Sadece bir tez

Mühendislik…
Kelimenin tam anlamıyla bir sanattır…
Fen bilimlerinin, matematik ile birleşerek doruğa eriştiği bir sanat eseri…
İnsan beyni, yaratıcılığı…
Tanrı vergisi olsa bile, kimi kulu bu vergiyi kullanmasını bildi, biliyor, bilecek.

Sadece bir tezdir tarafımdan…
Hani…
Bir artı, bir artı, bir artı bir meselesi…
Ne kanıtlayabilirim ne var elimde bir ispatı…
İstersen sadece aptalca bir düşünceler manzumesi de…
Ben anlatayım verileri…
Yorumlamasını, kararı yine sen ver.

Çok fena sikiyor beni monoton düşünceler, işler…
😊
Almanca klavye…
Özür dilerim, düzeltmedim, tabii sıkıyor beni olacaktı!

Bunun bile, bu sorunun bile var çok basit bir çözümü…
Sevmediğim için çünkü başka sorunlar >>> yaratabiliyor <<<
Yaratıyor demedim, olabilir yani. Belki bir gün anlatırım…
Her bilgisayarımda uyarlamadım, bunda, dükkânda olduğu gibi!

Hayat zaten beceriyor da birde kul tarafından becerilmek pek hoş olmuyor yani…
Bunaldım yapmak ZORUNDA kaldıklarımdan…
İki satir yazayım dedim…
Öyleyim, bir orada bir burada, böyle olmakla…
Deme hiçbir işin üstesinden gelemezsin, unutma ben önderim…
Dün ki gelişmeler ve evvelsi, çok düşündürdü beni.

Parmaklarım her yeri, parmaklamamam gerekeni…
Kurcalarım, okşarım, severim kadını sevdiğim gibi…
Anlayacağın yaparım yaptığımı sevgi ile, aşk ile.

İngiltere zor durumda…
İddia var, ispat yok ortada…
“Bizim” kereviz salıyor bir bu tarafa bir o tarafa…
Bildiğinden değil, ya tutarsa…
Trump efendi kendi içinde çelişkili…
Rus’a…
Koymak istiyor, koydurmuyor, döşeyecek döşeyeceğini döşeyemiyor, tak fişi bitir işi…
Putin var başında…
Yok Suriye’den çekileceğim, yok efem çekilmiyoruz falan…
Uluslararası siyaset, Gordion düğümü…
Öyle şirket yönetir gibi, aşiret yönetir gibi ne bir Kasımpaşa ne bir görgüsüz ayı kalkabilir altından.

Aslında bilgi ve bilinç ile izlersen gelişmeleri çok enteresan hamleler serisi…
Etki ve tepki, evet…
Etki ve tepki kanunları çok güzel sergileniyor, hayatin kendisidir, derstir…
Anlayana!

„Her şey“ Ukrayna krizi ile başladı…
Batı sandı, Arap baharı…
Rus…
Görgüsüz, bilinçsiz ayı(!)

Hani…
PARA…
Hani Mihail Gorbaçov misali…
Yalar, yutarım seni…
Sandı…
Kodu Rus bir taraflarına. Kesti gazı, Avrupa kış ortasında tir tir titredi…
Tabii heriflerde para gani…
Ehhh…
Çok sayıda orospu çocuğu da var ortada…
Yalama, ne oldum budalası, aradılar çare yok mavi akim diye…
Yok şuraya döşeyelim yok buraya boruları, artık gerçekten ne döşediklerini sizler benden iyi bilirsiniz…
Var mı ortada bir şey?
Tayyipistan olsun gözde, cariye gibi batının hareminde canı çektiğinde yatırsın altına…
Yok İran’dan, Iraktan getirelim gazı…
Neyse uzatmayalım…
Hayaller kaldı başka bahara.

Öyleydi böyleydi derken geldi çattı Amerika seçimleri kapıya…
Özellikle bundan sonrasına DIKKAT…
Bilinen bir gerçekti, tabii bilen ELITLER, bilgililer, okumuşlar biliyor…
Halk…
Koyun, nereden bilecek?
Alooo…
Elitler dedim, enteller…
Entel dantel geçinenleri kast etmedim…
Trump ile Rus iş adamları aynı yorgan altında…
Artık kim kimi beceriyor orası başka…
Rus biliyor…
Gelse Clinton düşecek hayaller suya…
Dün ne yaptı Amerikalı?
Seçimlerime karıştın kestim paranı…
Rus oligarşlar yandi bir tarafım diye tutuştu.

Neler denemediler ki?
Herif, kedi gibi dokuz canlı. Seçimleri de daha yeni kazandı…
Ama öyle ama böyle, bizim bela gibi kazandı mi?
Kazandı!

Sanıyorlar…
Her şey para…
Neden Esad, Putin, Erdoğan, Trump gibileri hala ayakta?

Koyun dolu dünyada!

Arap’ı…
Zorladılar, insanlık oh dedi…
Petrol fiyatları indi…
Putin…
Hala ayakta.

Lafı uzatmayalım…
Benim ki misali, hatunummm…
Hani inançtı keçi, sözde ayrıldık, didik didik didikliyor beni…
Ruhu sapığım, tam bir katıksız tatlı su manyağı…
KADININ INTIKAMI…
Ya kızım, yaptıklarını unuttun mu?
Tamam…
Seviyorum seni hem de çok ama geriye dönemem bir daha, asla!

O misal…
Yapıyorlar yapıyorlar ondan sonra hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam edelim diyorlar.

Hatırladınız mi, Alman parlamentosuna sözde Rus atağı?

Hani dedim yeterli veri yok elimde…
Artık bir artı bir…
Almanlara göre çok fazla bir zarar yokmuş…
Duyda inanma…
Doğru hatırlıyorsam 2015 yılında 16 GiyaByte bilgi transfer oldu…
16GB…
Sadece yazılı bilgiyse, bu demek dosyalar dolusu…
APT28…
Advanced Persistent Threat 28
Türkcesi…
„Uzun vadeli, çok iyi hazırlanmış ve ayrıntılı bir tehdit!“

Geçelim…
Yırtık dondan çıkar gibi çıktı ortaya…
Çift taraflı casus ve zehirlenmesi, sözde askeri kimyasal bir madde ile…
Ne olmuştu “akabinde”
Diplomatlar geriye!

Ben biraz anlatım, hatırlattım…
Gerisi sizin bileceğiniz bir şey…
Düşünün, taşının kimin eli kimin cebinde?

NOT:
Atom veya Hidrojen bombası…
Ülkemiz için kaçınılmaz bir baskı unsuru…
Bu teknoloji bu ülkeye gelmeli VE gerekli, KÖKLÜ eğitim verilmeli…
Kim’i unutma…
Az kaldı Trump ile buluşmaya!

Öfff yeter…
Zaten kısadan kestim, dönmeliyim yine “işime”

Osman meselesi

Günlerden beri yazacağım, yazamadım. Fırsat olmadı…
Bu yazımı bitireyim gömüleceğim esas önemli işlere, özelim, yapılması gerekenlere…
Salı günü Oma, BITMIYOR KI, daha bir sürü beni bekleyen dert…
Gücüm yok gücüm…
Ben bitmişim.

Hep derim…
İnsan, insandan beslenir…
Yine, kendim için dediğim bir yüzüm çok yönüm vardır…
Ün, unvan, makam veya maddiyat değildir derdim…
İnsana verebileceğim çok şey olduğu inancındayım, SORUN…
Öncellikle sağlığım hemen sonra yine insanın kendisidir, KANUNLAR…
Medeniyet dediğinin temeli matematikse, medeni insan denilenin temelinde kanun ve kuralara itaat etme eğilimi yatar. Zaten böyle olmalıdır…
Değil mi ki insani insan yapan, vahşi bir hayvandan ayıran ve yine tutku ile, yürekten gelen bir dürtü ile kural – kanun tanıması, bilmesi değil midir?
İlk kanun ve kural sahibi, hak sahibi HAKKIN kendisidir…
O…
Bizi düzene davet etmemiş midir?

Çocukluğum…
O kısacık süren üç sene…
Üç yaz arka arkaya, sonraları arada ya Florya’da kampta veya Şile – Kum Babada geçmiştir…
Dayımın, büyük dayımın samimi dostuydu rahmetli. Oraların eskilerinden, yerlisi, yengem gibi…
Bizim kökümüz, anne tarafı İstanbul ile Şile arası…
Gazinosu vardı sahilde, Osman, rahmetli onun oğlu…
Annem anlatıyor…
Yüzlerce, saymışlar 800 civarı insan uğurladı onu son yolculuğunda…
Allah rahmet eylesin, tüm ölmüşlerin mekânını cennet etsin…
Anlata anlata bitiremiyor pankartları…
Ve yine ya saç – sakal birbirinde, new – age tipler mi istersin, adam gibi takım içinde olanı…
Genci ve ihtiyari, kadını – erkeği ve >>> çocuğu <<<, hepsi, hepsi gelmiş uğurlamaya. “Osman ağabey seni unutmayacağız”

Neyleyim parayı pulu, gönüllere taht kuramadıktan sonra?

Anlatmışımdır…
Uymaya çalışırım kanun ve kuralara, bazen…
Olmuyor işte, hak sahibi beni af ede.

Bence…
Mürekkep yalamış ve yine kendine çağdaş insan diyen, okumuş…
Görmüş – geçirmiş insanın kütüphanesinde yer alması gereken eserler…
Leonardo da Vinci…
Elbet, elbet döneceğim yine ona, değineceğim, anlatacağım kendisini!

Bunları dede yolladı:

İlle oku demiyorum AMA en azından incele

Bunlar ise benden:

http://unesdoc.unesco.org/images/0007/000748/074877eo.pdf

http://www.naturalthinker.net/trl/texts/DaVinci,Leonardo/Da%20Vinci,%20Leonardo%20-%20The%20Notebooks%20of.pdf

https://www.kunstlinks.de/referate/leonardo.pdf

https://www.voelklinger-huette.org/fileadmin/lernpakete/Lernpaket_leonardo.pdf

http://archiv.ub.uni-heidelberg.de/artdok/2373/1/Fehrenbach_Pathos_der_Funktion_Leonardos_technische_Zeichnungen_2006.pdf

http://archiv.ub.uni-heidelberg.de/artdok/263/1/Nova_dolce_morte_2005.pdf

Bunlar çok önemli, “orijinal”
https://warburg.sas.ac.uk/pdf/cnm45b2242355.pdf

http://uploads.worldlibrary.net/uploads/pdf/20130423023710leonardo_da_vinci___thoughts_on_art_and_life_pdf.pdf

AK Kazık, pardon AKKUYU(!) Wirkungsgrad, verim, etki derecesi, randıman diye de tercüme edebiliriz

CNN-Türk kanalında Taha Beyi izliyor musunuz?
HAYIR Efendim…
Hayır, orada oturan sözde uzmanlaradır sözüm…
Tayyipistan’i bilmem, Türkiye Cumhuriyeti’nin enerji bazında nükleer enerjiye ihtiyacı yok!

Nükleer silah…
EVET…
Bu silah için, bağımsız üretim için nükleer santrallara evet AMA…
Enerji üretimi için bu tür enerjiye ihtiyacımız YOK. Hele deprem bölgesi olan Akkuyu’da hiç yok.

Güney var mı?
Var…
Rüzgâr var mı?
Var…
Deniz var mı?
Var, üç tarafımız deniz…
Su var mı?
Var…
O bile var.

Geçenlerde yazdım, güneş kolektörleri, yağmurlu havada bile…
Dalga, gel – git, hyrdo, hydro – termik…
Ya var Allah var elimizde imkân var. Kafa yok!

Elektrikte, elektronikte bir deyim vardır Wirkungsgrad diye…
Kafa yok ki alternatiflere bakalım, kullanalım…
Randıman alalım, verimliliği arttıralım!

Yaşam hakkı

Israil kızı ve oğlu…
Biliyorum…
Kendi gözlerimle şahit oldum, hepiniz böyle değilsiniz…
Yaşayalım ve yaşatalım kardeşim, yaşayalım ve yaşatalım…
Az azap çekmediniz…
Çektirmeyiniz!

Şu toprak dediğin neleri kabul etmiyor ki?
Kimse…
Hiç kimse ebediyeti garantilemedi…
Allah baki…
Güvenilen nice dağlara ne karlar yağdı…
Kimler, neler dize gelmedi ki?
Gülen bir yüz, dostça, insan sıcaklığı ile uzanan bir el ne açıları dindirmedi ki?
Yaşayalım ve yaşatalım…
Israil’de, ülkemizde, dünyanın her yerinde!

Eyvah, eyvah

Karam…
Yok sen değil, öteki…
Erdoğancı oldu. Herif vaat etti, tabii seçime gidecek ya…
Çift maaş…
😊
Eyyy para sen nelere muktedirsin!???

Bu arada tize…
Kafayı yemek üzere…
O da herkesle kavga halinde…
Sevil abla telefon etmiş Cünxxx’te…
Gel bak anana hapse atacaklar diye…
Çocuk gidip alacak çaresiz.

Not: tövbeler tövbesi…
Allah yazdıysa bozsun, bizler öyle paraya pula tamah edecek insanlar değiliz…
Işın şakası hem söylüyor hem gülüyor kendi kendine.

Yok arkadaş ben bitmişim, üstesinden gelemiyorum sorunların

Kabuğuma çekilmeliyim, en azından birkaç gün…
Demin baktım da…
Yazım hataları, cümle kuruş şekli…
İki kelimeyi bir araya getiremiyorum. Bana birkaç gün müsaade.

Türkiye’ye gitmem lazım, büyük sorun…
Hem Zigana F63…
Kadıncağızı toprağa vereyim de aslında utanıyorum yazmaya…
Öyle bir duygu ki sanki özgürlüğüme kavuştum…
Kıpırdayamıyordum onun yüzünden bir yere…
Bakalım, gitmem lazım belki bir – iki haftaya.

😊 Ulan arkadaş, ulan arkadaş. Gelin kaynana bir olmuş beni çekiştiriyor

Herkes gibiyiz, herkes. Hayat dediğin inişli çıkışlı…
Benim yüzümden kesin dönüş yaptığımız ülkemizden yine geldik gurbet ele…
Siyasetten…
Rahat durmamıştım, gençlik, kan fokur fokur. Hızlı solculardandım…
Ya kaçıracaklardı beni veya orada ya hapis veya ölüm.

Geldik…
Kaçıncı sıfırdan hayata başlangıcımız…
Ne elde var ne avuçta. Öyle ki berbere gitmeye para yok, toparlanana kadar iki sene annem kesti saçlarımızı. Buna rağmen, Allah yüzümüze güldü, hep yaptığı gibi.

Annem:
“Oğlum çok şükür burada da var bir şeylerin, Türkiye’de de. Tek evladın, ölürsen o rahat edecek.
Tabii bilemem…
Bir yerlerden başka bir çocuk yapmadıysan”

Beni aldı bir gülme…
Yok, vallahi billahi yok başka çocuk…
En azından benim bildiğim öyle, akabinde hanım:
“Vallahi bilemeyeceğim, kırkında bir kudurdu…
Hala uslanmadı…
Öteki (seni kast ediyor 😊 ) haber uçurmuştu…
İstersek yaparız diye”

Bizim ev Tayyipistana döndü…
Her şey bitti…
Nelerle uğraşıyoruz, sanki başka derdimiz kalmadı?

Ancakkk…
Kadınlara bak…
Neler düşünüyorlar arkadaş!?

Yatıp kalkıp dua ediyorum…
Sevdiklerime, kalbimde olanlara…
Yatak – yastık düşmanı…
Anne bile olsa kadın dayanışması!

Bu yüzden cumhuriyetin kadınları…
Yanlış yolda olan hemcinslerinizi ikna etmek sizlere düşüyor yani!