Petek

Hayvansal ve zeytinyağı…
😊
Anlamadınız değil mi?
Dedim ya ben sözümü eninde sonunda tutarım…
Kimya…
Anlayan anladı beni!

Neyi ne zaman yayınlayacağıma BEN karar veririm…
Tarih…
Eski insanlar ve…
Teknolojileri.

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası…
Iş yoğunluğu nedeniyle katılamamış haspam, eşek…
Hoşaftan ne anlar?
Bugün yokum…
Yoğunum!!!

Çok yakında bu sınamada

Yok…
Başlığı vermeyeceğim, sürpriz…
Karda yürüyüp izini belli etmemek, MESELE…
Hele dijital ortamda. Ortalama her Internet kullanıcısının 5000…
Tekrar…
Şahsına ait beş bin veriyi yani izi, Footprint dedikleri ayak izini geride bıraktığını biliyor muydunuz?

Nerede?
İnternette(!)

Veya hani var ya okyanus ötesinde bir adi daha…
Trump’ın…
SADECE 77 bin oy fark ile dünyanın başına bela olduğunu…
Biliyor muydunuz?

Şark kurnazları…
Suriyeliler mesela, Türk vatandaşlığı verilenleri bir düşünün bu bağlamda…
Veri, bilgi…
21. Yüzyılın hazinesi…
Çok yakında bu sınamada(!)

Bir analiz denemesi…
Neuroticism bağlamında!!!

Direnişte diriliş var bağlamında, DarkNet değil AMA DarkPost

Yemin ediyorum bıktım bu bencillikten…
Egoizm’den…
Elimden gelse, vicdanım, kalbim müsaade etse hepsine, herkese bir s.ktir çekeceğim…
Alıp alıp gidemeyecekler!

Nasıl uyandığımı hiç sorma…
Ne haldeyim…
Bilme…
Bir günde toplam 4 saat 57 dakika uyku…
Daha ne anlatayım ben sana?!

Eskiden…
15-16 saatlik bir günüm vardı…
İyi kötü dinlenmeye fırsat, artık neredeyse yirmi saat!

O kadar iç içe yaşıyoruz ki…
Vıcık vıcık…
Bana ne diyemiyorum…
Hayvanlık bende, elimden gelse…
G.tümdeki donu çıkarıp vereceğim, hata, yanlış bende!

Önder’in özeli yok…
Olamaz…
Kendime göre bir düzen, hep diğerlerine göre yaşayacağım…
Yeğeninin nikâhı, düğünü var bugün…
Teyze…
Gayet tabii ki gidecek, unuttum, daha doğrusu umursamıyorum, dikkate almadım söz verirken…
Kıyametler koptu, sanki benim içim rahat edecek çocuğu bu soğuta oraya götürüp bırakmak…
Erken, erken…
Neden her b.ka karıştırıyorlar beni?
Ya ben kendi evladımı getirip götürmedim. Tamam çok seviyorum, elimden geleni yapıyorum…
Ama…
Önderinde var özeli!

Bir saniyem bir saniyeme uymuyor ki…
Dipsiz bir kuyudayım, avaz avaz bağırıp çağırıyorum, görüyorlar halimi…
Şahidimsiniz ama…
Taviz yok, beklentileri!

Bu ne ya bu ne?
Neyse…
ISYANIM KENDIME…
Kendisi himmete muhtaç bir dede!!!

>>> Birçok insanın bilmediği bir imkânı getireceğim dile <<<
Sosyal medya…
En güzeli…
İz bırakmadan kendi kendini imha etmesi…
Bu çok önemli!!!

Tek iz FaceBok serverlerinden birinde…
Ondan da kime ne?
Dışarıya vermiyorlar bilgileri…
Facebook DarkPost…
Aslında bir reklam aracı, siyasete alet edildi…
ABD seçimleri…
Yazmaya halim yok, kendin oku ve öğren en güzeli.

Almanca:
https://de.ryte.com/wiki/Dark_Post
İngilizce:
https://en.ryte.com/wiki/Dark_Post

Doğrudan FaceBok’tan:

https://de-de.facebook.com/business/help/www/357923380922077

Enflasyonla Topyekûn Mücadele Programı VE Nobel Ekonomi ödülü

Dün açıklandı kimin Nobel Ekonomi ödülüne laik görüldüğünü…
Bugün…
“Bizim” pezevengin damadı…
Enflasyonla Topyekûn Mücadele Programını ilan etti…
Bırak tepkiyi, nasılsa tepki veren yok…
Etkili olacak olanlar >>> siyaset değil <<< ekonomi paydaşları…
Anlayacağın…
Kaşık ile verip kepçe ile alacaklar her zamanki gibi…
Yüzde on meselesi!

Nobel Ekonomik ödülünü iki Amerikalı paylaştı…
Prof. William D. Nordhaus, Yale Üniversitesinden…
Ayrıntısına girmeyeceğim, değmez…
Anlat, anlat anlamayana anlattığına değmez…
Ve…
Paul M. Romer…
Ki bu kişi bizim için esas önemli ekonomist…
New York Üniversitesi, Stern School of Business’den…
Ne diyor biliyor musunuz sürdürülebilir bir büyüme ekonomisine yönelik?

>>> >>> >>> Yeni fikirler <<< <<< <<<

Ve hatırlı okuyucularım hatırlayacaktır Önderin sözlerini…
Fikir dediğinin temelinde bilgi yatar, bilgiden fikir oluşur!

Cahiller sürüsü…
Innovation dedikleri…
Bilmem anlatabildim mi?

Ben didezoz pıka pıka yapmaya…
Herkes laik olduğu şekilde yaşar ve yönetilir!

Lan siktir git bunak pezevenk

Çatı giderseymiş…
Çatı çoktan çökmüş, dam alev almış…
Kül olmuş…
Lafa bak lafa, Cumhurbaşkanlığı Kurullarıymış…
Bilmem nemin tepesi…
Hele Cumhurbaşkanlığı KÜLTÜR Kuruluşlunda Orhan Gencebay…
Hülya Koçyiğit gibi > izahat-ı şahaneler < bulunduktan sonra KORMA!

Sen ne diyorsun be BUNAK…
Devletin Bahçesi…
Çatı giderseymiş?
Çatı çoktan çökmüş, dam alev almış!

Rüzgâr eken kasırga biçer* (bizde bu deyim fırtına olarak tercüme edilmiştir AMA iki terim arasındaki fark, yani kasırga ve fırtına arasında rüzgârın hangi şiddetle estiğidir. Kasırgalar saate 300 Fırtınalar ise saate 100 Kilometre civarında eser)

Aslında güzel dilimizde çok güzel bir deyim vardır:
“Su testisi su yolunda kırılır”
Devletin için bile olsa, milletin…
Girdin mi bu yola, sen zaten…
Sevdiklerin bile tehlikededir!!!

Korkular neden, niçin???
NOKTA

Bu muhtemel cinayet ki kantı yok ortada…
Diyelim şüpheli kayboluşu bence farklı değerlendirmeli, InterPol yöneticisinin kayboluşu gibi…
Sonunda Çin’de tutuklandığı tespit edildi. Bu gazetecinin…
İstihbaratçının…
Kaybolması, belki bizim zibidilerin deyişi ile; etkisiz hale getirilmesinden kimin menfaati var…
Bir…
İkincisi, Tayyipistan için bu kayboluşun ne gibi neticeleri olur ve yine…
Kimin yararınadır Tayyipistanda kaybolması?

Bakin Soner Bey çok mantıklı bir soru sordu. Yokkk…
Doğruya doğru…
Allah var yukarıda salt Tayyipistan değil, Türkiye Cumhuriyeti Devletinde de öyleydi…
Bul bir serseri, ver eline silahı…
Bir kurşun…
İnsan canı o kadar ucuz ki coğrafyamızda!

Bu olaya…
Siyasi ve ekonomik boyutları ile yaklaşmalı. Bağlantıları…
Pis günahları boyunlarına, benim aldığım, edindiğim bilgiye göre…
Ki kaç gün kaldı on ikisine?

Ki O başka bu başka…
Dikkat, anlayana…
Bir tarafta Iran…
Mısır, Suudi Arabistan ve ABD üçlüsü…
Israil “yararına”

İncil; Hoşea 8:7

Suikast sebebi

Suudilerin başkonsolosluklarında işledikleri gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti, Türkiye’yi zora sokacak görünüyor. “Güvenilmez ülke” imajı üzerimize yapıştı! (Cemal Kaşıkçı’nın ilk çalıştığı Suudi gazetesi Okaz şu haberi yaptı: Suudiler için İstanbul güvenli mi?)
Sormak durumundayız:
Suudiler, konsoloslukta cinayet işleyecek kadar gözlerini nasıl kararttı? İstanbul’da tek kurşunla bu cinayeti birilerine rahatlıkla işletemez miydiler? Yapmamış da değiller…
O halde…
Bu suikast örtülü mesajı olmalı değil mi?
Bildiğimiz şu:
Cemal Kaşıkçı, ülkesinden kaçıp Eylül 2017’den itibaren ABD’de yaşamaya ve Washington Post Gazetesi’nde köşe yazmaya başladı.
Peki, kimdi bu Cemal Kaşıkçı?
Medine’de 13 Ekim 1958’de dünyaya geldi.
ABD’deki Indiana State Universitesi’den 1982’de “işletmeci” olarak mezun oldu. Çok az süre kitapçılık yaptı.
1985’te gazeteciliğe başladı. İlk gazetesi Suudi gazetesi Okaz oldu; iki yıl çalıştı. Al Sharg, Al Awsat, Al Majalla, Al Madina gibi 1987’den sonra çeşitli Arap gazetelerinde, dergilerinde görev yaptı.
1987’de Usame bin Ladin’le söyleşi yapmayı başardı.
1991-1999 yılları arasında Afganistan, Cezayir, Kuveyt, Sudan gibi ülkelerde muhabirlik yaptı. Ayrıca….
Bu dönemde; hem Suudi Arabistan istihbarat teşkilatı Al Mukhabarat’a hem de CIA’ya hizmet ettiği iddia edildi.
1995’te yine Ladin’le röportaj yaptı.
1999-2003 yılları arasında Suudilerin önde gelen İngiliz gazetesi Arab News yönetiminde bulundu. Buradan Al Watan’ın yazı işleri müdürlüğüne geçti. 52 gün çalışabildi. İddiaya göre, “dini kurumları eleştirdiği” için kovuldu. Londra’ya gitti.
1977-2001 yılları arasında Suudi Arabistan istihbarat kurumu/Al Mukhabarat başkanlığını yapan Prens Türki al Faysal’ın danışmanı oldu!
NİŞANLISI KİMDİ?
Ne tesadüf:
11 Eylül saldırılarına adı karışan Prens Türki ile Cemal Bardakçı’nın Suudi Arabistan’dan ayrılma tarihleri aynı!
Prens Türki, İrlanda ve ABD elçiliği yaptıktan sonra 2007’de ülkesine döndü. Ve…
“Adamı” Cemal Kaşıkçı da 2008’de tekrar Al Watan’ın yazı işleri müdürlüğüne getirildi. Kaşıkçı gazeteci mi istihbaratçı mı?
Ancak…
İbrahim el-Almaee’nin 2010 yılında Selefiliği eleştirdiği yazısını yayınladığı için bir kez daha görevden alındı. Kendine göre ise istifa etti.
Bahreyn’e gitti. Al Arab News Channel’a yönetici ve politik yorumcu oldu. Trump’ı eleştirince atıldı.
Cemal Kaşıkçı’nın, Washington Post makaleleri gösteriyor ki, Suudi Arabistan’ın Katar’a yönelik politikalarına karşı. Katar politikası konusunda Türkiye’ye yakındı.
Sık sık Türkiye’ye geldiği biliniyor. Ki en yakın arkadaşı bir dönem AKP’nin dış işlerinden (şimdi insan haklarından) sorumlu genel başkan yardımcısı Yasin Aktay! Başına bir şey gelirse aranacak ilk ismin o olduğunu söyledi Türk nişanlısına!
Nişanlısı Türk vatandaşı olan Hatice Cengiz idi.
Peki… Hatice Cengiz kimdi?
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden 2013’te mezun oldu. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Mezhepler Tarihi Ana Bilim Dalı’ndan mezhepler konulu Umman saha çalışmasıyla 2017’de master aldı.
Özelde Umman, genelde Körfez ülkeleri üzerine çalışmalarına serbest araştırmacı olarak devam ediyor. Bu sebeple…
İnsani Yardım Vakfı’nın (İHH) yan kuruluşu İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (INSAMER) bünyesinde 18 Ocak 2018’de “Mezhepsel Uzlaşmada Umman Örneği” makalesini yazdı.
Yazıda Suudi Arabistan’ın aşırı mezhepsel politikalarını eleştirdi.
Keza:
11 dilde yayın yapan Dünya Bülteni’nde 13 Temmuz 2018’de Katarlı gazeteci (Dar Al Arap Medya Grubu’nun CEO’su) Cabir Salem el Harmi ile Katar-İran yakınlaşması ve geçen yıl Suudilerin başı çektiği Katar ablukası üzerine röportaj yaptı.
Röportaj, İran’a zeytin dalı uzatırken Suudileri eleştirdi.
Nişanlılar Suudi Arabistan muhalifliydi!
DEVŞİRİLDİ Mİ?
Peki…
Hatice Cengiz ile Cemal Kaşıkçı nerede- ne zaman tanıştı?
8-11 Mayıs 2018’de dü¬zenlenen ve 18 ülkeden 60 gazetecinin katıldığı “Arap Ga¬zeteciler İstanbul Buluşması” olabilir mi? Ki İstanbul Büyük¬şehir Belediyesi’nin organize ettiği, Erdoğan’ın “Zeytin Dağı Barış Ödülleri”ni dağıttığı toplantıya katılan gazetelerin ortak görüşü Katar ablu-kasına karşı olmalarıydı!
Cemal Kaşıkçı, evlilik iş¬lemleri için neden ABD değil, Türkiye’deki Suudi konsoloslu¬ğuna başvurdu? (Ülkesindeki ilk eşi/ ya da eşleri kimdi?)
Cemal Kaşıkçı muhtemelen Hatice Cengiz nedeniyle son dönemde İstanbul’da yaşı¬yordu.
Kuşkusuz, neden kayıp edildiği konusunda doyurucu pek bilgi alamayacağız. Servis cinayetleri böyledir!
Suudiler, Cemal Kaşıkçı’yı Al Mukhabarat’tan “devşiril¬diği” için mi yok etti?
Açık mesajları kime:
-Türkiye’ye mi?
-Katar’a mı?
Bu konuyu çok tartışacağız.
En önemlisi ise Türkiye’de siyasi cinayetlerde hep -FETÖ sayesinde- “İran parmağı” aranırdı. Suudiler’den bugüne kadar hiç şüphenilmedi!
Meğer başkonsoloslukta bile kıtır kıtır adam kesiyorlarmış!

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/soner-yalcin/suikast-sebebi-2669394/

Hata sizlerde, yanlış

Muhatap alıyorsunuz kör cahili, cevap verme gereği duyuyorsunuz. Bırak köpek…
Havlasın dursun!

İsmet aslında Kaliforniyalıydı

Harp Akademisi’ni birincilikle bitirdi, 31 Mart gerici ayaklanmasını bastıran Hareket Ordusu’nun karargah subayıydı, Yemen’de vuruştu, Balkan Harbi’nde vuruştu, Çanakkale’de vuruştu, Doğu Cephesi’nde vuruştu, Suriye-Filistin cephesinde vuruştu, milli mücadeleye katıldı, Batı Cephesi komutanı oldu, İnönü savaşlarında vuruştu, Sakarya Savaşı’nda vuruştu, Büyük Taarruz’da vuruştu.

Asrın liderimizin “bakın görüyorsunuz, elinde Türk bayrağı yok, Amerikan bayrağı sallıyor” dediği İsmet İnönü, işte bu.

İsmet İnönü genelkurmay başkanıydı. Asrın liderimiz kantin asteğmeniydi.

İsmet İnönü iki kere gazi oldu, İstiklal Madalyası var. Asrın liderimizin Yahudi cesaret madalyasıyla vahabi kralından aldığı madalyası var.

İsmet İnönü Kuvayi Milliyeci’ydi, hakkında idam fermanı çıkarıldı, vatan haini şeyhülislam tarafından katli vacip ilan edildi. Asrın liderimiz kendi vatanını sırtından vuran köktendinci suriyelileri Kuvayi Milliye ilan etti.

İsmet İnönü, Atatürk’ün fikri temelini attığı Köy Enstitüleri’ni kurdu, tarihin gördüğü en aydınlık eğitim kurumuydu. Asrın liderimiz bütün okulları zorla imam hatip yapmaya çalışıyor, o kadar şahane (!) eğitim veriliyor ki, çocuklar deist oldu.

İsmet İnönü Harika Çocuklar Yasası çıkardı, Suna Kanlar İdil Biretler Fazıl Saylar Bedri Baykamlar Gülsin Onaylar Ateş Parslar Nevbahar Aksoylar ve daha nice muhteşem memleket evlatları yetişti. Asrın liderimizin döneminde, çocuklarımız OECD sonuncu oldu, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın sonuçlarına göre, yabancı dili boşverdik, çocuklarımızın yarısı Türkçe okuduklarını bile anlamıyorlar, aynı eğitimi alan Avrupalı akranlarına göre üç sene geriden geliyorlar, Afrika seviyesinin altına yuvarlandılar.

İsmet İnönü Tübitak’ın temellerini attı. Asrın liderimiz döneminde Tübitak’ta Tillo evliyalarının kerametleri, hacı robot, ayet okunmuş fasulye, tatlı kelam gibi projeler yapılıyor.

İsmet İnönü’nün fotoğrafı Türk Lirası’na basıldı. Asrın liderimiz döneminde darphanede feto lirası basıldı.

İsmet İnönü döneminde Hatay devleti, vilayet olarak Türkiye’ye katıldı. Asrın liderimiz döneminde vatan toprağı terkedildi, Süleyman Şah Türbesi’nin boş sandukaları kamyona yüklendi, kaçıldı.

İsmet İnönü Lozan’ı imzaladı, 95 senedir kapı gibi duruyor, ilelebet duracak. Asrın liderimiz papa heykelinin önünde Avrupa Birliği Antlaşması imzaladı, fos.

İsmet İnönü, Lozan’da Türkiye-Suriye sınırını çizdi. Asrın liderimiz döneminde Türkiye-Suriye sınırı kevgir oldu.

İsmet İnönü, Lozan Antlaşması’yla ada mada vermedi, aksine, Bozcaada’yı Gökçeada’yı aldı. Asrın liderimiz döneminde 17 adamıza Yunan oturdu, tık yok.

İsmet İnönü’yü Churchill gibi, Stalin gibi, Roosevelt gibi küresel kurtlar kandıramadı. Asrın liderimizi ilkokul mezunu feto kandırdı.

İsmet İnönü Harp Akademisi dahil, daima sınıf birincisiydi. Asrın liderimizin diploması pürüzlü.

İsmet İnönü eğitime doymazdı, Cumhurbaşkanı olduktan sonra profesörlerden fizik dersi aldı, kimya dersi aldı, Çankaya Köşkü’nün bir odasını laboratuvar haline getirdi, deneyler yaptı. Asrın liderimiz “neden zorunlu fizik dersi, zorunlu kimya dersi tartışılmıyor da, din dersi tartışılıyor?” diyor.

İsmet İnönü’nün sekiz binden fazla kitap bulunan kütüphanesi vardı. Asrın liderimiz “kitap okumaya vakit bulamıyorum, arkadaşlarım sağolsun bana kitap özeti getiriyor” diyor.

İsmet İnönü akıcı Fransızca biliyordu, İngilizce biliyordu, bu lisanlardaki kitapları orijinallerinden okuyordu. Asrın liderimiz van münüts.

İsmet İnönü, eşine düğün hediyesi olarak piyano aldı, kızına piyano aldı, kendisi 50 yaşından sonra viyolonsel çalmayı öğrendi. Asrın liderimiz hak getire.

İsmet İnönü her cuma akşamı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası dinlemeye giderdi, 1964’te suikast girişimine uğradığı gece bile aksatmadı, konsere gitti, gerçek manada tiyatroseverdi. Asrın liderimizin senfoniyle menfoniyle alakası yok, tiyatroculara gıcık oluyor, baleyi belden aşağı buluyor.

İsmet İnönü tenis oynardı, golf oynardı, plaja eşiyle birlikte giderdi, askılı mayosuyla, halkla birlikte yüzerdi, Kasımpaşaspor’a kulüp armasında Türk Bayrağı taşıma onurunu İsmet İnönü verdi. Kasımpaşalı asrın liderimiz döneminde milli takımın kırmızı-beyaz forması bile turkuaz yapıldı.

İsmet İnönü ata çok iyi binerdi, at yarışları seyretmeyi severdi, 1930’da sahibi olduğu Olgo isimli atıyla Gazi Koşusu’nu kazandı. Asrın liderimiz attan düştü, Gazi Koşularına gitmiyor.

İsmet İnönü namaz kılardı, oruç tutardı, Çankaya Merkezi Camisi’ni yaptırdı, yatağının başucunda “Allah’ın dediği olur” yazıyordu, din istismarına yolaçmamak için bunların haber yapılmasına asla izin vermiyordu. Asrın liderimiz cami kapısında basına konuşuyor, musalla başında nutuk atıyor.

İsmet İnönü evindeki tamiratın parasını bile kendi cebinden öderdi, sıvacıya su tesisatçısına ameleye kendi maaşından ödediği parayı kuruşu kuruşuna not ederdi, evine aldığı kömürün parasını kendi cebinden öderdi, hastalanıp doktora gittiği zaman “ben milli şefim, başbakanım, cumhurbaşkanıyım” filan demezdi, kendi cebinden öderdi. Asrın liderimiz 1.150 küsur odalı saray yaptırdı.

İsmet İnönü cumhurbaşkanıyken, oğlu Erdal üniversite okuyordu, otomobil almak istedi. İsmet oğluna mektup yazdı. “Sana ‘olmaz‘ dediğim zaman ne kadar üzüldüğümü tasavvur edemezsin ama, yeni otomobiller pahalı, eski bir otomobil bul, sabrın artar” dedi. Erdal ikinci el, 45 bin kilometrede bir otomobil aldı, motoru arızalıydı, tamir ettirdi. Öbür oğlu Ömer de üniversitedeydi, mektup yazdı, “en basit hayat tarzıyla yaşıyorum ama, paranın iki ucunu biraraya getiremiyorum” diye yakındı. İsmet oğluna cevap yazdı. “Bütün hayatın boyunca iki ucunu biraraya getirmeye çalışacaksın, hayat mücadelesi bu, sıkıntıları eğlenceli bir şey gibi almaya çalış” dedi. Asrın liderimiz dört milyar liraya yakın örtülü ödenek kullanıyor.

İsmet İnönü eşiyle bezik, arkadaşlarıyla briç, Atatürk ve konuk devlet adamlarıyla bilardo oynuyordu, satranç tutkunuydu. Asrın liderimiz millet kıraathanesi açıp avanta kek dağıtacağını açıkladı.

İsmet İnönü her akşam yemeğinde iki tek atardı, rakı içerdi, votka severdi, bazen yemekten önce viski yudumlardı. Asrın liderimiz “milli içkimiz ayrandır” filan diyor ama, ejder meyveli smoothie içiyor.

İsmet İnönü yabancı konuklardan hediye olarak sadece kitap kabul ediyordu. Asrın liderimiz 500 milyon dolarlık uçağa “Katar emirinin hediyesi” diyor.

İsmet İnönü, demokrasi için, parlamenter rejim için kendi mutlak iktidarından kendi isteğiyle vazgeçen dünya tarihindeki ilk ve tek liderdir. Asrın liderimiz rejimi değiştirdi, tek adam oldu.

İsmet İnönü’nün damadı gazeteciydi, karşıdevrimciler tarafından hapse atıldı. Damadını ziyaret etmek için cezaevine gitti, görüştürmediler. Not yazdı, damadına gönderdi. “Evladım, görmek için geldim, göremedim, yarın gene gelirim, acele ihtiyacın neyedir, nasılsın, metanetine güvenirim şerefli evladım, İsmet İnönü” dedi. Damadı bir kağıdın arkasına not yazdı, kayınpederine geri gönderdi. “En ufak üzüntüm yok, benim için üzülürseniz üzülürüm, bir tek ricam var, kimseye benimle alakalı tek kelime konuşmayın, ne olur ne baskı yapın, ne baskı kabul edin, ellerinizden öperim, Metin” diye yazdı. Damadı hapisteyken, kızı doğum yaptı, İsmet İnönü’nün torunu, damadı tutukluyken dünyaya geldi. Buna rağmen demokratik duruşunu bozmadı, “ömrüm boyunca adalete siyaset karışmasın diye çalıştım, devrimlerin en şiddetli dönemlerinde bile adalete karışmadık” dedi.
Asrın liderimiz, damadını bakan yaptı, ekonominin hazinenin maliyenin başına koydu, asrın liderimizin damadı bismillah ilk iş gitti Amerikalı McKinsey’i getirdi.

McKinsey meselesi üç günde boka sardı…
Asrın liderimiz mevzuyu evirdi çevirdi, İsmet İnönü’ye bağladı, iki kareden oluşan fotoğrafın sadece tek karesini göstererek, “bakın elinde Türk bayrağı yok, Amerikan bayrağı sallıyor” filan dedi.

İşte bu nedenle “tarihimizin iki karesini birden” yazayım dedim.
Sırf İsmet İnönü’yü yazsak, olmaz.
Sırf asrın liderimizi yazsak, eksik kalır.
Gerçekleri görebilmek için resmin tamamını görmek lazım!

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/ismet-aslinda-kaliforniyaliydi-2669412/