Dijital Kapitalizmden bir kesit




No cash…
Super easy, fast, faster…
Para ve maliyeti…
Bu meseleye hiç kafa yordunuz mu?

2017 verilerine göre her Almanın cüzdanında ortalama 63 Euro varmış. Bir Cent…
Evet, bir Cent’in devlete maliyeti 1,65 Cent. Yani üretim bedeli değerinden fazla(!)

Bilinçli olarak yönlendirilen esnaf, KORKUTULAN ve KANDIRILAN…
Yine bilinçli olarak YÖNETILEN ve yönlendirilen kitleler. Özellikle gençler…
Hani hep iddia ederim ya insan…
Yetiştiği çevresinin, alışkanlıklarının birer esiri, eseri diye, bilinçli bilinçli, bilinçaltına yönelik yapılan çalışmalar. Nakdin bilerek, isteyerek SUNI şekilde pahalandırılması(!)
Bankacılık sistemi…
Kapitalizmin mihrabı.

Okyanusun ötesinde Visa, Master Card, Google, Appel, Amazon, PayPal gibi şirketler sevinirler…
Geçen yıllarda Visa, Amerika’da 50 restorana şöyle bir teklif götürdü…
Yarından itibaren nakit para almayacaksınız, bizde size sene sonunda 10 bin dolar hediye edeceğiz(!)
NEDEN???

Bilyon…
Bin milyar demek, bizde trilyon yani. Bir insanın değeri para ile ölçülür mü?
Türklerde bile bir özdeyiş var derler…
Kaç paralık adamsın? 40 paralık adam seni…
Cebim mi önemli senin için ben mi?

Nakitsiz bir dünya, dijital dijital, sanal sanal…
Ve korkular ve bahaneler…
Esnaf bahanesi; işçiler çalıyorlar. Dükkânda nakit bulundurma zorunluluğum olmuyor…
KREDI kuruluşlarının çözümü hazır…
HIÇ ŞU ŞEKILDE BIR DÜŞÜNCE aklına geldi mi?
Haniii…
Milli ve yerlisin ya…
“G.t kıllı milliyetçisi”

Bir millet, bir toplum bir devlet kendini nasıl ifade eder, neleri ile diğer milletler tarafından bilinirler?

Şüphesiz…
Anadil ilk akla gelenlerdendir ya paran?
Dünyada…
Kaç devlet var milli parası Türk Lirası olan ve bunu kullanan?

Paran…
Dilin gibi senin, seni temsil eder senin milli bir değerindir!

En büyük sorun nedir biliyor musunuz?
İnsan maalesef at gözlükleri ile sadece kendi önündekini görür, yulafı bilir yulafı yer…
Halbuki…
Bilgi, halbuki deneyim halbuki insanın kendi ufkunu genişletmesi ve bunu yaparken karşılaştırmalı, kıyaslamalı düşünmesi, tecrübesi çok önemli!

Allah…
Bu kula çok şeyi nasip etti, gerçekten çok şeyi…
Ve bu kul çıkardı gördüklerinden, öğrendiklerinden gereken dersi…
Olmadı…
Öğrenmedi Mevla’m g.tüne öyle bir tekme attı ki sırtına…
Serildi manda b.ku gibi yere, akıl denilen başa geldi…
Çok şükür Allah’ıma çok şükür, bu sayede ayaktayız, bu sayede, tecrübe!

Çok yazmışımdır bu konuyu, çok anlatmışımdır değişik vesileler ile…
Uzmanlık başka esneklik başka…
Evrim teorisi mesela, güçlü olan hayata kalır(!)
Hayır…
Esnek olan, çevresine uyum sağlayabilen hayata kalır…
Seçenekleri olan, tercih edebilecekleri…
Hedeflenen ki bunun var değişik nedenleri, sonra…
Hedeflenen, amaçlanan nakit paranın tedavülden kaldırılması…
Bana bakın ulan…
Ben reşit bir insanınım, kendi kararlarımı kendim veririm…
Canım nasıl isterse, bazen nakit öderim bazen kredi kartı ile…
Sen, sizler…
Bu esnekliği bu tercihi bana bırakmak zorundasınız, elimden alamazsınız, aldırmam!

Çek kredi kartını cihazdan veya ver çeksinler diye…
Saniyeler içeresinde hiç tanımadığım, bilmediğim kimselerin eline…
Tüm bilgilerim, ne yaptığım…
SANA NE?
Belki kimsenin bilmesini istemediğim bir durumdur, KIMSENIN!!!

Data…
Big Data…
Ya benim güvenliğim, ailemin, sevdiklerimin?

Ve canlıya özgü bir durum çıkıyor ortaya SÜRÜ PSIKOLOJISI…
Zaten karşındaki buna güveniyor, sende oluşsan bu duyguya…
Herkes yapıyorsa tehlikeli, yanlış olamaz yanılgısına…
Dedim ya…
Ben sığır değilim, uysal koyun…
Herkes gider Mersin’e, Önder tersine…
Ulan millet kışın giyer çorabı ben yazın…
Biliyorsam, EMINSEM bir bilgiden anlatır, öğretirim!!!

Hele hele cep ile, temassız ödeme…
Bankacılık sisteminin bahanesi, nakit pahalı…
İşte güvenliği, işte maliyeti, yeri…
S.ktir lan, s.ktir. Bana mı öğreteceksin bilişimi?
Bilişim maliyetini!!!???

Sadece Almanya her sene 20 milyar > sanal < işlem yapılmakta, 20 milyar…
Bedava!???????????????????
Dijitalleşmenin getirisi hız ise götürüsü iş gücü…
Kaybeden insan ve sen buna aletsin alet…
“dijital” yani nakitsiz para işlemleri ile şirketler dünya çapında senede…
Bir bilyon yani bir trilyon Euro kazanıyorlar bu sayede…
Kimler?
Saydım ya daha önceleri şirketleri, bankaları…
BIR TRILYON EURO…
Kimsenin umurunda değilsin, sen birkaç saniye kazanmışsın falan…
Senin kara gözün kara kaşın için kimse kılını kıpırdatmaz…
ENAYI dümbelegi seni AMA eşin, dostun, arkadaşın senin bu tutumun sayesinde işinden gücünden olabilir!

SENIN…
Bilgisizliğin, düşüncesizliğin, sorumsuzluğun sayesinde ekmeğinden olabilir!

Kenneth S. Rogoff…
Harvard profesörü. Ekonomist…
BAKIN BURASI ÖNEMLI, bende bu gerçeğin farkındayım ama başkalarının günahını çekmek istemiyorum, BANA NE…
Millet ne b.k yerse yesin, ben benim…
Vergi kaçakçılığı, yasadışı kazanç, örgütlü suçlar…
Devletsen devletliğini bileceksin, ÖNLEM alacak, önleyeceksin…
Benim ne günahım var, toptan cezalandırma mı olurmuş?

Fakat, velakin…
Senin niyetin başka arkadaş senin niyetin farklı, dürtün…
Profesör Rogoff’a göre nakit gerekli ama sadece günlük yaşamda kullanılan birimler ile…
Atıyorum…
En büyük para birimi 100 Tayyip Lirası mesela…
TEKRAR…
Devletsen devletliğini bileceksin, ÖNLEM alacak, önleyeceksin!

Dolar dedim mi ilk aklına gelen nedir, Mark?
Veya Euro…
Amerika, Almanya, Avrupa değil mi?
Milli ve yerli it seni!
Rezil ettin Türk’ü, rezil rüsva ettin para birimimizi!

2016 yılında dünyada daha öncesi hiç denenmemiş bir yöntem uygulamaya kondu…
Amaçlanan rüşvetin, kara paranın, yasadışı ekonominin önlenmesi…
Hindistan’da bir günden diğerine tedavülde olan paranın yüzde 85’i kullanılamaz hale getirildi…
Büyük paraların hepsi geçersiz kılındı, kaldırıldı piyasadan ya kaldırıldı…
Bir kaos arkadaş bir kaos…
Niyet, etki ve tepki, çıkar sonuç ilişkisi…
Hükümet misin kardeşim sen?
Evet…
O halde sen kendi ülkende geçerli olan bankacılık kurallarını, yasaları bilirsin değil mi?
Halk…
Elindeki büyük paraları bozdurmak için bankalara hücum ettiklerinde bankacılar dedi…
Bozamam, hesabın yok bizde!

Kayıt altına alınması…
KONTROL…
VE o güne kadar kredi kartı kullanmayan insanların kredi kartlarına hücumu…
Dümene bakar mısınız dümene(!)
Better than cash alliance göre HARIKA bir durummuş, bugüne kadar hesap sahibi olmayan insanlar hesap sahibi olmuş, artık kredi alabiliyorlarmış(!)

Bu kuruluşun “samimi” görüşüne göre gelişmekte olan ülkeler için bu bulunmaz bir fırsatmış…
Çok faydalı, kredi, kredi kartı kullanımı (Tayyipistani düşün)
Sormak lazım kimin için?
Dijital Hindistan…
Dijital Tayyipistan gibi, e-Devlet meselesi…
Tuzağı görebiliyor, anlıyor musun?
Yaratılmak istenen bağımlılığı!

Ve bu kuruluş, Birleşmiş Milletler çatısı altında sözde > bağımsız < bir örgütlenme, müşterileri arasında tesadüfe bak sen VISA, H&M, Mastercard, GAP…
Bill & Melinda Gates foundation…
Gibileri var. Tek amaçları, o kadar iyilik severler ki…
Dünyayı…
Nakit paradan KURTARMAK!

Çünkü…
Bilinen PsikoSosyal bir gerçektir…
Gerçek ile sanal arasında çok fark var ve INSAN elinden sanal olan çok daha çabuk çıkar…
Kontrolden de…
Elma ile armut meselesi gibi, elma başka bir şey kardeşim armut başka…
Nakit para, varsa, milli değerin olduğu için arkasında Merkez Bankası var…
Dünyada tedavülde olan paranın yüzde 80’i sanal…
Anla!

Elinde olan, cüzdanında, kasanda…
Senin sorumluluğunda…
Dijital para, Yunanistan güzel bir örnek buna…
Bir günden diğerine sıfırı tüketebilirsin…
Nakit parasız bir toplum demek…
Bir taraftan kişiliğinin, tarihinin, istikbalinin bir kısmını yitirmekle birlikte kendini özel teşebbüsün eline bırakmış, kişiliğini, özgürlüğünü yitirmiş, bağımlılığa girmiş bir topluma dönüşmektir.

Her zamanki soru…
Nedeni, dürtüsü…
Kimin veya kimlerin menfaati?
Bu soruların cevabını verebilirsen bu gelişmenin lehine mi aleyhine mi olduğunu anlarsın!

Services…
Personalized marketing…
Napolyon Bonapart’in dedigi gibi…
Para, para, para!

https://www.youtube.com/watch?v=oo_E2bzUF5s

Para ile saadet olmaz derler ama(!)


Milletin parasını ne ister durursun?

Sat gemiciklerini…
Çıkar meydana çaldıklarını, oraya buraya yabancı ülkelere aktardıklarını getirt geriye…
Satışa çıkar Ak Sarayını…
Ananın bilmem nesinden Ak Sarayla çıkmadın ki?
Ne istiyorsun milletin zar zor kenara koyduğu kefen parasından?

Düldül

Ancak bir minibüsün geçebileceği genişlikte bir yol…
Belki 30 – 40 metre…
“Kapalı devre” kendi başına küçücük bir mahalle. Tek giriş, çıkışı var o daracık yol…
Sağlı sollu, bahçe içeresinde evler, altı yedi tane.

İki, üç istisna dışında her evde en az bir çocuk. Dada yaşlarında…
Birde bebe, öğretmenlerin oğlu. Dada’nın ve Jack’in hastası…
Bizim Düldül mahallenin sevgilisi, kardeşin evine komşu, ihtiyar bir Saint Bernard (Aziz Bernard) köpeği. Uysal bir “dev”
Düldülün arkadaşı. Bizimki…
Yanında kalıyor bit gibi!

Arkadaş köpek aldık…
Evi, çocukları korusun diye…
Hem vallahi hem billahi maazallah kötü niyetli birisi gelse…
Ağzında terlikler hoş geldin diyecek…
Yahu bu nasıl bir köpek?
😊

Bunu izlemenizi ve düşünmenizi tavsiye ederim, hani iddia ediyorum ya hep; Almanya’ya gelene kadar g.tleri don görmemiş… Gelmişler dağdan, mağaradan bağdakini kovuyorlar. Ben Almanların yerinde olsam doğrudan SIKTIR ederim, yollarım Tayyipistana. Araplar… AMA bilin bakalım ucu nereye dokunuyor? Kendime sormadan edemiyorum: Acaba bu dünyada ne kadar düzenbazlık varsa, pislik bizim topraklardan mı çıkıyor?

Maaş bağlıyorlarmış maaş, sosyal sosyal

İzledikten sonra bunu OKU, kendi vatandaşlarına para kalmıyor bunlar gibi köpekler yüzünden. Asalak bunlar, kan emici ve Tayyipistan ve çete başı ve zihniyeti bunların besin kaynağı

Hep yazarım, iftar ederim bununla…
Elli senenin çok üstünde bu topraklarda yaşıyoruz. 50 senenin üstünde…
Sadece bir kere, BIR KEZ devletten yârdim istendi bu süre içinde, BIR KEZ. Gelin vefat etmiş…
Oğul bir üniversite hastanesinde komada, torun bir başka üniversite hastanesinde komada…
Altı ay kadar…
Hep çalıştık, hep alnımızın teri, el emeğimiz, göz nurumuzu yedik içtik. Kimseye muhtaç olmayalım diye hep çalıştık, Allah ne rızık verdiyse onunla yetindik. Namerde muhtaç olmamak, kalmamak için…
Allaha hep dua ettik, alan el değil veren el yap bizi.

Yuvarlanıp gidiyoruz çok şükür, Allah’a çok şükür. Tiksindiriyor, iğrendiriyor böyle insanlar beni…
Hele Allah’ın adını anarak, sözde onun adına KENDI SAPKIN GÖRÜŞLERINI…
Müslümanlık diye satmıyorlar mı deliriyorum. UNUTMA…
Peygamber Efendimizin öğüdünü, emrini…
Müslüman…
Beşikten ölüme kadar öğrenecek, kendini geliştirecek!

Hakkınızı helal edin dostlar, perşembeyi göreceğimi sanmıyorum

Otuz altıya dayanamadım, beynime bir şeyler oldu…
Pazartesi 38, salı 39, çarşamba 40-41 derece olacakmış…
Tamam…
Bu rakamlar yaşadığım yerde olmayabilir AMA etraf böyle olursa bizim buralar 36 üstüne çıkar…
Ve anladığım kadarıyla 36 derece benim limitim, daha fazlasını bünye kaldırmıyor…
Benden yana varsa helal olsun, dedim ya perşembeyi görebileceğimi sanmıyorum…
😊
Şaka bir tarafa kendinize, çoluğa çocuğa dikkat edin. İyi ve güzel bir hafta sonu dilerim.

Bu yaşa geldim böylesini yaşamadım

Sıcaklar…
Kazadan sonra hep sorunum olmuştur sıcakla, dün akşam eve gelirken birdenbire delirecek gibi oldum. Bir sebep yok. Birdenbire sanki aklımı kaçırmak üzereyim. Şakaklarımda bir basınç, patladı patlayacak. Kafamdan aşağıya sanki kaynar sular boşalıyor, gözlerim karardı. Bir şekilde geldik eve.
Saatler sürdü toparlanmam. Bugün hanımı Wiesbaden’e götürürken aynısı…
Birdenbire, daldım ormana. Bayağı bir derinlere…
Kardeşim ormanın içi bile sıcak. Çıktım arabadan oturdum, uzandım yere. Hanım korku dolu gözlerle…
Soyundum, t-shirt’ü falan attım üzerimden. Beynim patlayacak…
Bünye kaldırmıyor, her halde tansiyon…
Gerçekten berbatım, dayanamıyorum bu sıcaklara. Haftaya yine sıcak, çok sıcak olacak.

Bakalım…
Bu işin sonu ne olacak?
Saatlerdir evdeyim, ancak biraz toparlandım. Annem bu sabah bana hitaben diyor:
“Oğlum kendine hiç bakmıyorsun. Elinden gelen her şeyi yapıyorsun ölmek için!”
Evet dedim, ne diyeyim!?

Artık televizyondakine bakar bakar hayal edersin

Kibarcası…
Salatalık, halk ağzıyla HIYAR…
Yüzde 9,78 zamlandı. Afiyet olsun kardeşim afiyet olsun.

Bunu dene, vermiştim tarifini öncesinde…
Salatalığı rendele bir kaba, bir iyice yoğur, suyu çıksın…
Bir, iki dış sarımsak rendele içine. Biraz tuz, yağ, sirke…
Hem doyuruyor hem sıvı ihtiyacını karşılıyor…
Suyuna doyum olmadığı gibi yedikçe yiyesin geliyor.

Artık eskisi kadar „hanım arkadaşlarını“ etkileyemiyor, salonları dolduramıyorsun

Yıprandın…
Yıprattın, bezdirdin!

Neymiş efendim, Tayyipistan misilleme yapmış…
İki ABD’li bakanın mal varlıklarını dondurmuş…
Seviyesiz…
Sidik yarışı!

Bir kurşunluk işin var, bir…
Senin ve senin gibilerin, buna muhalefette dahil!

O yürek lazım…
O bilek…
Bu kurşunu sıkacak bu düzeni yıkacak!


+

Not: Sözcünün başyazarı…
Bir seviyesiz göt kılı!

Bakin yalanım varsa akşama çıkmayayım hem vallahi hem billahi anneme sordum…
Ya ben mi yanlış düşünüyorum, vatan hainiyim yoksa bunlar mı haklı?
Yanlış ve sorumsuz siyasetin sonuçlarına rağmen milli dayanışma gösterilmeli mi?
Herifler, dünya bilmiyor sanki…
Hak, hukuk HER ŞEY bir kişinin iki dudağı arasında, ben bunun nasıl arkasında dururum???

Tokmak’ı oku Tokmak’ı…
Vurmalı ihtiyar bunağın başına başına o Tokmak’ı!

HDP falan beni ilgilendirmez…
Doğruya doğru, yanlışa yanlış kardeşim, bu kadar…
Bu zihniyetin…
ILK REHIN alma denemesi değil ki, ciddi bir devlet ya bileğinin gücü veya masa başında aklının, >>> haklılığının <<< somut verileri ile alır alacağını. Rehin alarak, onu bunu yaparak değil…
Hesap kitap verme, tutma…
Her şey aklına estiği gibi ve herkes buna eyvallah çekecek öyle mi?

Babayı alırsınız oğlum babayı…
Kol gibi sokarlar bir tarafına bir şeyi!

Kıskanıyorlardır kardeşim kıskanıyorlardır, ya kıskanıyorlar veya kedidir, kedi

O kadar başarılılar ki…
O kadar olur yani(!)

Yürümeye halim yok ama…
Oturduğum yerden…
Çevrem geniştir benim. Öyle laga luga tipler değil…
Her biri kendi alanında zirveye erişmiş ya akademik kariyer yapmış veya ekonomide bir yerde söz, en azından ama ciddiye alınabilecek fikir sahibi.

Tabii fikrin temelini bilgi oluşturur…
Onlar bana ben onlara güvenirim. Arada, yılda bir bilemedin iki defa görürüz birbirimizi…
Herkes kendi işinde gücünde…
Asker, polis gibi dostlarımda vardır, rütbeli rütbeli…
Kimisi müşteri…
Bilgi kaynaklarımdır, bilgi!

Bir deniz subayı, çok anlatmışımdır kendisini, sever o beni ben kendisini…
Dünyanın bir taraflarına parmak atıyor, bir orada bir burada…
Keza Alman bir şirketin Asya temsilcisi, ondan da duyarım hep aynı şeyleri…
Çinliler kardeşim…
Ticari süper zekâ, çok dikkat etmeli…
Haz etmiyorum, nefret ediyorum bu zihniyetten AMA hani üstümde kalmasını istemem…
Arap’ın sol taşağı…
Kesildi ya Arap muslukları, eh dünyada para vermez oldu, borç…
Yönelecekler Çine…
Benden söylemesi, sonradan demedin deme…
Sizin gibi salakları sikecekler ayakta!

AlYarağı gördünüz mü bilmem, hayran hayaran izliyor kayınpederini, Emine gibi baş salıyor uysal köpek gibi. Öyle tahmin ediyorum ki…
Alacaklar parayı ama yedi sülalemizi rehin ederek!

Adnan’dan (Menderes) Recep’e, Turgut’tan (Özal) Tayyip KAHPEdoğa’a

“Hiç unutmayacağım, Emrehan kadardım geldiler köye milletten nikah yüzüklerine kadar istediler”

Böyle anlattır annem O dönemi, Adnan Menderes’i. Çok anlatmışımdır kendisini. Bu yüzden tek söz daha edilmeye laik olmayan bir kimse. İhtiraslarının, sapkın düşüncelerinin, hayallerinin kurbanı olan bir zavallı. Bak Turgut Özal’ı da sevmem, takdir etmem…
Diyeceksin ki ulan oğlum sende kimseyi beğenmiyor haz etmiyorsun, herkese kafa tutuyorsun…
Doğru…
Ama fark ettiniz mi bilmem atalar der ki “yiğidi öldür ama hakkını yeme”
Ve ben bunu yapmamaya çalışıyorum, yaptıysam, haksız yere birsi veya birilerinin hakkını yediysem içtenlikle özür dilerim. Özal mesela…
AB(D)’ye karşı GAP Projesi…
Çok önemliydi, gereken ehemmiyet ve önemle takip edilemedi.

ANCAK…
Eleştirilerimin odak noktası ki fark etmez sağı, solu, ortası…
Iman sahibi ve veya dincisi, yüreği ile Atatürkçüsü olmadı gardırop, salon Kemalist’i(!)
Af etmem, en amansız şekilde eleştirir, küfür bile ederim vatana, millete ihanet edene…
İnsanız değil mi?
Hatasız kul olur mu? Olmaz tabii. AMA…
Siyasete soyunanın hata yapma lüksü YOKTUR…
NOKTA

Çünkü…
Toplu günahlar, sevaplar olamayacağı gibi yapılan hatalar bireysel bazda bireyin kendisini, en fazla çevresini etkiler AMA siyasetçi…
Koca bir toplumu, bir devleti etkileyebileceği gibi sucu, günahı olmayan nesillerin bile “kanına” girebilir. Yani belli bir yere gelebilmiş bir siyasetçinin yapacağı yanlışlar…
Bırak kısayı, ortayı bir tarafa çok uzun vadeli olabilir…
Ağır olur ağır, çok ağır. Altından kolay kolay kalkılamayacak türdendir!
BIR NOKTA daha

Sık eleyip ince dokumak, her durumu alınacak her kararı EN SON TAHLILE kadar çok yönlü ve en son ayrıntısına kadar değerlendirmeli SIYASETÇI!

Ama ben kime neyi anlatıyorum ki?

Nato mermer nato kafa…
Biat…
Şerefsizlik, yalan kanlarına, genlerine işlemiş…
Yaptıkları yapacaklarının teminatı…
Almışlar ellerine sürmeyi boyuyorlar onanı buranı…
Ulan…
Ananı allayıp pullayıp babana sattılar, hala anlamadın mi geri zekâlı?

Yerli ve milli hırsızlar yolsuz kaldılar…
Pamuk eller…
Lütfen cebe, fakire bir sadaka kardeşim yerli ve milli dayanışma duyguları ile fakire bir sadaka!

DIKKATINIZI şu olguya, gerçeğe çekmek isterim…
Bildiğim kadarıyla savaş durumu hariç, milli bir felaket, facia…
>>> Hiç bir Cumhuriyet Hükümeti <<< vatandaştan para istemedi…
Bunlar ki sadece AKP zihniyeti değil, Menderesi annem vasıtasıyla anlatmış oldum…
Özal dahil “benim memurum işini bilir” mantığında…
Kaşık ile verip, kendi ceplerini doldurduktan sonra vatandaştan kepçeyle almakta!