Ben…
Her zaman benden isteneni, bekleneni hemen yapmam…
Neden mi?
Nedeni Allah’ın kendisidir bir, ikincisi ilham…
İsteyeceğim…
İsteyerek yapacağım!
Zamanı geldiğinde…
Sevdammm…
Allah varsa (tövbeler tövbesi) neden bunca züllüme göz yumar?
Sorusu…
Anlamak istediği buydu!
Evet, kadın ANLAMAK…
EMIN olmak…
Çok önemli!
Fakirlik nedir bilirim…
Allah, yüce Mevla’m fakirliğin çok ama çok acımasızını bana ve sevdiklerime yaşatmadı…
Çok şükür, Allah’ıma çok şükür…
Acının bin bir çeşidini gördüm yaşadım, en acısı…
Evlat acısı…
Allah…
Kimseyi ne açlıkla…
Ne alevle nede evlat acısıyla terbiye etmesin!
Pekiii…
Neden bunca acı, Allah sadist mi?
Kuluna işkence etmekten zevk mi alır?
HAYIR…
Ne münasebet…
Kimi kulu diğer kullarından ayrıdır, olabilir yani belki Oma hâkli…
Belki dünya…
Aynı zamanda cennet ve cehennemin kendisi…
Belki…
Ki öyle olduğuna inanıyorum, EVET INANIYORUM sınavın kendisi…
SABIR…
Allah…
Sana ÖZGÜR iradeni vermiş, özgürce istediğini yap diye…
Gösterse kendini…
Ayırsa inanan ile inanmayanı, mesela namaz kıllanın çevresi güllerle dolsa…
Kılmayanın başına taşlar yağsa…
Elini vicdanına koyda yanıtla…
Bu dünyada namaz kılmayan kalır mi?
Demek ki…
İmtihan edilen, ISYAN etmeyen kul…
YOK…
Allah’a isyan etmeyen kul makbul. Sabırla, iman ile kendini Yaratının teslim eden insan sonunda…
Öyle veya böyle alacaktır mükâfatını veya cezasını…
Diğer yanlışa, züllüme tepki vereceksin, Allah’tan gelmeyip kulun kula ettiğine tepki vereceksin…
Sesiz, dilsiz şeytan olmayacaksın…
Geçenlerde…
Televizyonda gösteriyorlar Suriyelileri…
Sokaklarda çalışan veya dilenmek mecburiyetinde kalan bebeleri…
O kızı, O yavruyu bu kul hiçbir zaman unutmayacak, hiçbir zaman…
Soruyorlar…
“Koca kent, karanlık, kuytu köşeler, hiç korkulmuyor musun?”
Çok kısa ve net bir cevap verdi; “Allah beni korur!”
İnşallah yavrum inşallah, seni ve senin gibi tüm bebeleri…
Sözlerimi bir dua ile bitirmek isterim:
Allah’ım…
Sen beni ve beden olanları, cümlemizi koru, ağır hastalıklardan, kazalardan, belalardan, maddi manevi sıkıntılardan, canimiz, malimiz her şeyimiz sana emanet, sen bizleri koru, bizleri senin yolundan ayırma…
Hak bilincini ihsan et, veren el et Allah’ım her zaman veren el et, muhtaç etme bizleri. Yardım et ki, güç ver ki bizde bizden olanlara yârdim edelim ve güç verelim. Gücü, kuvveti büyük tanrım, insan ve insandan gelecek kötülüklerden sana sığınırım, beni ve benden olanları, cümlemizi koru Allah’ım.
Rızkımızı kısma…
Senden yârdim dileyenlerin dileklerini geri çevirme.
Ben bugüne kadar “görmedim”
Almanya gibi bir yerde, evde…
Dolapların içi tam takır…
Acı…
Çok acı fakirlik işte budur, aç…
Veya açlık sınırında yaşamak…
Hayat…
Daha neler yaşatacak neler göstereceksin, öğreteceksin, yetmedi mi?
Allah’ımmm…
Sen beterinden koru!
Kendimizi mi aldatıyoruz?
HAYIR, iman insanın yaşayabilmesi için gerekli, inanç…
İnanacaksın…
En güzeli iyiye, iyiliğe…
Sevgi, saygı ve güven ile…
Senden olana, hemcinslerine, canlıya edebileceğin yardımı, iyiliği esirgemeyeceksin…
İşte Ebu Bekir ile Ebu Cehil arasındaki fark budur. Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi, anlamı itibariyla…
…Herkes aynadaki aksini görür…