Orospunun dölü, bakan Zeybekçi “Ekonomi coştu!”

Dur dolar, vurma!

28 Ekim 2017
Necati Doğru

Yabancı, saldırgan para dolar, yerli barışçı lirayı çok fena dövüyor. Lira, kan revan içinde yerlerde sürünmekte.
Dur dolar, vurma!
O senin kardeşin!
Diyemiyorlar.
Dolar ile Lira.
Yabancı ile yerli para.
Türkiye “çift paralı ekonomi” tezgahına vidalanmış gidiyor. Son 15 yılda “Türkiye’yi çift paralı ekonomiden kurtarmayı” başaramadılar, başarmak da istemediler. Bu yolda ciddi devlet adamlığına yakışırcasına önce kendileri “lüksten-tantanadan- saray yaptırmaktan-borca batmış ülkede cemaati olmayan Çamlıca tepesine pahalı cami diktirmekten” vazgeçip halkı da “çok çalışmaya-üç üretip- bir tüketmeye” çağırmayı göze alamadılar. Bu aymazlığın kaçınılmaz sonucu olarak devam eden; çift paralı ekonomide hep dövülen dayak yiyen, değer yitiren, açık veren, kan kaybeden yerli lira oldu.
Yerlici göründüler.
Lirayı dövdürdüler.
Doları arkaladılar.
Bunu da “sıcak parayı” Türkiye’ye çeken eski yüksek faizli köhne düzeni devam ettirerek sağladılar. Karşıymış gibi göründüler ama aslında faizi hep yükselttiler. Karşılığında dışardan sıcak para (dolar-Euro) geldi. Bunun bir kısmını “sosyal transferlerle ve ağırlıklı olarak tarikat vakıfları aracılığıyla alt gelir grubu halka” yedirdiler. 20-25 milyondan fazla insanımızı, devlet dilenciliğine, miskinliğe, tembelliğe, çalışmadan tüketmeye özendirdiler. Böylelikle seçimlerde oylarını korudular.
* * *
15 yıl böyle geçti.
Her yıl üretim açığı verdik.
Her yıl az ürettik.
Her yıl çok tükettik.
Her yıl açık büyüdü.
Cari açıkla, açığı kapattık.
15 yılda 500 milyar dolar cari açık verildi. Cari açık yabancının parasıyla düğün yapıp gerdeğe girmektir. Cari açık yabancının suyuyla değirmeni döndürmek demektir.
Yalancılıktır.
Yapaylıktır.
Post modern mandacılıktır.
ABD’ye bağırıyor.
AB’ye dikleniyor.
Hepsi göstermelik.
Havayı yumrukluyor.
Gerçekte Lira’yı dövdürüyor.
Dolara taşeron oluyor.
* * *
Cumhuriyet’ten miras kalan ne kadar değerli mal varsa hepsi yabancıya dolar gelsin diye satıldı. 15 yılda büyük borç alındı; sanayi üretiminde teknolojik sıçrama yapılmadı, eğitim sistemi düzeltilmedi, fabrikalar çoğalmadı, dünya pazarlarında alıcı bulan yüksek teknolojik üretim gelmedi. İleri teknoloji sahibi yabancı bir firmanın desteği olmadan köprü, oto yol, deniz altına tünel yapabilecek bir tek yerli, milli şirket bile yaratılamadı. Yabancı işbirlikçisi yandaş müteahhitlere rant dağıtıp karşılığında partiye “seçim parası” sağlamayı da kollayan yeni köprüler, oto yollar, tünellerin geçiş ücretleri ile şehir hastanelerinin vizite fiyatları da “dolara endeksli” yapıldı. Geçiş garantisi ile hasta garantisi de verildiği için şimdi dolar yükseldikçe köprü, oto yol, tüp geçit yapan yabancı ortaklı müteahhitlere, devlet hazinesinden emzirilen sübvansiyon bedelleri ikiye-üçe katlanarak büyüyor, büyüyecek.
Yerlici, millici göründüler.
Lira’yı, dolara dövdürdüler.
Dolara bağımlılık katmerleşti.
* * *
Dolar, dün yine lirayı fena dövdü. Post modern mandacı, çaresiz; “TL’ye dış güçler operasyon yapıyor, kurdaki yükseliş geçici” diye avunma demeçleri veriyor. Perdeleri indirin. Komedi bitti.

http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/necati-dogru/dur-dolar-vurma-2066726/

Bir kesit




Bakın bundan sonrası ÖNEMLI ve ille anlamanız gerekli…
Gençlik yıllarımda polislerle, başka güvenlik kurumlarıyla, hapishanelerle öyle veya böyle, çoğu zaman dolaylı yollardan “işim” olmuştur. Hiç unutmayacağım bir olaydı…
Hatta, gerçek arşivimde anlatmıştım bir keresinde. Bir şeyler yüzenden kriminolog bir polis karşısında oturuyorum (yok, kendimle ilgili değil). Konu PKK ve uyuşturucu…
Sordum polise (tabii konuşma Almanca);

Uyuşturucu sattıklarını biliyorsunuz, bile bile bunları neden tutuklamıyorsunuz?

Bana ne dese beğenirsiniz?
“Davalarını bir şekilde finanse etmeleri lazım!”
Bilinen bir gerçektir…
İstihbarat örgütleri başta olmak üzere bazı devlet kurum ve kuruluşları faaliyetlerini finanse etmek, edebilmek için yasadışı yollara baş vurur. Ben size Romanyalı Liviu Dragna’yi örnek veriyim siz…
Türkiye’ye pay çıkarın, merak edebilirsiniz Tayyip ve kabilesi nasıl milyonları belki milyarları kazandı…
Yol ve yöntemlerden biri bu. Kanıtlanmış, belgelenmiş…

Roman istihbarat örgütü Liviu Dragna’ya, yani yönettiği şirkete 300 milyon Euro değerinde kamu ihalesi aldırdı!!!

Resmi…
Kamu ihalesi!!!
Organize suç örgütü!


Katalanlar bağımsızlığını ilan etti başlıklı yazımla ilgilidir, sadece bir kesit




Ocak 2007…
Romanya, Avrupa Birliğine kabul edildi. Şartlardan biri…
Ülkeye > hakim olan < rüşvet ve devlet içindeki yolsuzluklara bir son verilmesiydi. DNA kuruldu.

Yokkkkkkkk…
Deoksiribo Nükleik Asit veya kısaca DNA yani canli genetiği ile ilgili asit demek değil…
DNA, Romanya’da yolsuzlukla mücadele için kurulan ve çok etkili bir savcılar timi.


Kafam çok karışık, sevdiklerim çok üzüyor beni

Allahtan tek dileğim, elden ayaktan düşmeden öleyim…
Yoksa…
Sonum gerçekten çok kötü olacak!!!

Ciddi konulara yoğunlaşamıyorum, anlamışsınızdır, yaptığım geyik muhabbetti…
Öylesine loğları inceliyorum…
Kutuphane.bat
Kapattım!

Çok oluyor…
Boşuna bakmayın. Çok dağıldım dostlar, darmadağınım…
Duygularım…
Kafamın içinde uçuşanlar, toparlanamıyorum, toparlayamıyorum kendimi…
Çok dağıldım.

Çok şükür “iyiyim”, maddi ve manevi. İlaçları düzenli içtiğimden beri…
Bana kalsa…
O dayanılmaz ağrılar olmasa hiç içmeyeceğim ki biran evvel gebereyim, olmuyor işte…
Eşek gibi içiyorum yine.

Kendi himmete muhtaç bir dede…
Muhtaç…
Sevdiceğine. İnsana, dosta, iki kelama…
Özledim sevdiceğimin şakalarını, yüreğimi hoplatmasını…
Kimi zaman oracıkta kıtır kıtır KÖR TESTERE ile keseceğim geldiği zamanları…
İyi anlaşıyorduk kadın seninle…
Kafa dengiydik, ruh ikizi!

Yapmayacaktın gülüm, yapmayacaktın yaptığını…
Utanıyor musun?
Bilmiyorum!???
Yapmayacaktın kalbimin kraliçesi yapmayacaktın, yaptığını!

Belki bilmeyerek doğrusunu yapmak

DNS…
İnternettin kalbi, beyni…
Arama motorları şah damarı.

Bilişim ve analiz, loğ file dedikleri…
Çok az bilişimci yapar, yapabilir bunu. Elinde yeterince veri bulunursa ta kapının önüne kadar!

Okuyucularımın…
Yüzde 63’ü Google üzerinden Türkiye’den…
Yüzde 12’si yine Google.com üzerinden yani dünya çapında…
Yüzde 3’ü doğrudan Almanya. Zaten…
Google’de site adimi veya ismimi yazmanızdan görebilirsiniz, OKUNUYORUM…
İlginizden ötürü teşekkür ederim.

Ermenistan, herhalde yazdığım ve PDF kitabi olarak yayınladığım Ermeni asili kardeşlerimizin sorunuyla ilgiliydi…
İlk on arasında yer alırken şimdilerde sona düştü. Adamların kendi derdi kendine yetiyor. Göreceğiz ne olacak, Keza Israil ki >>> tek <<< çözüm…
Uzlaşı! Benden size kötü söz gelmez çünkü gittim, gördüm VE…
Söz söyleyeceksem bile çektiğinizi, çektirmeyeceksiniz!!! Olacaktır.

Bulgaristan hala ilk beş arasında ki benden ekmek çıkmaz size!
Komşuyuz ve komşu olarak birbirimizin derdine ve sevincine ortağız komşum. Tuna nehri ortak kaderimiz.

Rusya…
Öfff…
İyisiniz çocuklar, gerçekten iyi. AMA vardır her zaman iyisinin bir iyisi…
😊

Demem O ki…
Filtreleniyorsanız eğer, arama motorundan ama motoruna…
DNS’den DNS’e…
NOKTA

Ah şu kızlar yok mu şu kızlar, yaramazlar

Tarçınnn…
Senin ne işin var aramızda?

Dün…
Gittim çocukların yanına, daha doğrusu Dara’nın yanına…
Anne okulda, baba işte, abla, gezenti arkadaşında gecelemiş yok piyasada…
10 yaşında, daha küçük Dada…
Ne yer ne içer, korkar mı? Eve yalnız ya(!)

Neyse, gittim çok şükür her şey yolunda…
Yalnız eli ayağı buz kesmiş. Kaloriferleri de yakmamış, ayağında terlik yok, çorap yok üstünde ne hırka(!)

Çok fena kızdım…
Doğru oturma odasına, şimdi düşünüyorum da koca adam bende kaloriferleri yakmadım. Battaniyeler ortada…
Hooop döşeğe, üstümüzü yaptım paket, sarıldım sımsıcak Dada’ya…
Çocuğun elleri buz, kazağımın altından koydum ellerini göbeğime, cumburlop Tarçın zıplamaz mı aramıza. Ulan…
S.ktir git senin ne işin var Dada’mla aramda?

Konuşuyoruz okuldan, şundan bundan…
Konu…
Nasıl oldu bilmem kızlara geldi…
“Dada yaaa, ben daha çok küçüğüm bir kıza aşık olamam!”
Vay anasına…
Herif, damardan dalıyor konuya, Aşk’a…
Oğlum yok mu okulda, orda burada gözüne kestirdiğin biz kız?
“Yok, Dada!”
Peki, şimdiye kadar hiç kız öptün mü?
Öfff, çok fena kızdı hem utandı…
Erkek erkeğe konuşuyoruz yani, ne var bunda?
Cevap vermedi, dedi…
“Türkiye’de bir kız var…”
Eeee?
“Ananay diyor o kız bana aşıkmış!? Anneannem bakışlarından anlamış”
Tamammm, konuya giriş yaptık, kerata seni…
“Ben alman kızlarını istemiyorum” demez mi…
Haydaaa…
Ulan ne güzel işte teleme peyniri gibi…
Açık tenli, sarışın melekler, uzun boylu…
Ne yapacaksın kara kuru, bodur boyluyu?
😊

Yok…
Nuh diyor, Peygamber demiyor haspam…
İlle Türk olacakmış, aferin benim Dada’ma…
Ahhh…
Birde şu kızlar bu kadar yaramaz olmasa!