Türkiye’de vardı Tayyip Lirası

600 Euro bozdurdum sadece…
Bak…
Bugünün kuru ile 53 Euro zarardayım…
Tayyip Lirası olarak 400 küsur…
2018…
Askeri ücret NET…
603 Lira!

6,45
7,53

Millet ne yapacak ben bilmiyorum…
Bizimkiler…
Dün Sayın Çölaşan’ı okudunuz mu bilmem?
3,5 milyon konut fazlası, betonarme…
Her yer beton…
O betonları alıp tek tek münasip yerlerine sokmalı…
Ve buna önce karı ve kızlarından başlamalı…
Varoş artıkları!

Allah…
Tüm borucuların yardımcısı olsun, cümlemizin.

İzmirlimmm, Önder sana gurban!

Gurbannn olam sana, vay anasına…
Kalemine sağlık kardeş, kalemine sağlık. Dikkat et almasınlar seni içeriye!

NE GÜZEL NE DOGRU BIR TESPIT!

Bir düzeltme!???
Heykel meselesi…
Ya Frankfurt ya Wiesbaden…
Haberler çelişkili!

Tatil herkese dokuz gün, asrın liderimize bir ay olmalı

Uzun bayram tatillerinin en güzel tarafı nedir derseniz?
Asrın liderimizin tatil yapması.

Asrın liderimiz çalışmayınca memlekette pek sorun olmuyor çünkü.

Asrın liderimiz çalışıyor.
Dolar yükseliyor.
Asrın liderimiz tatile çıkıyor.
Dolar duruluyor.
Asrın liderimiz işbaşı yapıyor.
Dolar gene yükselmeye başlıyor.

Bayram tatilini bir aya uzatıp, asrın liderimizi dünya turuna göndersek, memlekete maliyeti daha ucuza gelecek.

Çocuklarımıza bakın mesela…
Hepsi cin gibi, akılları kafalarına sığmıyor, cep telefonlarını ipad’leri interneti nefes alırcasına rahat kullanıyorlar, yaşıtları olan yabancı çocuklardan fazlaları var, eksikleri yok.
Okullar bi açılıyor kardeşim…
Bu zehir gibi çocuklarımızı Akp tarafından yönetilen okullara gönderiyoruz, anca dünya sonuncusu oluyorlar!
Güya eğitim veriyorlar, çocuklar bildiğini de unutuyor.

Çocuklarımız devamlı tatil yapsa, hiç okula göndermesek bile kendi kendilerine Ruanda’nın Tanzanya’nın Somali’nin gerisinde kalmazlar. Akp’nin okullarına giderek bunların gerisinde kalıyorlar.

Yolda yürürken yanlışlıkla elinden çekirdeğini düşür, meyve ağacı fışkırıyor. İnsanlık varolduğundan beri dünyanın en bereketli toprağı kabul edilen Anadolu’da oturuyoruz.
Akp bi tarım politikası uyguladı…
Kendi kendine yeten yedi ülkeden biriydik, aç kalmamak için 126 ülkeden tarım ürünü ithal ediyoruz.

Sümerler Hititler Karyalılar Frigler Lidyalılar dahil, bu topraklarda saman ithal eden tek medeniyet Akp medeniyeti!

Dünyanın en önemli altı turizm ülkesinden biriydik.
Bir yılda 40 milyonun üzerinde turist geliyordu.
Şimdi tatil olunca Suriyeliler bile ülkelerine gidiyor, düşün gari.

Düzeltmeye kalkıp da bozmadıkları alan kalmadı.

Hiç dokunmasa, hiç konuşmasa, dolar kendi kendine düşecek.
İşbaşı yaptı, dolar yukarı.

Samimiyetle söylüyorum…
Asrın liderimiz çalışmasa, memleketi daha iyi yönetiyor aslında.

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/tatil-herkese-dokuz-gun-asrin-liderimize-bir-ay-olmali-2596988/

Aslında sevmiyorum böyle şeyleri, demiştim demeyi

Arşivlerim, bırak kelimeyi, cümleyi hemen olmazsa tek harf bile değiştirmiyorum…
Yazım hataları…
Internet arşivleri ise ispatlı şahidim!

Ama…
Allah belamı versin yazdım, çok iyi hatırlıyorum yazdığımı…
Gün gelip kapitalizmin çökeceğini!

Hem de bayağı bir oluyor yazalı…
Mantık kardeşim mantık ama bir o kadar önemli bilgi…
Gelmişi, geçmişi, geleceği (…)
Toplum, TOPLUMLAR…
Hep yazıyorum kendi toplumun, kültürün, tarihin, dilin bir o kadar önemli diğerleri…
Çünkü…
Çok şey öğrenebiliyorsun!

Tarih tekerrür etmiyor…
İnsan cehaletinin, unutkanlığının, aptallığının neticesinde…
Kısır bir döngü, devir daim sadece!

Böyle YAZ…
Böyle tanıdım, sevdim seni…
Değer verdim, TÜM KITAPLARIN dört duvarımda…
Akıllı, uslu, mantıklı…
Ve gerçekçi, böyle yaz al canımı!

###
Okumamıştım bahis ettiği kitapları, yazarların ismini bile duymadım dı…

The Ravens of Zürich

CAPITALISM, SOCIALISM AND DEMOCRACY

https://eet.pixel-online.org/files/etranslation/original/Schumpeter,%20Capitalism,%20Socialism%20and%20Democracy.pdf

Theorie der wirtschaftlichen. Entwicklung

https://www.google.de/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=7&cad=rja&uact=8&ved=2ahUKEwi5tNWNiZLdAhWHtosKHY0bAyQQFjAGegQIAxAC&url=http%3A%2F%2Fwww.digibess.it%2Ffedora%2Frepository%2Fobject_download%2Fopenbess%3ATO043-00855%2FPDF%2Fopenbess_TO043-00855.pdf&usg=AOvVaw30V7FwMkKjkeLmYV21DfR0
###

Kısır döngü

Kaos Teorisi…
Karmaşık ve öngörülemeyen olayları inceleyen bilim alanı.
Baş ilkesi “kelebek etkisi”; İstanbul’da kanat çırpan bir kelebeğin New York’ta kasırgaya sebep olacağı ihtimali üzerinde duruyor.
Beklenmedik gelişmeleri nasıl belirleyebileceğimizi öğretmeyi amaçlıyor.
Evet, konumuz yaşadığımız ekonomik kriz!
Bu büyük kasırgaya karşı nasıl önlem alacağız?
Tek cümle yazayım:
Bu sadece bizim sorunumuz değil; dünyada var olan finansal sistem-model yaşatılamaz. Çünkü:
Bitmez tükenmez her küresel krizden sonra geçersizliği daha önce ortaya çıkmış ekonomik modellere sarınılıyor!
“Serbest piyasa” yalanıyla “kalp krizi” geçiren finansal sistem “makineye bağlanarak” yaşatılıyor! Görülüyor ki:
Ortalama her yedi yılda bir “hasta” kriz geçiriyor. Ama inatla geçersizliği görülmüş şok tedaviyle yaşatılıyor… Oysa:
İster A. Smith’in klasik iktisat modeli…
İster D. Ricardo’nun karşılaştırmalı üstünlük modeli…
İster F. Hayek’in Avusturya iktisat modeli…
İster M. Friedman’ın monetarits/parasal iktisat modeli…
İster J. Stiglitz, G. Mankiw, A.Blinder, S. Fischer, D. Romer, J. Taylior’ın neo-Keynes iktisat modeli… (Ki J.Maynard Keynes ile alakası yoktur.)
Gerçek şu ki hepsi ölü…
Ölümlerini kaç kez daha göreceğiz?
BÜYÜK BELA GELİYOR
Bugün bankaların bilançosunda bir katrilyon dolar var!
Dünya kötü kredilerden oluşan mayın tarlası! Son 10 yılda borçlanma 60 trilyon dolar arttı; ve borçlanma (borç/GSMH) oranı tarihi rekor kırdı. En iyi ihtimalle batık kredi miktarı 1.5 trilyon dolar diye hesap ediliyor. Bu borcun çoğu özel sektörün! Eskiden olduğu gibi bu borçların devlet borcuna dönüştürülmesi de artık imkansız; çünkü devletler zorda…
Borçlanma kalkınmadan hızlı seyrediyor. Para politikaları -kısa zamanlarda kısmi kârlar getirse de- artık işe yaramıyor. Böylesine bir “yalan düzen” sürdürülemez.
İstihbarat analizi, yetersiz veriyle olayları tahmin etme üzerine kuruludur. Finansal krizin dünyada (ve kuşkusuz Türkiye’de) sıklıkla yaşanacağına dair o kadar çok veri var ki? İnsanlar görmek istemiyor. Ya da şöyle yazayım:
– Ekonomistler bilim insanı değil dogmacı…
– Akademik dünya çok yıprandı/entelektüel durgunluk yaşanıyor…
– Bütün siyasal partiler “aynı reçeteye” güveniyor…
Yoksa…
“Birileri” -kendini bile yok edecek- bu geçersiz iktisadi modelleri ısrarla neden önümüze sürsün? Örneğin…
1998 ve 2008’de ABD’nin yaşadığı son iki krizin dinamikleri tıpatıp benzer. Ama “birileri” ısrarla bu ölümcül kısır döngüden yana!
İnsanoğlu aklını/rasyonel olmayı kaybetti; kendini ve başkalarını kandırıyor. Oysa.
Akıl almaz büyüklükte belalar geliyor…
KUZGUNLARI TANIMAK
Nuh’un gemisi Ağrı Dağı’na oturunca peygamber, çevreden bilgi almak için ilk kuzgun’u gönderdi. Geri dönmediği için kuzgun lanetlendi kapkara hale getirildi. Oysa…
Adem ile Havva’ya ilk defin işlemini öğreten kuzgun idi.
Zekası tartışılmaz bir kuş türü kuzgun! Yunan mitolojisinde “kehanet tanrısı” olarak bilinen Apollo’nun yardımcısıydı!
Kuzgun, geleceği öngörüyor mu?
Felix Somary (1881-1956) adını duydunuz mu?
“Zürih Kuzgunu” deniyordu ona…
Dünyanın en iyi döviz uzmanı olarak biliniyordu. Finansal faciaları ve acı yansımalarını tahmin etmesiyle ünlüydü:
– I. Dünya Savaşı’nı öngördü…
– 1929 yılındaki dünya ekonomik krizini öngördü…
– II. Dünya Savaşı’nı öngördü…
Sonra adı unutturuldu! Yaşadıklarını yazdığı “Zürih Kuzgunu” kitabı 1960’ta Almanca basıldı. İngilizce çevirisi ancak 1986’da yapıldı!
Çünkü Somary, içinde bulunduğumuz kırılgan finansal sistemin çıkmaz yol olduğunu söyledi.
Keza:
Viyana Üniversitesi’nden sınıf arkadaşı Joseph A. Schumpeter (1883-1950) de ismi unutturulan ekonomistlerden.
Gelecekte Uber taksiciliğin olacağını ve kağıt gazetelerin ortadan kalkacağını söyleyen iktisatçıydı.
Ve suçu büyüktü; “Kapitalizm, Faşizm, Demokrasi” kitabında kapitalizmin mutlak öleceğini yazdı.
– Geleceği iktisatçı planlamacıların inşa edeceğini yazdı…
– Devletin bulunmadığı bir piyasanın olamayacağını yazdı…
– Demokrasinin, halkın idaresinin tecelli ettiği bir ideoloji olmadığını yazdı…
– 20’nci yüzyılın ilk seçilmiş faşistinin ABD Başkanı Wilson olduğunu ve Mussolini ile Hitler’in onun “paltosundan” çıktığını yazdı…
Kuşkusuz Schumpeter -tıpkı Somary gibi- hemen rafa kaldırıldı!
Tüm bunları yazmamın sebebi şu:
Farklı okumalar yapmalısınız. Örneğin:
James Rickards, 35 yıl ABD finans bölgesi Wall Street’te çalıştı…
Başta CIA olmak üzere 16 Amerikan istihbarat kurumunun bağlı olduğu üst konsey ile Pentagon’a danışmanlık yaptı.
John McCain’in 2008’deki başkan adaylığında ekonomi danışmanı olarak bulundu.
Bir kitabı “Çöküşe Giden Yol” dilimize çevrildi.
Yakın gelecekte yaşanılan küresel ekonomik kriz ile -kuruluşundan bugüne- 28’inci dünya medeniyetinin topyekun çökeceğini iddia ediyor.
Olaylara farklı “pencerelerden” bakınız.
Siz “kuzgun” olunuz! Yoksa…
Gelen girdap Nuh’un Gemisi’ni batıracak!

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/soner-yalcin/kisir-dongu-2596964/

ESWE

Günaydın, gününüz, gönlünüz aydın olsun.

Sokakta kardeşin horozları ötüyor, hava serin…
Üüürü üüü…
Seslerini duyuyorum, pencereler ardına kadar açık. Valideyi kuaföre götürdüm…
Yedisinde de kadın milleti, yetmişinde de!

Bir uyanış…
Tarifsiz!

Allah’ımmm kurtar, kurtar Rabbim kurtar.

İlaç daha yeni yeni tesir etmeye başladı…
Bu şeklini çok şükür çok nadir yaşıyorum, tek el, parmak parmak yazıyorum…
Kaç saattir ayaktayım, dün yazdım ya dökülüyorum. Dünkü halimi öpüp öpüp başıma koyasım var.

Ne zamandan beri elime silah almıyorum…
Hani dedim pezevengin yüzünü gözümün önüne getireceğim…
Hem vallahi hem billahi tıraş ettim, kulaklarını kopardım…
Çenesini dağıttım, yanakları delik deşik oldu…
Burnuna üçüncü delik açtım…
Ama bir türlü iki kaşının arasını vuramadım!

Uzun lafın kısası…
Tüfekte sorun yok destekli…
Tabanca ağır geldi…
Eksersiz, süreklilik hele bende mecburi!

Yok arkadaş yok vallahi billahi ben bitmişim…
Erkek demeye…
Milyar şahit lazım!

Milyar dedim aklıma geldi…
Dikkatinizi çekerim Suriye…
Rusya zaten, ABD, Fransa hele Almanya…
Afrika kardeşim Afrika…
Zavallı insancıklar, Afrika dendi mi gelir gözümün önüne bebeler…
Bir deri bir kemik…
Hiç düşündünüz mü ki O adi, kalitesiz pezevenk dahil neden Afrika’ya hücum etti?

Çin, Çin…
Çin nere Afrika nere…
2030 yılında Afrika nüfusunun 2 milyar olması beklenmekte(!)

Muazzam bir Pazar…
Hele hala mevcut olan yeraltı servetleriyle…
Ehhh…
Hürmüz boğazı…
Deniz taşımacılığı, Suudi Arabistan karşı yakası…
Stratejik önemi, menfaat dünyası!

Çok şükür azıcık açıldım…
Konuya geçmeden önce Frankfurt’tan söz etmek isterim size…
Buralarda yaşayanlar muhtemelen farkındadır, duymuşlardır; diktiler kentin göbeğine Kahpedoğan heykelini, niye?

Ondan önemlisi Alman haberlerinde yer aldı…
Gençten biri olsa olsa 25 – 27 arası…
Anne – babasının götü ile osurduğu besbelli…
Psikolojik sorunlu, ezim ezim eziliyor olmalı, yiyip bitiriyor ONLARI aşağılık duygusu…
Millet tabii bu heykele tepkili, üstüne üstlük altın kaplamalı…
İşte diyor o psikolojik özürlü gencimiz:
“Natürlich verteidige ich… Er ist mein Präsident!”
Yani…
“Tabii ki müdafaa edeceğim O benim cumhurbaşkanım”
Evladım, güzel çocuğum o halde ne bok yemeye Almanya’da yaşıyorsun, siktir git Tayyipistana…
Tayyip bakar sana!

Tepkili bir genç kızımız, muhtemelen Türk olsa gerek en azından ama belli yabancı…
Diyor ki:
“Deswegen Leben wir in Deutschland, die Meinungsfreiheit ist uns wichtig!”
Türkçesi;
“Bu yüzden Almanya’da yaşıyoruz, özgürlüğümüz, konuşma hürriyetimiz bizim için önemli!”
Pekiii,
Bu heykeli dikenin amacı neydi?

İşte tam da bu ortamı yaratmak, dikkat çekmek…
Bu gibi tartışmalara zemin hazırlamak!

Neyse geçelim, benim, bizim etkili olabileceğimiz konuların dışında…
Tek tek mücadele verdiğimiz sürece ne köy olur bizlerden ne kasaba!!!

Yine hatırlı okuyucularım bilirler…
Ne çok önem veririm örgütlenmeye, teşkilatlanmaya…
Birliğe kardeşim birliğe…
Tek yürek tek ses olmaya!!!

Dün çok erken gittim kulübe…
Çok güzel bir manzara, kuzular, koyunlar, inekler ve de atlar…
Bakıyorsun sağa, karşında koca koca tepeler, orman…
Solda ayni manzara!

Gözün alabildiğine yeşilin her çeşidi…
Dünya güzeli…
Huzur kardeşim huzur memleketi!

Kulüp dağların birinin tepesinde, iğne atsan düşmeyecek yere…
Tam zirvede…
Havalar, dedim ya ne zamandan beri elime silah almadım, gitmedim, GIDEMEDIM kulübe…
Ana bu neee?
O kadar şaşırdım ki anlatamam, hiç beklemiyordum bu manzarayı…
ESWE…
Bu da ne?

😊

Tabii buralarda yaşamayan bilemez…
Bu şirkette müşterilerimden biriydi. Enerji ve ulaşım…
Öf de öf o biçim!

Bina spor kulübünün binası, futbol sahası…
Wehen…
Oldukça başarılı bir kulüp, atıcılık kulübü kiracısı…
Daha doğrusu hepsi devletin yani belediyenin mülkü…
Bakın BURASI ÖNEMLI bilmiyorum Tayyipistandaki durumu…
DIKKAT YANI…
Camiiyse camii…
Elbette çok önemli ama güzel kardeşim ölmedik ki…
Demek istediğim yaşıyoruz, inşallah Rabbin bizden beklediği şekliyle, ahlaklı, terbiyeli…
Yaşıyorsan güzel kardeşim hem bu tarafın hem öte yanın hakkını vermek insanlık görevi!

ESWE sponsor olmuş kulübe…
Bina sanki yeniden yaratılmış, sahası…
Dedim ya iğne atsan yere değmeyecek, o kadar kalabalık o kadar yoğun…
İnsan kaynıyor, ne ararsan var her yaştan canlı.

Anneler bebeleri ile…
Dedeler, nineler. Gençler…
Cıvıl cıvıl ya cıvıl cıvıl…
Muhtemelen Türkiye Cumhuriyeti’nde de öyle olmalı, bilmiyorum tabii sadece bir tahmin…
Devlet…
Diyor ya vergi ya bağış…
Şirketlerin çoğu tercih ediyor bağışı, çevresine yararlı olmayı…
Tabii koca koca binalardaki kendi reklamları çabası…
Ne yapacaksın kardeşim, hayat böyle al gülüm ver gülüm dünyası…
Demem o ki…
Bak BADEM, LAIK ayrımı yapmıyorum sadece bir öneri…
Hizmetse hizmet ama insanlara lütfen faydalı, yararlı…
YETERINCE, fazlası…
Camii var IMAM yetiştirme yurdu…
Çoğunlukla yobazı (…)

Dispanseri…
Gençler ve ihtiyarlar için…
Kadınlar için sosyal faaliyet alanları…
ULANNN Hayvan…
Kadın barındırma yurtları…
Devlet…
Devletse, yoksa zaten varsa bile böyle düzenleme…
Geliştirilmeli, ÖZENDIRILMELI…
Zengini…
Ziyanı yok yapsınlar reklamlarını ama genci, ihtiyari, kadını…
Faydalansın, yararlansın, gelişsin…
Gelişsin, ilerlesin…
Bu yurdun insanı, hepimizin vatanı!

Benim şarkım, kaderim

Dökülüyorum…
Geberemedin gitti, döküntü seni!

Zara-Hastane Önünde İncir Ağacı

İyi geceler, Allah cümlemizi, evlatlarımızı, canımızı, malımızı korusun…
Vatan ve milleti.

Evdeyim gideceğim kulübe, Euro 7,33 dolar 6,24

Getireceğim O…
Kahpedoğanın yüzünü özümün önüne…
Sıkacağım kurşunu!

Başta Trump’a…
Tabii danışıklı dövüş değilse, Israil’e…
Bu zibidinin düşmanı kim varsa devlet düzeyine, istihbarat örgütlerine…
Sokun…
Ya Tayyipistana veya Almanya’ya istediğim silahı…
Yazmıştım hangisini…
Mıhlayayım a.cık ağızlıyı tam alının ortasından!

Ah Önder ben senin ağzına yüzüne s.cayım emi

Geri geldim, moralim çok bozuldu. Kendi gençlik yıllarımı hatırladım…
Affedersiniz, özür dilerim…
Tabiri caiz ise Onun yaşlarında g.tüm çoktan b.ktan kurtulmuştu…
Tüm yaşanmışlık, tüm aksilikler her şey unutulmamış ama ardımda kalmış gibiydi…
BAKMA…
Hala, hani her an kaçıyorum, koşturuyorum ya…
Kendim için değil, benden bana daha yıkın olanlar için değil, çekirdek aile…
Sevdiklerim…
“Takıntılar”, yoksa benim çok şükür “tuzum kuru”
Yapmışım gerekenleri vakti zamanında.

Hesaba dahil etmediklerim, aklımın ucundan bile geçmemişlerdi…
Senin gibi, işte onlar…
Kendimden çoktan geçtim, evlat…
Sağlığı tüm bunları, böyle şeylerin olabileceğini düşünemedim, düşünemedim.

Çalışamıyorum ki…
El ekmek tutmuyor, bırak elleri, bileği…
Parmaklarım bile çoğu zaman bana itaat etmiyor, bacaklar…
Allaha çok şükür kötürüm gibi oturmuyorum kenarda ama ne yaşıyorum ne ölüyüm, Araf’ta…
Lotto, motto da tutmuyor ki vereyim her bir sevdiğimin eline birkaç yüz biner Euro…
Sen dahil, çekil kenara…
Bende dertten, üzüntüden, düşünmekten kurtulayım…
Çıkmadı ki bunu yapayım.

Annem demin dedi “Önder gözlerinin içi kıpkırmızı!”
Hani yazdım ya dün, bir güzel uyku geçerim diye. Nerede?
Uyu, uyan…
Geldim gittiğim yerden geriye…
Uzandım…
Gazete okuyorum, Soner Beyi okudum sonrasında Sayın Çölaşan’ı…
Gözümün önüne ne geldi biliyor musunuz?
Hayalimde canlandı…
Soner Bey ve hep iddia ettiğim gibi kişinin tecrübeleri…
Deneyim kardeşim, deneyim…
Bilgi…
Ama gerçeği!

Yazıyor çiziyor gene, kısmen yazdıklarına katılıyorum…
Kimi bilgi ise benim bilgi düzeyimle yanlış, evet yanlış…
Yalan, dolan demiyorum. Demek istemiyorum…
Çalışıyordum, çalışabiliyordum o zamanlar. Wiesbaden…
Hessen eyaletinin başkenti olmakla birlikte kaplıca sahibi…
Tee Romalılar dönemine dayanır tarihi…
Öyle semtleri var ki sadece aklın durur derim, akla ziyan yani…
Sonnenberg bunlardan biri…
Beylik köşkleri, kocam kocam bahçeler içeresinde üç – dört katlı yapılar…
Gir içine…
3-5 metre yüksekliğinde tavanlar…
Kayboluyorsun odaların içinde ya resmen kayıp oluyorsun.

Müşterilerimin bir kısmı burada ikamet ediyordu veya buradan çalışıyorlardı…
Yönetiyorlardı “imparatorluklarını”
Bundan on, on beş sene öncesiydi…
Bir Catering sahibi…
1000 kişilik kadrosuyla devasa bir organizasyon, Sonnenberg’te ikamet ediyor…
Çağırdı beni bir sorunu vardı, hal ettim. Dedi otur bir kahve içelim…
Oturuyoruz karşılıklı, benden 10, 15 yaş büyük olsa gerek…
Laf lafı açtı, sordu “saat ücretin kaç para?”
Dedim duruma göre 120 ile 350€ arası…
Merak etti, şirketinde de sorun varmış, ofisinde…
Ağ meselesi…
Bir garip güldü, aşalar gibi demek istemiyorum, takdir eder gibide bir gülüş değildi, bir garipti…
Dedi…
“Ben bu parayı dakikada kazanıyorum!”

Artık aklından ne geçtiyse…
Bak kardeşim…
El ayak tutmuyor ama paradan para kazanması benim için çocuk oyuncağı…
Sorun…
Nakit azlığı!

Bilmiyorum katılır misin yazacağıma…
İster dünyada siyasi ister teknolojik gelişmelerden haberdarım…
Paradan para kazanmak…
Zamanı geldiğinde bir para birimini satıp vakti saati geldiğinde bir başka birim satın almak…
Para bir ürün, bir mal…
Al gülüm ver gülüm yani…
Kendime bu konuda çok güveniyorum, zamanlama…
Ancak…
Akacak ki gelecek ki riske giresin…
Üç, beş ile gireceğim işin içine gelmeyeceğini, kazanamayacağımı bildiğim için…
KIYAMIYORUM…
Bir yakınım demek istemiyorum, bir dosttan öte…
Kan bağı olmasa bile bir GÜNDE…
Ortalama 40 – 50 bin Tayyip Lirası kazanıyor, borsa…
Ve döviz işlemleri ile…
Örneğin sadece bu gerçek yüzünden, bildiğim, şahit olduğum bu gerçek yüzünden Soner Beyin yazdıklarına katılmam mümkün değil. Belki ileride…
Allah nasip ederde bir gün dönersem memlekete ki yaptım…
Hepimiz yapıyoruz, neredeyse tüm gurbetçiler, parada para kazanıyoruz…
Faklı bir şekilde yine yaparım, maksat günlük harçlığı, nafakayı çıkarmak…
DIKKAT, DIKKAT, DIKKAT
Bak…
Bunu buralarda yapamıyorsun, yani yaparsın ama uğraştığına değmiyor…
Üç, beş kuruş için değmez…
Neden biliyor musun?
Çünkü devlet, devlet gibi devlette ondan…
Düzen…
Bankacılık sistemi, denetim, kanunlar buna izin vermiyor
!

Tabii var burada da yol ve yöntem…
Paranı altına yatır mesele. Evlat için almıştım…
Cüzi bir rakam ne takacağız geline ne vereceğim oğlanın eline…
İster inan ister inanma…
Nema…
Yüzde 10, 15 civarında…
Katlıyorsun paranı yani!

Hiçbir banka vermez bunu sana…
Hele bu zamanda!!!

Külçe altın kardeşim külçe altın…
Gerçeği…
Kâğıdı, tahvili…
İncik, boncuk, beşi bir yerde değil!

Kaldı ki…
Külçe altın Almanya’da vergiden muaf…
Ne güzel değil mi?
Tayyipistanda pırlanta, galiba elmas gibi.

Neyse çok uzadı ve ben sıkıldım…
Kısadan hisse…
Ah Önder ben senin ağzına yüzüne s.cayım emi…
Sevdiklerim, benden olanlar üzüyor beni…
Ve ben…
Çalışamıyorum ki onlara, canlarıma faydalı olayım!

oku Soner Beyi

oku, Sayın Çölaşan’ı

Gittim kardeşe

Jack evde yalnız diye…
Gördü beni zıpladı üstüme, grip olmuş pezevenk, göğsü hırıl hırıl…
Ana bir baktım kardeşte evde, dada da…
Haftada bir evden çalışıyor, dada nezle olmuş, baş ağrısı evde…
Hadi dedim al Jack’i gidelim gezmeye…
Allah’ım görülmeye değer bir manzaraydı, çimenler arasında oğlanın ve köpeğinin koşturması…
Cep yoktu yanımda ki fotoğraflarını çekeyim, tek kelimeyle harikaydı, harika…
Aldım ikisini birden ayaklarımın altına, alt alta üst üste…
Üçümüz…
Gıdıkladım ikisini de…
Çok güzeldi çimenler üzerinde…
Hadi dada gıdıklanıyor pezevenk de Jack’e ne demeli?
Mıncıkla beni diye bakıyor gözümün içine!

😊

Yoruldum, geldim dükkâna, çıkıyorum şimdi gene…
Canım istemiyor gitmek, gitmem gereken yere!