Insula

Latince ada demek…
Roma İmparatorluğu zamanında, Roma’da kiralık binalara verilen isimdir Insula…
Neden mi anlatırım sonra, daha önemlisi…
Bademlerin, atalarının Roma ile ilişkisi.

Hani bir taraflarını yırtıyorlar ya başörtüsü, başörtüsü diye…
Bizanslı hanımefendiler ile onlarda bağlama benzerliği çok dikkat çekici…
Oku
Yine Türk mimarisi, alta dükkan üste bina…
Tavuk mu, yumurta mı meselesi? Hangisi ilk önce vardı gibi…
Hava çok güzel, mangal…
Eh bir iki tekte yakışır çeyreğe…
Anlayacağınız devamı yarına!

Bu resimler…
Sizlere bir bilmece, düşünün taşının bakalım bu resimler ile Insula ne alaka!?



Romalılar…
İnsanlık sadece Roma hukukunu günümüze kadar taşımadı, Roma…
Yunandan, dünya Roma’dan etkilendi. Hep iddia ettiğim gibi, karsilikli bir etkileşimdir…
Hatta din…
Neyse bende kalsın, belki zamanı geldiğinde bu konudaki SAPTAMALARIMI, TESPITLERIMI ve düşüncelerimi yayınlarım.
Maymundur insan, taklit etmesini sever. Hayvan ile arasındaki en belirgin fark, düşünceleri…
Geliştirmesi, bu yetisi…
Tanrı vergisi!

Tabii…
İnsanın bitmek bilmez açgözlülüğü gibi. Yazmışımdır evvelsi…
BETONU…
Romalılar icat etti. Coğrafi bir özellikleri, VOLKANLAR…
Ve külü(!)

Ve yine insanlık tarihinin, en azından bugünün bilgi düzeyiyle…
Romalılar ilk “apartmanları” dikti…
Hiçbir şey ama hiçbir şey o günlerden bugünlere değişmedi…
Tabii asansör falan yok o zamanlar…
Zemin kati en lüksü, birinci, ikinci katlar geniş, olabildiğince refah…
DIKKAT
Haliyle iç döşeme, ahşap…
Yukarı çıktıkça apartmanda daireler küçülüyor, izbeleşiyor…
Gittikçe gün ışığı görmez mağaralara dönüyor, ufacık ufacık pencereye benzer delikler…
Fakir, fukara “yuvası”!

Haliyle “Allah’a“ yakın oturuyorlar ya…
YANGIN TEHLIKESI gittikçe artıyor, çok ama çok insan can veriyor fakir diye…
Ve yine Romalılardır alta dükkan, üste daire mucitleri…
En azından benim bildiğim öyle…
Para be kardeşim para…
Bugünlere nazaran ne degisti ki?
Bak en üste, tövbeler tövbesi Allah – Lilah…
Aşağıda…
Çil, çil AkÇeler.

Fakirin…
Ve hakkı, o günde bugünde ölmektir…
Nasibidir…
Adaletin böylesi!???

Yine iddia sahibidir bademler…
Hanlar, hamamlar, tüneler, köprüler, raylar ve de trenler falan…
Bak yeminle bu yol fotoğrafları bir hafta oldu olmadı tarafımdan çekildi…
Sadece bu satırları yazabilmek için, GÖR DIYE…
Tıraş ettiler yolu, bak kardeşim bir terzinin oğluyum, bir tornacının…
GÖZ EGITIMLI…
Ölçtüm mü, göz ile…
Yanılmam yani…
Yeminle gördüğün üç santime varan bir tıraş…
Yolun kendisi, ALLAH BELAMI VERSIN YALANIM VARSA en azından yarım metre kalınlığında…
BADEMLERINIZ…
Recep Tayyip Kahpedoğanınız yapıyor ya sözde yollar, bir daha sefer DIKKAT ET…
Bak bakalım Tayyipistan yollarının kalınlığına…
### ONU BIRAK, ESAS ÖNEMLISI ###
Canın güzel kardeşim, canın önemli…
Dikkat et bak, sadece üç santim, sadece 3…
Buna rağmen kırmızı bir boya atmışlar, geceleri parıl parıl parlıyor…
Can ve mal kaybı olmasın diye, sürücülerin dikkatine!

* Ek bilgiler
KADIN FİGÜRLÜ BİZANS SERAMİKLERİ

Ekmek meselesi, kardeşe bir şey göstermiştim

Soruyor…
Ağabey neden dünya çapında okunuyorsun, ne yapıyorsun?
Yeminle…
Tabii bu işinde kahpeliği var, biliyorum ama ister inan ister inanma kullanmıyorum böyle şeyler…
Bırakın sizleri aldatmayı, ben kendimi aldatmış oluyorum.

Emek kardeşim emek…
Dedim kardeşe, internette başarinin üç aşaması var…
Tabii önkoşulları da…
Birincisi kendini tanıtacaksın, insanlar hakkında konuşacak…
Bak hala arıyorlar, gir Google…
“Önder Gürbüz” yaz, tarafından seçeneğini veriyor size…
Bloglarda yazmaya başlamıştım, insanların dikkatini çekmeyi başardım…
Devamlılık esas, kalite kaide…
Üçüncüsü mü?
😊
Meslek sırrı, yok o kadar kötü değilim…
Söylerim bir ara. Emek kardeşim emek, emek ile başlıyor her şey…
Hizmet…
Karşılık beklemeden, menfaate bağlamadan. Severek…
Aşkla!!!

Liebe Genossen

Möge Gott euren Seelen den erhoffen Frieden geben…
Suizid…
Kommt vor aber es ist doch selten das man in Massen…
Selbstmord begeht!

Eine Nahles an eurer Spitze wird euch noch sehr teuer zu stehen kommen…
Es ist wirklich schade das ihr Schwätzer von wahren vorsitzenden nicht unterscheiden könnt.

Baki olan Allah’tır

Bugünün muktedirine, gücüne biat edenler…
Millet malını haksız yere ve haraç mizaç alanlar…
Biliniz ki yarına hesap vereceksiniz!

24 haziran
21 Nisan 2018

Ecdadımızı sırtından bıçaklayan, Ecyad kalesini yıkan, resmi ziyarete gelen tüm yabancı devlet yöneticilerinin aksine Anıtkabir’e asla adım atmayan Suudi kralına, takvimde başka gün yokmuş gibi hangi gün şeref madalyası taktılar? 10 Kasım’da.
*
Pkk’yı tanık Tsk’yı sanık yaptıkları dönemde, Atatürkçü subayları terörist, darbeci, fuhuşçu, casus diye hapse tıktıkları dönemde, TBMM genel kurulundaki “açılım” toplantısını özellikle hangi güne denk getirdiler? 10 Kasım’a.
*
Barzani’nin Amerikan bayraklı Kürdistan silahlı kuvvetlerini, onurumuzla dalga geçerek, havayi fişekler fırlatarak, halaylar çekerek, kurbanlar keserek, lahmacunlar ısmarlayarak, resmi geçit yapar gibi, hangi gün topraklarımızdan geçirdiler? 29 Ekim’de.
*
Başka gün olması sanki mümkün değilmiş gibi, Türk düşmanı Papa’nın heykelinin önünde, Avrupa Birliği anayasasına hangi gün imza attılar? 29 Ekim’de.
*
Fetocuların organize ettiği Türkçe Olimpiyatları’nın bizzat TBMM başkanının himayesinde başlatılmasının temel amacı neyi gölgelemekti? 23 Nisan.
*
Padişah Abdülmecid 26 Haziran’da ölmüşken… Abdülmecid’in 150’nci ölüm yıldönümünü anıyoruz diyerek, milletvekillerine padişah tuğralı davetiyeler göndererek, TBMM çatısı altında hangi gün tören yaptılar? Mustafa Kemal hakkında idam fermanı çıkartan Vahdettin’in İngiliz gemisiyle kaçtığı gün, 17 Kasım’da.
*
“Lozan zafer filan değil” derken, cumhurbaşkanlığı seçimini tam olarak hangi gün yaptılar? 10 Ağustos’ta Sevr’in yıldönümünde.
*
Kahramanlık destanı çıkarmak istedikleri Afrin’i en az iki gün önce ele geçirme imkanı varken, iki gün bekleyip, tam olarak hangi gün fethettiler? 18 Mart Çanakkale Zaferi’nde.
*
Hayırsever Rıza beyle bakan çocuklarını “postmodern hukuk”la hangi gün tahliye etmişlerdi? 28 Şubat’ta.
*
28 Şubat komutanlarına hangi gün müebbet verdiler? Şeriatçı 31 Mart ayaklanmasının yıldönümünde.
*
12 Eylül darbesinin panzehiri olarak kakalanan yetmez ama evet referandumu hangi gün yapıldı? 12 Eylül’de.
*
Sözcü’yü bastılar.
19 Mayıs’ta.
*
İşlerine gelmeyen bir durumla karşılaştıklarında hemen “zamanlama manidar” derler ama… Attıkları her adımın zamanlaması manidar.
*
Ve şimdi sıkı durun.
*
Seçimi hangi güne aldılar?
24 Haziran’a.
24 Haziran nedir biliyor musunuz?
Yüksek Seçim Kurulu başkanı Sadi Güven’in doğumgünü!
*
Hem vallahi hem billahi.
Kaderin cilvesi.
*
Elbette öbür örneklerde olduğu gibi rövanş almak için seçmediler bu tarihi… Elbette Sadi Güven’in doğumgününe denk gelsin diye seçmediler ama… Bu tarihin Sadi Güven’in doğumgünüyle müthiş alakası var.
*
Çünkü… Yüksek seçim kurulu başkanı altı yıllığına seçiliyor. Sadi Güven’in görev süresi Ocak 2019’da sona eriyor.
Yani… Erken seçim kararı alınmasaydı, Kasım 2019’da yapılacak olan seçimde Sadi Güven olmayacaktı!
*
Sayın hükümetimiz gerekirse Bahçelisiz bile seçime gider ama, Sadi Güvensiz seçime gider mi?
Sadi Güven olmazsa, mühürsüz oyların güven’liği için kime güven’ebilirler Allah aşkına!
REFERANS KİTAP
Akp’nin yarattığı cehalet ikliminden faydalanan karşıdevrimciler, tarihimizi eğip büküp “alternatif tarih” yazmak için sistematik çaba harcıyor.
*
Piyasaya sürülen abuk sabuk kitaplarla yalanlar pompalanıyor, doğruların yerine yanlışlar monte ediliyor, zihinler bulandırılıyor, sanki somut bilgiler içeriyormuş gibi o palavra kitaplara atıfta bulunuluyor, gerçekler bulanıklaşıyor.
*
Bu nedenle, gençlerle ne zaman biraraya gelsek, hep aynı konudan şikayet ediyorlar, referans kitap önermemizi istiyorlar.
*
Tarihimizi olumlu-olumsuz yönleriyle, iyisiyle kötüsüyle cımbızlamadan, yaşandığı gibi okumak istiyorlar. Saklamadan, gizlemeden, örtmeden, dayatmadan, yönlendirme yapmadan, kandırmadan… Çıplak gerçekleriyle öğrenmek istiyorlar.
*
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Güç Odaklarının Mücadelesi.
*
Son genelkurmay başkanımız İlker Başbuğ’un yeni kitabı…
Özellikle genç arkadaşlara “referans kitap” olarak öneriyorum.
*
Osman Gazi’den Mustafa Kemal Atatürk’e uzanan 600 yıllık tarihsel kesitte, siyasi, askeri, ekonomik güç çarpışmaları, taht kavgaları, derin yüzleşmeler… Müthiş analitik akıcılıkla su gibi anlatılıyor.
*
Tarih, ilerisini göremeyenler için çok acımasızdır.
Tarih, tarihi çarpık öğrenenler için daha acımasızdır.
Dünü merak edip, bugünü anlayıp, yarını net görmek istiyorsanız, bu kitabı mutlaka okuyun.
*
(Bugün piyasaya çıkıyor. İzmirliler ekstra şanslı… İlker Başbuğ “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Güç Odaklarının Mücadelesi” isimli kitabını, bugün İzmir Kitap Fuarı’nda Kırmızı Kedi’de imzalıyor.)

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/24-haziran-2362612/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger