Onun bunun çocukları

Bozuk para gibi harcıyorlar milleti!
Hani ulan bitecekti?
Bu milletin şehit üzerine şehit verdiği yetmedi mi?
Köpek gibi geberip giden kendi g.t kıllarınıza şehit dedirtmiyor musunuz, deliriyorum, gerçek şehit herhalde mezarında ters dönüyordur.

Enflasyon yukarı doğru düzeltme yapılarak yüzde sekiz çıkmış…
Ananızın bilmem nesi de zaten sekiz köşe(!)

Yalan…
Yalan var ya hemen kıçlarının dibinde…
Diyorum ya hep…
Millet, dünya ağzını bıraktı gerisiyle gülüyor bize!

Sorgulayacaksın kardeşim, sorgulayacaksın

En masum sorular…
En masum taleplerdir en büyük devrimlerin fitilini ateşleyen…
İnsan…
Ve onuru, insan ve insan olan…
Bir varlık ki kendini sorgulayan…
Merak eden, araştıran, yerine sayman.

İnşa edeceksen demokrasiyi, gerçi ilerisi olmaz ya…
Diyelim ki oldu…
İnsan onuru üzerine inşa et ki temel sağlam olsun…
İnsan onuru ve eşitlik üzerine inşa et ki ne temel sarsılabilsin ne üzerine dikilen…
Atatürk kardeşim, Türk demokrasisini bu temeller üzerine inşa etti…
Gün gelir bir yandan fırlama, gelip yoktan var edileni yıkmak isteyeceğini bildi…
Sorgulayacaksın kardeşim sorgulayacaksın…
Basit bir soru, örneğin başımdaki hırsız mi?
Talebin olacak…
Taleplerinde, hele haklıysa, yerindeyse bu istekler, taleplerinde ısrarcı olacaksın.

Hastaysa insan…
Düşüncelerinde, ruhunda ve cinsiyetinde…
Aklını bozduysa bacak arasıyla, bu insandan ne kul olur ne akraba…
Ne kardeş ne dost eli uzanmaz ondan sana!

Sorgulayacaksın kardeşim, sorgulayacaksın…
Demokratsan…
Demokrasiye inanıyorsan hem demokratik görevini yerine getirecek, gönül rahatlıkla demokratik haklarının tadına varacak HEM soracaksın kardeşim, cevaplanmak üzere soru soracaksın, taleplerinin ardında duracaksın.

Bu konuda bir usta…
Gerçek bir ustanın kitaplarını, eserlerini tavsiye ederim sana…
Gücün, mutlak bir gücün…
Ve güçlünün gölgesinde, korkmadan sorguladı, aradı insanı…
Berthold Brecht.

Kahpedoğan öncesi…
Bu ülke minarelerinden ezan sesi yükselmiyordu değil mi?
Yollar, hanlar – hamamlar, köprüler, trenler yoktu değil mi?
Sor kendine, sorgula…
Kahpedoğan öncesi…
Bu millet, bu vatan hiç böylesine ikiye bölünmüş müydü?
Sor kendine, sorgula…
Kahpedoğan öncesi…
Bu cumhuriyet kurulduğundan beri, ondan öncekiler insan değil miydi?
Onlar…
Yüce Türk milletini temsil etmiyorlar mıydı?
Ne AK Saraylar diktiler kendilerine ne bugüne kadar görülmemiş şekilde soymadılar devleti, kayırmadılar “adam”, yandaş ve yoldaş kollamadılar, onlar…
İnsan değil miydi?

Almanlar, hayvanı az düşünürü çok bir toplum

Tabir caiz ise…
İki toplum kıyas kabul ederse, bizlerin TAM TERSI…
İki toplumun BIRÇOK ORTAK Özellikleri olmasına rağmen şeytan ayrıntıda gizli!

Bu sabah haberlerde yer aldı, bir inşaat, bir “türbe”
Doksanlı yıllarda…
DIKKAT…
Birisi >>> rüyasında <<< gördü diye O yere bir Türbe inşa ediliyor… O gün bugündür şifa arayanlar, derdi olanlar oraya gidip dua ediyor, dilek diliyor… “Müslüman” bir milletiz ya vesselam >>> Allahtan dileyeceğimize <<< gidip ondan bundan diliyoruz dileyeceğimizi!!!

Bu sözlerim şu şekilde yorumlanamaz…
Akıl ile bilim ile açıklanamayacak bazı şeyleri bizzat yaşadığım için…
Gözün aldatmacası, beynin yanıltması ve en önemlisi tesadüf gibi olasılıkları devre dışı bırakmama rağmen, şahitli – ispatlı bazı şeyleri yaşadım VE izahı yok bu şeylerin. Yani…
Malum olma gibi…
Olabilir mi? Olabilir!
Annem mesela, güzel anneciğim benim…
Altıncı hissi ister inan ister inanma çok ama çok güçlü bir kadın, Onun rüyalarından resmen korkarım.

Altıncı his ile izah edilebilir mi böyle şeyler, bazı şeyler?
Belki!???
Peki, bilim ne diyor bu konuya?
Şu bir gerçek ki insanoğlu var olma savaşında birçok duyuyu kazandı…
Ve kaybetti. Duyu, en önemli ve en hassas duyularımızdan birisi hayata kalma duyumuz…
Tehlikelere karşı duyarlılığımız…
Örneğin sürekli hayatı tehlikede olan bir kişi yaşamsal tehlikelere karşı, diğer insanlardan çok daha duyarlıdır. Ve bu ispatlanmış bir gerçektir. Neyse, geçelim konumuz bu değil zaten…
Yukarıda > ağır < bir itamda bulundum… Hatırlı okuyucularım bilirler beni, ispatlayamayacağım en azından ama yazdığımı “kanıtlayacak” deliler sunamayacağım bir iddia atmam ortaya. Kendime yazar demek istemiyorum, binlerce sayfa yazmış ve yayınlamış olmama rağmen… AMA… Yazarsam, araştırarak yazarım… Birçoğu gibi bir taraflarımdan uydurarak yazmam! Kaynak nadiren gösteririm… Zaten bu kadarını yapmam bile benden olağanüstü güç istiyor, bilimsel tanım ve tarif usullerine göre yayın yapmam bu şartlar altından neredeyse imkânsız. Haaa… Diyeceksiniz nicelik değil nitelik… Kardeşim zaten nitelikli yazmaya çalışıyorum, merak edip yazdıklarımı teyit ettirmeye çalıştın mi? Babanın oğlu bile olsa hemen inanma! Teyit ettirmeye çalış, doğrulat. En azından > iki güvenilir < kaynaktan.

Kaynaklarım üçe ayrılır:
İlk ve şaşmaz kaynağım kitaplarım, kütüphanem. Kendime göre mütevazi bir kütüphanem var, gerçek kitaplar, yani basılmış olanlar, elektronik kitaplar VE görseller.
İkincisi bir zamanlar okuyup hayatında teyit ettikleri, gözlemlerim…
Üçüncüsü DarkNet ve Internet(!)

Özellikle üçüncüsü ve gözlemlerim yukarıdaki itama yol açtı…
Kerhane kapısı gibi herkesin girip çıktığı, sorguladığı bilgileri bir tarafa bırak…
O kadar çok bilgi, terim ve deyim Türkçe içerikli sitelerde yer almıyor, gözetilmiyor ki…
Internet…
İngilizce HEMEN SONRA ne ararsan ara bir şekilde Almanca çıkar karşına…
Bu ne demek biliyor musun?
Arz, talep meselesi…
Demek ki insanlar, yani özellikle almanlar o kadar geniş çaplı ve değişik konuları araştırıyorlar ki…
Bu talep, arz yaratıyor. Bilemem anlatabildim mi?

Bak kardeşim…
Okuma ile okuma arasında fark var, özellikle istatistikleri…
Anlatmayacağım…
Hava raporu yanlış çıktı, sıcak değil deli gibi bir yağmur, gitmedim yani ormana…
İnsanlık ve gelişmişlik düzeyi…
Gir bu sitelere, biri PISA…
Karşına çıkacak açılış sayfasında Türkiye, kırmızı…
Parayı al bir tarafına SOK, yerinde harcamasını bilmezsen, paranla faydalı şeyler yapamıyorsan…
Yatırımların en değerlisi…
İnsan, insan evladına yapılan yatırımdır…
Diğeri gelişmişlik düzeyi, dedim ya anlatmayacağım, tarif etmeyeceğim…
Yok öyle armut pis, ağzıma düş, yok, anlıyor musun yok!

Pisa
Human development index

Beterin beteri var diyor, şükür ediyorum

Beynim desem, hafızam…
Yolda kalmış ağır vasıta, makarna süzgeci çok şükür…
Akıl desen, iki buçuk gram…
Allah bereket versin…
Çalışamıyorum, el ekmek tutmaz oldu…
Hamdolsun…
Ama iyi ama kötü ayaktayım, bacaklar tutmasa bile…
Elhamdülillah…
Tayyipistana, vatandaşa bakıyor halime şükür ediyorum…
Allah…
Cümlemizi beterinden korusun.

Bu hafta Almanya’da havalar 37 dereceye kadar çıkacakmış…
Kesin…
Benim ölümüm, ölmekten korkuyorsam ne olayım…
Ama nefes alamamak, O beter halsizlik, acılar…
Bugün hava aşırı nemli, can çekişiyorum…
Karar verdim…
Dört tarafım ulu orman, yarın çadır falan orman derinliklerine…
Tee…
Cuma’ya kadar, havalar soğusun yine insan arasına girerim…
Kurtlar, kuşlar, ayılar beni gıdıklamazsa…
Sapığın biriyle karşılaşmasam, öcüler falan beni yemezse…
Uff olup gebermezsem, Cumadan sonra yine görüşürüz…
Nasipte – kısmette varsa.

Önder

### Dikkatinizi çekerim ###

Doğru hatırlıyorsam bu p.zevenkler gelmeden önce ülkemizde Camii sayısı yaklaşık 65 bindi.
2015 verilerine göre 80000…
75 bin imam, 5000 Cami’de kim görev yapıyor?
Ülkemiz…
Tahrikatlar, şeyhler, papazlar…
EVET, “Müslüman” papazlar ülkesi oldu!

Her önüne gelen IT…
Camilerde imam oluyor, vaaz veriyor…
Eğitim…
Doğru ve köklü din eğitimi olmaksızın, bu gibi değerlere bakılmaksızın her önüne gelen it…
Camii mekân ediniyor.

Not: Doğru düzgün eğitimini almış, mevzun olmuş din görevlilerimiz bu sözlerimden tenzih ederek.

Müftü meselesi

Şark kurnazı ya…
Bildiğin şark kurnazı!

Affedersiniz, çok özür dileyerek adıyla sanıyla yazıyorum AMA…
Meselenin özü bu, az ve öz…
Sadece Türkiye için geçerli değil bu tespit, dünyanın hali!

Kim, kimi s.kerse!!!

Evet, aynen öyle…
İki dakika önce mesela mazot 1,09’sa iki dakika sonra 1,12 veya daha fazla olabiliyor…
Dün aldığın televizyon, çamaşır makinesi bugün fiyatı katlamışta olabilir mesela(!)
Neden, neden böyle? Hangi mantıksal gerekçe ile?

Ülkemizde…
2015 verilerine göre, 80000 üzerinde Camii var…
Yine yaklaşık 115000 üzerinde çalışanıyla birlikte…
Bayılmayıp görevi başında bulunan imam sayısı yaklaşık 75000.

Birlikte anımsayalım, 1926 yılında medeni kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte dini nikâhın yanında resmi nikah şartı da getirildi. Bence IKISIDE gerekli…
Belediye başkanı nikâhı kıyabildiği gibi…
Devlet memuru olma şartı ile bu görevi başka birisine de devir edebilir…
Yani…
Arz, talep meselesi. Talep fazla olursa belediye başkanı görevlendirme yapabilir(!)

AKP iktidarsızlığı süresinde yaklaşık iki milyon imam kazık, pardon imam hatipli yaratıldı!

Yine demokrasinin büyük sorunlarından birisi…
Seçilmişler ve atanmışlar meselesi…
Liyakata bakmaksızın, partili olmak yeterli.

Bir müftü…
Bakin gerçekten çok önemli bir görevi üstenmekte…
Bir müftü, bir “din bilgini”…
Fetva yetkisi olan…
Fıkıh gibi, yani dinimizde hak ve adalet mercii…
Bu gibi konularda yerel yöneticilere danışmanlık yapmakla görevli…
Bu insanların “nikah memuru” pozisyonunda ne işi var?
Imanların köküne kibrit suyu mu döküldü ki…
Bu gibi allame, ilgisiz konular ile görevlendirilmek isteniyorlar?
Bu lakaytlık, ukalalık ne?

Anglosaksonlar

Ve bu dil – kültür birliğine bağlı olanların Recep Tayyip gibi erkek müsveddeleri için kullandıkları bir kelime var, sayfalar dolusu izahı bir kelimeyle açıklıyorlar;
PUSSY…
Evet, bence bu yaratığı çok güzel tarif ediyor!

Hero meselesi

Ister full time, ister part time hero ol kardeşim…
Yanlışsın…
Türbanlı bacılarımın kamusal alanda, devlet dairelerinde ve hatta TBMM’de türban özgürlüğü gözetilirken sen nasıl hero t-shirt giyersin?
Bu nasıl bir terbiyesizlik, bu ne saygısızlık?

FIPS ve dijital kimlik üzerine

Süper bilgisayarlar, Cloud ve Internet çağında bile…
Şifrelemenin işe yaradığını biliyoruz, HAYIR sadece bilmekle kalmayıp EMINIZ bundan…
Nereden biliyor, nasıl bu denli emin olabiliyoruz peki?

Cevabı çok basit…
>>> Gerçekten <<< işe yarayan yazılımlar, ki çoğu ücretsizdi…
>>> Güvenli şifre oluşturma <<< yazılım ve online yine ücretsiz hizmet veren sitelerin bir bir kaybolmasından. Öyle ki hala hizmet veren siteler ancak 2048 Bite kadar şifre oluşturuyor…
İlke, ilk ve en önemli kanun şifrelemede…
Her tekrar “ölümcül” olabilir…
Hiç fark etmez simetrik veya asimetrik şifreleme olsun…
Kaliteli şifre ve gizlilik esas!!!

Asimetrik şifrelemede 3072 Bit altında kalan en kaliteli şifre bile “haybeye”
Microsoft ki…
Bu şirketle “büyüdüm” bu şirketin çoğu ürünlerini en az iyi derecede bildiğim iddiasındayım…
BitLocker bile hatırladığım kadarıyla en fazla 99 karakterden oluşan şifre kabul ediyor…
Office yazılımlarında “Backdoor” eksik etmiyor…
Bırak yazılımları bir tarafa Hardware, mesela printerler, yani yazıcılar bile bastıkları kâğıtlar üzerinde şifreli bir şekilde, gözle görülmeyecek şekilde “kimlik ibraz” ederken…
Önder neden Trump ile uğraşıyor?

Birçoğunuz kendinize sormuş olabilir bu herif durduk yere niye bu zibidiyle uğraşıyor diye…
Al O babası belli olmayanı vur Trump’a…
Aynı zihniyet kardeşim, ikizler sanki(!)

Aşağıda gördüğünüz o „sebze çorbası“ benim halka açık dijital kimliğimin bir kesiti…
Dijital kimlik nasıl oluşturulur, özellikle yazışmalarda neden önemlidir, kendimizi hem özelimizde hem bu zihniyet ile mücadelede nasıl koruruz…
Hepsi sırası geldikçe!

mQINBFluKF0BEADqwXUpkzgljs4blUIwBi4q+2tMmxk58KhjbxnOoBvm7SAPc24ro8o9TEQ13l6OahUhzBDJuppg1NL0qX19VqLasoZX9xMNWbfhU0c1qfiFvCJ6jy7+trfWwg0EG8iOQ5xEtIZumPZORuHHVLgf2yf5kHi/SSm4PXYQR5GM6icIVFBiSz5NfIt/1HQSORTtAYwwM1jb+Ghg4InYH4NA875rOo9QRtZqaZX+/myUGMLunaK2+km6Nys7DYXeve8n+njb838S64OWGLYxbQ7D/qu5ZOBPBP2IARUw/D3oGoa2bYBpTc2WEoQpltE4vYyaPJBwr/Jk54uiKB7FkIj2GQuJQImQiqVLXMvAj3VwsTbTYVYV4Cv8


Devam edecek…