9x19mm daha da IYISI 9x21mm

“Önder ağabey tehlikelisin”
Değilim oğlum değilim…
Ayakta zor duruyorum, ilaçlar olmasa…
Ama…
Haklısın hep bir çeyrek değildim. Ne oldum değil…
Arkadaş…
Ne olacağım!

Yunanistan çok öncesi…
Ukrayna şimdilerde çok güzel bir ders…
Anlayana.

Ders çıkarabilene…
AMA!

Ağızlarına sıçıyor Rus özel birimleri…
Dincilerin…
Kurşun geçirmez yelek falan, fasa fiso desem anlar mısın…
Beni?

9x19mm daha da IYISI 9x21mm

Baltık ülkeleri, Norveç…
Danimarka, İsveç falan…
Ukrayna ders olmadı mı sizlere?

Can pazarında…
Her koyun kendi bacağından asılır der bir Türk özdeyişi.

“Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için”
Alooo…
Şövalyecilik mi oynuyoruz burada?
Mousquetaires Fransızca…
Alexandre Dumas(!)

Offfffffffffffffffff…
Felaket, çok kötü…
Az kaldı ya kendiliğimden ya canımı alacağım.

ANCAK…
🙂 🙂 🙂
Galiba buldum sırtımın çözümünü…
Bir iki…
Daha gözlemlemeli.

Sırt “iyi”
Şimdi anlıyorum, his ediyorum GERISINI!

9×21…
ÖNCE İtalyan, SONRA…
Israil…
ANLA!

2mm deme kardeşim, deme…
Demedim mi bana iki santim yeter diye?
Ya bu çeyreği güdersin ya bu diyardan gidersin…
Ne O LANNN…
Kendimi mi inkâr edeceğim?

Bilmek…
Görmek…
Söylemek YASAK MI?

Beni…
Kendine örnek al, sen çözmezsen…
Bulmasan KENDIN kendi derdine çare…
Tutmaz…
Kimse elinden OLMAZ sana derman.

Çok zor getiriyorum iki kelimeyi bir araya…
INAN…
FECI ağrılar. Ama söz…
Keş falan…
SÖZ VERDILER, ispatlı, kendileri söylüyor kendileri…
Girmeyeceğiz kıçına diye söz vermişler AMAAA…
Evet ama…
YOK YAZILI!

Dedim ya söz, keş meş esrarkeş…
SÖZ!

ANCAK…
YOK Türkçe tercümesi, siktir ettiler BIZI…
Şaşırmadım doğrusu, benim gibi söyle söyle…
NAFILE!

Neyse…
Dedim ya SÖZ ama ne ders olmalı SANA…
Kardeş dediğim, soydaşım…
Ne doğduğum…
Neee doyduğum topraklara ASLA…
Asla nankörlük etmem EDEMEM…
ASLA…
Dilin, dinin…
Bayrağın, MILLI para birimin…
Tayyipistan da…
Iş hayati, iş adamları oluk oluk çekiyor bankalardan paraları…
Yunanistan’da HALKA…
Sığırlara zamanında gıdım gıdım para…
Benzeri Ukrayna’da…
>>> “Sermaye”, nakit para kontrolü <<<
SOKTURMA bana ZOR zamanda sanalına…
Nakitten, ALTINDAN şaşma!

İncik boncuk, bilezik değil lan…
Gram…
Gram, saf olanından!

Türkiye Barolar Birliği

İlginizden ötürü teşekkür ederim, UMARIM…
Bir gün ihtiyacım olmaz sizlere…
Ve VEYA desteğinizi esirgemesiniz benden.

Geçenlerde…
Bir meslektaşınız ile Almanya’da uzun uzun bir görüşmem oldu…
>>> Doğruları <<<
Anlattım ona, inanır mısınız şaşırdım…
O…
Hiç şaşırmamış izlenimi bıraktı bende.

Siyaseten değil AMA ömrüm boyunca böyle tipler ile birlikte OLMAK ZORUNDA kaldım, iyi bilir iyi tanırım. Trump gibi Kahpe gibilerini!

YURTTA BARIŞ, CİHANDA BARIŞ

Atatürk bir asker olduğu halde mümkün olduğu kadar savaşın dışında kalmak isterdi. Şu sözlerinin derin anlamı vardır: „Mutlaka şu ve bu sebepler için, milleti savaşa sürüklemek taraftan değilim. Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Gerçek kanaatim şudur: Milleti savaşa götürünce vicdanımda azap duymamalıyım, öldüreceğiz diyenlere karşı, ölmeyeceğiz diye savaşa girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye maruz kalmıyorsa savaş cinayettir“.
Bu sözler, dahi bir askerin savaşın ne zaman yapılabileceğini gösteren bir ölçüsüdür. Millet hayatı tehlikeye girmedikçe, çıkarılan savaş savaş değil, cinayettir, öyleyse esas barıştır. Savaşın bir millet için ne demek olduğunu ve neler getirdiğini en acı ve açık biçimde gören, yaşayan Atatürk, büyük zaferin kazanılmasından sonra hep barışçı bir siyaset izledi.

Yurtta barış, milli birlik ve beraberliğin sonucudur. Vatandaşlar birbirlerini kırmadan, birbirlerinin hak ve özgürlüklerine saygı duyarak yaşamalıdırlar. Bu memlekette esenliği sağlar ve aslında gelişmenin, kalkınmanın ve demokrasinin de en önemli şartlarındandır.

Cihanda barış ise, devletlerin aralarındaki çekişmeleri, çeşitli anlaşmazlıkları görüşerek, anlaşarak çözümlemeleridir, insanlık ideali ancak böyle gerçekleşebilir. Devletlerarası savaşlar sadece acı, kan, gözyaşı ve felâketler getirir, kazananlar da pek çok şeylerini yitirmiş olurlar, öyleyse ancak ve ancak son çare olarak savaşa gidilmelidir. Esas olan savaş değil, barıştır. Atatürk Lozan Antlaşmasından sonra pek çok sorunu barış yolu ile çözümlemiştir.

„Barış yolunda nereden bir çağrı geliyorsa Türkiye onu can atarak karşıladı ve yardımını esirgemedi“ diyen Atatürk’ün bu tutumu, Türkiye’nin dış siyasetinin temel düşüncelerinden biri oldu.

*

>>> !!! <<<

takip et

>>> KEZA <<<

>>> OKU <<<

>>> !!! <<<

Em Ay Six, Fick dich!

>>> Teknolojide <<<
ILKLER

*

EVET…
Bende TAKDIR ETTIM…
>>> cesaretini <<<

Geçmişin avukat bile OLSA…
Bir komedyensin, bir kukla.

*

Kent NEDEN düşmedi?
Büyük bir ihtimal ile dışarıdan destek…
AMA…
Ukraynalılarda da kararlılık ve YÜREK.

INAN…
Bu gibi durumlarda…
Koordinasyon…
Çok önemli!

Neyse gerisi sonra, dükkânda.

UN-Resolutionen

UND…
Ich sage NUR Satelliten Staaten…
Gestern euer verhalten…
China hat verstanden.

Elf zu was weiß ich was(!)

Leute…
Fickt die Menschen nicht, nur weil sie apolitisch sind…
Und haut ab, lasst mich in Ruhe
Ich schreibe nur, notiere meine Gedanken, meine Gefühle!

Zugegeben…
Es ist überhaupt schwer zu versehen…
Die nationale Politik…
International das Interessengeflecht auseinander zu dividieren…
Zu sehen…
Zu fühlen den ganzen scheiß „zu verstehen“