Bilimsel bir insanım diyebilirim…
Yetiştiğim ortam, ailem dindar, dünyevi ama aynı zamanda ahiretinde farkında olan insanlar…
Allah’ı, peygamberimi, kitabımı, kitaplarımı da bilirim…
Utancımdır…
Ama Allah’ın bildiğini kuldan saklamam, saklayamam. Her şeyde olduğu gibi dinde de uygulaması değil felsefesidir beni ilgilendiren. Buna rağmen ki şahitli, ispatlı tanrım hep benim ve sevdiklerimin yanında. BILIYORUM, EMINIM yanımda olduğundan çünkü çok yaşadım.
Klasik anlamda kadın – erkek ayrımı yapmakla birlikte kadın benim için, bizler için aynı zamanda öncelikle insan, dost, eş, sevgili – yâr ve tabii aynı anda anne olan bir varlık.
Bağnazlığı, aşırılığı hiçbirimiz sevmeyiz…
Batıl inançlarla, hurafelerle işimiz olmaz!
Bilimsellik önceliğimiz olmakla birlikte izah edilemeyeni…
Gözün görmemesine rağmen, varlığının farkında olduğumuz, bazen sanki his ettiğimiz, bilimin, aklın, mantığın belki şu an için izah edemediğini ama bir gün gelecek insanlık bunu yukarıda saydığım kavramlar çerçevesinde izah edebileceğini düşündüğümüz bir ortamda yetiştim, yaşıyorum.
Bir kadıncağız var, Oma…
Çokça bahis etmişimdir kendisinden, kan bağımız yok ama ailemden bir insan bilirim kendisini. O Alman, çok uzun senelerin hatırı var, kendimi ona karşı sorumlu his ettiğim. 98 yaşında…
Dünyada bizlerden başka kimsesi kalmamış, herkes ölmüş. Allah kadına sağlıklı ve uzun bir ömür vermiş. Allah var yukarıda, kıskanmıyor değilim, bazen düşünürüm…
Çok şükür Allah bana ve sevdiklerime her şeyi vermiş, sağlık, sağlık dışında. Onun sağlığının yüzde biri bende olsa jet olacağım.
😊
Kader, kısmet böyleymiş yapılacak bir şey yok…
Ne diyeyim?
Allah kadıncağıza daha çok sağlık, mutluluk ve uzun ömürler versin, cümlemize…
Belki inanmayacaksınız ama akli gidip – gelenlerden, kafa çalıştı mı tek kelimeyle zehir!!!
Hafıza muhteşem…
Yok…
Şimdi bana kesinlikle psikoloji, bilinçaltı gibi terimlerle gelmeyin…
Yok böylesinin benim nazarımda açıklaması yok, varsa bilimsel bir açıklaması okuyup üzerinde düşünmeyi çok isterdim. Kaynak gösteren olsa…
Ben bulamadım çünkü, tek söyleyebileceğim şaşırdım, gerçekten ağzım açık kaldı!
Kendisiyle hiç tanışmadım, bir tek yıllar önce mezarında dua etmek nasip olmuştu…
Omayı eşine götürmüştüm. Kadıncağız dua ederken bende ettim.
Kocası eski tip Almanlardanmış…
Kazak erkek…
Çok sert, çok despot bir kişiliği varmış, Omanın yalancısıyım. Kadın kendisinden pek bahis etmez, istemez, hatta çoğu zaman dediği “iyi ki öldü, kurtuldum!”
Bundan bir – iki hafta önce, hiçbir neden yokken…
Durup dururken…
Başladı kocasından bahis etmeye, rüyasında görmeye…
Anlatmaya!
Posta kutusunun anahtarını kaybetmişti, bayağı bir oluyor…
Allahtan anahtarın yedeği benden, birkaç günde bir gidip bakarım ne var ne yok diye…
Geçenlerde boşaltım posta kutusunu, canım istemedi bakmak. Ne zamandan beri kadıncağızı yemeğe çıkartmıyorum, hanıma dedim hadi giyin gidelim, aldım Omayi ki almak ne mümkün…
Kadın sütçü beygiri, eli işte gözü oynaşta, iki adim atıyor duruyor…
Sinir krizleri geçirmeye başladım, dedim hanıma al gel, ben arabaya…
O ara mektuplara bakma fırsatım oldu…
Mektuplardan biri bizim belediyeden. Mezar işleri müdürlüğü. Eşinin mezar kullanım süresi bitmiş, ne yapalım diye soruyorlar. Kocasından hiç bahis etmeyen kadın…
Hiç ama hiç, haftalar öncesinden başlayarak kocasından söz etmesi…
Mektup…
Tüm bunlar tesadüfle izah edilebilir mi?
Parapsikoloji ile…
Bu sabah gittim müdürlüğe süreyi uzattım…
Ölüler yaşıyor mu? Bizlerle iletişim halindeler mi? Bizleri görüp takip ediyorlar mı?
Yok Efendim…
Allah’a inanmayan kâfir…
Bir bilseniz benim başımdan neler geçti. Bu anlattığım…
Yanında çocuk oyuncağı kalir…
Onun varlığına tüm yüreğimle inanıyorum…
Kadere, kısmete, alınyazısına!