Dün itibarıyla, ilginize teşekkür ederim

Bir ilk daha…
Dünyanın binden fazla yerleşkesinden…
Düşüncelerimi paylaştığınız için yürekten teşekkür ederim, özellikle siz gençler…
Üniversiteli gençler…
Aydınlık geleceğimiz, bu zifiri karanlıkta bizleri aydınlatacak meşaleler…
Yok…
Elektrikli değil, hep birlikte lambaya püf diyeceğiz çocuklar…
Hep birlikte, Elele!

Rahmetli…
Aklıma neler geliyor bir bilseniz(!)

😊

Exedos’u izlediniz mi bilmiyorum?

Anlatmışımdır…
Çocukluk arkadaşımı, Yılmaz’ı…
Beraber okula gitmiştik onunla. Ben Türk O Ermeni’ydi…
Yoktu aramızda fark, arkadaştık, arkadaş!

Ta ki…
“Aklımız başımıza gelene kadar”
Daha doğrusu ikimizde aklımızı yitirene kadar!!!

Delikanlı olmuş, kimi şeylerin farkına varmıştık…
Yine…
Doğrusu telkin ile farkına vardırılmıştık!

Birden O oldu Hristiyan, bir Ermeni…
Ben, Türk, bir Müslüman…
Sıkı bir ASALA sempatizanı ve partizanı oluvermişti…
Ben…
Bir Atatürkçü, bende solcuydum, ne Marksist – Leninist ne Maocu…
Sadece solcu, hoşuma gidiyordu eşitlik fikri, hala öyleyim, özünde, te köklerinde Atatürkçü…
Ulusalcı…
Kökü – kökeni, inancı ne olursa olsun…
Ben Türk’üm, Atatürkçüyüm diyen, ben bu vatanın evladıyım diyen benim kardeşim, benim yurttaşım!

Türkiyeli değil kardeşim…
Al bayrağı benimseyen, istiklal marşımızın ezgileri kulağında çınlayan…
BIRLIKTE bir geleceği görebilen, arzulayan…
BIRLIKTE acısıyla tatlısıyla her türlü sorunun üstesinden gelebileceğimize inanan…
INSAN, en güzeli insan evladı olan, görmüş – geçirmiş insan.

Karin…
Bir Ermeni kızı…
Nasıl unuturum onu?
Gönül…
Türk, Kürt, Ermeni, Hristiyan, Müslüman, Yahudi dinler mi?

Ve iki çocukluk arkadaşı, can ciğer kuzu sarması…
Biri Israil’i diğeri Arap…
Yollar ayrıldı!

Yok aramızda bir fark…
Köklerimiz bu topraklar kardeşim, her birimiz bir ayva, bir elma ağacı…
Her birimiz farklı farklı birer kır çiçeği, bu farklılıklar kırın güzelliği…
Kök toprakta…
Ve yine, son nefesimizi verdikten sonra gireceğimiz…
Ebediyete iştirak edeceğimiz toprak, aynı toprak…
Ataların kan ile emek ile ter ile suladığı o toprak…
Güzel vatanımız Türkiye!

O sahneye geldim, yolların ayrıldığı…
Aklıma Yılmaz geldi, ben…
Unutmadım seni!

Çocuğun çişi ile Önder’in işi belli olmaz

Bazen…
Eve gelir gelmez, baş yastığa değdiği anda Önder rüyalar ülkesine doğru yolculuğa çıkar…
18 suları, tavuklarla birlikte…
Kimi zaman gözünü yummadan ertesi günü eder…
Morale veya ağrılara bağlıdır, yorgunluk derecesine, tükenmişliğine!

Bu sabah saat üç gibi dikildim ayağa…
Sadece bir filim, sadece(!)

O kadar etkiledi, o kadar düşündürdü ki beni.
Öncesi izlemiştim, televizyonda seyredilecek başka bir şeyde yoktu tekrar izledim. Konu ABD askerinin, Afrika’dan yine Amerikan vatandaşı olan bir doktoru kurtarması.

Filim deyip geçme…
Çoğu zaman gerçeklik payı yüksek olgular olur içinde. Anlayana, anlayabilene, his edene, bilene!

Senin Tanrın benim Tanrım değil…
Senin inandığın yanlış, benimki doğru…
Ve günceli, paraleli. It – kopuk “yönetiyor” memleketi…
Mısır’da 300’den fazla, CAMIDE öldürülen insan. IŞID…
Hani g.tünü yırtmıştı ya, O mesele. Silah taşıyordu IŞID’a…
Utanmadan kalkıp diyebiliyor “…Bunlar insan mı? …bunlar Müslüman mı?…”
Falan filan…
Falan filan işte, sadece falan ve filan…
Para konusuna benziyor, kanıtlayamazsan münferitsin benzeri(!?)
Ya bir günlüğüne de olsa “milli yas” neyin nesi?

Kadınların göğüslerini kesiyorlar…
Bebeleri emziremesinler diye!

Yapılmadı mi sanıyorsunuz?
Gebe kadınların karınlarını kesip bebeyi öldürüyorlar(dı)…
Öyle bir şeyi yapmıyordur Müslüman, Hristiyan veya Musevi diyorsan…
Sen…
İnsan denilen varlığı hiç bilememişsin!

Ve insan denilen varlık…
Nelere nelere katlanıyor, katlanabiliyor…
Bıçak kemiğe dayanana kadar!

Umut kardeşim, umut…
En son tükenenmiş…
Umudunu yitirme, daha güzel gelecek günlere…
Mücadele et, pes etme…
Umudunu tüketme, hayalini yaşa…
Yaşayabiliyorsan Önder gibi, yaşa kardeşim yaşa …
Hayal kalmasın, bir ukde içinde, yaşa ve yaşat!

Almancan varsa kardeşim, tarih ile ilgileniyorsan MUTLAKA izlemeni öneririm

Gerçekten, yürekten dilerdim…
Birinci Dünya Savaşında Ortadoğu isimli >>> yabancı eliyle çekilmiş olan <<< belgeseli izlemenizi…
Aklıma Ermeni asıllı kardeşlerimiz gelir…
Sözde ve eminim özünde >>> iki tarafta da <<< ölen insanları…
Belgeselin 2. Bölümünde sözü geçen Lübnanlıları…
Oldu bir şeyler, mutlaka oldu. Kim suçlu?
Osmanlı, Ever Pasa denilen O vatan hanini yönetiminde ve sorumluluğunda olanlar mı, ya Ermeni çeteleri, Ruslarla birleşmelerini ne etmeli?
Oldu bir şeyler…
Baba, baba şefkati ve koruma içgüdüsüyle devlet…
Hangi cephede, nerede?
Ya halife efendi, Osmanlı ve cihan Padişahı…
O da mi “dünya lideri” torunu gibi…
Suç Jön Türklerde…
Kemalistlerde?

Şüphesiz Jön Türk vatan ve millet sevgisiyle hareket içeresindeyken başa getirdiğinin derdi…
S.kinin tepesindeydi!

Kemalistler, anlatılan Arap kardeşler…
Tekrar tekrar söylüyorum, Arap düşmanı değilim…
İnsan kılığında, cahil hayvan, cehaletinin bilincinde olup gerekeni yapmayanın karşısındayım, düşmanıyım.

İzlemiştim evvelsi, tekrar izliyorum, daha doğrusu işimi yaparken dinliyorum.

Bak ne diyor…
Avrupa’da ülkelerde savaş ve açlıktan ortalama insanların yüzde 10 – 15’i ölürken…
Osmanlı İmparatorluğunda yüzde 25!!!

Açlıktan kardeşim açlıktan, ne kadar acı…
Düşüncesi, hayali bile korkunç!

Arz-ı endam ediyor 1001 odalı sarayında…
Varoş artığı…
Ülkede gençler işsiz, umutlar sönmüş…
Öğretmenler işsiz!

Biliyorsunuz…
Benim bir Oma’m var, alman, neredeyse yüzüne girecek…
Anlatır…
2. Dünya Savaşını, en etkilendiği, hiç unutamadığı O…
Acı açlık, ilklerine kadar işlemiş o açlık ve soğuk geceler!

Evet Türkler…
Ah şu çılgın Türkler yok mu?
Başarılarıyla Almanları ne çok şaşırtmışlardı…
Bilmiyorum söz edilecek mi belgeselde, İngilizlerin…
Filistin’i almalarını çok zorlaştırmışlardı…
Söz ettiler AMA yakın tarihtir, gençler bilmez, okumamışlar…
İngilizlerin…
Israil kurulmasın diye verdikleri mücadeleden haberiniz var mı?
Menfaat kardeşim, menfaat. İnsanda olduğu gibi devletlerde de menfaat!

Evet, gösteriyor…
Bakalım sonunda dolaylı Israil – İngiltere mücadelesinden de söz edecekler mi?
İzlenceyi TAMMAMEN unutmuşum!
İnanın bir MUTLAKA

Gelibolu Almanca:

Türkçe:

Çanakkale 1915

Fetih 1453

Waterloo

Texas Rangers (Teksas Polisleri)

Az bilinen bir gerçektir…
Beyazların…
Kızılderililer karşısında başarılı olmalarının bir nedeni Texas Ranger’lerse, diğeri beyazların ülkeye taşıdıkları ve Kızılderililerin alışık olmadıkları hastalıklardır, kolera mesela…
Ne ordu ne ülkeyi istila eden yeni “göçmenler”!

Çin seddinden sonra Limes 550 Kilometre ile Avrupa’da…
117,5 Kilometre ile İngiltere’de dünyanın ikinci büyük savunma hattı, duvarıdır!

Antik Roma döneminden kalma. Çağımızda Berlin duvarı diye adlandırılan yapıt ve işlevi, yıkılması. Komadaydım o zamanlar, gelişmeleri sonradan, çok sonradan öğrendim.

Teksas Polisleri…
Bizlere Hollywood’un tanıtmaya çalıştığı gibi her zaman “iyi ve doğru” değildi…
Özelikle Kızılderililer arasında >>> katliam <<< yapmışlardır…
>>> Acımasızca <<<!!!

5000 bin “tosun” hali hazırda bekliyormuş…
Muşmuş da mışmış…
ÜLKÜCÜ…
Vatansever ve vatanperver, vay anasına!

Artık neyin ülküsünü güdüyorlarsa, nasıl vatanseverlerse…
Hele “liderleri”, O hortlayası p.zevenk dahil…
Tanrım…
Af et, O senin yargında, af et ölmüşün ardından kötü konuştum diye AMA sen biliyorsun gerçekleri!

Arşivlerim meydanda…
İlk yazdıklarımdandı, Türk Silah Sanayi ve Türk Silahlı Kuvvetleri…
Sınırlarımız, NAMUSUMUZ…
Kirletildi, ırzına geçildi…
Seçtikleriniz, başınıza getirdikleriniz eliyle!

Anca akılları başlarına geldi…
“Kallekollar” falan, hırsızlar…
Sınır güvenliğinden, elektronik tesisatlardan bile çalıyorlar…
Utanmaz reziller, evlatlar nasılsa onların evladı değil…
Ne ucuz ne ucuz?
Elin evladı ele ucuz!

Bak kardeşim…
Berlin Duvarı bile gösterdi ki…
Veya O, tövbeler tövbesi Allah gibi taptığın Amerika örneği gösteriyor ki…
Hani Meksika sınırına örmek istedikleri duvar…
Teee eskilerden bugünlere böyle önlemler etkili!

Ya neler neler yazmadım ki, bildiklerimi, bildiğimi sandıklarımı…
Ne örnekler ne öneriler getirdim, binlerce sayfa, binlerce…
Wordpresse geçtiğimden beri…
1054 paylaşım…
Ne uğruna, niye?

Bu yazı 1054. yazım…
Deprem meselesi onu da yayınlayayım…
Gerçi kaçıncı söz verişim ve tutmayışım…
UTANIYORUM, kendimden, sizlerden…
Çekip gideceğim, bırakacağım yazmayı…
Ne haliniz varsa görün…
AMA ya gençler?

Tansu Hanımın düşük yoğunluklu savaş stratejisi…
PKK…
Saygım kalmadı HDP’ye*…
Onlarda artık oldular sadece maşa…
Maşalardı, hep ama özlerine sadıktılar, bir dava, hak ve adalet için…
Eşitlik için artık sadece güç ve para!

Kalmadı…
Özlerine ihanet eden herkes gibi onlarda bitti…
Vietnam, Kore…
Ve daha nice nizami orduların giriştiği mücadele, ama haklı ama haksız…
Ve gerilla taktikleri…
Birçoğunuzun belki sandığı gibi yeni çağ “buluşu” değil…
Tee eskiden beri var, vur ve kaç…
Hayran olduğun Osmanlı gibileri, niceleri bu yönteme yenildi…
Ve yine…
Var bir önlemi!!!

Kendi tarihini bilmiyor, ders almıyor, alamıyorsun ki nereden bileceksin diğer milletlerin kader ve yöntemlerini?

Yolla O meşhur beş bin tosununu…
Çıkar dağa…
İti kendi yöntemleriyle sına!

* Düşman bile olsa, yiğitse, dürüstse kardeşim insan saygı duyar. İnsansan, yiğitliğine, dürüstlüğüne saygı duyarsın. Atlar bile demiş…
“Yiğidi öldür ama hakkın yeme!”

Not: Bu aslında sadece ülkücülere söylenmiş bir söz değildir…
Koca bir kıta, Afrika…
300, tekrar üç yüz iyi eğitilmiş ve donatılmış asker ile dizgin edildi ve kontrol altında tutuldu…
İlle resmi olması şart değil ki…
Mehmetçik arasında, sivil ve asker arasında sandığından fazla gönüllü var…
Ben bile, yaş genç ve sağlık yerinde olsa katılırdım bu birliklere, ben bile!

ACIMASIZCA katledeceksin, köküne kibrit suyu ekeceksin!

Teksas polislerinin, Kızılderililere yaptığı gibi…
Teröriste…
>>> Ancak <<<
Halkına, milletine karşı etnik kökenine, dinine, diline bakmaksızın şefkatli olacak, ihtiyaçlarını, gereksinimlerini karşılayacaksın!