Eşek hoşaftan ne anlar?

Recep’ten Tayyip’e…
KahpeDoğandan PiçDoğana…
Allah aşkına…
Eşek hoşaftan ne anlar?

Ona göre monşer, bana göre okumuş, deneyimli uluslararası zeminde tecrübe kazanmış birikimli insanlardır diplomatlar. Ahhh…
Rahmetli Kamuran İnan…
Seni, görüşlerini, değerlendirmelerini nasıl özledim bilemezsin.

Bence yaşayan bir efsane, Şükrü Elekdağ, kendisi de emekli elçilerimizden…
Son derece saydığım, sevdiğim bir büyüğüm…
Bir insan, bir milliyetçi, bir Atatürkçü, sözde değil özde, özlü bir insan.

“Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devletinin kurulması, Türkiye’nin bekası ile güvenliğini doğrudan etkileyecek bir olaydır. Bu etki iki şekilde kendini gösterir. Birincisi, bir Kürt devletinin kurulması PKK’yı motive edip mücadele azmini güçlendirir. Savunma Bakanı Işık, Türk güvenlik güçlerinin son iki yıl içinde on bin PKK’lıyı öldürmek suretiyle örgütün eylem yapma gücünü kırdığını söylüyor. Ama, PKK’nın sadece bir iç güvenlik tehdidi olmaktan çıktığını, Sincar ve Kerkük’te de güç ve moral kazanmak suretiyle Ortadoğu denkleminde Türkiye’nin hasımlarıyla stratejik işbirliğine girebilen bir aktör niteliği kazandığını unutuyor.”

Şükrü Elekdağ

Küresel ısınma ve Recep Tayyip gibi yalanın efendisi, g.tü kıl yatağı olan sözde dünya liderleri üzerine

Normal şartlar altında 60 gün kadar yemeden hayatta kalabilirsin…
Dört gün içmeden!

Bundan 25 – 30 yıl kadar öncesiydi…
Bir konferansa katıldım, konu, sözde “Kürt sorunuydu”
Siyasetçiler, bilim insanları, gazeteciler, delegeler falan…
Gençler, o kadar çok genç vardı ki…
Doğru hatırlıyorsam üç gün süren bir fikir teatisi, son günü…
Bir gazeteci hatun, tam dişime göre…
Alımlı, nazik, kibar bir insan…
Bu üç gün boyunca çok konuştuk, çok hoş vakit geçirdik kendisiyle…
Kendisi Güneydoğu Anadolu’ya bizzat seyahat etmiş, yaşadığı dil sorununa rağmen konu üzerinde “uzaman”, yok salt bugün değil geçmiş hakkında da fikir sahibi bir Hanımefendiydi.
Hiç unutmam o yüzünün halini, hiç ama hiç…
Resmen “jetonun” düştüğünü gördünüz(!)

İki konu üzerine geçmişte çok deyinmiş, çok yazıp çizmişimdir…
Kürt kökenli vatandaşlarımız ve enerji…
Günümüzde…
Medeniyet düzeyinizin tükettiğiniz enerjiyle de ölçüldüğünü biliyor muydunuz?

Ve bilim ispatladı…
Evet bilim, hani bağnazların, Erdoğan gibi hayvanların inkâr ettiği bilim…
İspatladı ki Nuh Tufanı gerçekten yaşandı!

Bu konuyu da ayrıntıları ile anlatmıştım, bkz. arşivlerime…
Evet enerji, güneş örneğin veya rüzgâr mesela…
Deniz dalgaları…
Yel veya su değirmeni, hele yelkenli…
Su ve rüzgâr insanoğlunun kullanabildiği, doğadan faydalanarak enerji sağladığı iki en eski kaynak…
Bırak fırtınayı, kasırgayı bir tarafa, hatta atom bombasını…
İlla su, suyun gücüne doyabilecek, dayanabilecek yok bu dünyada…
Dünyanın düz hesap, yüzde yetmişi su ile kaplı…
Bu suyun yine ortalama, yüzde doksan yedisi tuzlu…
Aloooooooo…
Sana diyorum eyyy insan…
Vücudunda o kadar çok ve çeşit sıvı var ki…
Pazılarının mesela yüzde 75’i su, damarlarında dolaşan kanın yüzde doksandan fazlası su…
Toplam ağırlığının…
Dört aylık bir cenin (fetüs) %93…
Bir çocuğun %75…
Bir yetişkinin %70…
İhtiyarın %60-65
“Bir ayağı mezarda” olanın %55-60…
SU!

Buruşmamız ondan, su kaybından…
Hele tatlı su o kadar değerli ki…
Yok, tatlı su manyağı değil, O konu kapandı. Tatlı su manyakları ile işim olmaz bundan böyle…
İhtiyar teke…
Deme…
Kardeşim yaşımı başımı almış olabilirim…
Gerçi erkek demeye bin şahit lazım, çalışamıyorum, kalp ameliyatlı falan AMA ruhum genç…
Hanım der hala uslanmanı bekliyorum…
Uslanamıyorum Hanım uslanamıyorum(!)
Tabiat kanunu…
Horozların gözü hep çöplükte*…
Tabiat kanunu demişken, su, akıntı ve gücü…
Konuyla ilgilenene Bernoulli denklemi, ilkesi, bir bak istersen anla, anla kardeşim anla.

Haberlerden duymuşsunuzdur…
Koca buzul koptu, bilim diyor ki hepsinin erimesi halinde dünya çapında deniz seviyesi on santim yükselecekmiş!

Hatırlatırım, hatuna da anlatmıştım, gitmiş görmüş kendisi taşı – toprağı…
FIRAT ve DICLEYI, jeton düştü gerçi ama ne fayda gelirse bir p.ç başa!

Belki…
Bilemem tabii…
Belki bir siyasetçi bile düşünür, taşınır, ölçer – biçer ona göre hareket eder…
Bir devlet adamı kesin, hele bir dünya lideri(!) düşünmez mi?
Erirse tüm buzullar, ne olacak insancıklar?

Tabiattı tahrip ettiğin oranda istikbalini de tahrip ediyorsun unutma!

*şakaydı, şaka, tövbeliyim kardeşim tövbeli!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
😊

Rahman ve rahim olan adına

Yok kardeş…
Benim adım Recep Tayyip Erdoğan değil!

Ayda yılda alırım elime Kur’an-ı…
Cebimde yüklüdür meâli ve “aslı”…
İhtiyaç his etiğimde, içimde O >>> arzu <<< O istek hasıl olduğunda…
Giderim Camiye, dinlerim cebimden Kur’an ayetlerini Arapça!

Alışkanlık…
Arapça bilmem, öğrenmekte istemem…
Hani ne söylendiğini anlamak en doğal hakkım olsa bile alışmışım Kur’an-ı Arapça dinlemeye…
Ne oruç tutarım, tutmak istesem bile tutamam ilaçlarım, ne beş vakit namaz kılarım…
Anlayacağın Müslümanın yüz karasıyım!

Ama…
İster inan ister inanma…
Dua düşmez dilimden, zorla öğretti, kandırarak öğreti rahmetli…
Dedi…
Bu duaları bilmezsen imam nikâhı kıyamayız, babam vermez beni sana…
Sofu bir ailenin kızıydı, yok muhafazakâr değil, sofu, bağnaz…
Ben bahçede, elimde dualar deli gibi ezberleme peşinde…
İşte O dualar düşmez dilimden VE…
İspatlı, şahitli…
Yok KESINLIKLE şans ile izah edilemeyecek, AKIL ALMAYACAK olaylar zinciri…
Ve ben hep bir şekilde sağ ve salim bu karmaşadan çıktım, çıkarım!

Hep söylerim, hep yazarım…
Allah benim ve sevdiklerimle, demek ki var bir iyi tarafım, saf ve salak yanım…
Bu yüzden Rabbim yanımda, oruç tutmasam, namaz kılmasam bile.

İnan…
İnan bana imanım yürekten, ta derinlerden, en içten…
Beni şahsen veya yakından tanıyanlar bilir bunu…
Sapına kadar Türk’üm…
Milliyetçiyim, Atatürk milliyetçisi…
Onun ilkeleri:
Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılapçılık.

İnsandır derdim…
Sadece insan, en güzeli insan evladı olan…
Görmüş – geçirmiş, bilgili, düşünen ve his eden, edebilen varlık.

Dua…
Düşmez dilimden, düşmez…
Ne imanımı ne bayrağımı düşürmem yerlere, çiğnetmem…
Ben, buyum, sadece bu!

Rahman ve rahim olan adına…
Dinle, oku sana diyeceklerimi…
Ama önce Hz. Mevla’yı birlikte okuyalım, yâd edelim kendisini:

“Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…
Ben yaşadıkça Kur’an’ın bendesiyim
Ben Hz.Muhammed’in ayağının tozuyum
Biri benden bundan başkasını naklederse
Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikayetçiyim…
Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız
Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir…
Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız
Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir…
Güneş olmak ve altın ışıklar halinde
Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim
Gece esen ve suçsuzların ahına karışan
Yüz rüzgarı olmak isterdim…
Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap…
Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz
Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz…
Hayatı sen aldıktan sonra ölmek, şeker gibi tatlı şeydir
Seninle olduktan sonra ölüm, tatlı candan daha tatlıdır…
Biz güzeliz, sen de güzelleş, beze kendini
Bizim huyumuzla huylan, bize alış başkalarına değil…
Bir katre olma, kendini deniz haline getir
Madem ki denizi özlüyorsun, katreliği yok et gitsin…
Beri gel, beri ! Daha da beri ! Niceye şu yol vuruculuk ?
Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik…
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol…“

Mevlana Celaleddini Rumi

Ve…

„Paranı ver, gönlünü ver, canını ver
Ama SIRRINI VERME! …
Günlerini say, kazancını say, büyüklerini say
Ama YERİNDE SAYMA! …
İşini beğen, aşını beğen, eşini beğen
Ama KENDİNİ BEĞENME! …
Emek ver, kulak ver, bilgi ver
Ama SAKIN BOŞ VERME! …
Fidan büyüt, çocuk eğit, yoksul besle
Ama KİN BESLEME! …
Davet et, hayret et, ülfet et, affet
Ama İHANET ETME! …
Kitap oku, meslek oku, dünyayı oku
Ama LANET OKUMA! …
Sınıfını geç, hayatını seç, rakibini geç
Ama GÜLÜP GEÇME! …
Gönül al, dost al, yoldaş al
Ama BEDDUA ALMA! …
Yaklaş, tanış, konuş, uzaklaş
Ama UŞAKLAŞMA! …
Doğrul, sayrıl, evril, devril
Ama EĞRİLME! …
Hislen, tasalan, seslen, uslan
Ama PASLANMA! …
İtil, ütül, atıl, katıl
Ama SATILMA!“

Kardeş diyorum sana…
İster AKP’li, İster MHP’li, Y-CHP’li veya PKK’lı ol…
Müslüman, Hristiyan veya Musevi…
Lütfen gel dinle beni…
Bak kardeş bilişimciyim, ruhum ruh, dakikalar içeresinde dünya turu atarım…
Bir bakmışın buradayım bir salise sonra dünyanın diğer ucunda…
Müslümanın dünyaca ihbarı zaten yerlerde…
Ama haklı ama haksız…
Türk’ün adı yerlerde, yerin yedi kat dibinde…
Bu adi, satılmış soytarı sayesinde…
Allah var yukarıda, hiçbir zaman saygınlığımız, itibarimiz bir istisna dışında…
Atatürk zamanında, O yaşarken…
İyi değildi, ARTIK YOK, yok kardeşim hiç kalmadı, kimse bizi adam, bırak adamı insan yerine koymuyor artık, gerçek mi? GERCEK!

Acı gerçek dostum, çok acı…
Beğenmediğim zamane Arap’ı bile bizim önümüzde, daha değerli daha saygın…
Gerisini artık sen düşün.

Nispeten yeni…
Çalışamıyorum ki kendime sekreter tutayım, Dragon senelerin ürünü…
Microsoft Office kullanıyorsan…
Bilgisayara dikte et sözlerini…
Gerçekten tavsiye edebileceğim, ücretsiz bir Addon…
Salt dikte değil, her dilden mesela Türkçeye tercüme ettir…
AMA, AMA, AMA…
Arap olarak dikte edebiliyorsun…
Türk olarak yok öyle bir şansın!

Ne itibarimiz kaldı ne saygınlığımız…
Paranı yitir, canını yitir, hata özgürlüğünü yitir AMA saygınlığını yitirme!

indir

Diğerleri için…
https://support.microsoft.com/tr-tr/help/14198/windows-7-dictate-text-using-speech-recognition
Işe yaramaz, benden söylemesi…
Bir link daha…

Office setine sesli dikte özelliği geliyor: Microsoft Dictate

Bir karikatür

Resme iyi bakın lütfen, okuduğum bilişim dergilerinden birinde yayınlandı…
Hristiyanlıkta paylaşmak çok önemli…
Hatırladığım kadarıyla ki alaycı bir şekilde değil tam aksi acı bir tebessümle…
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor, sadece hatırlatmak isterim:

Peygamberimiz, komşu hakkı ve paylaşmaya büyük hassasiyet göstermiş, “Yanı başında komşusu açken tok olarak geceleyen kişi (olgun) mü’min değildir” buyurmuştur. Zengin komşuya komşularını aç bırakması da haram sayılmıştır.

Paylaşıyoruz dostlar, paylaşıyoruz her b.ku…
Ama acıyı ama ekmeği ama sevgiyi ama şefkati, hoşgörüyü değil!

Kaynakça:
https://www.heise.de/ct/entdecken/?hauptrubrik=%40ctmagazin&unterrubrik=Schlagseite

Karikatür başlığı:
Hz. Isa ekmeği paylaşıyor

„İleri“ demokrasi nöbetleri

Allahu ekber…
Ne hoş bir eda…
Dökülürse kulun dilinden, samimi iman ve yüreğin sevgisiyle birlikte…
Çınlarsa etrafta, davet ederse müminleri dua etmeye, Allahtan dilek dilemeyi…
Onun sadece Onun sevgi, şefkat ve hoşgörüsüne sığınarak Onun rahmetine erme isteği.

Halbuki…
Çağımızda ister Müslüman coğrafyası olsun ister garp tarafları…
Çoğu insanının tüyleri diken diken oluyor artık bu edayı duyduğunda…
Yozlaştık kardeşler, bozulduk, özümüzü yitirmekle kalmadık, pusulamızı şaşırdık…
Peygamber Efendimizi unuttuk!

Yüreğin temizliği yansırsa yüze, O yüz pırıl pırıldır…
Aydınlık…
Sanki bir yol gösterici alaca karanlıkta, bir ışık!

Allah’ın son seslenişi insana, son çağırısı, son daveti…
Oku…
Oku der Kur’an-ı Kerim’i!

Bir erkeğin bir kadını sevmesi, bir kadının bir erkeği sevmesi…
Yürekten, samimi…
Evlat sevgisi, vatan – millet sevgisi, tabiata sevgi, Allah’a olan sevgi…
Iman ama yürekten gelen, yürekten olan…
Yaratılana, Yaratandan dolayı sevgi…
Yönetim şekilleri(!)

Kuldur bu, insan…
Dağ başında yaşamıyorsa tek başına, değilse bir evliya, bir eren…
İlla bir şekilde yönlendirilecek, yönetilecek…
İnsanlığın bugüne kadar geliştirdiği en insancıl yönetim şekli…
Demokrasi…
Nasıl ki olmaz, olamazsa Müslümanlığın ılımlısı, liberali…
Demokrasinin de olmaz ilerisi…
Evet, doğrudur temsili demokrasi, demokrasinin kendisi bile hası hani…
O bile mükemmeliyetten uzak, tartışmalı ve sakat…
Temsili demokraside özürlü çünkü kul yapımı, SALT ALLAH…
Sadece O tek ve mükemmel olan, kusursuz!

İcat etti zibidinin biri, ahlaksız ve şerefsiz birisi…
Demokrasinin ilerisini, belki sen görmüyorsun ama inan bana, lütfen itimat et bana…
Zulüm ediyorlar bize, tecavüz ediyorlar aklımıza, yüreğimize, içimizdeki sevgiye ve insanlığa…
Örf ve adetlerimize, gelenek ve göreneklerimize…
Kutsal saydıklarımıza…
Unutma, sakin unutma…
Bugün okunuyorsa hala ezan ülkemizde bu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, şehit ve gazilerimiz sayesinde!

Tutacaksan nöbet…
Tut…
Ama demokrasi için, hak için adalet için tut…
Öleceksen…
Öl…
Vatan için millet için inandıkların için Allah için ve sevdiklerin için…
Ama…
Sakin demokrasinin ilerisi için zahmete girme, kanma, aldanma…
Cenap, cürüm kâr deccala!

Domuz ve insan veya ıspanak yaprağı

Bilerek domuzu önce, insani sonra yazdım…
Nedenini tahmin edebiliyor musunuz?

Sonra…
Domuz organlarının insan organlarına biyolojik olarak çok yakın olduğunu biliyor muydunuz?
Domuz, dinimizce haram…
Ölüm ile yaşam arasında kaldığında, domuz etti yemek ise helal…
Domuz hepçil olmakla birlikte leşte yer…
Derelerin “domuzu” ise yılan balığıdır, O da leş yiyiciler arasındadır…
Ve domuz sadece besin maddesi değil aynı zamanda organlarıyla insana hayat veren bir canlıdır.

Bundan on beş sene öncesiydi…
DKD diye dünya çapında en önlerde olan bir araştırma hastanesinde tepeden tırnağa kontrolden geçtim.

Kalbim…
Kılcal damarlarım önemli derecede tıkalı ama yaşamım tehlikede değil, tıpkı şah damarlarım gibi.
😊
Yani kalp krizine veya beyin felcine yakınım, alıştım artık, Allah ne yazdıysa O olacak!

Neden mi anlattım şimdi bunları size?
Bilim…
Bilim ve din ve insan ve Allah…
Bilmiyordum bugün öğrendim, bilim bir ıspanak yaprağından, evet doğru okudunuz bir ıspanak yaprağı ile kılcal damar kaynaklı kalp krizlerini bypass yapmadan tedavi edebilecek!
İnanılmaz değil mi, daha beş – on sene kadar sürebilirmiş…
Yani insanın domuza ihtiyacı kalmayacak.

Tesadüf müdür, ilahi bir takdir mi bilemedim…
Birçok kültürde domuz pistir, gerçekten de öyle…
Almanlar mesela domuz yemelerine rağmen birisine hakaret etmek isterlerse “Schwein” derler yani domuz. Veya “Männer sind Schweine” bir deyişleri vardır. Tercümesi; erkekler domuzdur!?
İnsan ve domuz veya domuz ve insan…
Ne kadar da birbirine benzer!

Bilmem ne demek istediğimi anladınız mi?