sene önce…
Evet, kurşun geçirmez yelekten iki bin sene önce YUNAN icat etti…
Linothorax…
Yükte >>> hafif <<< değerde >>> paha biçilmez <<<
Bugünün kurşun geçirmez yelekleri kadar etkili. Gerçekten “kurşun geçirmiyor” yani!!!

Biraz bez, bezde bez tabii…
Biraz tutkal ve göz nuru, ÖZEN…
1960’larda icat edildi Kevlar, karbon lifleri. Balıkta kullanırım, lüfer için…
İşte bu yüksek teknolojik ürün neredeyse bir Büyük İskender’in “icadı” Linothorax.

On iki kat ketenden bez…
Birbirine tutkal ve dikiş ile tutturulmuş, yine kâğıt mesela çok sayıda…
Kum torbası vazifesi görüyor. Kurşun geçirmiyor. Günümüzde Talus projesini örnek gösterebiliriz. Bundan iki bin sene önce bile insanlar tüm vücudu koruyacak zırh kullanıyorlardı. Roma imparatorluğu neden bu kadar büyüdü biliyor musunuz?

Yenilgilerinden, düşmanlarından, yeni teknolojik gelişmelerden ders aldıkları, kendilerini sürekli geliştirdikleri için!

Biliyor veya duymuşsunuzdur…
Stealth technologie, yani radarlar tarafından „görünmezlik“…
Milyarlar harcanıyor, milyarlar. Bizim bilişim gibi…
Olmuyor, olmayacak. Yüzde yüz diye, en azından şimdilik, bir şey yok. Kosova savaşını hatırlıyorsunuzdur, hani NATO Sırbistan’a müdahale etti. Tarihte ilk defa…
“Görünmez” bir uçak düşürüldü. Gerçi ihanette söz konusuydu, bir NATO subayı Sırplara tüyo verdi…
AMA…
Sırplar triangologie sayesinde uçağın yerini tespit edip düşürdü…
Hani diyorum ya hep BEN görürüm görmek istediğimde, sadece uçak yüzeyinin radar tarafından algılanamaması tek sorun, tek çözüm değil ki…
Mesela ısı…
Motorlardan çıkan sıcaklık, uçak için bir o kadar tehlikeli. Görünmeyen…
Görülür oluyor. VEYA ki çok önemli…
Bir Alman bilim adamı gerçekleştirdi, gerçi barışçıl amaçlarla AMA ana bu ne tesadüfen keşif ettiler bu teknoloji sayesinde görünmez olan kabak gibi meydanda.
😊
Evet, bir “meteorolog” bulutları takip etmek için bir “bulut radarı” geliştirdi…
Kondensstreifen…
Türkçesi, uçakların arkalarından çıkardıkları yoğunlaşma izleri (hani bulut gibi), askeri terim:
Tekasüf (toplantı) izleri.

Uzun lafın kısası…
Her tepkinin vardır bir etkisi, her etkinin bir tepkisi…
Her önlemin bir karşı önlemi…
Çaresiz değiliz dostlar…
İnsan zihni, beyini birleşir ise azimle, vatan ve millet sevgisiyle…
Saf…
Ve arı kimse, hiç kimse duramaz önümüzde!

Kısadan kestim yine…
😊
Öf ne yapayım, bırakmıyorlar peşimi, bırakmıyorlar…
Dertler, başımdaki manyaklar!

Ben kaçtım, hadi bana güle güle!


AK47…
Kalashnikov…
Bir asker, Rus…
Savaşta yaralanıp hastaneye kaldırılır, orada diğer erlerden duyar silahlarının güvenirliksizliğini. Karar alır bunu değiştirmeye. Başlar Kalashnikov, Kalashnikov’u geliştirmeye…
Teknik çizim ve teknik çizimin okunması eğitim istiyor…
Arar birisini, bir kız çıkar karşısına, teknik çizimci başlarlar silahı geliştirmeye. Âşık olurlar birbirlerine…
Ve Kalashnikov…
Kendi silahı için sonradan der, karisini kast ederek…
“Aşkımızın meyvesi!”

Öldürücü bir meyve, zehirli AMA güvenilir!
Rus teknolojisi…
NOKTA

Piyade başka bir zaman, fırsat olunca

Kimseyi etkilemek istemem ister inan ister inanma

Üzülürüm…
Bir insan ile dalga geçildiğinde, sevmem, yapmam…
Dalga geçecek olursam birisiyle, O…
Ben, kendim olurum.

Biliyorsunuz hep yazarım Kasımpaşa ayısı hakkında…
Derim ki bir gerçek, millet ağzını bıraktı başka taraflarıyla gülüyor kendisine…
Ciddiye alan yok…
Yüzüne bakıyorlarsa, muhatap alıyorlarsa…
Sadece…
İhtiyaçları olduğu içindir, hani köprüyü geçene kadar ayıya dayı dersin ya aynen öyle.

Rencide edici bir durumdur bu…
Temsil görevini üstlendiyse bir toplumun, rencide eder hem insani hem toplumu…
İzle…
Psikolog olmana gerek yok, yeter ki analojileri (benzeşim) gör, anla.

izle

Erken geldim…
Günümde değilim, neden mi?
Yeminle, dedim deneylere son ama içmedim üçüncü uyuşturucuyu…
Yok…
Her şeyim öyle bir ayarlanmış ki, dakik…
08:00 – 18:00 arası, “bir dakika geçsin” takviyesiz…
Önder…
TAM BIR ÇEYREK!

Putin…
Ama nasıl dalga geçiyor bilir musunuz Trump ile…
Yazık, çok yazık…
Kimse bu durumlara düşmemeli, hiç kimse!

Establishment…
Evet…
Özellikle devlet gelenek ve görenekleri…
Ayıların eline bırakılmamalı.

oku

Otorite…
Evet ama bilgiyle, görgüyle, orantılı ve ayarlı!

Al başına belayı, DayDay

Wiesbadene götürecektim…
Anlatmış annesine, geçenlerde takılmış birisi…
Ya hepimizin yaptığı şeyler, hoşuma gittiyse gider sorarım, en fazla hayır diyebilir…
Üstelemem…
Kadın mi yok dünyada?

Bir sene oluyor – olmuyor, takılmış iki doğulu kızın peşine…
Okuldan eve…
Genç veya ihtiyar teke hiç fark etmez…
Hayır demek, hayır demektir!

Mecburen kalacağım şimdi başına…
Şansa bak ya…
Öncesi anasıyla…
Şimdi kızıyla uğraş!

Bir bilişimcinin anahtarlığı

Hayatımda hiç papağan olmadım…
Hiç kimsenin g.tünün kılı, askeri veya osu, busu olmadım, olmamaya çalıştım…
Emir vermez kimse bana, istinsah anne ve babam, rahmetli…
Boyun eğmedim kimseye, el öpmedim saygıyı hak etmediyse…
Yok…
Sadece benden yaşça büyükleri kast etmiyorum, akıl yaşta değil başta…
Bak, bir damlacık çocuktan dün ne öğrendim…
Ön ergenlik…
😊
Hala aklıma geldikçe gülüyorum. Bu yaşa gelmişim bir b.k bilmiyorum…
Gerekirse…
Benden yaşça çok küçüğün bile elini öperim, saygıyla önünde eğilirim.

Hani hep derim ya neler demedim ki sizlere?
Gerekli hallerde…
Her şeyimi kendim yaparım, yapmaya çalışırım, biliyorsam ne âlâ…
Bilmiyorsam öğrenirim diye…
Yine bir yüzüm çok yönüm o bambaşka bir mesele…
Araç – gereçten tut, silahtan bombaya…
Yemekten, temizliğe, ütüye, tamire…
Önder işi olmasını istemiyorsan bekleyeceksin canım isteye(!)

Wiesbaden’e inmem lazım, anahtarları nereye koydum? Aradım…
Aneyyy…
Bu ne? Anahtarlık çok eskimiş ya…
Bir bilişimcinin anahtarlığı ne olabilir sizce?
Tabii ki bir işlemci…
Intel inside cinsinden, başkasını kullanmam!

Beş dakikada Beşiktaş…
Al eline matkabı, bir ufak delik…
Ehhh…
Hep yazarım, Daniel Düssentrieb diye…
Depo dolu ıvır zıvır…
Belki inanmayacaksınız ama böyle şeylerle uğraşmak, balık, kadın, çocuk, ev – bark…
Dinlendiriyor beni, çocuk filimi izlemek…
O anlar dertlerimi unutuyorum, tüm sıkıntılarımı.
😊

Eskisi ve yenisi…
Yukarıda eskisi, altında yenisi.

Kalemine sağlık İzmirlim

Muhtarlar Endülüs’te

12 Nisan 2018
Selahattin Reşit Alan’ı yurtdışına eğitime gönderdi… Uçak mühendisi oldu, pilot oldu, ilk milli uçağımız MMV-1’i üretti.
Ahmet Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar ve Necil Kazım Akses’i yurtdışına eğitime gönderdi… Türk Beşleri oldular, çok sesli müziğin omurgasını oluşturdular.
Ekrem Akurgal’ı gönderdi, arkeolojide hocaların hocası oldu, ordinaryüs oldu.
Jale İnan’ı gönderdi, Türkiye’nin ilk kadın arkeoloğu oldu, Perge ve Side antik kentlerini memlekete kazandırdı.
Cahit Arf’ı gönderdi, ordinaryüs matematikçi oldu, TÜBİTAK’ın ilk bilim kurulu başkanı oldu, literatüre “Arf Değişmezi” ve “Arf Halkaları” gibi kendi adıyla anılan teoremler kazandırdı, bugün 10 liralık banknotumuzda portresi var.
Haşim Şensoy’u gönderdi, elektrik mühendisi oldu, Keban Barajı’na imza attı.
İhsan Ketin’i gönderdi, Türkiye’de “jeolojinin babası” oldu, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nı tespit etti.
Cevdet Arun’u gönderdi, Türkiye’nin ilk beden eğitimi öğretmeni oldu.
Sadi Irmak’ı gönderdi, tıp doktoru oldu, başbakan oldu.
Hasan Tahsin Önalp’ı gönderdi, makine mühendisi oldu, Otomarsan başta olmak üzere, Türk otomotiv sanayinin doğmasını sağladı.
Necip Tolon, jeoloji mühendisi oldu, suni gübrede kullanılan fosfat taşlarını buldu. Bahri Ersöz, metalurji mühendisi oldu, Karabük Demir Çelik’le Şişecam’a emek verdi. Nüvit Arıcan, tekstil mühendisi oldu, Sümerbank’ı yüceltti. Adnan Erkmenol, memleketin ilk endüstri mühendisi oldu, MTA’yı sırtladı. Bedrettin Sarp, maden mühendisi oldu, Türkiye Kömür İşletmeleri’ne genel müdür oldu. Tahsin Önalp, makine mühendisi oldu, karayolları genel müdürü oldu, bakan oldu. Şükrü Topsakal, makine mühendisi oldu, devlet demiryollarına, karayollarına, DSİ’ye ter akıttı. Seyfettin Saraçoğlu, gemi inşaatı mühendisi oldu, tersaneler kurdu.
Aziz Tanrısever ilk ziraat mühendislerinden oldu. Oktay Aslanapa ilk sanat tarihçisi oldu. Adnan Şener ilk kimya mühendislerinden oldu. Şahap Koçatopçu, seramik doktorası yaptı, sanayi bakanlığı yaptı, TÜSİAD başkanlığı yaptı.
Sabahattin Eyüboğlu, Hamide Topçuoğlu, Refia Uğurel Şemin, Hasip Ahmet Aytuna, Vedide Baha Pars, Sabri Esat Siyavuşgil, eğitimci oldular, Köy Enstitüleri’nin kuruluşunda yeraldılar.
*
750 genç gönderdi, 150’si kız öğrencilerdi. Almanya, Fransa, Belçika, İsviçre, İngiltere, Avusturya, İtalya, Çekoslovakya, Macaristan, İsveç ve ABD’ye gittiler, Çin’e Japonya’ya gittiler. Cenevre, Lozan, Sorbonne, Lyon, Freiburg, Heidelberg, Berlin, Charleroi, Harvard, Şikago, Cornell, Missouri, Iowa, Wisconsin üniversitelerinde eğitim aldılar.
*
Mustafa Kemal “sizleri birer kıvılcım olarak gönderiyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz” demişti…
Öyle oldu.
Genç Cumhuriyet’in beyin takımını oluşturdular, memleketin sıfırdan inşasına temel attılar.
*
Asrın liderimiz sanırım bu muhteşem vizyona özendi…
Bilgilerini görgülerini eğitimlerini arttırmaları için muhtarları yurtdışına gönderdi.
Kıvılcım filan yok tabii, birer muhtar olarak gönderildiler, birer muhtar olarak geri gelecekler.
*
Küçük bi pürüz daha var…
Muhtarların görmeye gittiği Endülüs devleti yıkıldı.
Burnunun ucunda örnek varken, bir devletin nasıl yıkıldığını görmek için teee oralara kadar gitmeye gerek var mıydı?

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/muhtarlar-enduluste-2345103/

S.ktir ulan bilmem kimin çocuğu, s.ktir git oradan

Milli ve yerli eğitim bakanı midir, rezalet bakanı midir nedir…
Konuşuyor CNN- Türk’te…
Yüzde onu konuşuyormuşuz…
Yüzde doksan memnun olacakmış…
İlerisini bilmem tabii…
Demokrasi…
Çoğunluğun değil, çoğulculuğun sistemidir bir…
Daha iyi anlamanız için…
80 milyon insan içinde 8000 insanın da haklarının gözetildiği bir sistemdir.

S.çtiniz eğitim sisteminin içine, şahtı, şahbaz oldu…
Deve misali…
İyi kötü, kör topal isleyen bir sistem vardı…
Felç ettiniz ülkeyi.

Her taraf eğri, her şey felç. Ülke kaldı hırsızların eline iki!

Unutmadan…
Roman kardeşim…
Sulu kulede sana attıkları kazığı unutma emi!

Muhtemelen beni okuyan akademik kurum, kuruluş ve akademisyenlere

Hem…
Meslektaşlarınız açısından hem belki uzmanlık alanınız olan konularla ilgilenen insanlar açısından…
Yayınladıklarınızda LÜTFEN bu noktalara dikkat ediniz.

Evet…
PDF, portable document format…
Doğru olan bu AMA başlıklarınızda veya internet üzerinden yayınlayacağınız eserlerinizde…
İki nokta üst üste, virgül, ünlem veya herhangi bir işaret kullandığınızda…
Dokümanları kayıt ederken hedeflediğiniz kitlenin zorluk yaşadığını unutmayınız…
BIR…
Tüm Internet adap-i muaşeret kurallarını ihlal ettiğinizi unutmayınız…
İki…
Tamam…
Güzel Türkçemiz, Türkçe karakterler AMA başlık olarak, yayın adi olarak değil!!!

Doğru olan…
Dokuman ayarlarında adinizi, dokuman tarifini…
Yazmak istediğiniz her şeyi oraya kayıt etmenizdir. Türkçe, güzel dilimizin tüm kurallarını dikkate alarak. Internet Türkçe bilmiyor!
Arama motorları ayarlarda yazdıklarınızı dikkate alacaktır. Keyword misali!

Allah birdir dese bademler… INANMA

Sözde ekonomik gerçekleri yansıtmıyormuş…
Pekii…
Bu rakamlar, grafikler neyin göstergesi?

Sırasıyla dünya borsaları…
Chart okuma yeteneğinin olması gerekmiyor, son noktaya bak yukarı doğru mu yoksa aşağıya mi gösteriyor.

Tayyipistan, Fransa, Japonya, İngiltere ki BREXIT’i düşün, ABD ki muhtemel bir savaşın VE Trump’in elinde VE ALMANYA. Güçlü ekonomi, ISTIKRAR ne demek GÖR, gör ulan gör!






Anlık değil bu grafikler…
1 seneyi, tekrar BIR SENEYI yansıtıyor!