IMEI’i yazmaya devam edeceğim ama bugün değil, kendi üzerimde deneyler yapıyorum. Çok bıktım. Usandım. Veriler, gözlemleme… Bu hayat ki hayat değil benim ki, yaşamak. Günler geçmez böyle. Kendi kendimden tiksindim desem yeridir, birde benimle yaşamak zorunda olanları bir düşünün. Hakkım yok buna, bir çözüm bulmalıyım

Okuyorum…
Okudukça kafamda sorular oluşuyor, cevap isteyen sorular…
Robert Koch und Louis Pasteur
Bu iki bilim insanının çekişmesi çok etkiledi beni. Yollar yürümekle aşınmaz ama yol arkadaşlarını usandırabilirsin bir türlü hedefe ulaşamasan. Bak…
Bugün kalp atışlarım yetmiş civarı, seksene ulaşmadı…
Nedeni…
Çok şükür iyi haberler, en azından sevdiklerimden. Ya çok bir şey istemiyorum…
Herkes sağlıklı olsun, yuvarlanıp gitsin bana yeter, üzülmüyorum o zaman. Bu yaşıma kadar “mütevazi” bir hayatim oldu, Allahtan dileğim bundan sonrasının da böyle geçmesi.
Kaba, saba şeyleri sevmediğim gibi…
Gösterişte uzaktır bana, övünürüm…
Yok…
Mal, mülkle değil sevdiklerimle. Esas olan insan…
Sevgi, saygı, güven…
Sadakat…
Onlar yol arkadaşım değiller onlar hayat arkadaşım…
Anca beraber, kanca beraber.

Bak oku pezevengi…
Dönek ve kalitesiz pezevengi…
Kapasiteler…
Ekonomistlerin ortak kanısı Tayyipistan tek başına çıkamaz bu işin altından…
HIRSIZ…
Baş, elleri ise damadı olduğu sürece…
Düzelmesini istiyorlarsa, istiyorsan, onlar kendini…
Sen…
Onları tasfiye etmelisin.

MCKinsey

Felsefe, meditasyon, çağ atlayan insan, ahlak, terbiye ve IMEI üzerine

Felsefe…
Felsefenin değeri, hayatımın önemli bir parçası…
Sevmem yüzeyselliği…
Kaba saba hal ve hareketleri, eşyayı…
Zarafet, nezaket, terbiye…
Bilgi…
Özellikle kadın denilen varlıkta aradığım vasıflardır. En güzeli…
Bilginin gerçeği…
Terbiye kardeşim, görgü, çekidenken yetişme ise en mükemmeli!

Dün gittik yüzmeye…
Su masajı…
Aman ne iyi geldi…
Gençliğimden beri gittiğim bir yüzme havuzu, şifalı su…
Veee…
Tek tük Türk var, yabancı…
Hala öyle ancak eskiye nazaran Türk sayısı artmış durumda…
Şaşırma…
Kardeşim takarsın koluna manitayı, karını, aileni gidersin gideceğin yere…
Türk varsa, al muhtemelen başına belayı…
Tek neden bu!!!

Yoksa bana ne ondan bundan…
Bana ne???

Bir fındık popolu, küçük bir kız çocuğu…
Üç – dört yaşlarında olsa gerek, o gözler, o saçlar…
Bayıldım ya bayıldım, acayip sevimli. Millet almış çoluğunu çocuğunu gitmiş yüzmeye. Bizimkilerin başka planları varmış yoksa alırdım yanıma. NEFRET EDERIM BÖYLE ŞEYLERDEN…
Affedersiniz…
Dal, t.şak meydanda…
Çocukların yanında…
Muhtemelen kadınların soyunma odası ve duşlarında da aynı manzara!?

Edep kardeşim edep…
Terbiye…
Ne gereği var doğal bir şey olsa bile ne gereği var çoluk çocuk yanında bu halde gezmeye?
Kapa duşun kapısını yıkan ya…
Belki ben yanlışım ama bence doğru olan bu!

Neyse…
Felsefe…
Işkence…
Benim kafa iyice gitti…
Dün eve geldiğimizde hanım tepemi attırdı, hep derim sevdiklerim benim sonum olacak…
Kalp atışım ki saat öyle diyor HEFTIK…
147…
Ya eninde sonunda bana kalp krizi geçirtecekler veya inme!

Gece…
Bir başladı ağrılar…
Kıvrandırıyor beni, aldım uyuşturucuyu aldım başka ağrı kesici…
Uyumak ne mümkün…
Başladım düşünmeye, geçmiş aklıma geldi…
Bir zamanlar bana öğrettikleri, işkence, eziyet altında çeneni tutmayı…
Meditasyon…
Tek çaresi. Olmayacak başka türlü, bu zıkkımlardan kurtulmam lazım…
Doktorlar çare olamıyorsa uzak doğu felsefesi…
Hayat anlayışı, içe dönme…
Kendini toparlayarak kalan enerjiyi yönlendirme. İster inan ister inanma gerçekten var böylesi…
Uzakdoğu sporları mesela, acıya dayanma…
Diyorum ya düz duvarları tırmandıracak bana!!!

Neler var dünyada…
Bildiğimiz ve bilmediklerimiz, bildiğimiz halde uygulamadıklarımız…
İnsan ve beyni…
Tepeden inme ve tersi, tersi dedik te aklıma geldi…
21. yüzyılda çağ atlayan insan, teknoloji…
Halbuki…
“Çağdaş insan” atalardan kalma değerleri, bilgileri hala kullanmadığı, kullanamadığı gibi…
Nicesini özümseyemedi!

Bir öğrenmişiz Allah – Lillah söylemini…
Duyduğumuz anda akan tüm sular duruyor, beyin denilen devredışı kalıyor…
Dünya neler ile uğraşırken ülkemiz…
“Sağ olsunlar” bademler sayesinde nerelere gitmekte…
Ayaklar…
Baş, başlar yalaka olduğu bir düzende Önder…
Birde para mı kazandıracak pezevenge?

IMEI (International Mobile Station Equipment Identity)…
MAC (Media Access Control) gibi…
TCP / IP (Transmission Control Protocol/Internet Protocol) gibi…
Bir İnsanın DIKKAT ayak ve parmak izi gibi….
Tekildir!

IMEI…
On beş rakamdan oluşan ve dediğim gibi dünyada tekil olan bir rakamlar dizinidir…
Bilgisayarınızda bulunan ağ kartı MAC adresi gibi değiştirilebilir…
Örneğin kaybetme, çalınma veya bir suç işlemek için kullanıldığı durumlarda değiştirilebilir…
Cep telefonları ve bilgisayar vasıtasıyla bu numarayı değiştirebileceğiniz yazılımlar var piyasada…
Ben…
Buna mecbur kalmadığım sürece bu gibi yöntemlere başvurmam, vurursam da izlediğim yöntem genelde farklı olur. Şöyle ki…
VAR…
Sürüsüne bereket > klonlanmış < ve / veya çalınmış >>> gerçek numaralar <<< olduğu gibi…
Listeler de vardır, örnek vermek gerekirse:

Doğrudan online’de oluşturabilirsiniz…
AMAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA…
Dikkat etmeniz gereken bir husus var…
Ağ kartlarında olduğu gibi her telefon üreticisinin de kendine göre numara haznesi vardır.

Örnektir incele

Tabii tıpkı silah, bomba, bilişim konuklarında olduğu gibi benden daha ayrıntılı bilgi beklemeyin…
VERMEM…
Suça teşvik ve iştirak edemem!

Genel bilgiler ile yetineceğim bir istisna dışında…
Bu da benim gibi yurtdışında yaşayıp, Tayyip itine para kazandırmak istemeyenler için özel bir durum olduğu içindir.
Yazılım ismi gene veremem, aslında genel olarak HEX editörü diyebiliriz…
Çünkü işletim sistemine, modeline göre değişebilir, değişiyor…
AMA…
Örneğin eski model bir TÜRK akıllı cep telefonunuz varsa onun numarasını şu tuş kombinasyonu ile öğrenebilirsiniz:

*#06#

Bunu bir yere not edin, yurtdışından getirdiğiniz kendi cep telefonunuzun numarasını da aynı şekilde öğrenip >>> kaybetmeyeceğiniz <<< bir yere not edin.

Tayyipistanda olduğunuz ve emin değilim galiba altı haftaydı, aşkın bir süre kaldığınız takdirde eski TÜRK cep telefonunuzun numarasını kullanabilirsiniz. Örnegin…
Almanya’ya dönmeden evvel tüm işlemi tersine uygularsanız alışık olduğunuz cebi iki ülkede de kullanabilirsiniz. Ben bu yöntemi kullanıyorum…
Şimdiye kadar bir sorun yaşamadım AMA mesuliyette üstlenemem, herkes yaptığından kendisi sorumludur!

O kadar adi ki bu insanlar, şerefsiz…
Ve bilgisiz onların bu adiliğini, şerefsizliğini ve de bilgisizliğini anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalır…
Her zaman iddia ederim her şeyleri göstermelik…
Deneme ve yanılma yöntemi, çocuk gibi sınırlarını, nereye kadar gidebileceklerinin sınırlarını…
O çerçeveyi…
Bu yöntem ile belirlemek zorundalar. Cep telefonları ve bu uygulama, anlamsız ve gereksiz buna güzel bir örnektir.

Robert Koch…
Ve Louis Pasteur isimleri sizde bir çağrışım yapıyor, sizlere bir şey ifade ediyor mu?

Başka…
Konuyla ilgisi olmadığı halde daha iyi anlamanız için ne demek istediğimi, bir örnek vermek istiyorum sizlere.

Biri doktor bir Alman, diğeri Fransız, fizikçi…
Kimyacı ve ikisi birden mikrobiyolojinin babası sayılırlar.

Hatırlayacaksınızdır Şarbon (Milzbrand erreger) meselesini…
Yarına kadar size düşünmeye bir fırsat, belki araştırmaya…
Şarbon hastalığı ile >>> solucan <<< arasındaki bağ nedir???
Ve…
Robert Koch…
Louis Pasteur’ün ne ilgisi var bunula?

Cevabı yarına, gidip geliyorum…
Bir bu dünyadayım bir öte tarafta…
Sonra…
Çiftçiliği, hayvancılığı BIZZAT öldürdü ya O vatan haini pezevenk…
Köylümüz…
O saf tertemiz insanlar, Atatürk…
Ve Köy Enstitüleri, ahhh…
O kadar çok anlatılacak var ki!

oku

Robert Koch…
Louis Pasteur arasındaki bilimsel çekişmeye hiç değinmeyeceğim…
Rekabete…
Ancak eski bir özdeyişi hatırlatmak isterim; “Her Yol Roma’ya Çıkar”
Evet, tarih bizlere eşsiz bir hazine, kendi atalarımız bile bunu şu sözlerle ifade etmişler…
“Bükemediğin bileği öpeceksin”
Düşman gördüğün bir kimseyi yenemiyorsan eğer…
Dostluğunu, liyakat ve sadakatini kazan!

Getiri…
Ve götürü…
DENGE…
Böyle idare etti, toprağına toprak kattı Roma…
Hep bana Rabbena olmaz, olmamalı…
Bilgi…
Eskiden de çok önemliydi günümüzde ise bilgi birikimi…
Elzem!

Bir tarafımı yırtıyorum yıllardan beri…
Enerji…
Allah bu ülkeye kafadan, beyinden başkaca her şeyi vermiş, kullanmasını bilmeli…
Bademler…
Daha yeni güneş enerjisini kesif etti!!!

Küfür edeceğim…
Okuyan…
Kadın var, çoluk çocuk, soruyorum bu zibidiler küfrü hak ediyor mu hak etmiyor mu?

Sığır bunlar ya bildiğimiz sığır…
Öküzün ta kendisi…
Ve sözü yerine getirdik, o halde devam edelim konumuza…
Cevaplamak istiyorum dünkü sorumu…
Şarbon…
Öyle garip bir hastalıkmış ki…
YEREL, bölgesel…
Evet daha iyi anlamanız için konuyu açmam gerekir, biraz abartarak yazıyorum…
Örneğin iki tarla, çayır ”yan yana”
Birinde otlayan sığırlar telef olurken diğerindekiler sağlıklı…
Tabii bir nevi cahiliye dönemi, insanlar daha bugünkü bilgi ve bilince ermemiş…
1880’li yıllardan söz ediyorum…
Mikropların varlığı tahmin ediliyor ama bilimsel kanıtlanmış bir veri yok elde…
INGILTERE…
Pasteur, asistanı ile büyük oranda sığır kaybeden bir yetiştiricinin yanına gider ve kendinse sığırların otladığı, telef oldukları çayırı göstermesini ister. Konuşuyorlar aralarında…
Bir ara soruyor Pasteur telef olan hayvanları ne yapıyorsunuz diye…
DIKKAT DIKKAT DIKKAT…
Yetiştirici…
Gömüyoruz diye cevap verir, herkes böyle yapıyormuş!!!

Pasteur’ün muhtemelen beyninde şimşekler çakmıştır…
Göster diyor nereye gömdünüz…
Yetiştirici gösterir, Pasteur yere eğilir ve toprağı inceler…
Heyecan ile asistanına yönelip sorar:
“ANLIYOR MUSUN? Anladın mi nedenini”
Asistan şaşkın, anlamamıştır Pasteur’ü…
Gördüğü toprak ve solucanlar!

Bilinmesi gereken…
Toprağa gömülen her canlı…
Ve yine…
Yeryüzünde yaşayan her canlının, ister tabiat de istersen Yaradan…
Buna gerek gören…
Bir işlevi vardır, bir görevi…
Örneğin bok böcekleri toprağı gübreler, solucanlar ise havalandırır…
Doğru yanış bilemem, örneğin bok böcekleri olmasaymış yeryüzünü bir metre dışkı kaplarmış…
Allah…
Yaradan, inanmayan kâfir bence. Ne zamandan beri yazmak istiyorum kimi düşüncelerimi…
Mısır, firavunlar…
Hz. Musa, bilimsel kimi veriler…
Mantık…
Bir artı bir artı bir meselesi…
Bir yandan kendimle, özümle, inançlarımla, inanmak istediklerime çelişeceğim…
Öte yandan…
Mantık, bilgi ve verilerin bir araya getirilmesi, analizi…
İma etmeye çalışmıştım yazdığım kitapçıkta Allah’ın Kelamı…
Ancak o günlerden bugünlere > yeni < bilimsel veriler çokça pekiştirdi bu konuda ki düşüncelerimi…
Bilmiyorum, belki dile getiririm bir gün…

Devam edecek…

Yok kardeşim yok laf anlamıyorlar

İstemediğim şeyleri yaptırıyorlar bana…
Skype…
Güvenli ama yok illa WhatsApp, FaceBOK vesaire…
Evlat hatırına…
Korkuyorum…
Anlat anlat laf söz dinleteme…
Kaderim!

Yalana bak yalana

Bok yok…
Bal gibi kriz var ve sorumlusu sensin…
Zihniyetin, adi hırsızlar…
Çetesiniz, çete…
Kırk Haramiler.

Yok demekle yok olmuyor…
Kırk kere yok desende bal gibi kriz var…
Madem reçetesi sende, biliyorsun ekonomiyi…
Bizler bilmiyoruz…
İndir dövizi!

Dolar 6,14…
Euro 7,07. Hadi diyelim Trump var bunun ardında…
Rahip meselesi…
Doları anladık, Euro neden anasının a.ında?

Bekle…
On ikisine daha var bir hafta, önümüzdeki günler nelere gebe?
Dolar yükselirse daha ki öyle olması ihtimal dahilinde…
Baskı azaltılmamalı…
Göreceğiz erkekliğini, bağırıp çağırmakla hayatin gerçeklerine ne denli ters düştüğünü…
Domaltacak Trump seni, geçecek arkana…
Alıştın nasılsa…
Putin’in y.rağını yiye yiye tatlı geldi, senin gibiler mahkum domalmaya!

Gencecik

Namussuz, şerefsiz adi yaratık…
Bu çocukların kanıda sende, senin ellerinde…
Eğer vicdanın varsa, vicdan denilen şeye sahipsen nasıl yaşıyorsun bu yükle…
Şaşıyorum sana!

Açıldın, saçıldın…
Sattın savdın, çaldın…
Hırsızlığa, arsızlığa aracı ve alet olmakla kalmadın…
Vatanı ve milleti birde böldün, bölüştürdün…
Suçlu…
Sorumlu hep bir başkası, senden ve zihniyetinden başka herkes suçlu herkes sorumlu!

Tag Heuer connected

Kendinize bu ne demek diye sorabilirsiniz…
Şu kadarını söylemiş olayım şimdilik, bir şirket adı…
Sözüm önce sana…
Çok tehlikeli bir kadınsın, ben sana boşuna manyak demiyorum…
Ve evet, gelin kaynana toprağından olurmuş derler…
Annemde böyle bir insan, aşırı duygusal…
Şaşırtıyorsun beni…
Bir bilim insanı olmana rağmen, yani akıl, bilgi, mantık öne çıkacakken…
Kadınsal duygusallığın öne geçiyor ve sana yapmaman gerekenleri yaptırıyor…
Bunları bildiğim için sana kızamıyor…
Senden hesap sormuyorum!!!

İtiraf etmeliyim…
Hayatıma giren en tehlikeli kadınlardan birisin çünkü bilgi…
Sende duygusallıkla birleşti.

😊

Her neyse, doktora gitmedim…
Yazmıştım bundan kaç zaman öncesi, insan…
Kendi kendinin doktoru olmalı, bakma beyaz önlüklü ilahlara onlar olmasa…
Halimiz duman AMA birçoğu sadece kendini beğenmiş, çokbilmiş, makinalara güvenen tecrübe ki esas olan, deneyimlere pek değer vermeyen birer “serseri” demeyelim birer insan, hepimize gerekli…
Her şeye rağmen, tüm olumsuz tecrübelerime rağmen her birine ayrı ayrı şükranlarımı arz eder, yürekten teşekkür ederim. İyi ki varsınız!

Yine yazmıştım…
Beyaz önlüklüler derdime derman olmayacak, Önder kendi kendine çözüm bulacak…
Bilimsel…
Konuya devam etmeden bir parantez açalım…
Teknoloji…
Hayatım ve yine çokça dile getirmişimdir, yeni bir teknoloji piyasaya sürüldüğünde izle AMA ALMA…
Bekle, izle teknoloji iyiyse piyasada zaten tutunacaktır değilse en kısa sürede kaybolur gider…
Bekle…
Çünkü iyi bir teknoloji HAM haliyle piyasaya sürülür, PARA…
Zaman içinde, süreç içeresinde PIYASADAYKEN tek, tük sorunları çözülür ve olgunlaşır…
Kullanıma hazır hale gelir!

Kapa parantez…
Tabii Önder kim, kolunda 700 bin dolar mı Euro mu hatırlamıyorum saat taşımak kim?
Çalışıyor olsam…
İnan, bir saniye duraksamadan 4-5 bin Euro’yu masaya koyar Tag Heuer’i koluma takardım…
Neden?
Çünkü içinde yaşadığın çevreye ama iyi ama kötü uymak zorundadır İnsanoğlu…
Saç telinden, ayakkabına dikkat ederler, kolundakine, cebindekine…
Ona göre değer verir insan, insana!

Evet…
Yönetim kurulu katlarında bile her şey yüzeysel

SmartPhone’den sonra yani akıllı cep telefonlarından sonra sıra geldi…
SmartWatch’lara…
Dün gittim aldım kendime bir tane, dördüncü sürümü…
>>> hala var tek tük sorunları <<<
NEDENI…
Nabzım, yüz ve üzeri…
Koca koca tansiyon aletlerini sürekli yanımda taşıyamam bir…
İkincisi…
Bilimsel değerlendirilmesi, veri…
Verilerin sürekliliği, verilerin dokümantasyonu…
Ve tabii analizi!!!

Yok…
“Pahalı” bir şey değil, yani idare eder…
Saatin kendisi…
Zaten telefonum yaratana yan bakıyordu, eskidi…
Update meselesi…
Homojen ortam…
Yani bir ürün x markasıysa yine >>> x markasından <<< alacaksın diğer ihtiyaç duyduğun ürünleri…
NEDEN???

Uyum kardeşim uyum tek nedeni…
Çünkü ürünler birbirine denk getirildi…
Bunu sakın aklından çıkarma, alırsan a,b,c…
Sürekli sorun yaşarsın ona göre, anlayacağın en kısa zamanda telefonu da alacağım…
Business Phone haliyle…
Birçok özelliği var saatin, kaba saba…
Sevmem böyle şeyleri bu yüzden Tag Heuer ama ne gereği var?
Bunca eksik varken, evlat dururken…
Paşa!

Bu özelliklerin arasında…
Yine nabza bağlı uyku denetimi…
2 dakika…
Tekrar sadece iki dakika derin uyku uyummuşum…
Dün gece…
Toplamda uykum saati, dakikasına…
5 saat 11 dakika…
Uyurken nabzım düşmüş 60 – 70 atışa ki…
Beni şaşırtan…
REM uyku safham bile 38 dakika normali olmalı 90…
Anlayacağın…
İki hafta kadar veri toplayıp öyle gideceğim doktora, günü gününe…
Saati saatine…
Bugün gideceğim yüzmeye, sportif faaliyet…
Salt veri toplamak için…
Beyin kızım beyin, kafadan kontak…
Her şey tepeden inme…
Bundan eminim, tabii psikolojimin de şüphesiz etkisi var…
Bir ara…
Verileri toplayayım yayınlarım, bakalım ne olacak?

Saatin markası mi?
Onu geçelim, veririm adını bir ara şifreli şifreli…
Anlayanın anlayacağı şekilde!

NOT: ömrümde…
O kadar çok makinalara bağlandım, o kadar çok test edildim ki…
Bir kez olsun verileri göremedim, kara kutular…
Teknoloji…
Eminim bu marka ve bu saat çok daha incelecek, küçülecek…
Ama…
Bana şimdi lazım, şimdi!