Yok uyuyamadım, İngiliz bırakmıyor beni

Brexit, merxit HIKAYE…
Dikkat edin…
Avrupa’da parçalanma, bence Amerikan parmağı, yazmıştım çok evvelsi…
Güç dengesi…
İspanya, Fransa, İtalya, Belçika vesaire vesaire…
VE…
Hatta Almanya, devleti tanımama, bölünme…
Çok düşündürücü, İngiltere…
İskoçya – Iranda. Ben size bir şey söyleyeyim mi…
Ulus devlet zaten öldü, yaşasın mikro milliyetçilik, mikro kozmos değil…
Bencilik(!)

Bizi düşünün, bin parça…
Paramparça!

Bilmiyorum, bilmiyorum…
Korkuyorum…
Ne diyor atalar?
Bir elin nesi iki elin sesi var…
Sağduyu, mantık tek çare!

Çok güzel, sarı yelekliler

Çok ilginçti…
Hatırlıyorsunuz değil mi Gezi’yi?

19. Yüzyıl sürü, yığın sosyolojik psikolojisi…
Polis…
Devletin gücü, halk…
Genelde anayasal hakkı olan gösterileri(!)

Ben gerçekten birçok konuda Almanlaştım galiba…
Kâğıt, kuyut…
IMZA…
Söz yetmez bana VE yine kelimelere olan inancım, bu yüzden binlerce sayfa…
Polis…
Almanya’da ve Fransa’da, bir karşılaştırma…
Polisin orantısız şiddeti Fransa’da 19. Yüzyıl psikolojik bilimlerine dayanıyormuş…
Bu öğretinin temeli, çok önemli…
Sömürgelerde geliştirildi…

Öfkeye, öfke ile karşılık vermek…
Devletin gücünü göstermek, Almanya’da bu gibi sahneleri görmek oldukça zor…
Özel eğitim, sözel…
Şiddet kullanmadan kelimelerin gücü ile insandan, insana iletişim…
İkna…
Alman yöntemi tercihim…
AMA…
Ne laf ne söz anlayana…
Arkadaş…
Türk’ün meşe gerekli hallerde Amerikalının beyzbol sopası…
Ve…
Eğer yetmezse daha neler neler!

Biliyorsun değil mi? Süüü-le-mem, çok fazla merak ölümcül olabilir. Bilmez misin? Hep söyledim sana. Bekle vaktini 😊

30 senelik karım…
Beni dünyaya getiren kadın, annem…
Evladım zaten bilmez beni, demedim mi ruhum…
Demedim mi karda yürür izimi belli etmem, sen bir istisna…
Kendi canım, kanım…
Tayyipistandakiler bilmiyor, tanımıyor beni…
Sen…
Tanıyor olabilirsin ama sen bile bilmiyorsun beni çünkü…
Bilmeni istemedim, müsaade etmedim…
Elim ayağım, varlığım…
Bakma sana, herkese anlattıklarım, örnekler falan…
Allah’ın bildiğini kuldan saklamam, saklanacak bir şey değilse…
YOKSA…
Ser verir, sır vermem!

Evlat geliyor kısmetse Cuma’ya…
Odası, yatağı, şişko patatesim, kırıldı yatağı, DayDay misali…
Özel bir tasarım…

Kırsın da görelim!

DayDay kıramadı aylardan beri…
Benimki de kıramaz, zaten birkaç hafta evde, gidecek yine evine…
Mainz’e.

Yarına avukat, yatak…
BGH’yi yazayım birçok şeyi anlayacaksın!

Bayılıyorum bu kadının değerlendirmelerine, ANCAK ve fakat çok önemli bir hatası var düzeltilmek koşuluyla Zeynep Hanım’ı MUTLAKA okuyunuz, okumadıysanız!

Çok yorulmuşum, felaket yorulmuşum…
Lütfen okuyunuz, ben düzeltmeyi daha doğrusu eksik bilgiyi en sonunda vermiş olayım…
Konu Almanya – Fransa, İngiltere ve ABD VE bu konu yakın takibimde, bu yüzden çok iyi biliyor, EMINIM diyeceğimden!

PYD’nin Suriye’de ‘hapishane’ şantajı
28 Ocak 2019

Suriye’de çok ilginç gelişmeler yaşanıyor.
ABD’nin çekilme kararı, PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD-YPG’nin de hareketlenmesine yol açtı. PYD-YPG bir yandan Suriye rejimi ve Rusya ile anlaşıp kendisine bir meşruiyet sağlamanın yolunu ararken, diğer yandan hem ABD’yi, hem de Avrupa ülkelerini bölgeyi tamamen terk etmemeleri için sıkıştırıyor.
PYD-YPG’nin bu konuda elindeki en büyük koz ise Fırat’ın doğusundaki hapishaneler.
PYD-YPG, IŞİD’le savaşırken canlı ele geçirdiği yabancı IŞİD teröristlerini Fırat’ın doğusundaki hapishanelere kapattı. Tam rakam belli değil. Ancak PYD-YPG’nin kontrolündeki hapishanelerde yaklaşık bin kadar yabancı IŞİD teröristi bulunduğu sanılıyor.
Şimdi hapisteki bu teröristler, PYD-YPG tarafından ABD ve Avrupa ülkelerine karşı “şantaj unsuru” olarak kullanılıyor.
PUTİN’İN “ADANA MUTABAKATI” HAMLESİ
Türkiye’nin Fırat’ın doğusundaki PKK uzantılarına yönelik askeri operasyonunu engellemeye çalışanlar sadece Batı ülkeleri değil; Rusya da Türkiye’yi sıkıştırıyor.
Putin’in Moskova’daki Türk-Rus zirvesinde birden bire çantasından “Adana Mutabakatı”nı çıkarması da bunun somut örneği.
Adana Mutabakatı, Türkiye ile Suriye arasında 21 yıl önce, 1998’de, Suriye’deki PKK uzantılarının Türkiye’ye saldırılarını durdurmak için imzalanmıştı.
Şimdi Putin’in hesabı, Türkiye’ye o dönemde “muhatap alıp” anlaşma imzaladığı Şam yönetimini, yeniden “tanıtmak.”
Rus liderin bu konudaki en büyük “silahı” ise İdlib mutabakatı.
Diplomaside söylenen her cümlenin, bir de söylenmemiş tarafı vardır…
Putin, Adana Mutabakatı’nı masaya getirip, Erdoğan’a “katil” ilan ettiği Esad’la yeniden ilişki kurmasını ima ederken, masanın altından da “İdlib sopasını” gösteriyor. Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov sürekli İdlib’de cihatçı teröristlerin, Türkiye’nin aldığı önlemlere rağmen etkinliklerini artırdıklarını dile getiriyor.
İdlib’e yönelik olası bir Esad operasyonunun insani bir felakete yol açacağı,yüzbinlerce kişinin Türkiye sınırına yığılacağı ise herkesin malumu.
AKP iktidarı, Suriye’de hiç olmadığı kadar sıkışmış durumda.
Yeni dünya düzenine doğru
2019 ilginç bir yıl olacak…
Yıla İngiltere’nin AB’den ayrılmasına ilişkin Brexit tartışmaları ile başlamıştık ki Almanya ile Fransa’dan kritik bir hamle geldi. İki ülke geçen hafta Aachen Antlaşması’nı imzaladı.
Anlaşma, Almanya ve Fransa’nın ilişkilerini her alanda daha da entegre etmesini içeriyor.
Almanya Büyükelçisi Martin Erdmann ve Fransa Büyükelçisi Charles Fries, imzalanan anlaşmanın Avrupa’nın içine ve dışına pek çok mesaj içerdiğini anlattılar bir öğle yemeği sohbetinde.
AB içine yönelik mesaj, Avrupa’nın iki büyük ülkesi Fransa ve Almanya’nın, Brexit’in ardından AB entegrasyonundan vazgeçmeyeceklerine yönelik. İki büyük ülke, AB’nin diğer üyelerine, “siz dahil olsanız da olmasanız da biz Avrupa Birliği’ni ilerletmeye kararlıyız” diyorlar Aachen Antlaşması ile.
Aachen’in mesajlarından biri de Avrupa halklarına yönelik… Tam da Avrupa Parlamentosu seçimleri yaklaşırken -Mayıs ayında yapılacak- yaşlı kıtada yükselen popülist hareketlere karşı Avrupa vatandaşlarına “Birlik’ten vazgeçmeyin, oyunuzu ona göre kullanın” çağrısı da içeriyor.
FRANSA-İNGİLTERE STRATEJİK İŞ BİRLİĞİNDEN, FRANSA-ALMANYA EKSENİNE DÖNÜŞ
Ama antlaşmanın en önemli mesajı stratejik…
Aachen Antlaşması’nın bir ayağını da Fransa ve Almanya arasındaki savunma ve güvenlik iş birliği oluşturuyor…
Fransa, 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan düzende İngiltere ile çok daha kolay stratejik işbirliği yapabiliyordu.
İki ülkenin de AB üyesi olmasının yanı sıra, hem Fransa, hem İngiltere’nin nükleer silah kapasiteleri;
Her iki ülkenin de BM’de veto yetkisi sahibi Güvenlik Konseyi daimi üyeleri olmaları…
Üstüne bir de hem İngiltere, hem de Fransa’nın -hadi sömürgecilik demeyelim-, okyanus ötesinde de topraklarının ya da özel bağlantılarının bulunması, iş birliğini kolaylaştırıyordu.
Almanya ise yine aynı savaşın gölgesi nedeniyle, güvenlik konularında hep bir adım geride duruyordu.
Brexit sürecinde imzalanan Aachen Antlaşması, Fransa’nın İngiltere ile stratejik iş birliğinden, yönünü Almanya’ya çevirmesine de işaret ediyor.
ALMANYA’YA BM GÜVENLİK KONSEYİ YOLU AÇILIR MI?
Fransa Büyükelçisi Fries’in, bu çerçevede BM Güvenlik Konseyi’nde reform yapılarak, Almanya’nın da veto yetkisine sahip daimi üyeler arasına girmesi gerektiğini söylemesi ise kritik önemde.
Aachen Antlaşması, Trump’ın “NATO ABD’nin işine yaramıyor” dediği, İngiltere’nin kıta Avrupası ile entegrasyondan vazgeçtiği dönemde, Fransa ile Almanya’nın yeni bir ittifakın nüvelerini attıklarını da gösteriyor.
Bu konu Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor…
Ancak ne yazık ki dünya düzeni değişirken Türkiye’de iktidardakiler ise belediye başkanı/muhtar seçimlerini “beka mücadelesi”, “yeni kurtuluş savaşı” gibi lanse edip, oy toplama derdinde.
Oysa Türkiye bu iç politik tartışmalardan çıkıp, kurulmakta olan yeni düzene göre politika üretmeye başlamalı.
Hem bakarsınız Fransa’nın Almanya için BM Güvenlik Konseyi’nde açmaya çalıştığı kapıdan, “Dünya 5’ten büyüktür” diyen Türkiye de giriverir.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/zeynep-gurcanli/pydnin-suriyede-hapishane-santaji-3288408/

Zeynep Hanım’ın göz arttı ettiği…
Bir…
Öyle bakıverirsin, giriverirsin yoktur uluslararası ilişkilerde…
IKI ve daha da önemlisi…
Fransa ve Almanya…
Ortak silahlı kuvvetler ve karşılıklı yardımlaşma antlaşmasıyla iki mesaj vermektedir…
Trump’a, çok fazla ileri gitme. Tepemizi attırma…
İki…
Diğer birlik üyelerine ABD’den bundan sonra hayır yok >>> birlikte <<< bakalım başımızın çaresine!

Unuttum bak…
Yanılmıyorsam Almanya ZATEN bu sene geçici üye seçildi!

Sayın Doğru’ya Venezüella cevabı

Hayır Efendim,
Bırakalım şimdi iki yüzlülüğü falan bir tarafa böyle tiplerin anladığı dil…
Ya para…
Ya kaba kuvvet. İnanın sonunda “bizimkinin” de başına gelecek olan bu…
Rahiple bir kereliğine ağzının payını aldı, sıkıyorsa, yiyorsa bundan sonra sözden çıksın da görelim!

Yerli ve milli böyle olunmaz Efendim, olunmaz…
BGH…
“Silahların eşitliği”
SONRA!

Belki O zaman anlarsınız ne demek istediğimi!

Aslında BGH ile ilgili görebilirsiniz. Yüreğinize sağlık Sayın Doğru

Domates hırsızlığının VE suçluların SERBEST bırakılması…
Ki…
Çocukların ise 1997 yılında 9 yıla mahkûm edilmesi…
Yazdım ya geçenlerde geçmiş ve şimdiki sistemin yanlışlığını çok güzel koyuyor ortaya!

Dinlenmeliyim, gerçekten çok yorulmuşum!
Belki akşama, belki yarına…
X…
Kesinlikle akşama!


Domates hırsızlık malı oldu!
28 Ocak 2019

1997 yılında yani 22 yıl önce Gaziantep’te “4 çocuk ünlü baklavacının dükkanına gece vakti kapıyı kırarak” girdi. Baklava çaldılar iddiasıyla izleri sürülüp, yakalandılar.
Çocuklar tutuklandı.
Ve suçları sabit bulunarak 9 yıl hapis cezasına çarptırılıp hapishaneye gönderildiler.
Türkiye’de ilkti.
İkincisini yaşadık.
Baklavadan sonra domates de çalınacak mal oldu. Bir hafta önce Antalya’nın Serik İlçesi’nde toptancı halindeki komisyoncuların dükkanlarına gece vakti kapıları kırılarak girildi. 3 bin 500 TL değerinde domates dolu sandıklar çalındı. Dükkan sahibi komisyoncular, sabah polise haber verdiler. Serik İlçesi Emniyet Müdürlüğü Asayiş Bürosu ekipleri harekete geçti. Domates hırsızlarının kimliklerini belirledi. Bunlar çocuk değillerdi. Yaşları 30 civarında insanlardı.
3 kişiydiler.
Mahkemeye sevk edildiler.
3 domates hırsızı mahkeme başkanına “domatesleri çaldık ve sattık” dediler. Mahkeme, 3 şüpheliyi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı.
★★★
Koca 22 yıl geçti.
Türkiye büyüdü.
22 yıl önce Türkiye’nin kişi başına milli geliri kabaca 6000 dolar civarındaydı. Bugün kabaca 10 bin dolar. (TUİK’in resmi rakamı 2017’de 10 bin 600 dolar.)
Nüfus da arttı.
Milli gelir de.
Türkiye zenginleşti fakat dün baklava çalınacak maldı, bugün domates çalınacak mal oldu.
Bunun nedeni olmalı.
1 değil 100 nedeni olabilir. En önemli nedenlerden biri; kişiler arasındaki gelir farkı ile şehirler ve bölgeler arasındaki gelişmişlik uçurumudur.
GELİRİ EN YÜKSEK 10:
İstanbul:
17 bin 827 dolar.
Kocaeli:
17 bin 723 dolar.
Ankara:
14 bin 253 dolar.
Tekirdağ:
13 bin 014 dolar.
İzmir:
12 bin 344 dolar.
Bursa:
11 bin 980 dolar.
Bilecik:
11 bin 849 dolar.
Yalova:
11 bin 544 dolar.
Eskişehir:
11 bin 139 dolar.
Bolu:
11 bin 019 dolar.
(Kişi başına düşen gelir.)
GELİRİ EN DÜŞÜK 10:
Ağrı:
3 bin 489 dolar.
Van:
3 bin 859 dolar.
Şanlıurfa:
3 bin 888 dolar.
Bitlis:
4 bin 258 dolar.
Muş:
4 bin 422 dolar.
Siirt:
4 bin 552 dolar.
Batman:
4 bin 644 dolar.
Hakkari:
4 bin 880 dolar.
Diyarbakır:
5 bin 003 dolar.
Adıyaman:
5 bin 127 dolar.
(Kişi başına düşen gelir.)
★★★
En yüksek gelirli 10 şehir ile en düşük gelirli 10 kent arasındaki uçurum baklavanın çalınacak mal olduğu yıllarda büyüktü. Domatesin çalınacak mal olduğu bugün gelir uçurumu daha da açıldı. Niçin Türkiye bu kapanmayan uçurumun nedenlerini konuşmuyor? Domates çalınacak mal oldu, sırada ıspanak ile pırasa var. Zaten “market ahlakı” da çökmüş durumda!
KALEMİN GÖR DEDİĞİ
Doğruysa korkunç!
Venezuela sıkıntılı, kötü, talihsiz günler yaşıyor. İkiye parçalandı. İki başkanlı oldu. Biri seçim sandığından çıkmış ve “hakiki başkan benim” diyen Nicolas Maduro, diğeri politik ve diplomatik bir atakla “kendini geçici başkan” ilan etmiş Juan Guaido… Halk sokakta ikiye bölünmüş. Ordu ikiye çatlamış. Ordunun üst rütbelileri Maduro’yu, alt rütbeliler Guaido’yu tutuyormuş. Ülke bu durumdayken dün bir haber yayınlandı. Bu habere göre Beyaz Saray’ın (Trump’ın) talimatıyla İngiltere Merkez Bankası, Venezuela’nın İngiltere’de tuttuğu 8 milyar dolarlık altına el koydu. Doğruysa; uygar geçinen Batı’nın gerçek yüzünü ortaya çıkaran korkunç haber!

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/necati-dogru/domates-hirsizlik-mali-oldu-3288030/

BGH, yalan olmasın bildiğim kadar

Anayasa mahkemesinden sonra gelen en yüksek mahkeme…
MUTLAKA DEVAM EDECEK ÇÜNKÜ ÇOK ÖNEMLI

Bilmem inanır mısınız bana…
Gözlerimi çok zor açık tutuyorum, tahmin bile edemeyeceğiniz kadar yoruldum…
Yaş elli üç ama kendimi 93 gibi his ediyorum…
Bir dede…
Yeri şömine karşısında, salıncaklı sandalyede…
Masasında kitap, gazete…
Arka planda sakin güzel bir müzik…
Kahve…
Belki bir yudum viski veya konyağı eşliğinde dinlence…
Huzur…
Evet koşturmaca, düşünme, problem çözme değil!

Anlamazsın ya, olsun

18:57 / 16:57

Dolar 5,30
Euro 6,06
Çeyrek altın 366,97
Borsa 104098

Anlamayana…
Sen bak borsa – altın denklemine!

Ne kadar güzel bir şarkı değil mi?
Sevgi!

Sorma, Allah herkese gidip görmeyi nasip etsin. INAN, hayatımda gittiğim hiçbir yer daha çok etkilemedi beni. Belki… yok sanmıyorum, Mekke, Medine bile AMA bir yer var O mağara, gücüm, kuvvetim olursa oraya çıkmaya!? Allah, yürekten, samimi ALLAH kızım ALLAH, inşallah görmeyi nasip eder hepimize!

Beytüllahim (Bethlehem)…
İzmir civarında, orada…
HAYATIMIN TECRÜBESI, Peygamber Efendimizin ayak izi…
Hatırla ettiğim duaları…
😊
Köpeğin duası kabul olsaymış, gökten kemik yağarmış…
Öte tarafa, öte tarafta…
Meryem Ana, Allah’ım ne kadar etkilenmiştim…
İnan, inan buna HEPSI…
Rabbimin elçisi, HEPSI fark etmez hangi dini inanç…
Azizler, erenler…
Samimi…
Yürekten din insanları, KADINI ILE ERKEGI ile her birine sevgi…
Sonsuz bir saygı…
Çünkü…
Allah’ın yolu, Hakkin yolu kötüye götürmez insani!