Baba

İzlediniz mi haberlerde bilmem…
Bir otobüs şoförü…
Tazminat 351 bin Lira, yıllar sonra öğreniyor biyolojik babasının kimliğini…
KADIN MILLETI, kime…
Kimlere bacak açtığı belli mi?

Yüzde 1 milyon güven gerekli!
KOCAMAN BIR NOKTA

Çok ağır bir it’am değil mi?
Ama…
Hayatin gerçekleri!

*

Yine haberini vermiştim…
Kafkaslar; Kırgızistan…
İnşallah…
Gerisinde yanılıyorumdur.

*

Ulan orospu…
Sen oraya buraya DINCIYI taşırken iyi…
Millet PKK ve benzerlerini KULLANDIGINDA kötü öyle mi?

*

Uzi Gal

Kanada falan, hani ülkende altın çıkaran…
Ambargo vesaire…
En sevdiğim silahlardan biridir…
GÜVENILIR…
Ulan Önder bu silahı anlatmadı mı…
NEDEN üretildiğini…
Ve VEYA Rus’un tabancalarını falan, özel kurumları için ürettiğini…
Bırak…
Uzayı, füzeyi…
Arabayı SEN böyle şeyler…
ÜRETEBIL…
Yine “yeter”
Önder…
Bunları NEDEN anlattı, anlatıyor?

Izmirlimmm

Mary
4 Ekim 2020

Mary.

İrlanda’da dünyaya geldi.

Ülkesindeki büyük kıtlık nedeniyle ABD’ye göçetti.

1900 yılıydı.

New York yakınlarındaki Oyster kasabasına yerleşti.

Sekiz ayrı evde aşçı olarak çalıştı.

En son, zengin bir ailenin çiftliğinde aşçıydı.

Oyster’da tifo salgını başladı.

Takır takır ölümler yaşanıyordu.

New York’un ünlü hekimleri kasabaya geldi, araştırmalar yaptılar.

Hastaların ortak bir özelliği vardı.

Hepsi, Mary’nin çalıştığı evlerin sahipleriydi.

Nasıl olur diye kafa yordular…

Mary’nin şeftalili dondurması pek meşhurdu, pek lezzetliydi, aşçı olarak çalıştığı çiftlikte bolca dondurma yapıyor, onlar da seviyor diye, daha önce çalıştığı evlerin sahiplerine de dağıtıyordu.

Hekimler bu dondurmadan şüphelendi.

Acaba bayat şeftaliyle yapıyordu da, ondan mı hastalık yayılıyordu?

Hayır.

Hem şeftali bayat değildi, hem de salgın başladığından beri dondurma dağıtmadığı halde hastalık yayılmaya devam ediyordu.

Aylarca araştırdılar, cevap aradılar, işin içinden çıkamadılar.

Neticede, Mary’e test yapmaya karar verdiler.

Bingo!

Mary pozitif çıktı.

Tifo belirtisi göstermiyordu ama, taşıyıcıydı.

Kendisi hastalanmıyordu, etrafındaki insanlara bulaştırıyordu.

ABD tarihinde ilk’ti.

O güne kadar ABD topraklarında canlı tifo taşıyıcısı görülmemişti.

Bir insanın, hasta olmadan hastalık taşıyabileceği tahmin bile edilemezdi.

Hemen karantinaya aldılar.

North Brother adası’ndaki küçük bir hastaneye yatırdılar.

Gazeteciler önce kasabaya, sonra adaya üşüştü.

“Tifolu Mary” lakabını taktılar.

Hunharca manşet yaptılar, toplum için tehdit olduğunu yazdılar.

Mary üç yıl boyunca bu karantina adasında yaşamak zorunda kaldı.

Ameliyatla safra kesesini almak istediler.

Korktu.

Kendisini iyileştirebilecek olan bu ameliyata izin vermedi.

Üç uzun yıl boyunca ilaç tedavisi uyguladılar.

Hiç işe yaramadı.

Üç yıl boyunca 163 dışkı örneği verdi, 120’si pozitifti.

Safra kesesi enfekteydi, sürekli bakteri üretip bağırsaklarına salgılıyordu, asla iyileşmiyordu.

Bu kadar uzun süre karantinada kalmaya dayanamadı, dava açtı.

“Hastane benim için hapishane oldu” dedi.

Haklı bulundu, davayı kazandı.

Mahkeme başkanı, bir daha sakın aşçılık yapmaması ve sürekli ellerini yıkaması şartıyla, serbest bırakılmasına karar verdi.

Mary maalesef mahkemenin şartına uymadı.

Sahte soyadı kullanarak Manhattan’da aşçılık yapmaya başladı.

Üstelik, bir hastanenin doğumevinde aşçı oldu.

Aslına bakarsanız, başka çaresi yoktu. Geçinebilmek için mutlaka çalışması gerekiyordu, yemek pişirmekten başka iş bilmiyordu.

İki ay geçti geçmedi, Manhattan’da tifo salgını patladı.

Peşpeşe ölümler görülüyordu.

Hastalığın izi sürüldü, Mary’e ulaşıldı.

Mahkeme kararına uymadığı için derhal tutuklandı.

Öfkeli bakışlar altında yargılandı, ömür boyu karantina kararıyla, yeniden North Brother adası’ndaki hastaneye gönderildi.

Tam 23 yıl boyunca bu adada karantinada kaldı.

O dönemki tıbbın ilkel koşullarında başka çıkar yol bulunamamıştı.

İnsanlık tarihinin en uzun süreyle karantinada kalan kişisi oldu.

1938 yılında 69 yaşındayken son nefesini verdi.

Tifodan ölmedi.

Zatürreden öldü.

Otopsi yapıldı.

Safra kesesinde hâlâ canlı tifo bakterileri taşıyordu.

Talihsiz Mary, halk sağlığı kavramının sembol isimlerinden biri oldu.

Hastalık taşıyan bireylerin insan haklarını ihlal etmeden, toplum sağlığını nasıl koruyabiliriz?

Bu soruya, Mary’den sonra kafa yorulmaya başlandı.

E, şimdi bakıyoruz…

Sağlık bakanımız “her vaka hasta değildir” diyor.

“Belirti göstermeyen pozitif’leri sorun olarak göremeyiz” diyor.

(Testleri pozitif çıkan ama belirti göstermeyen vatandaşlar, hasta sayılmıyor, virüs taşıdıkları halde günlük vaka tablosuna yazılmıyor.)

Yani diyor ki…

Mary hasta değildir, aşçılık yapmaya devam edebilir, sakıncası yok!

https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/yilmaz-ozdil/mary-6066021/

Sığırlar ve çevreye zararları AMA sığırı eninde sonunda kesip yiyebiliyorsun bari, iki ayaklı sığır VE inekleri, memeli, memeli ne etmeli?

Dün Emine…
Memeli ineklere güzel bir örnek, türbanlı türbanlı…
Sözde hayvan hakları…
Gösteriş…
Bilmem nesini bilmem ne ettirdiğiminin karisi…
Yok ben etmem…
MIDEM…
Ama başkaları ederse lafta etmem.

Ağır geldi değil mi?
EVETTT…
Bile bile, Önder…
Gerekirse eli, ayağıyla dövdüğü gibi…
Sözleriyle de dövmesini bilir.

>>> Kafalarına kafalarına, hiç acımadan, Allah yarattı demeden, dincinin ancak böyle hakkından gelirsin <<<

İrticanın odağı olan dahil…
İranlı dostum geldi bugün, pek keyfi yoktu…
Sorum Iranda durumlar nasıl?
“Berbat”
Sanki Tayyipistanda, Lübnan’da, Filistin’de vesaire daha iyi…
DINCIYI…
Müslüman kalleşleri…
Anaların amına geri sokmalı.
NOKTA…
YETMEZ…
KOCAMAN BIR NOKTA

Macrons Kampfansage gegen „islamistischen Separatismus
5.10.2020 • 13:36 Uhr
Präsident Macron stellte einen Fünf-Punkte-Plan zur Bekämpfung islamistischer Tendenzen in Frankreich vor. Am 2. Oktober kündigte er im Pariser Vorort Les Mureaux seine Maßnahmen gegen den „islamistischen Separatismus“ an.
Präsident Macron stellte einen Fünf-Punkte-Plan zur Bekämpfung islamistischer Tendenzen in Frankreich vor. Am 2. Oktober kündigte er im Pariser Vorort Les Mureaux die neuen Maßnahmen gegen den „islamistischen Separatismus“ an. Damit meinte der französische Staatschef die Bildung von „Parallelgesellschaften“ unter Anführung radikaler Ideologen, die politisch agieren.

In seiner Rede thematisierte der Präsident, wie wichtig es sei, die Radikalisierung in den muslimischen Gemeinschaften in Frankreich zu verhindern. Er forderte, dass die arabische Sprache mehr in Schulen oder als Teil von erweiterten Tagesprogrammen unterrichtet werden soll. Macron erklärte, dass die Behörden verhindern sollten, dass junge Menschen die arabische Sprache „von bestimmten Gruppen“ lernen , die ihnen das Schlimmste böten und sie manipulierten.
Was wir bekämpfen müssen, sei „der islamistische Separatismus“, sagte Macron. „Das Problem ist eine Ideologie, die behauptet, ihre eigenen Gesetze sollten denen der Republik überlegen sein.“ Frankreich selbst trage eine Mitschuld an der „Ghettoisierung“ einer Bevölkerung, die leicht auf Predigten jener hereinfallen könne, welche die Gesetze der Nation durch ihre eigenen ersetzen wollten. Macrons Gesetzesentwurf sieht vor, dass vom kommenden Sommer an der Schulunterricht ab drei Jahren obligatorisch wird. Damit soll beispielsweise der Heimunterricht stark eingeschränkt werden.
Auch im öffentlichen Dienst will Macron islamistische Einflussversuche unterbinden. Gemeinden sollten die oftmals „tolerierte Absenz von Mädchen“ im Sportunterricht verhindern. Frankreichs Schulen seien „das Herz des Säkularismus, wo Kinder zu Bürgern werden“, betonte Macron. Imame aus dem Ausland – etwa der Türkei, Algerien und Marokko hätten sich so mehrfach die Kontrolle über Gebetshäuser gesichert. Um einen „Islam der Aufklärung“ zu schaffen, will Macron seinerseits die Anstellung ausländischer Imame ab 2024 untersagen. Ein entsprechendes Gesetz soll Anfang Dezember im Kabinett besprochen werden, kündigte Macron an.
Das Gesetz gegen den „islamistischen Separatismus“ könne das „republikanische Erwachen“ allein nicht auslösen. Macron aber dürfe man bescheinigen, dass er eine seiner deutlichsten Reden gehalten habe, berichtete die FAZ. Der Präsident der Union islamischer Organisationen in Frankreich, Amar Lasfar, sagte der Nachrichtenagentur Reuters, er sei sich nicht sicher, ob ein neues Gesetz überhaupt notwendig sei, da die Anwendung bestehender Gesetze das gleiche Ergebnis erzielen könne.

Es ist eine Rede, die versucht, auf eine Gefahr hinzuweisen, und ich stimme nicht ganz zu. In (dem von Macron angewendeten Terminus) ‚Islamismus‘ gibt es das Wort Islam, und ich denke, er hätte stattdessen über den Extremismus oder Radikalisierung sprechen können. Man kann nicht alle Muslime stigmatisieren“, sagte er.
Viele französische Muslime beklagen sich seit langem über Diskriminierung und Marginalisierung, die zu Armut und sozialer Entfremdung in ihren Gemeinschaften beigetragen haben. Das Land wird seit Jahren von islamistischen Terroranschlägen erschüttert, dabei starben mehr als 250 Menschen. Viele der Täter stammen aus Frankreich. Macron erinnerte an die Messerattacke in der Nähe der früheren Redaktionsräume des Satiremagazins Charlie Hebdo, bei der vor Kurzem zwei Menschen schwer verletzt wurden.“

*

Gecikmeli tepkimi, aslında patlamalıydı bu haber ile YOKSA

Almanya 14:18
Dolar 7,7854
Euro 9,1632

Bakalım kapanışa…
Benim aklım ermiyor, YETMIYOR…
Tayyipistan piyasalarına!

*

O Fulya Öztürk zillisi, PKK’dan kaçanlar yayını…
Konuşturdukları…
>>> Birçok anlatılan YALAN, gerçekten yaşananlarda var <<<
Ama genelde Türkiyeli kamuoyuna yönelik yalanlar…
BILIYORSUNUZ…
Eriye eriye, bite bite…
Bir türlü ne eridiler ne bittiler!

NEDEN…
Anlatılmaz gerçekler, NEDEN…
Ve evet…
Birçok kız militana tecavüzler falan…
Hizmetçi konumunda, bu gibi konuların gerçeklik payı var…
Ama şu anda ekranda olan militan ve anlattıkları…
Çoğu gerçek dışı!

Doğru sorulara doğru cevaplar…
Gerçekçi yaklaşımlara gerçekçi çözümler…
Heriflerin…
Hayatı YALAN!

“Romantik” geliyor birçok gence böyle hayatlar…
Bende…
Macera merakı, çocuktum daha çocuk…
Tabii toy insanlar, deneyimsiz…
Vatan, millet aşkı…
Ve kanıyorlar. Suçlamayın çocukları…
Baksanıza bir taraflarının bir tarafları ağrımış, yaşını başını almış “insanlar”
Ve hala AKP’ye kananlar…
Yok…
PKK ve IŞID’i birbirine benzetemeyiz…
Ama gençliğin > sosyolojileri <
Düşünceleri, hayalleri birbirine çok benzer.

Unutmayalım lütfen…
Dünya böyle gelmiş böyle gider…
Oralarda bile…
Eşitler arasında daha da bir eşit olanlar.

Algı…
Ve gerçekler…
Geçenlerde IŞID kampından ZORLA Almanya’ya dönüş yapan bir KADIN…
“Orası cenneti” açıklaması.

*

😊 Boynuzlular olmasa kim g.tümüze bilmem ne sokacak? Yok ya yok, INAN uğraştığına değmez

„Streaming macht bereits mehr als die Hälfte des Stromverbrauchs aus
Die Datenmengen, die beim Video-Streaming über Plattformen wie Netflix, Amazon Prime, YouTube & Co. anfallen, machen bereits 58 Prozent und damit mehr als die Hälfte des Datenvolumens im Internet aus. Das geht aus einer Analyse des kanadischen Netzwerkausrüsters Sandvine hervor. In Relation mit der Einschätzung des amerikanischen IT-Unternehmens Cisco, die für das Jahr 2017 einen weltweiten Traffic von insgesamt 1,5 Zettabyte (oder umgerechnet 1,5 Milliarden Terabytes bzw. 1.500.000.000.000.000.000.000 Bytes) berechnet haben, wird klar, wie viele Daten nur durch Bewegtbilder durch das Netz gejagt werden. Um diese Mengen über die Rechenzentren bereitstellen zu können, dürften global fürs Streamen schätzungsweise bereits bis zu 200 Milliarden kWh Strom pro Jahr anfallen, Tendenz steigend. So steht mit der Plattform Disney+, die am 24. März in Deutschland verfügbar ist, bereits der nächste große Anbieter in den Startlöchern.“

ILK 25 ülke, ENERJI ve büyük bir oran INTERNETE

oku

oku

Ve Türk’ü Türkiyelisi SARS-CoV2’ye inanmıyormuş, iyi bok yiyorlar

INAN…
Bu hastalık gerçekten var…
AMA…
Gerisine inanma.

Güvenilir kaynaklar…
Ve yayınlamıştım ta ne zamanlar…
2022’den önce kurtulamayacağız bu beladan. Aşı…
Son derece çelişkili, INAN kodomana olmayacak olanlar…
Bakiniz Boris’e, göreceksiniz Trump’da…
Zengin hastalığı dedik ya, nüfuz sahibi değilsen…
Can çekişe çekişe ÖLECEKSIN…
KORU…
Kendini, sevdiklerini. Bir kokona…
İzmirli…
Sinir etti beni, bu yüzden bu sözlerim sana, size…
KORUYUN KENDINIZI, SEVDIKLERINIZI.

INAN…
Korkanın anası ağlamaz der atalar…
Koru bebelerini.