Kalem korkusu

Bir mantık sorusu…
İtin, iti kırdığı bir süreçte…
Olağanüstü hâl ve kanun namında kararnameler ile yönetilirken…
Her şeyin bir torbaya atıldığı bir dönemde…
“Devleti, düzeni, TBMM’ini” falan filan ortadan kaldırma gerekçesiyle…
Tutuklanan tutuklanana…
Tamam(!)

Bunlar iddia…
Öyle veya öyle değil…
İyide…
Ülkeyi yönettiği iddiasında olanlar açık açık itirafta bulunurken…
Örneğin “yeni devlet kuruyoruz” derken…
Bu savcılar, hakimler nerede?
Tutukla, tutukla bakalım nereye ve ne zamana kadar?

Yırtık dondan çıkar gibi… Fırlama, karşıma!

Sanki ben bilmiyorum…
Saf, salağım AMA sadece kalbimde olanlara…
Bilmiyordum…
Öğrettin sandın…
256 Bitlik şifreyi…
Peki, sen biliyor musun tuzu ve biberi?
Salt and pepper evladım, salt and pepper…
Ne kadar çok tuz ve biber o kadar hesap vakti!

Bak koçum, bak evladım, bana bak paşam…
Ağır sanayi, bankalar, sigortalar, binlerce, on binlerce insanın gizlisi…
Bana ve arkadaşlarıma emanetti!

Yapma!!!

Anlatıyorsam bilmem kaç Bitlik şifreden sanki ben bilmiyorum otuz iki karakterden sonrası haybesi…
Ama çok zor bir konuyu anlatmanın yolu basite indirgemek…
Taş ütüne taş koyarak doğruyu anlatmak…
Uğraşma benimle uğraşma…
Git başımdan…
Taaa (…) kadar yolun var…
120 damla Novalgin…
Ancak kendime geldim!

Lanet olsun iki buçuk gram akla, lanet olsun bu cana…
Lanet olsun ağrılar içinde, dayanılmaz acılar içeresinde geçen günlere…
Buna rağmen şükür bu günlere, beterin beteri var dercesine…
Dostsan…
Duanı eksik etme, alsın Allah emaneti, aslın bu yükü üzerimden…
Uğraşma…
Uğraşma benimle!

Güç üzerine

Güç dediğin nedir Allah aşkına?
Kendi iradeni…
Başkasına zorla kabul ettirmek mi mesela?
Yoksa…
Sadece ayakta durabilmek için içinden, özünden gelen enerji mi?

Maddi ve manevi yaşadım gücü doya doya…
Şimdi…
Himmete muhtaç bir dede, bakarım evladın, hanımın, kocamış anamın eline!

Allaha emanet ettim, Allaha havale ettim kalbimdekini…
Ne olursa ne gelirse başına Allahtan…
Allaha…
Havale ettim kalbimdeki, aklımdakilerini!

Güç gülüm…
Güç paşam…
Kimi zaman dengesiz, bazen dengeli…
Olur ya orantılı…
Kahpenin elinde şuursuz…
Güç öyle bir manzume ki elinde tutanı, elinde bulunduranı…
Bir sokak serserisini…
Bir efendiyi, bilgeyi, kör cahili…
Eder körkütük sarhoş, ayaklar yerden kesilir uçar evrenin karanlıklarına, değerse, yaklaşırsa bir yıldıza, güneş görmüş mum gibi erir, güç ebedi değildir!

İki ordunun çatışması değildir bu…
İki fikrin, iki hayat anlayışının çatışmasıdır…
Bir Allah, bir dil, bir bayrak altında, soluduğumuz hava…
Dil ki insan dediğin konuşa konuşa…
Bir olmalıdır, anlasın insan insanın dediğini…
Düşüncelerini, hayallerini…
Devletin, çoğunluğun gücü ezer bireyi(!)

Güçsüzün…
Aynı güç ile güce müdahale etmesi…
IMKANSIZ…
Dedik ya orantısız güç dağılımı, biri güçlü, mesela tüm devlet olanaklarına sahip…
Diğeri bir araya gelmekten bile aciz…
Güce güç ile karşılık verme, yenilirsin, hezimete uğrarsın…
Oku gülüm, oku paşam oku…
Tarih…
Örneklerle dolu!

Uzakdoğu sporu…
Steplerden…
At sırtında Asya’nın bağrından kopup gelen ataların…
Atatürk ve arkadaşları örnektir sana…
Anla…
Anla gülüm, anla paşam anla…
Sürat ve akıl…
Akıl ve bilgi…
Bilgi ve cesaret gücü hep yendi!

Anlamadıysam demek istediğimi…
Bekle…
Dosdoğru polise, savcıya, hâkime…
Hâkim ret edince, nasıl bir dalavere…
Kanunlar, kuralar karşısından boyun dediğin kildan ince…
Bu yaşta sabıka…
Ya sabıkalı olacağım bu yaştan sonra…
İster inan ister inanma…
Gerçekten suçsuz ve günahsız yere veya ödeyeceğim olmayan akçeyi…
Pişman mısın diye sorarsan, hep pişmanım hem değilim…
Erkekliğime, çeyrekliğime sığdıramadım, sunamadım delileri ne elim ne kalbim…
Müsaade etmedi…
Bir koşu gidip geleyim bankaya, sağlığım el verirse açarım konuyu anlayacağın şekilde…
Allaha emanet ettim, Allaha havale ettim kalbimdekini…
Ne olursa ne gelirse başına Allahtan…
Allaha…
Havale ettim, emanet ettim kalbimdeki, aklımdakilerini!

oku

Rose is a rose is a rose is a rose

İstanbul Kardeleni ve Nazendesi…
Anadolu Glayölü ve Karanfili…
Lalesi, Antalya Çiğdemi…
Sevgi Çiçeği…
Gülü…
Rose is a rose is a rose is a rose.

Arşivlerim meydanda…
Dün söylediğimi, evvelsi savunduğumu bugün inkâr etmem…
Sözüm…
Sözdür, özüm…
Sözüm.

Tutarlılık, istikrar…
Sevgi, saygı ve güven…
Kadını sevdiğim kadar, kadından korkarım da…
Sevgisinden, nefretinden…
Aşkından, yürekten gelenden…
Yüreğin…
Akıl ile ruh ile birleşmesinden…
Bir kadının bedenine sahip olmak ona sahip olmak anlamını taşımaz…
Bağlayamadıysan kendine aklını ve ruhunu…
Bedenine dokunmak kadar ruhunu ve aklını okşamak, dokunmak, bütüne sahip olmak önemli.

Bir kadının romanıdır…
Kadın bir ağıca adını kazır, gövde dediğin yuvarlak…
Rose is a rose is a rose is a rose(…)
Gertrude Stein kaleminden.

Tarih tekerrürden ibarettir der atalar, ağaç gövdesi gibi yuvarlak…
Hep aynı nakarat, hep aynı terane, hep aynı kerhane…
Sonsuzluk…
Hani kadının parmağına taktığın tektaş pırlanta…
Manası biricik, sonsuzluk…
Yunanca kökenli (adámas) yenilemez, kırılamaz, yok edilemez anlamında!

İnsan…
Ve karakteri…
Ruhunun derinlikleri, gizlediği…
Sakladığı, biriktirdiği, bir volkan misali…
Mekân ve zaman uygun olduğunda, kendini yeterince güçlü his ettiği anda…
Patlar içindeki tüm pislikleri.

Yeni devlet kuracaklarmış mış mış mış…
Uyu bebem uyu…
Uyuta, uyu da büyü, uyu bebem uyu…
Ülkeye, dünyaya hâkim deli pezevenkler…
Atom savaşının arifesinde…
Uyu bebem uyu…
Uyuta, uyu da büyü(!)

Hiroşima, Nagazaki…
Amerika Birleşik Devletleri…
Fay üzerine dikilmek istenen atom santrali, önemli ve gerekli…
Hiç gördün mü radyasyon etkilerini, izledin mi televizyonda falan…
Yanmış ama yaşayan insandan…
Dökülüyor etleri, kopuyor kendiliğinden…
Uyu bebem uyu…
Uyuta, uyu da büyü(!)
Ne oluyor insanlığa, sadece Türkiye değil ki…
Deli pezevenklere emanet ediyorlar istikballerini!

Şükür kavuşturana

Öte dünyaya bir koşu gidip geldim dostlar, dün doktorda…
Kadının bir … kaldı!

Haklı tarafları olmasa doktor, moktor, kadın demez gereğini yapardım AMA…
KADIN yerden göğe hâkli. Kendime bakamıyorum, daha doğrusu bakmıyorum…
Şeker…
Tavan, kadının ağzı açık kaldi neden komaya düşmedin?

İki haftada öylesine bir birikim yaptı ki anlatamam, hava alanından yeni geldim…
Gerçi komaya düşmedim ama koma halinde yattım diyebilirim…
Yeminle ayakta durmaya hal yoktu, ilaçlarımı çok düzensiz alıyorum, kalp ve şeker ilaçlarını özellikle…
İçimde hiçbir şekilde istek kalmadı, hiç, yok yani, bitti.
Valide…
Tayyip ve Tayyipistan, anlatacağım çok şey olacak!

Nasıl miyim?
Dün doktorcuğumun … müdahalesinden, aklımı başıma getirmesinden, ilaçlarımı dünden beri düzenli ve saatinde içtiğimden beri daha iyiyim.

😊

Anlaşılan YOK

Oldum olası MHP karşıtıydım, hele O vampir yok mu O vampir…
Atatürk milliyetçisiyim ve bu milliyetçiliğin dışında Türk milliyetçiliği tanımam!

Sonar araştırma şirketi…
Şüphesiz ciddi bir müessese…
Sayın Akşener ve Sayın İlhan Kesici aday gösterildiği takdirde kazanabileceklerini öngörüyor.

Adetim değildir bilmediğim hakkında fikir yürütmek…
Sayın Kesici hakkında en ufak bir fikrim yok AMA Sayın Akşener’i yaşadım…
Tansu Hanım döneminde yaşadım ve gördüm. Yine şüphem yok ki bu zibidilerden çok daha iyi yönetecektir memleketi AMA en azından benim derdim…
Demokrasi, hak ve hukuk, eşitlik, şeffaf bir yönetim…
Meral Hanım ile yaşanır mi şüpheliyim!

Anlaşılan YOK…
Bu memlekete bu ülkeyi yönetecek anlaşılan YOK!

Ve melekler hep saat on bir yirmi birde yeryüzüne inerler

Yüce Mevla’m yanılıyorsam af etsin beni…
Sadece Müslümanlığa özgü bir durum değildir bu…
Mezhepçilik…
Yıllar öncesi, alenen, uluorta ilan ettim, benim mezhebim yok!

Hanefi mezhebindenmişiz, Alevilikten sonra Hanefiler Müslümanlığı “en serbest yaşayanlardan”
Denemedim değil, olmaz dediler!!!
Düşünebiliyor musunuz olmazmış mış…
Aleviler Müslümanlığı en hür yaşayanlar, birçok baskından arınmış şekilde. Dedim madem daha özgürü var neden olmasın, ille mezhepse mesele bari bu olsun. Olmazmış mış (…)
Alevi doğacaksın, gurme meselesi gibi…
Sonradan gürme olmaz!

Tamam dedim, sağlık olsun bende Hanif kalırım…
Ama baktım ki mezhepçilik bir kara…
Çal başına!

Kur’an-ı Kerim dururken…
Rabbim varken, bana düşünmek için akıl bahşetmişken…
Son Peygamber mensubu olduğum ümmete hitap etmişken…
Ondan önce gelen Peygamberleri, kitaplarını dikkate almam gerektiğini “bizzat” bana benim kitabım emir ederken, ben…
Nasıl mezhepçilik oynar, onun bunun peşinden giderim?

Oku diye başlar kitabım…
Okumak…
İster istemez düşünmeyi, sormayı, sorgulamayı da peşinden getirir…
Eğer dini ve imanı bütün bir insansam…
Yaratanı, yarattığını nasıl sevip saymam?
Yok ben doğruyum sen yanlış gibi oyunlara nasıl gelirim?
Hz. Ali, Hz. Ömer, Hz. Ebubekir, Hz. Hamza…
Say say bitmez. Bin dört yüz sene içeresinde bu inanç uğruna can, mal fedakârlıkları edenler…
Keza 2017 seneden beri inanç uğruna her türlü eziyeti üzerine alanlar…
Veya üç bin senden fazla Allah yolunda ilerlemeye çalışanlar…
Say, say bitmez bu insanlar!

Hepimiz ayni Allah’a inanıyoruz, cennetine, cehennemine…
Peygamberlerimiz farklı olsa bile, kitaplarımız özünde ipek misali…
Saydam, şeffaf, pahada ağır yükte hafif O iman içinde, O vicdan rahatlığı ile yaşıyoruz…
Peki, neden bu ayrılık gayrılık, neden?

Sayın Soner Yalçın diyanet işleri başkanının gidiş sebeplerini kendince yorumlamaya çalışmış…
oku
Suudileri dile getirmiş gerçi ama bence yeterli şekilde vurgulamamış bazı şeyleri…
Tarihi, siyasi ve maddi gerekçeleri…
Sırası ve önemine göre:

Mısır, Suriye, Iran tarihi…
Suudi Arabistan, siyasi, maddi ve jeopolitik yani ABD için özellikle önemi…
Kuveyt, Katar gibilerinin Tayyipgiller için önemi…
Yeşil kuşak ki sebebi, Komünizm Allahsızı, eğitilip silahlandırılmaları…
Ki…
Bu bir gerçek, hüsnü kuruntu falan değil, kimi batılı hükümetlerde Hristiyanlık algısı ve Müslüman düşmanlığı. Ancak…
Dışarıdan düşmana ne hacet?
İçeride varken, kale içeriden fetih edilmişken…
Suudi köpeklerin Müslümanlık yorumundan sonra AKP tipi Müslümanlar yayıldı ortalığa…
Yüce dinimize, vatana ve millete ihanet içeresinde…
Katar’a falan gidip geliyor bu p.zevenk, el, ayak, g.t yalamak derken…
Geçenlerde…
Temmuz sonu Suudi Arabistan gezisi…
Daha açık yazmak isterdim ama (…)
Ağustosta diyanet İşleri Başkanının gidişi, ilginç bir tesadüf değil mi?

Okurken çok ağır bir mail yazmak içimden geçti AMA

Yok kardeşim yok, kalmadı, okuyacak gazete kalmadığı gibi gazetecide kalmadı demek istemiyorum.
Sözü gazetesi…
Bir o kalmıştı, yazarları bence cıvıttı, hepsi mi?
Çok şükür bir elin parmakları kadar hala gerçek gazeteci var!
Onlarda…
Yakında mahpusu boylarsa şaşırmam.

Necati Beyin yazısını okurken…
İlk satırlar ile içimde…
Her satırla birlikte öfke birikti, dedim yazayım şuna usturuplu ağır bir mail…
Ama…
Son anda dümeni kırdı…
Yalın gerçeği dile getirdi, iki it…
İki o.ospu çocuğu, iki hayvan, iki adi yaratık…
Yandaş ve yoldaşları, taraftarları…
VE…
Bizler bu kirli oyunu sesiz sedasız izlemekle yetinenler…
Ne diyeyim bilmem ki?

MUTLAKA oku