>>> Hiçbir zaman bunları yazacağım aklıma gelmezdi <<<

1.
İstanbul’da yeşillendirme…
AKP’lilerden kalma…
Kaça mal olursa olsun bu kent yeşillendirilmeli…
HAYATI!
2.
Evet SIKE SIKE…
Gerçi kendileri kural, hak – hukuk tanımıyor AMAAA…
15 dakika kuralı mesela…
KPPS…
Bu millete gerekirse sike sike öğreteceksin kurallara uymayı!
NOKTA

*

Der Fall Söder, ich bin nicht der einzige

Israil’de…
Önlemler GENE gevşetiliyor…
Altın…
Kardeşim HALA öğrenemedin mi?
ENAYI s.kme…
PANIK!

Ucuz ucuz al…
Sonra…
Sene sonuna doğru iki bini geçmesi ihtimal dahilinde.

*

Fransa…
ILK DEFA 50 bin!

Ne diyebilirim?

Almanya…
05:27
Dolar 7,9807
INANMAMAYA DEVAM EDIN Öndere

*

Diyorlardı da inanmıyordum…
Kışlık ceketi çıkardım…
Çuval…
Hatta dün kızdım bizimkilere, neden bakmıyorsunuz üstüm başıma…
Her şey k.çımdan düşüyor…
Sandım lastikler falan gevşedi, hani terzi kendi yamasını dikemezmiş ya…
Gerçekten yemekten çok kesildim.

Eşofman…
Bu yüzden anlamıyorum, bu akşam takımları bir denemeliyim.

Hadi ben gitti

Almanya 06:22
Dolar 7,9816

Yollar, köprüler insanları birleştirirler

Kimisi…
Yapar yolları, köprüleri göstermelik…
Hayatları yalan olanlar…
Kimisi inşa eder bu yapıları ki işlevlerini görsün yüzyıllar boyu…
Hala, hala Romalılardan kalma yollar var mesela…
Ördük derler yurdu demir ağlarla…
Üstünde Türkiyeli usulü hızlı trenlerde, ölen insanlar.

Parmaklarımın uçlarına kadar ağrılar…
Uyandım yine acı içinde…
İyi ki uyandım vaktinden evvel, şahit oldum bilmediğime…
Bizzat Türkiyeli ağzından duydum gerçekleri, beni üzeni.

Hatırlayın sormuştum vakti saatinde…
Durup dururken…
Bu S400’ler NEDEN alındı, nereye konuşlandırılacaklar amaç ne?

Bu ihtimalide sıralamıştım…
Ama sadece bir ihtimaldi, bilmiyordum yani…
Konuşuyor CNN-Türkiyelide Ali Çınar bilmem ne…
Pankiii…
Görüşlerinde bile…
Ve yardımcı doçent doktorlar…
Ankara…
AK Pezevenklerin saltanatı…
Korusunlar diye.

Alooo…
Konu ülke savunması değil, bizzat söyledi doc. doktor…
Amaç…
Pezevenkleri korumak. BAK…
Koca bir ülkenin geleceğini ne uğruna FEDA ediyorlar…
NATO…
Mato, F35’ler…
Ülkenin uluslararası itibarı…
VEEE…
Bir Kasımpaşa ayısı, IBNE ortağı!

*

Sizler…
Türkiye değil…
Türkiyelilersiniz!

*

Tööövbe!

Dağlık Karabağ, derler ki savaşta ilk ölen gerçektir

Almanya 01:51
Dolar 7,9760

oku

Almanya 02:08
Dolar 7,9784
Anlayana…
Kabarıyor baba hindi gibi…
AMA!

Kasımpaşa kabadayısı…
Merak etme sikecekler Emine’ni!

S400’ler vesaire…
CNN-Türkiyeliyi izliyor musunuz bilmiyorum?
Sark…
Garba karşı neden mağlup oluyor biliyor musunuz?
Pezevenk gibi…
AKP’deki gibi tipler yüzünden, gör ekranlarda akıl hocalarını…
Oldum olası diplomasi…
20. Yüzyıl ortalarından beri kamuoyu.

Osmanlı’da Milletler Ve Diplomasi – İlber Ortaylı

oku

HATIRLAYINIZ…
Jitzchak Rabin bu yüzden öldürüldü…
Gamal Abdel Nasser gibi AMA O…
Mısır’ı eski gücüne götürürken öldü, diğeri barış için…
Ikisinin de nazarımda değeri büyüktür.

Ölmüş bir eşekten ne bekler ne istersiniz?

Anlatırım bazen ondan bundan…
Mesleğim…
PARDON, hobim. Bir yüzüm, herkesin gördüğü…
Çeyrekçe…
Ve BIN BIR YÖNÜM ki bir avucunu bile görmediniz, yaşamadınız.

Dijitalin…
Yani sanalın VE hayatın ortasındayım…
Bilmezsiniz ki neler yaşadım, yaşıyorum…
Direnişte diriliş var…
Ah keşke…
Dirildiğinizi bir görsem…
Silkinseniz, atasınız ölü toprağını üstünüzden…
Yok ölmüş bir eşekten farkım, iki adım…
En ufak güç isteyen bir şey, eğilip kalkmada bile…
İki karış dilim dışarıda, nefes nefeseyim.

Şifreleme…
İletişim, gizliden gizliye…
Gençler sözüm size…
Hor görür, küçümsersiniz ya geçmişinizi…
Beğenmesiniz sizlerden öncesini…
Ulan anam soğan babam sarımsak, söyle senin çıktığın şalvar farklı mı, hangisi?
Tabii ki farklı ama şalvarda şalvar ya…
Bundan 2 bin beş yüz sene önce…
Bir Çin düşünürü, askeri bir deha…
Demiştir ki…
“Savaş bir aldatma, kandırma sanatı”

Öyle ya…
Aşkta ve savaşta her yol mubahsa…
Çalıştır kafayı, güçsüzsen bile kendini olduğundan güçlü göster…
Karşındaki yerse!?

Bir örnek ister misin, ÖZE, teknolojiye, eskiye dair?

İyi öyleyse…
2. Dünya Savaşı zamanı…
Navaho Kızılderilileri, anlatmışımdır şifreleme ve deşifremeler yöntemlerini…
Ki…
Hiçbir şey anlatmadım bu konuda, kendimi anlatmadığım gibi…
Sevdiklerimi…
“Hiçbir şey” bilmiyorsunuz hakkımda.

HATIRLA…
Hani Hong Kong, hani üniversiteli gençler…
Ok ve yay, MANCINIK falan…
Amerikalılar çözdü Japon şifrelemesini…
AMAAA…
Japon çözemedi Amerika’nınkini.

NEDEN MI???

İster inan ister inanma, bende zorlandım inanmakta…
Ama…
Navaho dili KESINLIKLE sonradan öğrenilemezmiş…
Ki bilirsen tarihi, bilirsin beyaz adamın Kızılderililere ettiğini…
Buna rağmen…
Olmuş millet bir, dünyanın dört bir tarafından gelenlerin, yerlilerin…
BIRLIGI!

Ülkede kalan, askerde olmayan tüm Navaho Kızılderililerine…
TAHSIS etmiş ABD, her birine ÖZEL KORUMA ki Japon kaçırmasın…
Zorlayamasın…
Askeri bilgileri çözümlemeye.

Anlamadın değil mi neyi anlattım, anlatmaya çalıştım?

Örneğin dili…
BIRLIGI…
Teknoloji ki ayrıntılı anlattım ABD, Polonyalı, İngiliz falan nasıl çözü Japon’u, Alman’ı…
Anlatmadığım Kanadalı…
Ve “sanal” askeri üniforması.

Devam edecek…
Ne zaman?
Bilmiyorum, çeyrek fena…
Dinlenmeli, sonra!

ILK DEFA, Almanya’da ilk defa gece sokağa çıkma yasağı dilendirilmeye başlandı

Hadi ben gitti

Suçluluk psikolojisi

### ! ###

Berlin II

*

59 dak. öncesi

Wieder mehr als 11.000 Neuinfektionen: Für Lauterbach steuert Deutschland auf Lockdown zu

Ve Fransa 45 bin…
Ve OROSPU…
Konuşuyor “İslam… Düşmanlık…”
FALAN!

Mutlaka

*

Ve bir…
Çıkmaz, bir sarmal(!)

„Innenminister Frankreichs wettert gegen „Halal-Regale“ und Kommunitarismus
25.10.2020 • 11:56 Uhr

In der aufgeheizten Stimmung in Frankreich trägt der Innenminister zur Eskalation bei. In einem Interview schimpft er auf spezielle Regale im Supermarkt und verwendet negativ konnotierte Begriffe. Ein Regierungssprecher betont, dies sei nur dessen persönliche Meinung.
Der französische Innenminister Gérald Darmanin sorgte vor Kurzem mit seinen Aussagen zu muslimisch geprägten Auslagen in Supermärkten für Aufregung. In einem Interview mit dem französischen Sender BFM wetterte Darmanin gegen sogenannte „Halal-Regale“, die in Supermärkten Essen anpreisen, das nach muslimischen Vorschriften zubereitet wurde.“

Elini vicdanına koy…
Birinci nesil…
BENIM NESLIM (2.), camiiyse camii…
Helalse helal…
KIM karıştı başörtüne dil uzattı örneğin Almanya’da dini inançlarına?
AMA YOK…
İlle her şeyin bokunu çıkaracaksın, ille…
SIKERIM…
Sizin Müslümanlık anlayışınızı…
ÖNCE götünü temizlemesini öğren, SONRA…
Millete Müslümanlığı öğretmeye çalış…
Ulan…
Bu konuda birçoğunuzu cebimden çıkarırım be…
Dinimizin ÖZÜNÜ anlamadan etmeden MAYMUN gibi yok götümü, başımı bağlayayım…
Yok sakal bırakayım bilmem ne…
ÖNCE…
İçini temizle, oku öğren SONRA konuş!

Vâkıa Suresi – 75-80 . Ayet Tefsiri

﴾75﴿ Bakın! Yıldızların yerlerine yemin ederim,
﴾76﴿ Ki bilseniz, bu gerçekten pek büyük bir yemindir.
﴾77﴿ Kuşkusuz o, değeri çok yüce Kur’an’dır.
﴾78﴿ (Aslı) korunmuş bir kitaptadır.
﴾79﴿ Ona ancak tertemiz olanlar (melekler) dokunabilir.
﴾80﴿ O, âlemlerin rabbinden indirilmiştir.

Kanyak:

https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/V%C3%A2k%C4%B1a-suresi/5054/75-80-ayet-tefsiri

İlk âyette “yıldızların yerleri” diye çevrilen tamlama müfessirlerce daha çok “yıldızların doğduğu veya battığı yerler, dolaştığı menziller yani yörüngeler” ve özellikle “kıyamet sırasında yıldızların düşeceği yerler” mânalarıyla açıklanmıştır. Bazı ilk dönem müfessirlerinden, burada “Kur’an’ın parça parça indirilişi veya indirilmiş kısımları”nın veya “Kur’an’ın muhkem âyetleri”nin yahut “Kur’an’ın başı ve sonu arasındaki uyumun, tutarlılığı”nın kastedildiği yorumları nakledilmiştir (Taberî, XXVII, 203-204). Râzî, maksadın “Kur’an’ın girdiği kalpler” olabileceği yorumunu da zikreder (XXIX, 188). Öte yandan, bu tamlamanın sözlükte “yıldızların düştüğü yerler” anlamına gelmesi, günümüzdeki bazı Kur’an araştırmacılarını burada astrofizik uzmanlarının “kara delik” tabir ettikleri “büyük kütleli yıldızların ömürlerini tüketmeleri sonucu meydana gelen farazî gök cisimleri”ne veya “yıldız kökenli olmayıp yıldızlar arası uzaydaki gaz kütlesinin sıkıştırılmasının yol açtığı oluşumlar”a işaret edildiği yorumunu yapmaya yöneltmiştir (Allah’ın yemin etmesi ve Kur’an’da yer alan kasemler konusunda genel bilgi ve değerlendirme için bk. Zâriyât 51/1-6). 77. âyette Kur’an, “mertebesi yüksek, değerli, yüce” anlamlarına gelen kerîm sıfatıyla nitelenmiştir. Çünkü Allah Teâlâ, son kitap olması dolayısıyla onu bütün ilâhî kitaplardan mükemmel kılmış, gerçek dışı unsurların ona karışmasını önlemiş, onda yüksek ahlâk ilkelerine ve önemli konulara yer vermiştir. Onu ezberleyenin ve okuyanın değeri artar; o, gerçeğe ulaştıran kanıtlarla doludur, içerdiği hidayet, bilgi, açıklama ve hikmetlerle her türlü övgünün üzerinde bir kıymeti haizdir. Ardından gelen ve “korunmuş bir kitaptadır” diye tercüme edilen ifade Kur’an’ın ikinci sıfatı olduğuna göre bu da onun değerini anlatan mânevî bir nitelemedir. Başka izahlar da bulunmakla beraber birçok müfessir tarafından güçlü bulunan yoruma göre buradaki “kitap” kelimesinden maksat “levh-i mahfûz”dur (aşağıda belirtileceği üzere, bu yoruma göre meleklerin Allah’ın ilmine, levh-i mahfûzdakilere “dokunabilmeleri” o kaynakla irtibat kurmaları ve bu hususta kendilerine verilmiş görevler bulunduğu anlamındadır; ayrıca bk. Bürûc 85/21-22). Şu halde 77 ve 78. âyetler arasındaki anlam bağı şu olmalıdır: Kur’an’ın –Resûlullah’tan işitildiği şekliyle– lafızları ve mânaları, Allah’ın ilmindekine uygundur ve o asla beşer sözü değildir. Allah’ın katındakiler bizim açımızdan saklı ve mahiyetini idrak edemeyeceğimiz hususlar olduğu için O’nun ilmini ifade eden “kitap” kelimesi “saklı, korunmuş” anlamına gelen meknûn sıfatıyla nitelenmiştir; “kitap” kelimesinin kullanılması da O’nun ilminin sâbit ve değişmezliğini belirtmek içindir. 79. âyetteki “temizlenenler” anlamına gelen mutahharûn kelimesiyle ilgili olarak da farklı açıklamalar bulunmakla beraber müfessirler genellikle, burada meleklerin kastedildiği kanaatindedir; Abese sûresinin 11-16. âyetleri bu anlamı desteklemektedir. Dolayısıyla, buradaki “dokunma” anlamına gelen mess kelimesi, Kur’an’ın içeriğinin peygambere iletilmesinde meleklerden başkasının rolünün olamayacağını ve müşriklerin iddia ettikleri gibi kâhin veya şair sözü olmadığını ifade etmektedir. Zira müşrikler cin ve şeytanların gökten gelen haberlerden çalıntı yapabildiklerine, kâhinlerin de onlardan bilgi aldıklarına, yine her şairin kendisine şiiri dikte eden bir şeytanın bulunduğuna inanıyorlardı; Hz. Peygamber’in de Kur’an’ı böyle bir yolla elde ettiğini ileri sürmüşlerdi. Kur’an’ın Allah Teâlâ tarafından böylesine yüceltici ifadelerle anılması ve âyette, –asıl anlam yukarıda açıklandığı şekilde olsa bile– temiz olarak dokunmanın ona saygıyı belirten bir niteleme olarak yer alması sebebiyle ilk zamanlardan itibaren müslümanlar Kur’an âyetlerinin yazılı olduğu malzemeye ve mushafa ibadet temizliği olmadan yani abdestsiz olarak dokunmamaya özen göstermişlerdir. İslâm âlimlerinin çoğunluğu da Hz. Peygamber’den nakledilen bazı söz ve uygulamaları (Muvatta’, “Kur’an”, 1) bu yöndeki çıkarımı destekleyici bulmuşlar ve mushafa el sürmek için abdest almak gerektiğine hükmetmişlerdir. Öte yandan İbn Abbâs, Dâvûd b. Ali, İbn Hazm ve Şevkânî gibi âlimler âyetin mushaf ile değil levh-i mahfûz ile ilgili olduğunu, abdestli olmayanın mushafa dokunmasını meneden hadisin de sahih olmadığını yahut sahih olsa bile orada müşriklerin kastedildiğini ileri sürerek abdestli olmayan, cünüp ve âdet halindeki kimselerin mushafa dokunmasını ve onu okumasını câiz görmüşlerdir (başka yorumlarla birlikte bk. Râzî, XXIX, 192-196; İbn Rüşd el-Hafîd, Bidâyetü’l-Müctehid ve Nihâyetü’l-Muktesıd, I, 435; II, 32; Şevkânî, V, 186; a.mlf., Neylü’l-Evtâr, I, 225-227, 246-248; İbn Âşûr, XXVII, 333-337). Bu uygulamaları ve abdestin gerekliliği yönündeki ictihadı esas alan ve kutsal kitabına saygısının bir nişanesi olarak ona el sürerken abdestli olmaya gayret eden bir müminin bu davranışı onun ecrini ve feyzini arttırır; fakat bu hükmün Kur’an’la yakından ilgilenme ve mânaları üzerinde düşünme çabasını engelleyen bir set gibi algılanması kuşkusuz yanlış olur. Zaten İmam Mâlik gibi İslâm âlimleri Kur’an eğitim öğretiminin ve sıkıntıya yol açan durumların ayrı mütâlaa edilmesi gerektiğini gösteren fetvalar vermişlerdir. Mushafa dokunmadan Kur’an’ın okunması veya tercümesine el sürülmesi için abdest almak ise genel olarak gerekli görülmemiş, sadece tavsiye edilmiştir.

*

>>> Üüünder ben senin ağzına sıçayım, ta ne zaman yazdım, BELGELEDIM <<<

*

Bak…
ÖZELLIKLE diyanetin tefsirini seçtim. ÖZELLIKLE…
İçini temizle…
Rahmetli, SOFU bir ailenin kızıydı…
SOFU, bağnaz…
Süleymancılar tarikatından AMA…
O…
Tertemiz bir Müslümandı, bana neler öğretti…
Hele hele Peygamber Efendimiz ve kadınlar konusunda.

Ve Fransa büyükelçisini geri çağırıyor

Bayağı, ADI olan SENSIN Kasımpaşa ayısı…
Senin gibi orospu çocukları yüzünden yaşıyoruz buralarda bu sıkıntıları…
Yüce dinimizi kendi siyasi emelleri yüzünden kullanan pezevenkler yüzünden…
HERKES…
Bilir siyasetçiler hakkında düşüncelerimi…
AMA…
Bak hem siyasetçi hem hukuk ne diyor…
Haberin vardır, geçen gün bir SÖZDE Müslüman Almanya’nın Drednen kentinde…
İki kişiyi bıçakladı, gerekçesi onların Hristiyan olması…
Evet…
O Suriyeli, “Müslüman” hayvandan söz ediyorum…
Akabinde tartışmalar yine canlandı…
Sınır dışı edelim böylelerini…
Ama bak yetkililer ne diyor:
> Bir insan KATIL BILE OLSA can güvenliği olmayan yere geri gönderilemez <
Bu sözleri diyen hem siyasetçi hem hukuk…
Ama sen böyle şeyleri anlamasın HAYVAN!

Evet…
Bende hoş karşılamıyorum…
PeygamberLERE gösterilen saygısızlığı…
Sadece Peygamber Efendimiz değil ki…
Hz. İsa’ya bile(!)

KOCAMAN bir nokta

Rekor, rekor, rekor. Rab sen cümlemizi koru

Ankara – Paris hattı iyice ısınmaya başladı…
Döviz…
Tabii SADECE dolar değil ki!

*

Gazete manşetlerine bir göz attın…
GÖT atıyorlar!

incele

Kırk yılda bir namaz, onu da şeytan bırakmaz…
Dün Oma…
Ya Allah ya bismillah, tam başlayacağım…
Telefon…
“Önder ütü bozuldu”

Hay ben senin ananı, avradını…
Düştüm yollara…
Makinecide, adam ütü ile uğraşıyor zil çaldı…
Başka bir müşteri, makine satın alacakmış…
Neyse beklentimin aksine tamirci istifini bozmadı benim ütü ile devam etti…
Yeni gelen müşteriye telefon geldi, konuşuyor…
Sonrasında sordum, yunanca mıydı bu?
Evet dedi…
Efendi, temiz pak bir insan, sempatik…
Sohbet etmeye başladık, bir Türk ve bir Yunan…
Almanya’da…
Tabii ki konu siyasete geldi, ataları Trabzonluymuş…
Trabzon’un en eski berberi…
600 senelik…
İnsan…
İnsan ile uyuşuyor, konuşuyor, anlaşıyor…
Ama birçok siyasetçi…
Siyasetçi ile uyuşamıyor, anlaşamıyor…
Evet…
Siyasetçi başka devlet adamı başka!

Doğruya doğru, yalana yalan

Ve evet…
Bölgesel OHAL ile bu konu ile mücadele edebileceklerini sanıyor SIYASETCI…
AMA…
YOK çaresi ya ekonomi ya can!

oku

Dünya…
Birleşmeli.

Bir düşün…
Almanya gibi bir yerde…
10 bin vefat eden insan, daha dün…
44 ihtiyar…
Bir bakim evinde, can bu can.

*

İmamın oğlu korona, darısı pezevengin başına. Saatler oluyor geçmişti haberlerden. Şimdi okuyunca hatırladım, YANI benim için olabildiğince ÖNEMSIZ bir haber ama not tutmuş olayım. Başlık attığına bile değmez.

*

Şifreli, şifresiz…
Popom…
İpotekte!