Fitil gibiyim, pimi çekilmiş el bombasından beterim. Al dükkânını münasip bir yerine sok dememe ramak kaldı

Çekemiyorum artık el alemin ağız kokusunu. KIMSEYI. Ah şu çocuk bir bitse, sarıp, kırsam bir evlendirsem. Gözüm ardımda kalmayacak. Sinirler…
İyice zayıfladı!

Doları papaz yükseltebiliyorsa, imam indirebilir…

“Doları papaz yükseltti” diyorlar…
Tekin değil adam…
Amerika’nın 45 uçağının olduğu İncirlik Üssü’nün yerini CIA’ya bildirdiğine göre, bu haltı da yemiştir…
*
Gazi Orman Çiftliği (ilk adı), cumhuriyeti kuranların milli tarım politikasının ilk uygulandığı alandı…
1925 yılında, yani cumhuriyet henüz iki yaşındayken, Atatürk bir çiftlik yeri aramaya başlamıştı… Yerli, yabancı birçok uzman Ankara civarını dolaşmış, yer bulamamışlardı…
Gazi şimdiki AOÇ’nin yerini göstererek “Buraya baktınız mı?” dediğinde, Schmit adındaki misafir tarım uzmanı “Orası çorak, verimsiz ve bataklık, uygun değil” demiş, bunun üzerine Atatürk “İşte orası uygun, biz ıslah etmezsek, kim edecek?” yanıtını vermişti…
Atatürk “Zafer büyük olabilir, ama ekonomi başarılı olmazsa anlamı yoktur” diyor, bu çiftliğin ülkeye örnek olmasını istiyordu…
Hayvancılık, sebze, meyve, tahıl, süt ürünleri, biracılık, arıcılık, bağcılık…
Ankara’ya her geleni götürüp gezdiriyor “Türk tarımı böyle olacak” diyordu…
*
AOÇ’ye Disneyland yaptılar…
İçine plastik dinazorlar koydular 2 milyar liraya…
Salıncağa biniyorsun…
Zaten çiftliğin bir kısmına saray yapıp bir kısmını ABD elçiliğine verdiler…
Ankara’daki Disneyland’a plastik dinazor görmeye gelecek salak turist olmayacağı anlaşılınca, şimdi çürüme aşamasında…
*
Tarıma destek için kurulmuş Ziraat Bankası’nın parası ile yandaşlara gazete ve televizyonlar aldırdılar…
Lüks yatlara indirimli mazot verdiler de çiftçinin traktörüne vermediler… Meraları TOKİ’ye devrettiler… Pırlantada KDV sıfırdı, çiftçinin aletlerinde yüzde 18…
*
Tarım politikaları böyleydi çünkü…
Patates savaş içindeki Suriye’den geliyor; 4 bin ton… Sığıra ödenen para 4 milyar lira… Gübre ABD’den geliyor; 3.4 milyar dolar… 126 ülkeden 133 çeşit tarım ürünü ithal ediliyor… İthal sarımsaktan nohuda kadar, ödenen para 180 milyar dolardır…
*
Bu sadece tarımdaki yıkımdır…
Tüm milli varlıkları satıp ülkeyi batırdıktan sonra “Doları papaz yükseltti” diyorsan, kolay…
İmam indiriversin…

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/bekir-coskun/dolari-papaz-yukseltebiliyorsa-imam-indirebilir-2564465/

### Almanya’da yaşayanların dikkatine ###

Bu ayın dergisini henüz okumaya fırsatım oldu, malumunuz rahatsızlıklarım…
Almanya’nın bilişim konusunda ileri gelen dergilerinden biri, çoluk çocuk işi değil çok ciddi, ağır…
Kablosuz ağalar, WLAN denilen…
Bilindiği üzere 2017* yılında kimi “kolaylıklar” sağlandı, hukuki engeller özellikle telif ihlalleri konularında. Belki merak edersiniz diye…
Yasa değişmesine rağmen ben ağımı HIÇ açmadım, açmayacağım…
Şifreli, şifreli gizli gizli…
BILMIYORDUM, bugün öğrenmiş oldum…
Yasal engelleri kaldırmasına kaldırdı mahkeme AMA suç işlenmesi halinde telif hakki sahiplerine suçun işlendiği ağayı şifrelemeyi, ta kapatmaya kadar haklar tanımış!

Bu arada…
Chrome tarayıcısı mesela httpS’siz siteleri artık bir iyice güvensiz sayıyormuş…
Ulan…
S.ktirin gidin be, NSA https’i, şifresini kıralı yıllar oldu. Çocuk kandırıyorlar, enayi düdüklüyorlar.

BILGILERINIZE

* BGH Az. I ZR64/17

Türk İslam sentezi, sözde milliyetçi(!) hepiniz sadece birer DINCI

Cuma namazı kılmayan cemaat!

Üniversite yıllarım…
Beş vakit kılamıyorum ama arada bir Cuma Namazına gidiyorum.
Bir gün Işıkçı Cemaati’nin müridi olan yakın akrabam beni uyardı:
-”Dar-ül harpteyiz. (Kafir Devlet yönetimindeyiz) Dar-ül harpte Cuma Namazı kılınmaz. Cuma Namazı hutbesinde halifenin ismi zikredilir. Bugün böyle bir şey yok. Buna ilaveten mikrofonla okunan ezan ve Kuran sakattır. Biz cemaat olarak mikrofonla dua okuyan hiçbir imamın arkasında namaz kılmayız…”
Bunları yazarak haşa akrabama iftira etmiyorum, isteyen Işıkçıların fıkıh kitabı Saadet-i Ebediyye’nin eski baskılarında bu hususları bulabilir ki bende o baskı mevcut.
İSLAM’DAN UZAKLAŞMA
Akrabamı tersledim lakin kafam karıştı.
Derken iyi bilmediğim İslam’ı öğrenmeye koyuldum.
Ve maalesef okudukça allak bullak oldum. Zira aynı konuda birbirinin zıddı olan fetva ve hükümlere rastladım.
Bu arada ilgim gereği okuldaki farklı cemaatlere mensup öğrenci arkadaşlarla ilişki kurdum.
Ancak hangi cemaati dinlediysem beni İslam’a yakınlaştırmanın tersine uzaklaştırdı.
Bir gün Laleli’deki bir evde Nurcuların dersine gittim.
Risale-i Nur hakkında söylenenlere sorular sorarak itiraz ettim.
Ülkücü kimliğimi bildikleri için saldırmaktan korktular ama beni anında kapıya koydular.
TANIDIĞIM CEMAATLER
Fatih’de oturduğum için İskenderpaşa Cemaati’nin müritlerini tanıdım.
Keza Sahaflar Çarşısında Muzaffer Ozak gibi farklı meşrep mensupları ile sohbetlerim oldu.
Marmara Kııraathanesi’nde Necip Fazıl’ın öğrencisi olan Hilmi Oflazoğlu ve grubuyla haftalar ve aylar boyu bu konuları konuştuk.
Keza Siyasal’dan önce okuduğum Atatürk Eğitim Enstitüsünde hocam olan Seyyid Ahmet Arvasi Hoca ile sık sık buluştuk ki Ahmet Hoca, büyük alim Seyyid Abdülhakim Arvasinin torunlarındandı.
Tarikat ve cemaat çevrelerine ilaveten siyasal İslamcıları da bir nebze inceledim.
Reklamdan sonra devam ediyor
DEDEMİN İSLAMI
Seyyid Kutupları, Cemaleddin Afganileri, Muhammed Abduhları, Mevdudileri ve İbn-i Teymiye gibileri okuyup tanıdım.
Vardığım sonuç ve hüküm şu oldu:
İslam adıyla onlarca din vardı.
En temiz Müslümanlık ise dedemin İslamıydı.
Dedemin tarikatı, cemaatı şusu busu yoktu.
Beş vakit namazını kılar ama din ile dünya işlerini ayırırdı.
Kul hakkını, dürüstlüğü, saygıyı ve sevgiyi esas alan duru İslam’a inanıyordu.
CEMAAT İSLAMI İNANÇ DEĞİL
Araştırdıkça gördüm ki tarikat-cemaat İslam’ı inanç değil, başka bir şeydi.
Allah’ın ve Kuran’ın tacirliğini yapıyorlardı ve her cemaatin İslam’ı farklıydı.
Din onlar için ideoloji ya da siyaset, ticaret ve statü aracıydı.
Hiçbir cemaatte kişisel irade söz konusu değildi.
Şeyhleri onların adeta Allah’ı, Peygamberi ve namuslarıydı.
O kadar ki bir kısmı, bu basına da yansıdı, şeyhlerinin sürekli uçtuğuna, Allah ve peygamberle sürekli konuştuğuna, hatta bazı konularda Allah’a itiraz bile ettiğine inananabiliyorlar.
MİSTİK AFYONLAMA
Mistik afyonlama sadece İslam’a özgü bir şey değil, evanjelistlerle fanatik Yahudiler diğer kitaplı dinlerdeki benzer örneklerdir ve dünyamız adına büyük tehdittir.
Altını çizerek yazayım, bu gibi gruplar aynı zamanda emperyalizmin truva atlarıdır.
FETÖ’cü terörist Ekrem Dumanlı’nın cemaatleri sahiplenmesi bunun içindir.
İşte laikliğin önemi ve değeri burada ortaya çıkıyor.
Laiklik olmazsa özgür irade ve yaşam olmaz.

https://www.aydinlik.com.tr/cuma-namazi-kilmayan-cemaat-sabahattin-onkibar-kose-yazilari-agustos-2018