### Çok ÖNEMLI ###

Almanya’da yaşayan muhalifler…
Türkiye’ye…
Pardon, Tayyipistana giriş yapar yapmaz…
Alman konsolosluk veya elçiliğe gidip Tayyipistana giriş yaptığınızı bildiriniz…
Böylelikle tutuklanma halinde elçiliğin veya konsolosluğun haberi olacak…
Hukukçu değilim AMA…
Benim bildiğim kadarıyla hukuk devleti olan “yabancı” bir ülkede…
Tutuklanma halinde vatandaşı olduğunuz ülkenin konsolosluk – elçilikle irtibata geçme HAKKINIZ var,
Tayyipistan da bu imkana sahip olur musunuz bence şüpheli!

Bu bilgi, bu sabah Alman N24 haber kanalı tarafından duyuruldu

Yüzde 22

Bir tarafları kalkan…
Kendini bir şey sanan…
Anlaşılan bana çatan(!)

İnanın çok yoruldum dostlar çok yoruldum…
Özelim mi, vatan – millet mi, sağlığım mı bilemedim…
Sadece çok yoruldum.

Bak bu şans ile izah edilebilir…
Bir tarafları kalkan, canı sıkılan ruh hastası veya manyak bulur beni…
Ruhu sapık…
Katkım olmadan, yeminle bir şey yapmama, aramama gerek yok, gelip buluyorlar beni…
Manyak mıknatısıyım anlaşılan.

Neyse…

Bilirsiniz, duymuşsunuzdur mutlaka…
Allah, yüce Mevla’m…
Hakka, adalete hele hele kul hakkına çok önem veriyor ve bunu…
>>> Kitaplarında <<< ifade ediyor, dile getiriyor…
Yani mevzu SADECE Kur’an-ı Kerimde geçmiyor.

Sadece Sayın Rahmi Turan’dan değil tabii O “sadece” oranı bildirdi…
oku
Biliyoruz ki AKP seçmeninin bir kısmı memnun değil. Burada yüzde 22’i…
Ve tabii sözde halk oylaması da ortaya koydu ki devşirmelere, seçim sistemine, çalmalarına rağmen istenilen, hayal edilen oran ortaya çıkmadı.

Yandaş, yoldaş ve g.t kıllı der ki…
“Çalıyorsa benim malımı çalıyor, sana ne?”

Bende onlara diyorum ki…
Eyyy Saygıdeğer G.t Kıllı;
Dinden, imandan, Allah’tan, Peygamber Efendimizden ve kitaptan haberi olmayan yaratık…
Bakara, yok MAKARA değil Bakara suresi başta olmak üzere, El Nisa gibi sureleri okudun, okuyup anladın mı?

Anlamadıysan…
Belki Arapça olduğundandır, birde Türkçe dene, en azından mealini…
Peygamber Efendimiz (s.a.v:) söyle buyurur:
„İnsanlara merhamet etmeyen kimseye Allah’da merhamet etmez.“

Akıl, izan diye bir şey var…
Bu hırsız, arsız ve yüzsüz çalarken…
Önder’in kuruşunu…
Ali’nin, Veli’nin, Ayşe veya Fatma bacımın kuruşundan nasıl ayırt ediyor?

Tutukluyor…
Bizzat bir zamanlar “kendi eliyle” yerleştirdiklerini veya o koltuk ve makamlara oturmalarına izin verdikleri tutuklatıyor, işlerinden kovuyor. Yuva yıkanın yuvası olamayacağı gibi elbette ekmek ile oynayanın gün gelir ekmeği elinden gider!

Ama suçlu ama suçsuz…
O insanlar bir şekilde senin sorumluluğunda veya senin atadığın, tayin ettiklerin tarafından oraya oturdu, oturtturuldu. Gökten zembil ile inmediler ya bu insanlar O makamlara(!)

Bak Sayın Özdil ne diyor ne kadar güzel anlatıyor…
oku

Bizzat sen…
Yıllarca >>> işbirliği <<< yapmadın mi bu itle…
It, iti…
B.k b.ku nerde bulur kardeşim, nerede?
Yanal söyleme, inkâr etme, aldatma, kandırma, daha fazla yalan söyleyerek…
B.k kuburuna batma, zaten gırtlağına kadar batmışın…
Biraz onurun, şerefin varsa ya alırsın eline silahı sıkarsın kafana…
Veya kendini adalete, ilahi adalete teslim edersin çünkü bu ülkede sayende adalet diye bir şey kalmadı!

Veya…
Elbet O gün gelecek…
Biz seni ibreti alem için asacağız Taksim meydanına!

Not: hiç zahmete girip vidoları sildirmeye kalkma…
Hepsi arşivimde!

Pişman oldum, pişman. Hani neredeyse köpekler kadar pişman oldum diyeceğim

Ulan arkadaş bu millet sebze çorbasını bu kadar mı seviyor?
Hadi kavram, tanım karmaşasına “alıştım”
Neticede Türkçemiz sakız, nereye çekersen oraya…
İyideee…
Bu ne Allah, Peygamber aşkına?
Her şey karman çoman.

Bitlocker…
Bilişim, zaten zor bir konu, hani cinselliği nasıl çocuğuma anlatırım meselesi gibi…
Neticede biliyoruz ki bebeleri leylekler getirmiyor(!)

Hadi dedim Türkçe olsun…
İngilizce, Almanca istemedim…
Vay anam, vay babam, vay, vay, vay…
Breh, breh, breh…
Pes doğrusu!

İngilizceniz varsa…
Şimdilik bu izletti ile idare edin, gerisi yarına…
Almanya, havalar, dün feci bir sıcak, bugün yağmurlu. Bedenim bu kadar çabuk hava değişikliklerine >>> isyan <<< ediyor. Anlayacağınız bir ayağım burada, diğeri öte dünyada.

TPM, Bitlocker vesaire…
Hepsini ama hepsini katmış arkadaşlar birbirine…
Birbiriyle ilgili ama…
Diyelim sağ kulağım kaşındı, sağ kolumu kaldırıp sağ elimle sağ kulağımı kaşıyacağıma…
Sol kolumu kaldırıp, başım üstünden sol elimle sağ kulağımı kaşımak gibi bir şey(!)

Vallahi ne desem bilmem ki?
Güvenlik çocuk oyuncağı değil galiba!

izle

Len p.ç kurusu, bir tarafına şap değdi mi şimdi?

Sen kimmmm…
Uluslararası siyasete aktör olmak kim?
Ulan oğlum senin gibi zibidileri sulu götürür, susuz getirirler!

Şam’da sözde namaz kılacaktın…
Sözde dünyayı ayağa kaldıracaktın…
Evladım KIMSE, g.t kıllarının dışında KIMSE seni…
KÖPEK yerine bile koymuyor!!!

Ben size hep demedim mi…
Putin…
Yabana atmayın diye, Trump…
Muhaliflere silah yardımını resmen durdurdu, Putin bir kez daha “kazandı”
Ya s.ktir git be, s.ktir git…
Senden ne köy olur ne kasaba…
Bulmuşsun kendin gibi zibidileri, yalıyorlar bir taraflarını…
Sende kendini adamdan sayıyor, adam yerine koyuyorsun!

Cumhuriyet savcılarına davet

İki yıl hapse mahkûm edildi nankör yaratık…
Atatürk’e hakaretten…
Suç ihbarıdır bu…
Hesap sorulmasını istiyorum…
“İki ayyaşın” hesabi sorulmalı!

Kendime ne soruyorum biliyor musunuz?

IŞID köpeklerini destekleyip, beslediğini artık sağır sultan duydu…
Paytak yakalanınca kıyametler koptu…
Dün akşam Tayyip büyükelçisi Alman dışişleri bakanlığına çağrıldı…
Belki hatırlarsınız…
Bizzat kendisiydi NATO’yu, dikkat…
Sınırlarımızı korumak için ülkeye > davet < eden, sanki Mehmetçiğin elleri armut topluyordu…
Böylelikle Alman ve roketleri ülkede kovuşlandı…
İyi de kardeşim…
Madem müttefikiz ki olabilir hani insan yardıma ihtiyaç duyabilir…
Geldiler…
Ülke topraklarında yabancı postallar…
Sağ olsunlar…
Şimdi tüm bu rezillik niye?
Ya sen nasıl bir kahpe, sen nasıl bir fırıldak…
Sen nasıl bir yaratıksın, kimsin, nesin sen?

Ve bu nasıl bir biat, bu nasıl bir körlük, sağırlıktır ki…
G.tünün kılları hala sana destek veriyorlar?
Bunlar nasıl insanlar?
Acaba senin gibi, sadece yaratık mi diye sormalıydım?

Gerçekten çok hoşuma giden bir proje

Parasızlıktan dolayı hiç aç kaldınız mi?
Gerçekten aç, kızıl aç?

Paris…
Sevginin ve sevgililerin, aşıkların kenti…
Öyle söylerler, gerçekten güzel bir kent…
Bir büyük şehir(!)

Cebimde kuruş kalmadığını bilirim…
Kuruş…
Ve yine b.k gibi para, deste deste…
Gün geldi cepte beş altı “lira” yani Euro, sigara mı alsam gül mü?

Aç kaldığımda oldu hayata, çok şükür tıka basa yediğimde…
Çocuğun, rahmetlinin kıçına bez çaldığım, meyveyi çok severdi özellikle portakal, mandalina…
Yoktu paramız, mandalina – portakal çaldığımı bilirim…
Kimden?
Annemlerden, alışverişe giderdim onlar için, bir – iki kalk gidelim yapardım…
Ona göre hırsızlık değil, gel birde bana sor!

Çobanın…
Kadın bir çoban, gözlerinden yaş akıyor anlatırken…
“Devlet ödeneği geciktirdi, bir kuzu kestim, çocuklar evde aç, evde ne ekmek vardı ne patates”

İnsanlar hem biyolojik, doğal ortam ve besin maddesi isterler…
Hem yolda sürü görünce sinir krizi geçirirler…
Zaman…
O kadar az ve dar ki. Çocuklar hayvanları televizyonlardan biliyorlar.

Kentsel yaşam…
Robotik bir hayat…
Stres…
Paris’te çobanlar birleşti…
Bir proje…
Şehir ortasında doğal yaşam, koyun – kuzu Paris sokaklarında, parklarda otluyorlar…
Görmeliydiniz çocukların yüzlerini, kuzuları sevmelerini…
Yetişkinlerde mutlu!

Gözünün önüne getir İstanbul betonunu…
Yeşil namına, doğa namına bir şey kalmadı, her yer beton, soğuk…
Rant, para…
Diğer kentlerimizin de İstanbul’dan farkı yok…
Doymadı o.ospu çocuklarının gözü…
Doymadı…
Hesler – mesler, dilden Allah düşmez ama Allah’ın yarattığına damla ne saygı ne sevgi var…
Doymadı o.ospu çocuklarının gözü…
Atanın toprağına bile göz diktiler!