Bir bilsen, bir bilsen. Ah bir bilsen

Eskiden…
Her an patladı patlayacak, çoluk – çocuk ortada kalacak korkusu…
Son senelerde…
Güç – kuvvet meselesi. KORKUYORUM, her şeyden. Uğraşamayacağım diye…
O kaya…
Çok güçlü ve son derece hızlı bir şekilde erozyona uğradı.

Annem diyor…
“Oğlum çok şükür ne maddi ne manevi kimseye bağımlı değilsin!”
Doğru…
“Sağlığın, en azından kendi işini kendin görüyorsun. Yine kimseye muhtaç değilsin”
Doğru…
“Sakinleş artık ne bu sinir, bu öfke?



KENDIME…
Sinirim, öfkem kendime…
Elin ekmek tutamıyor olması…
En ufak bir şey yaptığım zaman çabucak yorulmam…
Hareket edememem…
Kendimde…
Aradığım gücü bulamamam.

Bu korku…
Bu yaşam şartları altında, bu sinir bu öfke…
Bence normal halime bakınca!

Bunu oku karmaşayı anla

“Terör azar” korkusu ittifak dışında bıraktı
4 Mayıs 2018

Ankara hareketli. Bu hareketlilik cumhurbaşkanlığı adayından çok, milletvekilliği adaylığında düğümleniyor. Şu günlerde parti genel merkezlerinde, TBMM kulislerinde, otellerde, lokantalarda buluşmalar, konuşmalar hep adaylık üzerine.
“İmar rantı” denilince akla ilk gelen İstanbul’dur. Peki bu rant olaylarını gündeme getiren, bunlarla mücadele eden belediye meclisi üyesi sayısı ise üçü-beşi geçmiyor. Açıkçası, bunların başında da 9 yıldır büyükşehir belediye meclis üyeliği görevini de yürüten Hüseyin Sağ geliyor.
Bugün, Reza Zarrab, ünlü bazı iş adamları yargılanıyorsa, Hüseyin Sağ ve arkadaşlarının ceplerinden para vererek açtığı davaların sonucudur. CHP Genel Merkezi’nde, adaylar arasında Hüseyin Sağ’ı görünce, ister istemez imar rantıyla mücadele eden bu meclis üyesinin hakkını teslim etmek gerektiğine inandım.
TERÖR AZACAK ENDİŞESİ
CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin “seçim ittifakı” büyük umut yarattı. Bu ittifakın içinde HDP ve Vatan Partisi de bulunacaktı. Ancak, AKP ve MHP’nin bu ittifaka çok ağır suçlamalarda bulunacağı parti kurmayları arasında konuşuldu.
Konuyu biraz daha açayım: Vatan Partisi, HDP’yi istemedi. İYİ Parti hem HDP, hem de Vatan Partisi’ni istemedi. Böyle bir karar alınmasında, güvenlik konularından uzman bir ismin parti yöneticilerini bilgilendirmesi etkili oldu. CHP’nin gönlünde, HDP’nin de, Vatan Partisi’nin de ittifak içinde yer alması yatıyordu. Ancak, CHP’nin tek başına bunu istemesi yetmedi. HDP’nin ittifak dışında bırakılmasında ise en büyük etkenin ne olduğunu toplantıda bulunan bir kaynaktan aktarıyorum:
“HDP de ittifak içinde olsaydı, ittifak amacına tam ulaşırdı. Ancak, HDP’nin ittifak içinde yer alması halinde, o günlerde bölücü terör örgütünün gerçekleştireceği bir eylem ya da eylemler, bir anda ittifak partilerine dönük suçlamaların kaynağı olacaktı. Yani, seçim döneminde terör azarsa, bunun sorumlusu olarak HDP’nin içinde bulunduğu ittifaktan cesaret alınmasından kaynaklanacağı, hele AKP ya da MHP’lilere karşı gerçekleşecek bir eylemin sorumlusu da, HDP’yi ittifak içine alan siyasi partiler gösterilecekti. HDP’nin bu ittifakta yer almamasının en önemli nedeni, terörün azdırılacağı konusunda ki değerlendirmeler oldu.”
CHP’DEN DESTEK
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Kılıçdaroğlu’na, “CHP, İYİ Parti, Vatan Partisi” ittifakı önerdi. Cumhurbaşkanı adayının da Kılıçdaroğlu olmasını istedi. Ancak, Akşener adaylıktan vazgeçmeyeceğini açıkladığı için bu konuda gelişme olmadı. Geçen çarşamba günü, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Vatan Partisi Genel Sekreteri Utku Reyhan’ı telefonla aradı, “Sizinle birlikte olamayacağız” dedi. Böylece, Vatan Partisi şimdiden baraja takılmış oldu.
Kılıçdaroğlu, aslında Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun parlamentoda olmasını çok önemsiyordu. Ancak, çatı aday konusunda uzlaşma olmayınca, Karamollaoğlu da, partisinin cumhurbaşkanı adayı olarak seçmenden oy isteyecek. Bunun için 100 bin kişinin seçim kuruluna imza vermesi gerekiyor. Saadet Partisi, 100 bin oyu rahatlıkla sağlar. Bunun için başka siyasi parti mensuplarının oyuna ihtiyacı yok. Ancak, Karamollaoğlu’na duyulan saygı nedeniyle, CHP’liler de seçim kuruluna imza vermeye gidecek. Bunun için CHP Genel Merkezi’nden yazılı bir talimat yok. Ama, il örgütlerine örtülü olarak “Karamollaoğlu için destekte bulunun” denildi. Karamollaoğlu’nun yüksek bir imza karşılığı çıkış yapmasının yolu açılmak istendi.
“SIFIR BARAJ” DEDİKLERİ
AKP-MHP ittifakı karşısında, 16 Nisan referandumunda yer alan “Hayır” blokundaki partiler siyasi ve ideolojik farklılıklarına bakmamaksızın nasıl “parlamenter demokrasi lehine” aynı cephede yer almışsa, 24 Haziran seçiminde de “sıfır baraj” cephesinde yer alıyor.
“Sıfır baraj” şemsiyesinde bulunan partiler, ideolojik ve siyasi bir ittifak içerisinde olmak zorunda olmadıkları gibi bu durum böyle bir sonuç da oluşturmuyor. “Sıfır baraj” formülü cumhurbaşkanlığında değil, sadece milletvekilliği seçimi için geçerli.
İttifakın içindeki bir parti barajı geçtiğinde, tümü barajı geçmiş sayılıyor. Dolayısıyla baraj sıfırdır. Her şey d’hont hesabına kalıyor. Tüm partilerin oyları önce 1’e sonra 2’ye sonra 3’e bölünecek, büyükten küçüğe bu rakamlar sıralanacak, ilin milletvekili sayısı belirlenecek. Aslında d’hont sistemini örneklendirmek gerekir. Bunu da seçim konularında uzman isim olan eski bakan Erol Tuncer bize örneklerle ve anlaşılır bir dille anlatacak.

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/saygi-ozturk/teror-azar-korkusu-ittifak-disinda-birakti-2386349/


Eğer…
Bu partiler vatan – millet söylemleriyle samimiyse…
Ne yapar yapar milli ittifakı destekler!

İnce işler

Bir şey var aslında, bir muhalefet şerhi…
Ancak şimdilik bende kalsın.

Bu pezevenkle başa çıkabilecek karakterde…
Okuyorum…
İyi…
HDP’yi itemez, Vatan hepten terk eder…
Kimse kimseyi beğenmez…
BBP zaten AKP’nin çakması, MHP kahpenin teki…
Meral ister kendisi olsun cumhurun başı…
Ya vatan – millet sadece sözde…
Y-CHP…
Onu hiç sorma…
Anlayacağın tam bir karmasa AMA…
Sayın Çölaşan’a hak veriyorum, vakit birlik vakti…
Oy…
İnce işlere…
Allahtan temennim, kim gelirse gelsin…
Çete başından ve çetesinden HESAP sormalı…
HESAP!

Önce Sayın Çölaşan’ı oku sonra İzmirlimi

Kapris yapacak günlerde değiliz
4 Mayıs 2018
Sevgili okurlarım, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı bir aksilik çıkmadığı takdirde bugün açıklanacak.
Dün itibarıyla bu konuda Muharrem İnce’nin ismi geçiyordu, bugün resmen açıklanması bekleniyor.
Bu işin en başından beri şunu savunduğumu hepiniz bilirsiniz:
“Aday kim olursa olsun… İster Ahmet ister Mehmet… Türkiye’nin bu ortamında isim tartışması yapmanın gereği yoktur.
Hepimiz, ismi açıklanan adayın etrafından birleşmek ve kenetlenmek zorundayız.
Ben Ahmet’i sevmem, Mehmet’i isterdim!..
Benim gönlümdeki Mehmet madem ki aday olamadı, o halde Ahmet’e oy vermem deme lüksüne bu saatten sonra hiçbirimiz sahip değiliz.
Bunu diyecek olanlar varsa gidip oylarını Recep Bey ve partisine versinler…
Unutmayalım, köprüden önceki son çıkıştayız ve ufukta başka bir çıkış görünmüyor…
Dolayısıyla bu kaprisleri yapmak, sonuçta AKP ve Recep Bey’e oy vermekle eş değerdedir.”
* * *
İYİ Parti’nin böyle bir sorunu yok. Meral Akşener onların tartışmasız adayı.
Onu hem seviyorum, hem de saygı duyuyorum…
Çok büyük hatalar ve yanlışlar yapmadığı sürece oyum CHP’yedir…
Ama ikinci adayım Akşener’dir.
Partisiyle birlikte iyi bir mücadele verdi, karşımızda bazen zarif bir ev hanımı, bazen kabadayı bir erkek gibi yer aldı, saldırılara pabuç bırakmadı.
Sanırım partisiyle birlikte toplumun da saygısını yeterince kazandı.
* * *
Ama burada bir kez daha yineliyorum:
Keşke bu 100 bin imza olayına girmeseydi.
Aslında YSK (Yandaş Seçim Kurulu) İYİ Parti’yi milletvekili seçimine sokmayacaktı. Kararı iki gün ertelediler ve tam da o pazar günü CHP’nin hiç kimse tarafından hissedilmeyen ve beklenmeyen kararı patladı.
15 CHP’li milletvekili geçici olarak İYİ Parti’ye transfer edildi, Meclis’te 20 kişilik Grup kurması ve bu yolla seçime girmesi sağlandı. Meral Hanım’ın cumhurbaşkanlığı için 100 bin imza olayına girişmesini başından beri eleştiriyorum zira riskli bir iştir.
Boşuna enerji kaybıdır.
* * *
Bu işler hiç belli olmaz.
Bakarsınız ki Yandaş Seçim Kurulu açıklama yapmış:
“İmza sayısı 99 bin’de kalmıştır.”
Gerçi bu durumda bile partisinin milletvekili seçimine, kendisinin cumhurbaşkanlığı seçimine girmesi olumsuz etkilenmez ama AKP ve MHP bu kozu kendilerince kullanırlar:
“İşte, 100 bin imza olayında bile çuvalladılar!..”
Dilerim ve umarım bu imzaları bulsunlar.
* * *
Aynı risk Vatan Partisi için de geçerli. Genel Başkanları Doğu Perinçek’in cumhurbaşkanlığı adaylığı için şimdi onlar da 100 bin imza peşinde olacak…
Ancak onlar haklı…
Çünkü başka seçenekleri yoktu.
BAY BAHÇELİ KİMİ İHBAR EDİYOR?
Sevgili okurlarım, gemisini karaya oturtan Devlet Bahçeli şimdi başka gösteriler peşinde!..
Toplumun kafasını karıştırmaya ve korku yaratmaya çalışıyor.
Dün gazetecilere söylediği şu sözlere bakar mısınız:
“…FETÖ darbe hareketinden 15 gün sonra OHAL kabul edildi ve uygulamaya konuldu. Çok sayıda Silahlı Kuvvetler ve Emniyet mensubu ile öğretim kadroları ve eğitim sektöründe önemli uzaklaştırma ve görevden almalar oldu.
Bunların bir de aileleri ve çevreleri var…”
Sonra topu İçişleri ile Adalet bakanlarına atıp çağrıda bulunuyor:
“Merak ettiğim konu şudur. AK Parti’nin Adalet Bakanı ile İçişleri Bakanı, FETÖ’nün seçmen ayağı üzerindeki etkisini bugüne kadar takip etmiş midir?.. Ne kadar ByLockcu var, ne kadar görevden alınmış olan var, ne kadar uzaklaştırılmış olan var, bunların ne kadar yakını var? Bunların hepsi aynı aday etrafında düğümlenip
100 bin’i tamamlayacaksa, o zaman Türkiye açısından önemli bir sonuç elde edilmiş olur…”
Türkçesi gerçekten bozuk ama şöyle diyor:
“Bu 100 bin kişinin içerisinde eğer FETÖ ve PKK desteği ile veya buna benzer imkânlarla bir aday taraması yapılacaksa, o zaman FETÖ’nün seçmendeki siyasi ayağının hangi aday etrafında toplandığı hakkında bir kanaat oluşabilir. Burası önemlidir…
Acaba Pensilvanya’dan bir talimat gelip 100 bin kişiyi falanca adayın etrafında toplayınız derlerse, FETÖ benim en kötü şartlarda bile 100 bin taraftarım var hâlâ Türkiye’de derse ne olur? Bunları çok yönlü düşünmek lâzım.”
* * *
Uçuk, saçma sapan, yakışıksız ve mantıksız ifadeler…
Bay Devlet Bahçeli bozuk Türkçesi ile söylediği bu sözlerle İçişleri ve Adalet Bakanı’na seslenip ihbarcılık yapıyor.
Kendi genel başkanları (ve özellikle Meral Akşener için) 100 bin imza vermesi öngörülen kitleleri önceden ihbar edip şöyle diyor:
“Bunları iyice araştırın ve soruşturun bakalım, içlerinde FETÖ ve PKK’ya yakın olan kimlerdir!”
Henüz sandık başına gitmemiş imzacı seçmenleri şimdiden zorda bırakmaya kalkışıyor…
Ve şimdiden korkutup önlerini kesmeye çalışıyor!
Bu yasayı senin iktidarın çıkardı muhterem beyefendi, ayakta mı uyuyorsun, ne dediğinin farkında mısın sen!

Böylesine çirkin ve anlamsız bir çağrıda bulunup imza verecek olanları ihbar eden bir parti genel başkanı, Türkiye’de bugüne kadar hiç görülmemişti.
Yahu ayıptır be, gerçekten ayıptır.

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/emin-colasan/kapris-yapacak-gunlerde-degiliz-2386282/

Kurnaz zannettiğin aslında salağın önde gidenidir
4 Mayıs 2018

Tommiks.
Mevzu Dakota’da geçiyor ama…
Aslında İtalyan’dır.
*
Teksas.
Zagor.
Kaptan Swing.
Mister No.
Teks.
Hepsi “kurtarıcı” öyküleridir, hepsi adalet, özgürlük savunucularıdır.
Hepsi İtalyan orijinlidir.
*
Çünkü düpedüz, örtülü Amerikan propagandasıdır… Hepsinin İtalya’da, hepsinin aynı tarihlerde üretilmiş olması tesadüf değildir. İkinci dünya savaşı’ndan sonra, ABD’nin ve NATO’nun merkez üssü’dür.
Superman, Batman, Spiderman gibi efsane karakterleri yaratan Amerikan çizgi roman sektörü, Tommiks’i Zagor’u beceremez miydi? Elbette hasosunu becerirdi. Ama, kültür transferini bu kadar kısa sürede, böylesine yaygınlaştıramazdı. Avrupa kaynaklı olunca, Türkiye başta olmak üzere tüm kıtaya salgın gibi yayılıverdi.
*
Red Kit neden Belçika doğumludur sizce?
Dünyanın en sevimli Amerikalı kovboyu neden Belçika üretimidir?
İlk yayın tarihi 1946.
Savaş bittikten hemen bir yıl sonra.
*
Bazen, hiçbir şey göründüğü gibi değildir.
*
Mesela, Temel Reis.
Ispanak yiyor, pazuları şişiyor, Kabasakal’ı bir yumrukta uçuruyordu, televizyonda Temel Reis’i seyreden annelerimiz de habire ağzımıza ıspanak sokuşturuyordu.
Halbuki, 85 yıl önce ilk çizildiği döneme ait “virgül hatası”ydı. Bir kilo ıspanakta 30 miligram demir var diye biliniyordu. Sonradan anlaşıldı ki, sadece üç milligram var. Mercimekte, yumurtada katbekat fazla demir vardı. Yani, haybeye yemiştik onca ıspanağı!
*
La Fontaine mağduru olan karga’ya da oldum olası çok üzülürüm doğrusu… Malum, kurnaz tilki zekasını kullanmış, sesin ne güzel demiş, şarkı söylemesini istemiş, ağacın dalında tüneyen saftirik karga inanmış, ağzındaki peyniri düşürmüş, tilki peyniri kapmış filan.
*
Peki, bunun böyle yaşanmış olabilmesi mümkün müdür?
Bilimsel olarak değildir.
Aptal muamelesi yapılan karga, deneylerle ispatlanmıştır ki, yunus ve şempanzeden sonra en zeki üçüncü hayvandır. Kurnaz zannedilen tilki ise, zeka seviyesiyle ilk 10 hayvan arasında bile yoktur.
*
Bir başka iftiranın kurbanı olan ağustosböceği de birkaç sene önce nihayet aklandı.
Karınca bütün yaz harıl harıl çalışırken, tembel ağustosböceğinin ağaç gölgesinde püfür püfür yan gelip yattığı, kış gelince de aç bilaç kalıp karıncaya yalvardığı falan zannediliyordu.
Meğer araştırmalar gösterdi ki, toprak altında yaşayan ağustosböceklerinin yeryüzüne çıktıktan sonra sadece dört haftalık ömürleri var. Sadece ağustos ayında yaşıyorlar. İsmi de oradan geliyor. Ağustos ayından sonra hayatta kalamıyorlar. Dolayısıyla, kış ayları için yiyecek biriktirmelerinin zaten hiç manası yok.
*
Kıssadan hisse…
*
Milenyumda dünyaya gelen dünün çocukları, göz açıp kapayana kadar yetişkin oldular, 24 Haziran’da ilk kez oy kullanacaklar.
*
Değerli gençler…
Bu memleketin başına ne geldiyse “büyüklere masallar”dan geldi.
Bu durumu değiştirmek sizin elinizde.
Siz doğduğunuzdan beri “doğruymuş gibi” anlatılan “yanlışlara” kanmayın lütfen.
*
Size dayatılan örtülü propagandanın “kaynağı”na dikkat edin, ekonomik verilerdeki “virgül hataları”na aldanmayın, “aptal, tembel, darbeci, terörist” gibi kulaktan dolma yaftalara inanmayın.
Gerçeklere odaklanın.
Gerçeklerden yana olun.
Sizleri de ayakta uyutmalarına izin vermeyin.

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/kurnaz-zannettigin-aslinda-salagin-onde-gidenidir-2386355/

Gençler…

İzin verirseniz bir ağabey tavsiyesi…
Evet…
Çok güzel, doğru insani bulursan evlilikten güzeli yok, hele bebeler…
AMA…
Zor be koçlar, çok zor…
Nadiren davul dengine rastlar.

Bu yüzden…
Bekârlığınızın tadını çıkarın, nerede akşam orada sabah…
Her akşam başka bir gül koklayın, sabaha veda edin…
Evlat, kızıyorum evlenmiyor diye…
Torun için meletir beni…
AMAAA…
Haklı çocuk, dünyada ne kadar karı – kız varsa ifadesini alsın(!)

Kaloriferleri boya dediler…
Kimler?
Evdeki kadınlar…
Ameliyatın hemen sonrası başladı, parfüm ki çok severim hele çiçeklerde…
Kendilerine has o güzel kokuları, kendimde…
İmkân ve ihtimal yoktu…
BOGULUYORDUM, yeminle nefesim kesiliyordu, aynen eğildiğim zamanki gibi…
Neyse bir iki sene oluyor geçti.

Kaloriferleri boyamakta çok zorlanıyorum, sprey aldım…
Mis gibi…
FECI çarptı beni, zor attım kendimi dükkâna, bayıldım bayılacağım…
Yeminle…
İki üç saat sürdü ancak açildim.

Kadın milleti çocuklar kadın milleti…
Hatun kişi…
Kalın bekar…
Aman ya aman!

Sevmek başka, aşk başka…
Her genç kızında gelir başına…
SEN…
Sakin ola çarpılma!!!

Derin Amerika, kahpe Recep Tayyip Erdoğan

İğrendim ya, tiksindim…
Dedim bir kahve içeyim devam ederim, geldim. CNN Türk’ü açtım…
EKONOMI…
Yandaş, yoldaş ya…
Dolar neden yükseldi?

İşte Trump diyormuş dolar karşısında herkesi, her şeyi ezeceğim…
Bu yüzden garibim Tayyibistan’da yükseliyormuş…
SIKTIRRR LENNN…
Siktirin oradan!

Bugünün verisi, 15:50
Euro / Dolar göstergesi…
Trump…
Neden Avrupayi ezmedi, ezemedi?

Ulennn…
Bu İngiliz, herifler can çekişiyor Avrupa’dan çıktı çıkalı

Aloooo…
Keriz sikenler…
Dolar ekside, ekside…
Kırmızı, kırmızı…
YETER!

Geldim yine, kısa bir kahve molası

Omacık…
Ona gittim bu arada, haftada bir, iki giderim…
Mezarı çökmüş, hayret ettim. Halbuki tabut…
Birkaç çiçek ektim, her seferinde iki, üç. Yok taşıyamıyorum, eğilemiyorum…
Rengarenk…
Öyle severdi, hayati renkli bir kişilikti.

Biraz dinleneyim…
Önder…
Ne yapar?
😊

Unit 8200

Nedir, ne demektir biliyor musunuz?
Evet, 😊 birim 8200 de…
Ne işe yarıyor ne yapıyor?

Israil’in bilişim güvenlik birimi…
VE bu insanlara askerliklerini bitirdikten sonra EKONOMIDE tüm kapılar ardına kadar açık onlara!

Bugün cebi olmayan var mı, kaldı mı?
Uçakta…
Kudüs’e giderken Israil hava yolları internet hizmeti sunuyor, ücretsiz…
Aklimi peynir ekmekle mi yedim?
Kullanmadım…
Ancak Israil’de telefonu açmak zorunda kaldım, sevdiklerim…
Yani uçakta interneti kullanmamamın hiçbir anlamı kalmadı!

Hani yazıyorum ya hep süper bilgisayarlar, hesap kapasitesi, mesela Suudi Arabistan diye…
İyi de…
Verdim kimi İsrailli şirket adı…
Yol, yöntem ve imkanlardan bir haber yaşıyorsunuz bu dünyada…
Kahpe dolu içeresinde…
Bunlardan biri şüphesiz RTE…
Nağmedir adı kimi kulaklarda, gönüllerde…
Bir bilseniz benim bildiklerimi, var ya yüzüne tükürmeye bile tenezzül etmezdiniz.

Dünyanın önde gelen teknoloji üreticilerindendir Israil…
Nedeni, coğrafi konumu…
İstihbarat örgütü ki bilişim bunlardan sadece bir dalı…
VE GEREKSINIMLERI…
Bu ülkeyi bu hale getirdi!

Necef (Negev) çölünde…
Advanced Technologies Park…
2013 yılında kuruldu ama daha şimdiden dünyanın belli başlı bilim adamları burada çalışıyor…
Bizim, Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli ve ileri gelen Üniversitelerini parçalayanlara duyurulur…
Eyyy Allah’ın bir acayip öküzleri…
Duyun sesimi!

Siz kim ileri görüş kim?
Siz kim ülkeye katma değer kazandırmak kim?
Bu parkta yine belli başlı şirketler “üs” kurdu, yakında 5000 asker burada görev yapacak, belki de yapıyor bilgim eski…
Evet, ülkelerinin bilişim güvenliğini sağlayacaklar…
Bir proje, büyük bir proje…
Ülkeleri için, asker, ekonomi VE BILIM INSANLARININ projesi…
Biliyor musun, bunun farkında misin???
Bilimsel araştırma ve incelemeleriyle bu ülke >>> her türlü <<< bilişim saldırılarına karşı donanımlı…
Bazen…
Kendileri bu saldırıların bir parçası, en son İran’a karşı. Ya Amerikalı ya İsrailli atom projesini yıllarca geriye attı. Halliyle bu teknolojiler, bu yazılımlar eninde sonunda bilişim çetelerinin eline geçiyor AMA
Israil…
Bu saldırı yol ve yöntemlerini saldırganlardan EN AZ IKI SENE ÖNCE denemiş, tecrübe etmiş ve karşı önlemleri alacak şekilde kendini korumaya almış bir ülke!

Evet…
Bunlar maymun değil, papağan değil taklitçi…
Bunlar üretici ve teknolojileri o kadar iyi ki alman bile bunlara hayran, ÖGRENMEK ve geliştirmek için kendilerini Ben Gurion üniversitesiyle birlikte Telekom Innovation Laboratories’i kurdu…
Bir joint venture.

BSI’nin yani sıra Almanlar bu yüzden…
BU ÖNEMLI ÜÇ ALANI, bilim, ekonomi ve askeri gereksinimleri bir araya getirmek için 2017 yılında ZITIS’i kurdu. VE GELELIM bu yazıyı kalem alma nedenime…
TÜM GAZETECI, ÖGRENCI ve VATANPERVERLERIN DIKKATINE…
Dün bir örnek verdim, şifreli…
Hatun tepemi attırdı, kadın değil mi!?
Ben nelerle uğraşıyorum, O neler anlıyor…
Evet…
Teknoloji ve kullanımı, orantılı ve çok dikkatli çünkü yok çaresi…
Adamlar, devletler milyonlar, milyarlar harcıyor geliştirmek için bu yönde espiyonaj ve gereçleri…
Kafayı kullanacaksın kafayı…
Onlar gibi!

Bilginin, tecrübenin ve uzmanların Clustering’i…
Bir araya getirilip yoğun bir bilgi birikiminin doğru yönlendirilmesi…
Kendimi övmek için yazmıyorum, yazmıştım evvelsi…
DÜNYADA bu konuda uzman 700 kişiden biri olabilirdim di…
Nasip değilmiş, işten ayrıldım. Bir daha da bu fırsat geçmez elime…
Demin annem konuşuyor dayımla…
“Geleceğiz ağabey, Allah nasip kısmet ederse. Önderin ne işi bitiyor ne gücü, dur bakalım …”
Doğru, annemin deyimi ile ben “fuzuli işler müdürü”
Ama benim suçum değil, kimin için ne için uğraşıyorum?
Sevdiklerim için, onların işi, gücü bitmiyor.

Her insan gibi her ülkenin de gereksinimleri farklı…
Bahane, devletlerin bahanesi, öne sürdükleri sözde güvenlik…
Organize suç örgütleri, de…
Neyse(!)

Evet…
En büyük problem yüklü miktar finansman sorunun yani sıra…
İnsan…
Sorun insan bulmakta, kalifiye, iyi eğitilmiş eleman bulmakta. Özellikle bilişim güvenliğinde uzmanlaşmış kişilerin önümüzdeki on, yirmi sene iş bulmak gibi bir sorunları OLMAYACAK…
ZITIS bunun çok güzel bir örneği…
Bilişimci, matematikçi, hukukçu kardeşim hukukçu YOK…
Biyoloji, evet biyolog, kimyacı yok…
Var tabi, sürüsüne bereket AMA bu alanlarda çalışabilecek eleman çok az…
Nicelik değil, NITELIK…
Anla dediklerimi, anlatmaya çalıştıklarımı.

Israil’de…
Bilişim ve bilişim güvenliği devlet güvenliğinin çok önemli bir parçası…
ÖNEMLI…
Bir gelir kapısı. Teknoloji ihracatı…
İthal etmiyorlar kardeşim ihraç ediyorlar. Kendi teknolojileri, belki…
Backdoor imkânlı!?

ÖNÜMÜZDEKI…
DÜNYA ÇAPINDA büyümesi beklenen en önemli sektörlerden biridir bilişim güvenliği…
Ve Israil bu oyunda ilklerden, en büyüklerinden biri…
ZITIS…
2017 yılında kurulmasına rağmen henüz eleman sayısı…
Doğru hatırlıyorsam 30 ile 50 arası…
Anla ya anla, koskoca Alman devleti, teknolojisiyle ileri…
AMA bu konuda evet, bir üçüncü dünya ülkesi!

A.I.
Artificial Intelligence, yani yapay zekâ, Almancası Künstliche Inteligenz…
DarkTrace şirketi bu konuda dünyanın en ileri geleni olduğu iddiasında…
Yapay zekâ ile koruma, bilişim güvenliği. Bir İngiliz – Amerikan projesi, yoğun devlet destekli…
Cyber Security…
Önceleri sadece askeri alanda faaliyet gösteren bir bilim dalı olmakla birlikte, O zamanlar bu konuya el atan özel girişimciler > istihbarat elemanlarına < muhtaçtılar. Bir yerde hala öyle sayılırlar…
Tabii bu insanlar…
Porno izlemiyor, devletleri için, milletleri için canla başla çalışıyorlar(dı). Yine kendimden örnek vermiş olayım, hani iddia ediyorum ya hep…
Müşteri beni bekler, ben “istediğimi” yaparım diye…
Hani anlatıyordum konferans salonları, oteller, altın kaplamalı banyolar falan…
O inanılmaz büfeleri…
Ben gördüm, yaşadım tüm bunları…
İşte cyber security elamanları gerçekten tamda bu durumdalar…
Sadece 2018 yılında 93 milyar doların bilişim güvendiği için harcanacağı öngörülmektedir…
Bu…
Bir bilinç meselesidir, örneğin Amerika’da kişi başına bilişim güvenliği için harcanan para 134 $ Avusturalya 131, Israil 121 VE Almanya’da sadece 77 dolar harcamaktadır. 2019 bilişim güvenliğinde ihtiyaç duyulan >>> uzman <<< kişi sayısı 6 milyon tahmin edilmektedir. 2021 yılına gelindiğinde ise 3,5 milyon pozisyonun açık kalacağı tahmin edilmekte. Tekrar hatırlatmak isterim…
Nicelik değil nitelik.

Ancak…
Her yerde ve her alanda olduğu gibi bizim dalımızda da kara koyunlar çok…
Ahlaksızlık bunların başında geliyor…
Ben bu konuda yemin etmek zorunda kalan ve bu yeminine bağlılığı yüreğinde his eden az sayıda kişilerden biriyim. Yemini kaldırdılar!

>>> Cüzdan ve vicdan arasına sıkışan insan <<<

Evet…
Bu ahlaksız, yalancı pis hırsız kandırıyor sizleri…
Sadece bu konuda değil ama bu da çok önemli, YALANSA, yalan desinler…
BELGELESINLER bu şirketin müşterisi olmadıklarını, İsrailli şirket…
Cellebrite…
Güvenlik yazılımı, TÜM CEP TELEFONLARINI…
TÜM GÜVENLIK SISTEMLERINI baypas eden bir yazılım…
Ve bu…
Tayyipistanin elinde!!!

Digital Forensics denir buna.