Anladığım kadarıyla memleketesin

Ne güzel, ben erteledim…
Başımı kaşıyacak vaktim yok. Beklesinler…
Annemde çok sevindi gitmeyeceğimize. Ancak…
Çaresi yok, mecburum gitmeye. Eninde sonunda mecbur.
Bir bilsen nelerle uğraştığımı, nelerin içine girdiğimi…
Ah bir bilsen.


dinle

Ben kaçtım, gelince devam.

😊

Sınıf düşmanları egoistler ve roketler, nefsi müdafaanın başka bir yolu

Congreve ismini hiç duydunuz mu?
Amerikan halkı, Tayyipistan ahalisi gibi çok cahil olmasına rağmen bu ismi bilinçli olarak bilmese bile en azından bilinçaltı ile duydu, özümsedi.

Evet…
Bu insanlar “bizlere” nazaran en azından bayrak dendiğinde…
Akan tüm suları durdururlar.

Daha geçenlerde yazdım Almanca, birleşin bu adiye karşı, birleşin…
Avrupalılar birleşiyor nihayet, ne o ne bu rezillik?
O cahil kafanla ikide birde tekerleği yeniden icat ediyor, tüm dünyayı birbirine katıyorsun…
Böyledirler zaten bu yaratıklar, birer garip kullar…
Bak Trump’a gör “bizim” adiyi veya tersi…
Ortadoğu politikası denmez, karmaşası…
HERKESI DEGIL…
Ama araba kullananları tüm dünyada etkiledi. ANCAK…
Dün öyle bir şey yaptı ki, öyle bir cini şişeden çıkardı ki HERKES etkilenecek…
America First siyaseti…
İlaç sanayisi ve fiyatları!

Benim gibi kronik hastalar için tam bir felekte…
Herkes hastalanıyor, hastalanabiliyor, herkes fiyatlardan etkilenecek.

Bunlar ne yaptıklarını bilmeyen serseriler, yaptıklarının…
Etkilerinin farkında, bilincinde olmayan yaratıklar…
Hep yazarım, HEP…
Sağlam ve sağlıklı bir orta sınıf tüm toplumların emniyet sibopu, sigortası…
İnsanda…
Ve eşyada kalite. Yeminle bilmiyordum ta ki geçenlerde annem söyleyene kadar…
Çocukluğumdan beri böyleymişim, kaliteye önem verirmişim.

Bir demokrasinin kalitesi…
O demokrasiyi yaşayan toplum bireylerinin bilgi ve bilinciyle, kanun ve kurallara riayet etmesiyle doğrudan orantılıdır. Bireyden…
Topluma, toplumdan bireye ilişkilendirme, orantılanmaya koyabilmek, bir sonuç çıkarmak mümkün(dür)!

Neymiş efem?
Bilmem ne tatbikatı başarıyla sonuçlanmış. ILK yazdıklarımdan biriydi ILK…
Silah ve savunma sanayi…
Ne mutlu bize, bir yerde…
Bademler önem verdi AMA her zamanki gibi kaş yapayım derken göz çıkarıyorlar…
Efes 2018 tatbikatı, bak kardeşim BURAYI DIKKATLI OKU…
İnan ismini bilmiyorum, bu sabah haberlerde izledim, bir nevi hava savunma silahı…
Hatta savaş gemilerimize bile monte edilmeye başlanmış…
4 Kilometre menzilli…
Aklıma anında geldi, daha geçenlerde okudum. Tanklar, “eski” yani son model değil…
10 Kilometre menzil ile NOKTA ATIŞ yapabiliyorlarmış, nokta…
4 kilometre…
Ya arkadaş, sen dünyayı takip etmiyor musun, sen ileriyi düşünmüyor, düşünemiyor musun?
TABII KI biliyorum, bilincindeyim, kendim tasarımcıyım…
Adım, adım – yavaş, yavaş…
Hak yemek istemiyorum, hak olanı hak edene teslim etmeye her zaman hazırım…
AMA…
Planlama(!???)

Olumlu, yapıcı bir tenkit olarak gör yazdıklarımı…
Dedim ya zamanı geldikçe yayınlayacağım…
Hazırlık…
Çocuklar, saçınızın bir teli benim için değerli. Keşke, inşallah ihtiyaç kalmayacak, kalmaz…
MESAFE…
Mesafe çok önemli, size bir şey söyleyeyim mi…
En mükemmel, en yakın dostuna verme sır, verme…
Dostunun, arkadaşının dostu var. Ya yatağını paylaştığın insan gün geliyor, gelebiliyor en amansız düşmanın oluyor, olabiliyor. Tüm “kirli çamaşırlarını” ortaya döküyor(!)

Sen…
Kiminle dans ediyordun?
>>> senin gibi bir insanla! <<< Bu yüzden hazırlıklı olmalı, mesafeli durmalıdır insan…
Çok olmadı Israil ordusunun Krav Maga tekniği ile ilgili görüntüler yayınladım, bir yakın dövüş tekniği. En güzeli “düşmanı” hiç yaklaştırmamak…
Örnek verdim TOMA’ya…
Sıkılan suya fizik kanunları ile nasıl karşı konulabileceğini…
Beni eski model say, bir töftöf…
Sizler gençsiniz, zinde benden çok daha bilgili…
Ben size kimi “eski” yöntemleri tanıtayım, belki bilmediklerinizi. SIZLER…
Bu düşünceleri >>> kendinizi korumak <<< için günümüze uyarlayın.

Senin okuduğunu herkesin okuduğunu veya okuyabileceğini unutma…
Ben…
Ne katilim ne terörist…
Bunu da sakın unutma…
Karşındaki muhtemelen bir emir eri, aile babası…
Ekmek parası…
Belki senin düşündüklerinin, his ettiklerinin aynısını o da düşünüyor, his ediyordur…
Ama hayatta bazen >>> mecburiyetler vardır <<< birçok şeyin önüne geçer…
Zaten genelde tipinden anlıyorsun insani, iç dünyasını…
SAVUNMA AMAÇLI…
Ben yeminliyim, çok büyük yemin ettim. Zamanı gelirse ki inşallah gelmez bu çeyrek halimle…
Ava çıkacağım, avlanacağımı bile bile…
Avlamayı hedeflediklerim kodamanları, bilmem nerelerine konduğumunum çocukları!

Haliyle ilk onlar araziye uyacak ama dedim ya tedbir, hazırlık…
Dünyanın neresine kaçarlarsa kaçsınlar…
En azından…
Kıçlarından kurşunlanacaklar…
Yaptıklarına pişman etmek analarından çıktıklarına, boynumuzun borcu olsun…
Hesap sormayana ise anasından emdiği süt haram olsun!!!

Biliyorum, farkındayım tekrarlıyorum kendimi AMA bunu da bir nevi mecburiyet say…
Bilinçaltı…
İnsan, insandan beslenir. Hep derim, hep yazarım. Birisi bir düşünceyi, fikri ortaya atar bir başkası bundan esinlenerek o fikri, düşünceyi geliştirir. Görüyorum bazen, yok sadece Gezi Olaylarında değil, dünyanın dört bir tarafında…
Yarım yamalak bilgi ile yapılanları, mesela Molotof Kokteyli…
Adı üstünde kokteyl, yani bir karışım…
Yapılanları görüyorum etkisini, O bir karışım değil sadece yanıcı herhangi bir madde…
Yine kullanıldı özellikle ülkemizde kolluk kuvvetlerine karşı havai fişekleri…
Yaaa…
Sizin yaptığınızı çocuk yapmaz!!!

Bildiğin…
Evet bildiğin çatapattan bile tehlikeli bir silah yapabileceğini biliyor muydun?
BILECEKSIN…
Bilecek ve yaptığının bilincinde olacaksın. Ya yap, doğru yap veya hiç böyle çocuk çocuk şeylerle uğraşma!

Direnişte diriliş var…
Evettt…
Elektronik direniş AMA bir o kadar etkili ve tesiri medeni cesaret…
IŞID’in terörist el kitabini okudum…
Yaniii…
Bazı “faydalı” bilgiler var, bazı. Direnişte diriliş var’ı yayınladığımda, yayınlamak zorunda kalırsam eğer ayni zamanda >>> the anti islamic fundamentalist cookbook’u <<< da yayınlayacağım. Hani söz etmiştim ya eski silahlar, yapılışı, planlarıyla birlikte.

THE PERCEPTION OF ISLAMIC FUNDAMENTALISM AND VIOLENCE: ANTI-MUSLIM BIAS OR REALITY?
http://ugspace.ug.edu.gh/bitstream/handle/123456789/21869/The%20Perception%20of%20Islamic%20Fundamentalism%20and%20Violence%20Anti-Muslim%20Bias%20or%20Reality%20-%202015.pdf?sequence=1&isAllowed=y

Civil, Democratic Islam

RAND Corporation

https://www.rand.org/content/dam/rand/pubs/monograph_reports/2005/MR1716.pdf

Anarchist Cookbook gibi bir TEPKI “eseri” olacak…
Aradaki fark…
Yayınladıklarım çalışıyor, formüller doğru olacak!

Müslümanlara, Islama değildir tepkim…
Siyasal dincilere, hırsızlara, arsızlara, dolandırıcılara karşıyım…
Bu yüzden bu emek, kendim, sevdiklerim iman sahibi insanlar…
Elden geldiği kadar Allah yolundan giden insanlarız o kadar.

Sabahın yıldızı, Azazil…
Değişik kılıklara girer, bazen bizzat-i sevdiğin, güvendiğindir, seni yanlış yola sevk eden!

Neyse…
Sir William Congreve bir İngiliz subayı ve mühendistir…
Dedim ya insan insandan esinlenir, Congreve Hindistan’da görev yaparken Hintlilerin “roketleriyle” tanışır. Muhtemelen Hintlilerde, Çinlilerden esinlendi. Bildiğiniz üzere barutu Çinliler icat etti. Önceleri sadece kendilerini eğlendirmek için (Havai fişekleri) kullandıklarını, sonradan, hatırlamıyorum geçmiş zaman, bir gün Moğol saldırısına uğrar bir yerleşim yeri ve ILK DEFA orada silah olarak kullanılır. Etkisi, tesiri kısıtlıdır ama atlar çok korkup kaçar. Amerikan istiklal marşında Congreve füzeleri anlatılır. Bilmiyorum, sadece tahmin ediyorum…
Congreve füzesinden de Hale etkilenmiş olsa gerek, yivli kurşun misali roket uçuş esnasında kendi ekseninde döndüğü için isabet oranı daha yüksek. Olurda Congreve füzeleri üzerinde düşünecek olursanız çocuklar, ki ifade ettiğim gibi yayınlamak zorunda kalırsam yayınlamak istemediklerimi, planlı, projeli…
SIZLER…
Demir, çelik bilye yerine yeşil mercimek, bezelye veya pirinç kullanın!!!

Maksat insan öldürmek değil, Tayyip’in itlerini, g.t kıllarını sizlerden uzak tutmak.

Korelilerde zamanında benzer teknolojiler geliştirdiler (Hwacha)…
Onlar…
Barut ile uçan oklar icat ettiler. BIR KIŞI…
Böylelikle (batarya) 100 tane oku aynı anda fırlatabiliyordu. Haliyle ordu, bölük içeresinde birçok batarya vardı. Etkisini hayal edebiliyor musunuz?

Rahmetliyi anmadan bitirmek istemiyorum sözlerimi, bekle…
“Önder, bekle her şeyin bir zamanı var!”

MUTLAKA OKU

Para babalarına kıyak, Varlık Barışı!
11 Mayıs 2018

Yazarlar
Sevgili okurlarım, bir şeyi çok iyi akılda tutmak gerekiyor… İktidar şimdi bol keseden vaatlerde bulunup konut faizlerini indiriyor, imar affı getiriyor, emekliye iki ikramiye, yaşlılık aylığına zam, borçların silinmesini ve daha nicelerini sıralıyor…
Asla unutmayın:
Seçim öncesinde kaşıkla verdiği her şeyi (eğer iktidarda kalmayı bir kez daha başarırsa) kepçeyle geri alacak.
Bir verdiyse beş götürecek.
Bugün yapılan kıyaklar istisnasız her vatandaşın, her ailenin bütçesine yansıyacak, bizlerden yeni vergi ve zamlar olarak misliyle geri alınacak…
Zira böylesine kıyakları değil Türkiye’nin, dünyanın ekonomisi en düzgün olan ülkelerinin bile kaldırması mümkün değil.
* * *
Bunlar hep panik göstergeleri.
Ne yapacaklarını şaşırdılar…
“Hele şu seçimi atlatalım da sonrası Allah kerim” diyorlar.
Size bu konuda somut bir örnek daha vereyim. Hükümet şimdi yeni bir varlık barışı daha yürürlüğe soktu.
Para babalarının yurt dışında istiflenmiş olan her türlü parası, varlığı vesairesi Türkiye’ye getirildiği takdirde, haklarında hiçbir yasal işlem yapılmayacak.
Ya ne olacak?
Bunlar yüzde 2 vergi ödedikleri takdirde suçlanmayacak, haklarında yasal işlem başlatılmayacak, isimleri gizli tutulacak.
Bu paralar dünyanın dört bir yanına dağılmış olan vergi cennetlerine kaçırılmış durumda. Buralarda hesap sahiplerinin isimleri tamamen gizlidir ve hiçbir zaman açıklanmaz.
Man Adası, Virgin Adaları ve diğerleri gibi…
Ve kesin rakam bilinmemekle birlikte, yurt dışına transfer edilen bu paraların 30 milyar dolara ulaştığı tahmin ediliyor.
* * *
Bu servetler yurt dışına niçin kaçırılmıştır, onu da iyi bilmek gerekiyor:
– Kayıt dışı, vergisi ödenmemiş paradır. Türkçesi, çoğu kara paradır.
– Uyuşturucu, yasal olmayan silah ticareti, kadın ticareti, sığınmacı ticareti, mafya gibi işlerden kazanılmış ve gizlenmek istenmiştir.
– Türkiye’deki kazancını vergiden kaçırmak için.
– Bir ülkede yönetim diktatörlerin eline geçmişse veya geçmek üzereyse, yönetim giderek daha baskıcı olmaya başlamışsa, insanlar korkuya kapılır. Bu durumda kendilerinin ve ailelerinin geleceğini garanti altına almak için, paraları güven duydukları yerlere kaçırırlar.
* * *
Okurum Şevket Sürek soruyor:
“Şimdi sözde bir varlık barışı daha ilan ettiler ama giden paralar Türkiye’ye kalıcı olarak gelir mi?”
Sorusuna yanıtı da kendisi veriyor:
“Hayır, paralar hangi nedenlerle gitmişse, bu korkular devam ettiği sürece, aynı nedenle gelmez!”
* * *
Bu iktidarın ilginç (!) bir uygulaması daha var ki, çoğumuz bilmeyiz.
Bunlar, bundan önce de çeşitli zamanlarda “Varlık barışları” ilan edip uygulama başlatmıştı.
Peki ne zaman?
Örneğin 2008, 2013, 2016 yıllarında seçimler ve referandumlar öncesinde!
O zamanlarda ufak tefek paralar dönmüş, ancak özellikle kara paralar yurt dışında kalmıştı.
Şimdi umutları yeniden bu paralarda!
Fakat gelin görün ki, anlaşıldığı kadarıyla bu çağrıları fazla dikkate alan pek yok ki, vergiyi yüzde 2’ye düşürdüler!
Bütün bunlardan çıkan sonuç şudur:
Tarzan zor durumda!.. Hazine neredeyse sıfırı tüketmiş, bir dolardan bile medet umar olmuş.
İşte bu yüzden Saray’da acil ekonomi toplantıları yapılıyor, çıkış yolu aranıyor!
Ekonomi dibe vurdu, panik devam ediyor.
KAMU ÇALIŞANI ANLATIYOR
Dün aldığım bir mektubu kısaltarak ve yazanın ismini gizleyerek sizlere iletiyorum:
“Seçim süreci başlayana kadar bizim görevimiz mümkün olduğu kadar fazla haciz işlemi yapıp devlete gelir sağlamaktı. Günde en az 10 e-haciz yapmazsak amirlerimizden azar işitirdik.
Seçim kararı alınınca devlette yeni bir uygulama başlatıldı.
Ertesi gün yazılı olmayan hiyerarşik bir şekilde talimatlar başlatıldı:
Hacizler ikinci bir emre kadar yapılmayacak!
Satışlar ikinci bir emre kadar uygulanmayacak!
Ödeme emirlerini de gönderemiyoruz.
Bu kararlar belli kişilerin, özellikle büyük iş adamlarının çıkarları doğrultusunda alınıyor.
Seçim kampanyasına bizim de alet edilmemiz insanın kanına dokunuyor ama yapacak bir şey yok. Baskıdan nefes alamıyoruz.
Bu anlattıklarım konusunda elbette ki yazılı belgeler yok. Sadece müdürlerden memurlara uzanan sözlü talimatlardır.
Kimsenin korkudan sesi çıkmıyor. Lütfen bu konuyu gündeme taşıyın da vatandaşımız görsün. Sanmasın ki kendisine dokunulmayacak… Çünkü bunlar bir seçim oyunu. Seçim bitince her şey eskisine dönecek, vatandaş gerçekleri o zaman anlayacak!”
İşte size varlık barışı komedisinden, seçim öncesinde hacizlerin durdurulmasına uzanan kısacık bir Türkiye tablosu.
Evet, panikteler.

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/emin-colasan/para-babalarina-kiyak-varlik-barisi-2400541/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Tommiks

Heyyyt, Culver…
Tommiks kadar Texsas’i da çok severdim…
Culver’i görünce Tommiks aklıma geldi.

😊

Ancak neye gerçekten sevindim biliyor musunuz?
Almanya’dan çok ciddi bir okuyucu artışı var.

Teşekkür ederim

Benim iddia ettiklerimi birde Sayın Bekir Coşkun’dan okuyun. Aklın yolu bir!

Muharrem İnce’yi pufa oturtmadığına şükür

Muharrem İnce’yi üçlü kanepeye oturtup, kendisinin saraydan getirilen varak saltanat koltuğuna oturmasına bakıyorum…
Normalde ecdat geleneğinde seçim-meçim yoktu…
*
l. Sultan Osman; amcasını öldürttü, oturdu…
I. Murat; hem amcasını hem kardeşleri Mahmut ve Yusuf’u öldürttü…
Fatih Sultan Mehmet; 6 aylık kardeşini öldürttü…
II. Beyazıt; Rodos şövalyelerine sığınan kardeşi Cem Sultan’ı, bir berber göndererek kaldığı şatoda zehirleterek öldürttü…
Yavuz Sultan Selim; kardeşlerini ve tüm yeğenlerini öldürttü…
Kanuni Sultan Süleyman; oğlu Mustafa’yı, karısını, torununu ve karısının tüm akrabalarını öldürttü…
II. Selim; canını kurtarmak için İran’a kaçan kardeşi Beyazıt’ı getirtti, tüm çocukları ve ailesiyle birlikte öldürttü…
III. Murat; tahta oturur oturmaz daha siftah, altı kardeşini öldürttü… 130 cariyeden 112 çocuğu olmuştu, çocuklar daha doğar doğmaz anneleri ile birlikte öldürüyorlardı… III. Murat öldüğü gece hamile bıraktığı 10 cariyenin ayaklarına taş bağlanarak Sarayburnu’nda denize atıldılar…
III. Mehmet; tahta çıktığı günün gecesi oğlunu ve 19 kardeşini öldürttü…
IV. Murat; 3 kardeşini öldürttü…
*
Oraya oturma ihtimali olan herkesi halledince, kimse kalmadığı için haliyle ne oluyor, sen oturuyorsun…
*
Kısacası bu arkadaşların bayıldıkları ecdat geleneğinde; uzlaşı, hoşgörü, tahammül, paylaşım, başka görüşe saygı yoktur…
Muharrem İnce’yi pufa oturtmadığına şükredin…
*
Asıl sorun duygularında demokrasi olmadığı için, iktidarı demokratik yolla devretmek de yoktur…
Demokrasi ile gelirler, ama demokrasi ile gitmezler…
*
Peki ya siz…
Padişahın “Seçimi kaybettik, buyurun saraydaki koltukta siz oturun” diyeceğine inanıyor musunuz?..
İşimiz zor ama saltanattan sonra cumhuriyet gelir.

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/bekir-coskun/muharrem-inceyi-pufa-oturtmadigina-sukur-2400514/

İzmirlim, bu sefer yanlışsın

Sayın İnce’ye mesafeli bir yaklaşımım var…
Bu mesafenin nedenleri de var tabii…
Önceleri K nokta K nokta yerine parti başkanlığına yakışır, makamının hakkını verir dedim…
İzledikçe fikrimi değiştirdim…
Yine…
Bu zibidiyle başa çıkabilecek bir kapasiteye sahip olduğu için OYUM İnce’ye…
ANCAK…
Beklediğim açıklamaları yapmıyor, özellikle hesap sormak konusunda.

Yapılanların telafisi yıllar alacak olsa bile…
DÜZELTILEMEYECEK HIÇ BIR ŞEY YAPMADILAR, YAPAMADILAR…
Ağır bedeller, çok ağır faturalar ödememiz gerekse bile…
Hayatımda…
Centilmenliğin, fair play’in…
Kuralların, ilkelerin, nezaketin, terbiyenin çok büyük bir rolü var…
Haklısın tabii, eşek hoşaftan ne anlar…
Böyle başa…
Böyle şimşir tarak. Kahpedoğan gibiler ancak yaraşır bu millete. En azından bir bölümüne…
Ancak diğerleri yapılanı takdir edecektir, mal varlığının açıklanması, nezaketen de olsa rakipler ile görüşme. ÇÜNKÜ kim kazanırsa kazansın insanlar yüz yüze bakacak, çok kavga edildi…
EDEPSIZ LAFLAR edildi…
Çapsızlar tarafından fazlaca had bildirildi…
İnsanlar…
Gayri tiksindi. Cumhuriyet Halk Partisi geleneklerine ve göreneklerine, terbiyesine yakışan bir tutum içindedir. Atatürk’ü düşün…
Yakışır mi bize, bizlere bir mahalle karsıyla ayni seviye?

Dertleşme…
11 Mayıs 2018

CHP demek, tezek demektir.
CHP tükürdüğünü yalar.
CHP’nin geçmişi lekelidir.
CHP’den bu ülkeye fayda gelmez.
CHP’nin dili terör dilidir.
CHP, Pkk ile beraber.
CHP Pensilvanya’dan vekalet almış.
CHP çapsız.
Adaları CHP verdi.
CHP sabıkalıdır.
CHP’nin sicili bozuktur.
CHP ecdadın emanetine ihanet etti.
CHP camileri ahır yaptı.
CHP ezanı yobazlık olarak gördü.
CHP Ankara’yı ezansız tasarladı.
CHP vakıf eserlerini talan etti.
CHP, Osmanlı arşivini sattı.
CHP milli bünyemizi tahrip etti.
CHP enkaz bıraktı.
CHP müptezeldir.
CHP faşisttir.
CHP’nin cibilliyet sorunu var.
İki ayyaş… 1919’dan başlatılan tarih anlayışını reddediyorum, birileri bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar, milletin ekmeğini karneye bağladılar, milletin inancıyla uğraştılar, bakın raflarda kafatasları var, reisicumhur Mustafa Kemal, İsmet Paşa’nın imzası var, insani midir, vicdani midir, Onuncu Yıl Marşı’nda geçer demir ağlarla ördük falan, neyi ördün be, hiçbir şey örmüş değilsin, CHP’liler Hitler’e benzetecek siyasi figür arıyorlarsa eski genel başkanlarının fotoğraflarına baksınlar, adını anmak istemiyorum, Cumhuriyet Bayramı’nda vals yaparak insanımızı taciz ettiler.
CHP kanalizasyon çukurunda debeleniyor, CHP çuvalının içi cüruf dolu, CHP komedi sahnesidir, CHP çöplüktür, CHP cücedir, CHP bizim sıkletimize uygun değil, CHP ana hıyanettir, CHP zihniyeti yıkımdır, CHP zihniyeti pisliktir, CHP amorf bir partidir, CHP’nin aday yaptığı gariban, kukla, eşeğe altın palan vursan eşek yine eşektir.
*
Diyor mu?
Diyor.
*
Peki şimdi Muharrem İnce ne diyor…
“Sayın genel başkana başarılar diledik, sohbet ettik, dertleştik” diyor.
*
Tezek denmesini, cibilliyetsiz denmesini, kanalizasyon denmesini, din düşmanı denmesini, geçmişi lekeli denmesini, terörist denmesini, eşek denmesini dert etmiyorsan, daha neyi dertleştin birader hakikaten merak ettim.
*
Siyasi ince’lik midir bu?
Pişk’ince midir?

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/dertlesme-2400567/

Gir bak arşivlerime, öğren, hep yazarım, hep dediğimdir

Hayat…
Kendine bir yol bulur. Her zaman bir yol bulur…
EVET, Allah var. BEN BUNA INANIYORUM, tüm gönlümle inanıyorum…
Çünkü…
Onu, her gün yaşıyorum. Ya…
Anlatsam zaten doğrudan beni tımarhaneye havale edersiniz ama…
Ne bilimle ne mantıkla açıklanamaz yaşadıklarım!
NOKTA, KOCAMAN BIR NOKTA

Eskisi gibi kitap okuyamaz oldum, gazete bile zor okuyorum…
Çocuk gibi uyuyup kalıyorum…
İzlence, kimi konu(lar)da izlemekle yetinmek ZORUNDA kalıyorum…
Ancak…
Okusam da izlesem de öğrendiklerimin teyitti, bildiğimse, ek bilgi…
Bir önce yazdıklarımı ORTADA BIRAKMAK istemedim…
Diyeceksin ki neden Almanca?
Bak kardeşim hep söylerim, İngilizceden nefret ederim…
İstesem İngilizcede yayınlarım ama dedim ya, ya Türkiye veya Almanya çünkü nüfus olarak buralarda yoğun yaşıyoruz bir…
İkincisi…
UTANARAK, ÜZÜLEREK yazmalıyım ki…
O kadar çok ve değişik konuda araştırmalar yaptım ki Türkçe içerik bulman neredeyse imkânsız…
Bu ne demek Aziz Nesin haklı!!!

Affedersiniz…
Bu yüzden GÖTLERIN, PEZEVENKLERIN, ORSOPU Çocuklarının ülkemizde şansı var…
Aksi…
Bilgili ve bilinçli bir insan, bir toplum bir ülke böylelerine hiç pabuç bırakır mi?

Öyle olsa, bilgili bir toplum
F. Güllen, Recep Tayyip Kahpedoğanları ta analarının bilmem nesine geri sokmazlar mı?

Not:
Berbatım gülümmm, havalar çok sıcak. Biliyorsun hiç kaldıramıyorum. Benim ya Sibirya’ya taşınmam lazım, çok üşüyorum ama en azından iyiyim VEYA kocaman bir buzdolabı icat etmeliyim.
😊
Diyeceksin ki neden kendin yapıyorsun?
Ya…
Aslında parayla ilgisi hem var hem yok…
Kendime yediremiyorum, anlıyor musun? YEDIREMIYORUM…
Baktım ki olmayacak ki öyle görünüyor…
MECBUREN birisini tutup yaptıracağım AMA önce kendimi ZORLAMALIYIM…
Kendim, kendimi kabul edemiyorum. Tüm sorun burada…
Bazen düşünüyorum, oğlum sen busun. Kabul et, şükür et haline. En azından kendin yıkanıp, paklanıyor, giyinip, çıkarıyor, yiyip içip … 😊 YANI. Şükür et haline, otur aşağıya…
YOK, yok gülüm yok bir türlü kabullenemiyorum. Ne yapayım bende böyleyim.


### MUTLAKA IZLE ###

Geldim bir kahve, biraz dinleneyim…
Tamam mı, DEVAM mı?
😊

Dağ keçisi meselesi

Almanya’da…
Bir kadın haftada 600 gram kadar et yerken bir erkeğin bu oranı yaklaşık 1100 grammış…
Sadece örnek olsun diye bu verileri açıklıyorum…
Bizim evde haftada yaklaşık 3 kilo kıyma, 1 – 2 kilo kadar sığır veya kuzu eti tüketilir…
Tabii etobur olan benim ki eskisi kadar et yemiyor, yiyemiyorum. Balığı, salam, sosis vesaireyi hiç katma. İki gün öncesi Ali bir balık getirmiş, Sardalye…
Öfff…
Bir buçuk kilo aldım, 3 kişiyiz. Yarı aç kalktık sofradan. Boşan da semerini ye deme…
Deme kardeşim deme!

Allaha çok şükür biraz açıldım…
Şeker yine azıttı, tabanlarımda milyarlarca karınca…
Hava değişikliği, beden uyamıyor, tansiyon her halde. Yerin yedi kat dibinde olmalı, ayakta zor duruyorum, etraf fırıl fırıl.

Dün mü, evvelsi mi yazdı gazete…
İnsan gibi…
Gıdana ve askeri derecede…
Kültürel ve diğer ihtiyaçlarına dikkat eden dört kişilik bir ailenin aylık masrafı…
5.872 Tayyip Lirası…
Nerede?
Tayyipistanda!!!

ULAN ADILER…
Millet karnını zor doyuruyor, et yüzü gördüğü yok…
Bunlar faiz peşinde, millet ev alsın. Yandaş ve yoldaşın deşkeli doysun!

Yazmıştım…
Her halde uzun seneler oluyor, EVRIM KURAMI, Himalaya dağları…
Orada yaşayan insanların al ve akyuvarları nasıl everilmiş, değişime uğramış…
Dün öğrendim, daha dün…
Meksiko’da bir kabile, ismini sorma unuttum gitti…
Yalan olmasın, karıştırıyor olabilirim…
Ama bu kesin bilgi, Amerika dünyada birinci Meksiko ikinci veya tersi…
En şişman insanların dünyada yaşadığı ülkeler.

Meksiko’da bu kabile, dağlarda yaşıyormuş…
Her biri dal gibi…
Tabii dağlarda hayat zor, şehre inmişler…
Bir görmelisiniz, görmeliydiniz…
Feci…
Şişman denmez, sadece birer et yığını!

Bilim araştırmış neden diye, bir gen…
Dağlarda, te zirvelerde yasayabilmeleri için değişime uğramış. Aşağıya inince bu tür aşırı şişmanlığa sebep olmuş. Kim diyebilir evrim kuramı yalan diye?

Aslında daha devam edecektim yazmaya ama iyi değilim arkadaşlar. Burada kesmek zorundayım…
Üzgünüm.

Gül danesi

Biliyorum kadın, biliyorum. EMINIM…
Benimsin, uzakta olsak bile birbirimizden yanımdasın. İçimde…
Kalbimde senin, aklımda sende.