Son göz ağrım

Parolayı unuttum, YEMINLIYIM…
eMaili…
Gelmem geri, seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli!

Anladın mı arim, balım, peteğim…
Anladın mi beni!

Çaktırma…
Azıcık alıntı yaptım…
😊

Bir müze daha yandı

Haberlere göre 200 yılık tarih gitti…
Hatırlıyor musunuz Galatasaray, Ortaköy Üniversitesi…
Tarihi nice kitap cayır cayır yandı…
Arşivlenmemiş, mikrofilme alınmamış nice eserler…
Arazi Mafyası işbaşında…
Çete başı, çetesi ve zihniyeti!

ZORUNLU OLARAK AKLIMA…
Heinrich Heine geldi:

“Kitapları yakan sonunda insanda yakar!”

G.t kılının cumhuru

“Bu da geçer yahu”
Damadı, hazineden sorumlu daha güzel daha rahat çalsınlar diye…
“Hooop aşağı, hooop yukarı”
Nede olsa “yönetici” seçenin, atayanın aynadaki aksi!

Dolar 6,62…
Euro 7,70 Tayyip Lirası.

Dedim ya Cuma…
Aklında olsun bir daha sakın o günü para bozdurma!

Büyüye, fala ona buna inanmazdım, hayatin kendisi kimi şeyi öğretene kadar. Yine…
Kutsal kitabımızda kimi uyarılar dikkatimi çekene kadar…
Tabii rahmetli Seniha teyze, onun falı bir istisna…
Göze…
Aha oldum olası inanır, çekinir, korkarım böyle şeylerden…
Nazar boncuğu, ıvır zıvır değil…
Dua!

Gözlü, ahlı maldan gelmez kimseye fayda…
Omacık, Oma…
Etti bir sürpriz son anda…
Fulda…
Ses seda yok ki yapayım gerekenleri…
Düşüyorlar bir bir akbabalar, leş yiyicileri…
Ölü eşek demiş olalım, eşek s.kicileri…
Sözüm var sözüm, unutmam, ölsem dönmem sözümden…
Öyle şakaydı aramızda konuşmuştuk, sordu bende söyledim…
Satmam…
Yeminle, vallahi billahi ben satamıyorum, satamıyorum…
Ne can ne mal!

Yapamıyorum fırsatçılık…
Tansu Çiller ki o da çıktı bir sahtekâr, O kadın gibi anlaşılan kendisi…
“Şans, önüne çıkan fırsatları değerlendirebilmektir” demişti…
Özümsedim, benimsedim cümleyi ama malda değil, mülkte değil canda ise hiç değil…
Anlayacağınız…
Bu Önder aptalın, salağın teki!

Bir gerçek var, somut, yalın bir gerçek! Ancak ailem, yok çekirdek değil, meyvesi. Dışı yani, onlar yüzünden yazamıyorum yazmak istediklerimi. Aslında bilinmesi gerekenleri. Bunlarla idare edin gayri.

Uyuyamadım…
Önce bunu oku, tamamını sonra diğerlerini:


+

Telekom

Oktar Cerit, Beyrut büyükelçiliğimizin katibiydi, şehrin en kalabalık bölgesi olan Hamra caddesinde bir kafede çayını yudumluyor, gazete okuyordu, ellerini kollarını sallaya sallaya geldiler, takır takır bastılar tetiğe, iman tahtasına şarjörü boşalttılar… Katillerin kim olduğu alenen belliydi ama asla yakalanmadılar, Lübnan devleti korudu.

Lübnan Büyükelçiliğimiz tarandı mı? Tarandı.
Lübnan Büyükelçiliğimize füze fırlatıldı mı? Fırlatıldı.
Lübnan Büyükelçiliğimiz bombalandı mı? Bombalandı.
Lübnan’da THY büromuz bombalandı mı? Bombalandı.
Lübnan’da turizm büromuz bombalandı mı? Bombalandı.
Hem Pkk’nın hem Asala’nın yuvası neresiydi? Lübnan’dı.
Türkiye’nin Paris Başkonsolosluğunu silahlarla işgal edip, 56 Türk vatandaşını rehin alan, konsolomuz Kaya İnal’ı ağır yaralayan, güvenlik görevlimiz Cemal Özen’i şehit eden teröristler nereliydi? Lübnanlı’ydı.
İstanbul’da Topkapı Sarayı’nı otomobilin bagajına yerleştirdikleri bombayla havaya uçurmayı planlarken, yanlışlıkla erken patlama sonucu havaya uçan teröristler nereliydi? Lübnanlı’ydı.
Asala ilk radyo yayınını nerede başlattı? Lübnan’da başlattı.

Bu Lübnan, Lübnan kaynaklı bunca vahşete rağmen, hiç utanmadan sözde soykırımı tanıdı mı? Hiç utanmadan tanıdı.

Bu Lübnan’dan başka sözde soykırımı tanıyan müslüman ülke var mı? Yok.
Bu Lübnan’dan başka bizi bebek katili ilan eden müslüman ülke yok mu? Yok.

Akp ne yaptı?
Türk Telekom’u bu Lübnan’ın başbakanına verdi.

Telekom’un abone sayısı ne?
43 milyon.
Lübnan’ın komple nüfusu ne?
Sadece 5 milyon.

Bu arkadaş güya Türk Telekom’a 6.5 milyar dolar vereceğini söylerken, kişisel serveti ne kadardı? Sadece 1.2 milyar dolardı.
Türk Telekom’un değeri kadar parası bile yoktu öyle mi? Öyle.

Netice kardeşim…

Beş kuruş ödemedi.
Vergi de ödemedi.
Üstüne 4.7 milyar dolar borç aldı.
Türk Telekom’un malını mülkünü, kablolarına kadar sattı.
15 milyar dolar hortumladı.
Dün itibariyle, pırrr.

E müstehaktır.

Para elbette önemlidir ama…
Paradan önce devletlerin milletlerin izzetinefisi olur.
Birazcık haysiyeti olur.
Azıcık onuru olur.
Olmazsa, işte böyle olur.

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/telekom-2602517/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

“Finans”ı sıfırlandı “Merkez”i elimizde kaldı!

Gün güne uymuyor.
Kur sürekli çıkıyor.
Faiz artmakta.
Merkez Bankası uyuştu.
Hep geç kalmakta.
Utangaç istifalar başladı.
İstifa eden konuşmuyor.
Ettiren de susuyor.
Piyasa faizi yukarıda.
Gösterge faizi aşağıda.
Aralarındaki fark açılıyor.
★★★
Üreticinin morali bozuk.
Tüketici korkular içinde.
Güvensizlik tavan yaptı.
Güven endeksleri çöktü.
Hizmet sektöründe:
88.0’a.
Perakende sektöründe:
93.4’e.
İnşaat sektöründe:
68.8’e geriledi.
Tüketici güven endeksi:
68.3’e dayanıp dip yaptı.
Gramaj indiriyorlar.
Gizli zam yapılıyor.
Ticaret Bakanı çaresiz.
“Stokçuluk” diye çırpınıyor.
★★★
Musluk kurumak üzere.
Doğrudan yatırım sıfırlandı.
2017 yılı ilk 6 ayında:
17.5 milyar dolar 2018’in ilk 6 ayında:
79 milyon dolar.
Doğrudan yatırım geldi.
Yani sıfıra yaklaştı.
★★★
Cari açık bela oldu.
Sürdürülür diyorlardı.
Sürdürülemiyor.
2017 yılı ilk 6 ayında:
21.3 milyar dolar idi.
2018 yılı ilk 6 ayında:
31.2 milyar dolar oldu.
2018 yılı bitti, bitiyor.
Yıl sonuna geleceğiz.
Cari açığın milli gelire oranı yüzde 7’nin üstünde gerçekleşecek.
Bu oran acizlik işareti.
Çünkü krizin dibine battığı için IMF’ye gidip el açmış olan Arjantin’de bile cari açığın milli gelire oranı yüzde 4.8. Yani cari açık konusunda Arjantin’den bile kötü durumdayız.
★★★
Önceleri çok vefalıydılar.
“Notcular” vefasızlaştı.
Moody’s. Fitch.
Standard and Poor’s.
Geçmiş yıllarda Türkiye’nin notunu yükseltirken iktidarlar, başbakanlar, ekonomi bakanları onları övüyordu. “Notçu”ların verdiği notlarla gurur duyuyorlar, notları gerçekçi buluyorlardı. Aynı kişiler şimdi notculara “sahtekar” diyor. “Notçular”, CDS’ye bakıyorlar. CDS dedikleri Dış Borç Sigorta Risk Primi’nin adı. Türkiye’nin CDS’si baz puan 507.08’e çıktı. Batmış Arjantin’in bile CDS’si 434 baz puanda. Notçular, Türkiye’ye Arjantin ile birlikte en kötü durumda ülke notu veriyorlar. Dış borç bulma musluğu bu yüzden kuruyor.
★★★
Bankalar zorlanıyor.
Batık kredileri şişiyor.
2018 yılı ilk 6 ayda:
Batık kredi 74 milyar TL oldu.
Şirketler, kredileri için yeniden yapılandırma süreci başlattı. İflas isteyenler arttı. Bankalar, para toplar, kredi açarlar fakat zorunlu “Konut Ağası” oldular. Bu yılın ilk 6 ayında aldığı ipotekli krediyi ödeyemeyen inşaat şirketlerinin 13 bin 500 konutu bankaların eline geçti.
İnşaatta balon oluştu.
Lüks konutlar yapıldı.
Elde kaldı, satılmıyor.
Konut fiyatları iniyor.
Kiralar da düşüyor.
★★★
Konut dışında her şeyin fiyatı artıyor. Salçadan pirince, beyaz peynirden makarnaya kadar market raflarındaki 700 üründen 385’inin fiyatı son 2 hafta içinde yüzde 10 ile 40 arası zam gördü.
Enflasyon tırmanıyor.
Yüzde 15’e yükseldi.
TL yüzde 40 değer yitirdi.
★★★
Bunları niçin sıraladım?
Büyük bol harcamalı yatırımlar yapıldı. İstanbul Finans Merkezi, dünyanın en büyükleri; Londra, New York, Hong Kong’dan daha büyük olacak şekilde 690 bin metrekare alan üzerinde “mega proje” olarak yapıldı, yükseldi. Ortadoğu’nun ve dünyanın finansını İstanbul’dan biz yönetecektik. Kuruşa kurşun atar duruma düştük.
“Finans”ı sıfırlandı.
“Merkez”i elimizde kaldı.

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/necati-dogru/finansi-sifirlandi-merkezi-elimizde-kaldi-2602423/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Sizin Webmaster’liginizi, bilişimcilerinizi, siyasetinizi, gelmişinizi – geçmişinizi, dininizi, imanınızı (…!)

Cimri değilim kardeşim…
KIMSE…
Bana cimri diyemez!

AMA…
Özellikle teknik cihazlara karşı bir zaafım var, aldım mı…
Tabii o anki maddi gücüme bağlı en iyisini almaya çalışırım…
Bilgisayarlarım var…
2000 yılından kalma, başından 2000 başlarından. ANLA…
Nispi, kabul edilebilir bir hız ile mesela Windows 10, yani güncel bir sistem ile çalışmakta!

Keza ceplerim…
Tabii gün geliyor teknik yetersizlik başta değişik sebeplerden dolayı yetersiz kalıyor mesela…
VEYA…
Tamir edilemeyecek, olmadı tamiri değmeyecek şekilde bozuluyor!

Atmam bozulmadıktan sonra…
Sakla samanı gelir zamanı der atalar…
Eski cepler örneğin, dükkânda, çalışma masam etrafımda INTERNET TELEVIZYONLARI…
Her bir cep bir kanala ayarlı, eşzamanlı izliyorum gelişmeleri veya internet saldırıları, onu bunu…
Kimisi kamera görevini üstlendi…
Yer kardeşim yer. YERIM YOK…
“Meselem” çok!

DIKKAT, DIKKAT, DIKKAT

Bak…
Almanlarda neredeyse hiç sorun yok…
Aynı cihaz ya aynı…
Türkiyelilerde ise çok…
Cihazın eskiliği ile de ilgili değil…
Hele hele özgür basın kalmadı gerçi, ifade özgürlüğü…
AMA AÇ KÖPEKLER…
Haber kanalları, reklam doldurdular, birde televizyonlar bari çalışsa, kesintili kesintili…
Eski zaman pisliği, ses var görüntü yok meselesi…
Her tarafımızdan akıyor eksiklik, yetersizlik…
Bilgisizlik…
Bu zihniyetin iğrençliği!