2017

29 Aralık 2017

2017’nin ilk dakikalarında… Sayın hükümetimiz sayesinde memlekette elini kolunu sallaya sallaya dolaşan köktendinci teröristlerden biri Reina’yı bastı, 39 kişiyi öldürdü.
Akp’yi eleştiren modacı Barbaros Şansal, Atatürk Havalimanı’nın deve kesilen apronunda linç edildi.
İzmir Adliyesi’ne bomba yüklü araçla saldırıldı, iki şehit verdik.
Atatürk tarafından saraydan alınarak halka verilen egemenlik, anayasa değişikliğiyle Tbmm tarafından saraya devredildi.
Yeni chp’nin cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, Osmanlı hanedanı mensuplarına maaş bağlanması, hanedanın çocuklarına yurt ve burs imkanı sağlanması için yasa teklifi verdi.
İsmet İnönü hayranı babası tarafından İsmet İnönü’ye benzesin diye İsmet adı verilen milli eğitim bakanı, İsmet İnönü’yü müfredattan çıkardı.
Akp’li kadın milletvekili “100 yıllık prangadan kurtuluyoruz” dedi.
Yalaka şeytan Rıdvan “ben evet diycem” diye video çekti, “Arda sen de evet diycen mi” diye pas attı, topçu Arda, Burak, popçu Murat Boz filan tek adam rejiminin kampanyasını başlattılar.
Bundan önceki referandumda “evet” diyen topçu Hakan Şükür’ün malına mülküne el kondu, yurtdışına kaçtı.
“Ben cahillere güveniyorum, okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor” diyen profesör, YÖK’e yönetici yapıldı.
Abdülhamid’in torunu internette dükkan açtı, “parlamenter sistem canımıza yetti, ben evet diycem” diyerek, Galatasaray adası’nı istedi.
Asrın liderimiz “tulumbada su bitti” dedi, elde avuçta kalan THY, Ziraat Bankası, Halkbank, TPAO, Botaş, PTT, Türksat, Borsa, Milli Piyango, Çaykur, satılmak üzere varlık fonu’na devredildi.
Devlet Bahçeli “bozkurtlarla geziyorum” diyordu, aniden püskevit oldu, “kudursalar da evet diycem” dedi.
Kar maskeli tetikçiler Kırmızı Kedi Yayınevi’ne saldırdı, sonra kitap fuarındaki Kırmızı Kedi standı basıldı, Sabahattin Önkibar’ı yumruklamaya çalıştılar.
Dört milyon Suriyeli burda kıçını gezdirirken, çocuklarımızı Suriye’ye sürdüler, 71 şehit verdik.
“Hayır” diyecek olanlar asrın liderimiz tarafından “darbeci”, Binali bey tarafından “terörist” ilan edildi.
Akp yöneticisi “evet çıkmazsa iç savaşa hazırlanın” dedi.
Akp gençlik kolları başkanı “kimse Türk, Atatürk demesin, orijinali Yunan yani, Türk’e benzemiyor, keşke Atatürk olmasaydı” dedi.
Çember sakallı yobaz, benzin bidonuyla geldi, 26 yıldır tek kuruş almadan sanatçı yetiştiren Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ni kundakladı.
Sosyal medyada tabancalarıyla poz verip “hayır diyenleri sokaklarda bekliyoruz” diye tehdit savuranlar serbest bırakıldı.
Eğitim gönüllüsü, Ankara Devlet Konservatuarı öğretim görevlisi piyanist Dengin Ceyhan’a tweet nedeniyle kelepçe takıldı, tutuklandı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’ya tarihte ilk kez Kürdistan bayrağı dikildi.
Asrın liderimiz Almanya’ya “nazi” dedi.
Berlin Turizm Fuarı’nda tarihte ilk kez Türkiye’ye boykot uygulandı, turizm çöktü.
Hollanda, illa Hollanda’ya girmek isteyen bakanlarımızı Hollanda’ya sokmadı, zorla girmeye çalışan kadın bakanımız polis zoruyla kovalandı.
Akp’li belediye başkanı “içimize kanı bozuklar, sütü bozuklar sızdı, 1923’te koskoca 650 yıllık çınara darbe yaptılar, cumhuriyet kuruldu” dedi.
Ömrü boyunca dini siyasete alet eden Numan Kurtulmuş, 2017’nin en gülünç açıklamasını yaptı, “CHP dini siyasete alet ediyor” dedi.
Asrın liderimize “gazi” unvanı verilmesi için Tbmm’ye başvuruldu.
Akp Diyarbakır il başkanlığı imzasıyla “her evet Şeyh Sait’in ruhuna fatihadır” pankartı asıldı.
Akp fetvacısı Hayrettin Karaman lütfetti, “Yahudilere Hıristiyanlara yaşam hakkı tanıdığımız gibi, hayır diyenlere de yaşam hakkı tanıyacağız” dedi.
Asrın liderimiz “Türk demiyoruz, tek millet diyoruz” dedi.
“Yeliz” lakabıyla tanınan Akp milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, Numan Kurtulmuş’un gülünçlük rekorunu kırdı, “Almanya araba yapıyor, biz daha bir araba bile yapamadık, utanmıyor muyuz, yazıklar olsun şu CHP’ye” dedi.
Defalarca “aldanmışız, gerçekten safmışız, aldatıldık, kandırıldık, şahsım aldatıldı, rabbim affetsin” diyen asrın liderimiz “siyasi hayatımda ne aldanan oldum, ne aldatan oldum” dedi.
Asrın liderimiz kendi yaşadıklarını Hazreti Muhammed’in yaşadıklarına benzetti, “darbeciler Dalaman’da uçağa girmişler, bakmışlar çıkmışlar, hani Nur mağarasındaydı değil mi, hani geliyorlar sevgili peygamberimiz orada ama, mağaranın kapısını örümcek örüyor, müşrikler dönüp gidiyor, onun gibi” dedi.
Akp’nin akillerinden olan ve aynı zamanda asrın liderimizin danışmanı olan arkadaş, Türkiye Cumhuriyeti’nin tasfiye edileceğini müjdeleyerek, “halk kendi devletini kurmak için adım atıyor” dedi.
Oylar resmen çalındı, mühürsüz oylar geçerli kabul edildi, hayır çıkmıştı, evet çıktı denildi, asrın liderimiz “boşuna uğraşmayın, atı alan Üsküdar’ı geçti” dedi.
Tescilli Atatürk düşmanı, Akp’nin akillerinden Mustafa Armağan, Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan’la “yatıp kalktığını” söyledi.
Yandaş televizyonda, Zübeyde Hanım’ın genelevde çalıştığı söylendi.
Pentagon Pkk’ya ağır silahlar vermeye başladı.
19 Mayıs’ta Sözcü gazetesine operasyon başladı, bir numaralı fetocular tanık yapıldı, Gökmen 174 gün, Mediha 131 gün hapis yatırıldı, Burak Akbay hakkında tutuklama kararı çıkarıldı.
Cumhuriyet yazarları 1.5 yıldır hapiste tutuluyor.
Zeytinlikleri inşaata açmak için yedinci defa yasa tasarısı getirdiler, gene başaramadılar.
“Haram parayla hacca gidilir mi?” diye soruldu, diyanet “helaldir gidilir” diye fetva verdi.
Dünya “terör destekçisi” ilan ederek Katar’la ilişkisini kesti, bizim hükümet Katar’ı korumak için Katar’a askeri üs kurdu.
Kastamonu’nun öz evladı, Cide’nin öz evladı Rıfat Ilgaz’ın ismini, Cide Rıfat Ilgaz Meslek Yüksek Okulu’ndan silmeye kalkıştılar.
Ramazan vesilesiyle iftar programına katılan sayın vatandaşımız “hocam hayırlı ramazanlar, intihar edip kendimi yakmaya kalkıştım, üstüme tiner döktüm, orucum bozulur mu?” diye sordu.
CHP milletvekili Enis Berberoğlu tutuklandı.
CHP, Ankara’dan İstanbul’a adalet yürüyüşü başlattı, Binali bey “bu sıcakta yürümeye gerek yok, trene binsinler” dedi, CHP’nin yürüyüş güzergahına kamyonla gübre döküldü.
15 Temmuz’da “tek başına tankları durduran kahraman” olarak manşet yapılan, gazi unvanı alan, gazi tazminatı alan, gazi maaşı bağlanan arkadaş “çakma gazi” çıktı, bizzat kendi akrabası karakola ihbar etti, “kahraman falan değil, kavga ettim, çenesini kırdım, devleti dolandırıyor” dedi, gazilik unvanı, tazminat, maaş geri alındı.
İlkokullara mescit zorunluluğu getirildi.
2 bin 300 yaşındaki Efes antik kenti “düğün salonu” haline getirildi, parayı bastıran yemekli organizasyon yapabiliyor.
Akp’nin akillerinden Abdurrahman Dilipak, adalet mitingiyle ilgili hesap yaptı, “miting alanı 55 bin metrekare, metrekare başına 4 kişi sıkıştırsanız 110 bin kişi eder” dedi, ilkokul çocukları pek eğlendi.
15 Temmuz afişleri astılar, Mehmetçik salya sümük ağlarken, korkak, ezik, dayak yiyen zavallılar olarak resmedildi.
Fatih Terim damatlarıyla kebapçı bastı, kebapçı kafalarına sandalye vurarak kovaladı.
Milli eğitim müfredatına “cihat” konuldu, Atatürkçülük çıkarıldı.
Asrın liderimiz “Almanya hasbelkader zengin oldu” dedi.
Amerikan vatandaşı Merve Kavakçı, büyükelçi yapıldı.
İnsanlık Anıtı’nın önünde kimseye zarar vermeden oturan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’yı yerlerde sürükleyerek aylarca hapse attılar, Atatürk anıtı’na orakla saldıran yobaza kibarca rica edip, sırtını sıvazlayarak uzaklaştırdılar.
Varlığıyla onur duyduğumuz Profesör Yılmaz Büyükerşen’e yumrukla saldırdılar, silah çektiler.
İmamlara resmi nikah kıyma yetkisi verildi.
Akp için sarığını süpürge eden diyanet başkanı Mehmet Görmez yaranamadı, zart diye görevden alındı.
Kurtuluş Savaşı’nın başlangıç noktalarından biri olan İzmir Atatürk Lisesi’ni Bilal’in vakfına tahsis ettiler, minicik çocuklara takke giydirip, tarikat türevi eğitim verdiler.
Bir zamanlar masaya oturup müzakere yaptıkları Pkk, 15 yaşındaki Eren’i şehit etti.
Organik hoşaf icat edildi.
Asrın liderimiz “Ak parti binlerce yıllık geçmişe sahiptir, Ak parti binlerce yıldır kesintisiz devam eden devlet silsilesinin adıdır” dedi.
Resmi işsiz sayısı 3.5 milyona ulaştı, gerçek işsiz sayısının 6.5 milyon olduğunu sağır sultan bile biliyor.
Konyaspor başkanı İzmir Marşı’na dil uzattı, Allah’ın tokadı yok, telefonunda bylock çıktı.
Yalaka şeytan, İzmir Marşı’nı “siyasi” buldu, “özellikle Bodrum uçağına binenler beni eleştirir” dedi.
Asrın liderimiz “racon kesilecekse raconu bizzat kendim keserim” dedi.
Halkbank genel müdür yardımcısı ABD’de tutuklandı.
Ekonomi bakanımız Zafer Çağlayan hakkında ABD’de tutuklama kararı çıktı.
11 kız çocuğumuzu tarikat yuvasında diri diri yakarak öldürdüler, çocuklarımızın ailelerini bu tarikat yurduna yönlendiren milli eğitim müdürüne sadece “kınama” cezası verildi.
Hapisteki Aysel Tuğluk’un kimseye zararı dokunmayan, kendi halinde bir kadıncağız olan annesi vefat etti, 80 yaşındaki kadıncağızın cenazesine saldırıldı, üç bin yıllık töre’mizde böyle utanç görülmedi.
Asrın liderimizin resmi koruma polisleri ABD’de “wanted” afişiyle aranmaya başlandı.
TEOG sınavı kaldırıldı, liselere sınavsız girilecek denildi, yerine başka sınav konuldu, “başka sınav koyduk ama TEOG sınavı değil, artık TEOG sınavı yok, liselere sınavsız girilecek, sadece başka sınav var, sözümüzü tuttuk, TEOG sınavı yok” dediler, sayın ahalimiz alkışladı.
Akp’nin onur konuğu olan, Türkiye seninle gurur duyuyor diye alkışlanan Barzani, bağımsız Kürdistan ilan etti.
Kadir Topbaş’ı paketleyip kapının önüne koydular, Melih Gökçek’in makam fotoğrafını çöpe attılar, Bursa belediye başkanı uçtu.
Asrın liderimiz “İstanbul’a ucube inşaatlar yaptık, biz bu şehrin kıymetini bilemedik, biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum” dedi.
ABD, Türk vatandaşlarına seyahat vizesi vermeyi durdurdu.
Eyy Hollanda dedik, Petrol Ofisi’ni Hollanda’ya verdik.
Eyy Rusya dedik, nükleer santral verdik, özür dileyip füze aldık.
Eyy Almanya dedik, milyar dolarlık rüzgar enerjisi ihalesini Almanya’ya verdik.
Asrın liderimiz “Türkçülük bölücülüktür” dedi.
İyi Parti kuruldu, Meral Akşener başta olmak üzere tüm İyi Partililer fetocu ilan edildi, tam saha iftira ve sansür uygulanıyor.
CHP sözcüsü Bülent Tezcan, asrın liderimize “şeddeli diktatör” dedi.
Koyun ithal edilmişti, inek ithal edilmişti, saman ithal edilmişti, tarihte ilk kez “kıyma” ithal edildi.
Akp’liler aniden Atatürkçü oldu!
“Anayasa’da laiklik olmamalıdır, dindar anayasa olmalıdır” diyen İsmail Kahraman yeniden Tbmm başkanı seçildi.
Hayırsever Rıza bey için ABD’ye nota verildi.
Güfteyi de hayırsever Rıza bey verdi, sanıktı tanık oldu, bülbül gibi şakımaya başladı, Zafer Çağlayan’a 45-50 milyon euro rüşvet verdiğini, Halkbank genel müdürüne rüşvet vermekten bıktığını anlattı.
Zafer Çağlayan derhal whatsapp profilini değiştirdi, sakallı fotoğrafının yanına Tevbe Suresi’nin 40’ıncı ayetini koydu, “La tahzen! İnnallahe meana. Üzülme! Allah bizimledir” yazdı.
Asrın liderimiz “sinyal veriyorum, sinyaller alıyorum, bazı işadamlarının varlıklarını yurtdışına kaçırma gayretleri olduğunu duyuyorum, kabinedeki arkadaşlarımız bunların çıkışına asla izin vermemelisiniz, ihaneti vataniyedir” dedi.
Rasim Ozan Kütahyalı “kusturmalı sakso” filan dedi, kusturuldu.
Hergün bir tabur asker yemekten zehirlenirken… Askerin yemek duası değiştirildi, Tanrımıza hamdolsun denmeyecek, Allahımıza hamdolsun denilecek.
Malta adası defterleri açıldı, Binali bey çıktı, Man adası defterleri açıldı, asrın liderimiz çıktı, hır çıktı.
Türkiye’nin hangi yarımkürede olduğunu bilmeyen, Türkiye’nin kaç coğrafi bölge olduğunu bilmeyen Rıdvan Dilmen, “ben Tayyip Erdoğan’ı parkasız Deniz Gezmiş olarak görüyorum, sol görüşlü bir insan olarak görüyorum” dedi.
Tbmm başkanının odasına 52 metrekarelik halı serildi.
Birleşik Arap Emirlikleri dışişleri bakanı, Medine kahramanımız Fahrettin paşayı “hırsız” ilan etti, kutsal emanetleri çaldığımızı öne sürdü, “İşte Tayyip Erdoğan’ın dedelerinin müslüman Araplarla ilişkisi buydu” dedi.
Kendisine laf söylenene kadar Araplara toz kondurmayan asrın liderimiz, aniden “eyy zavallı, senin ceddin neredeydi, bunların kafası Batıcı, garabet, aciz, ihanetlerini örtme çabası içinde” dedi.
Kanun hükmünde kararnameyle, sivillere insan öldürme yetkisi verildi.
*
OHAL altındaki bir yıl böyle geçti.
*
Patagonya’dan Sibirya’ya, Tanganika’dan Alaska’ya, dünyada bundan daha kötü yönetilen bir ülke görülmedi.

http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/yilmaz-ozdil/2017-2-2151460/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Kafayı çalıştıran benden öğrenebilir…
Bazen…
Nadiren açık açık yazamam, söyleyemem söylemem gerekeni…
Evet, korkuyorum…
YOK Recep Tayyip Erdoğan ve tayfalarından değil, namussuzlardan…
Ondan bundan…
Ama viran olası hanede evlad-ü iyal var…
Bir…
İkincisi el, ekmek tutmaz oldu…
Medeni cesaret başka, yeri ve zamanında…
Birde yaptığımın sorumluluğunu üstlendiğim zaman bana bir şey vermeli…
YOK, yine yok maddiyat falan değil, manevi bir haz vermeli, benim için ve karşımdaki için değmeli…
Bu yüzden kimi şeyi açık açık yazamam…
Kafayı çalıştıracaksın kardeşim, bu çeyrek bunu buraya yazdıysa var bir nedeni(!)

Hani Tarzan gibi…
İnternette sörf edersin ya, daldan dala, siteden siteye…
Göreceksin…
Anlayacaksın…
Bileceksin…
NOKTA!

Aslında evlat içindir yaptığım…
Evlatlar için…
Emeğim, yazmışımdır evvelsi, herkes benim gibi aptal değil bedava versin…
İnternettin eskisiyim, eski korsanlardan…
Açılırım engin denizlere, ganimet peşinde…
Çalmam, hırsızlık yapıyorum da denmez aslında, vicdanim rahat olmasa da…
AMA internetin eskileri anlar beni, her şey bedavaaa…
İsyandır anlayacağın, anarşi(!!!)

Emeğe saygım sonsuz…
İki kelimeyi bir araya getirmenin zorluğunu bilirim…
Bilgi…
Damlaya damlaya göl olur, tecrübe damla damla oluşur…
Hırsızlıksa yaptığım, çalmaksa…
Parasız pulsuz evladı düşünürüm…
Bilgi…
Salt zenginin, imkânı olanın olmamalı diye avunurum!

Bugün veya yârin bak bilişim varağına…
Anlayana, kavrayana!

Bohçacıların Attila’sı

Her şey adalet ve kalkınma iddiasıyla başladı…
Gel zaman git zaman, ampul kararmaya başladı…
Kuzu, kurda dönüverdi.

Başlangıçta yasalar tek tek çıkarken, TBMM’sinde tartışılırken…
Herifler…
Yasaları bohçalara tıkmaya başladı, haliyle, öyledir yani…
Bir yerden pırtlayacak…
Kuş…
Neticede yuvada gördüğünü yapacak!

Bilirsiniz…
İstanbullumuzun nezih semtlerindendir…
Selamsız, Tophane, Kasımpaşa…
Çocuk yetiştirmek istiyorsan eğer, eğitmek, okutmak…
İlle bu semtlerden en azından bir daire sahibi olman şart!

Artık torba mı desem, bohça mı?
Bilemedim ama bildiğim, bu semtlerde genelde çingene bohçacıların cırt attığıdır…
Dolaşırlar evden eve…
Bohçacı geldi hanım, bohçacı…
Her şey açıktır, konuşulur, tartışılır, pazarlıklar o biçim yapılır…
Bir açılılar bir saçlılar görülmeye değerdir yani.

Yasa bu, kanun…
Kolay mı çıkarmak?
Baktılar olmayacak…
Bir “iyi” sana, beş “iyi” bana misali…
Attılar çıkarmak istedikleri tüm kanunları bohcaya…
Pardon, torbaya…
Kolaysa karşı çık bu yasaya, hem diyorlardı bak karşı geliyor…
Senin için çıkardığımız yasaya…
Ya O, biri sana beşi bana…
Ne olacak?

İnsan dediğin doyumsuzdur kardeşim, doyumsuz…
Yetinmek nedir, tevazu nedir bilmez…
Kardeş, kardeş söğüşledikleri ülkede ganimet geldi göze…
Nazar değdi ya, nazar…
Kem gözlere şiş, elem tere fiş…
Bir baktılar inşallah, maşallah derken…
Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar…
Diğeri şiştikçe şişti…
Kavga çıkardılar, senaryo gereği darbe falan…
Al sana…
Kasımpaşa Hükmünde Kararlar!

Bu arada dünya dönüyor tabii evrende…
Durduğu gibi durmuyor ki…
Yanaştı bir piç, piçe…
Dedi, gel kumpas kuralım seninle…
Deldiler koskoca AB(D) ambargosunu, biraz daha şiştiler…
Analarının a.ından villalardan fırlamışlardı ya, diktiler koca koca saraylar…
Dedirttiler külliye…
Birdenbire, neredeyse yok yere…
Ana, O da ne?
Uyandı koskoca AB(D)’e!

Ulan bu zibidiler, bu kenar mahalle oğlanları ne b.k yiyor diye…
Zaten piçlerden biri iyice zıvanadan çıkmaya başladı, müritleri, g.t kılları şaşırttı…
Dur dedi AB(D)’e…
Ders vermek gerek bu zibidilere…
Diğer piçi ettiler bahane, maksat göz korkutmaktı ya, ayakları tekrar yere bastırmak…
Beklenenin aksine…
Darmadağın etmediler, tozdurman, yerle bir. Minare gölgesi eşliğinde…
Berat çıktı çoğu yerde…
AMAAA…
Bu Önderin içinde bir duygu, bir düşünce…
Diyor ki…
İstenilen tavizler alındı…
G.tler baş olunca, ayak takımı…
Had bildiren, haddini bilmeye başladı!

Herifin biri

Dün haberlerden geçti (…)

Dükkâna doğru gidiyoruz, dedim hanıma;
Haberlerde gördün mü? Herifin biri rengarenk tuvalet kâğıdı icat etti…
Hem de ne cılk renkler…
Yok satıyor internette, normalin iki kati fiyatına!
“Yok” dedi…
Acaba diyorum…
Bende Erdoğan resimli tuvalet kâğıdı sürsem mi piyasaya!?

AKP şubesi

FETÖ bahane…
OHAL bitecek, şüphesiz uzatacak zibidiler…
Anladık daaa…
Y-CHP’ye ne demeli?

Efendiler bu yüzden çalıştaya gidecekmiş miş…
Ulan Kılıçdaroğlu, ALLAH BELANI VERSIN…
Doğrudan…
Desene bizler AKP’nin, Y-CHP şubesiyiz diye!

KHK

Kırıkkale, Halkalı…
Kasımpaşa…
Sakin unutma…
Nedensiz, sebepsiz nefes bile almam!!!

Onlar silahlandırıyor ya…
Salacaklar g.t kıllarını üstümüze…
Pala, balta yetmedi, bıçak falan…
Aklıma geldi…
😊
Profesör (Professor) Parabellum
Anlayana!

Aklıma geldi birden

Gizli gizli…
Sinsi sinsi…
Erdoğan gibi…
Yiğitliğe sığmaz ama güç orantılanması açısından zorunlu…
Mümkünse önden, olmazsa…
Arkadan arkadan…
Kalın mi kalın kalaslar, çivili…
Uzun mu uzun, cici cici…
Araç genişliğinde kalasları sür tekerleklerin önüne…
Lastikler patlamaz muhtemelen, zaten amça O değil…
Lastiklere kazınan çiviler, dönünce lastikler…
Dönerse eğer!?

Neticede biz onlar değiliz…
İstemeyiz…
Vatan evladının ki kim olurda olsun…
Burnu kanasın!!!

### Mutlaka sonuna kadar oku ###

Kanun Hükmünde Kabadayı

28 Aralık 2017

Kabadayı tarihi konusunda ülkemizde pek çalışma ya¬pılmadı. Refi‘ Cevat Ulunay gibi popüler tarihçiler kabadayıları sadece renkli ifadelerle tasvir etti!
Kazın ayağı öyle değil…
Kabadayı sözcüğünün kökeni ve anlamı konusu bile karışık.
Kimileri Arapçada “al¬mak-tutmak” manasındaki “kabz” kökünden ileri geldiğini sürüyor. Kimileri ise kökenin Türkçe “kaba-da¬yı” olduğu savunuyor: Yeğenlerini koruyan aile ferdi…
Osmanlı’da kabadayıların ne zaman ortaya çıktığı da belirsiz. Bir iddiaya göre, Yeniçeri Ocağı’nın 1826’da kaldırılma¬sından sonra çıktı.
Detaya boğmayayım…
Kabadayılar, hiç görülmemiş kadar geniş ölçüde bir statü¬yü II. Abdülhamit döneminde kazandı!

Yıldız Sarayı’nın “onayıyla” kabadayı ile devletin kolluk güçleri ilişkisi iç içe geçti. Bu dönemde kabadayılar “altın çağını” yaşadı!
Meselenin asayişten çok siyasi ayağı vardı:
Meraklılar bilir; Osmanlı’da “Tophane kabadayıları” meşhurdu. Niye?
Tarih: 14 Eylül 1859.
– Aralarında; Süleymaniyeli Şeyh Ahmed Efendi, Tophâne Müftüsü Bekir Efendi, Fâtih Medresesi hocalarından Nasûhî Efendi, Hezargradlı Şeyh Feyzullah Efendi gibi din adamları ve askerlerin bulunduğu…
– Islahat Fermanı’na karşı çıkarak “Şeriata daha uygun bir rejim” kurmak isteyen…
– Fedailer Cemiyeti, Abdülmecit’i tahtan indirip yerine Abdülaziz’i getirmek için örgütlendi.
– Tophane’deki Kılıç Ali Paşa Camii’nde “Cuma Selamlığı” sırasında padişa¬ha darbe yapacaklardı. İhbar sonucu basıldılar. Darbe başarısız oldu.
– Gerek Abdülmecit’e bu darbe girişimi…
– Gerek Abdülaziz’in 30 Ma¬yıs 1876’da darbeyle tahtan indirilmesi…
II. Abdülhamit’te “darbe paranoyasına” yol açtı. Askerler, orduda çalışanlar ve bazı din adamlarının Tophane’de oturması sebebiyle bu semt özel olarak gözlem altına alındı. Bu maksatla II. Abdülha¬mit, “Tophane kabadayılarından” yararlandı. Nasıl?
EKLEMLEME STRATEJİSİ
– Kamu nizamını sağlamak…
– Asayişi korumak…
– Ve en önemlisi otoritesi¬nin sağlamlaştırılması için…
II. Abdülhamit, denetim ve baskı aracı olarak kabadayılardan yararlandı. Özel¬likle dini-ahlaki değerlerin korunmasından çok, siyasi tehlikeleri önleme konusunda bu kaba gücü yanına aldı. Örneğin, paralel istihbarat kurmasında kabadayıların rolü büyüktü.
Toplumsal hayatı “gözetleyip-denetleyen” ve sürekli şiddete başvuran kaba¬dayıların ana amacı; halkın değil, sadece padişahın çıkarını korumaktı!
II. Abdülhamit’in iç güvenlik politikasına damga vuran bu “eklemleme stra¬tejisi” kabadayıları meşrulaştırdı; onlara “hukuki” statü kazandırdı.
Ulunay, “Sayılı Fırtınalar” eserinde şu diyaloğu yazdı:
– Karakolla nasılsın?
– (Kabadayı Hurşit): Onlar beni korur, ben onları korurum, geçinir gideriz.
Böylece…
Devlet gölgesindeki kanun tanımaz kabadayılar rejimin en nüfuzlu-itibarlı isimleri oldu.
Öyle ki…
II. Abdülhamit, Adalı Rum Pandelli’yi alt eden ka¬badayı Sarraf Niyazi’yi İstanbul Büyükada’ya serkomiser/başkomiser ilan etti! “Harekatınızda tamamiyle serbestsiniz. Adada asayişin sağlanmasını istiyoruz. Ne mümkünse yapınız, kimseye hesap vermeyeceksiniz.”
Konu açık… “Düzenin korucusu” kabadayı meselesini uzatmayayım.
Sanırım bu konuyu açma¬mın sebebini anladınız:
AKP iktidarının çıkardığı son 696 sayılı KHK…
Hani “yeni kabadayılar siste¬mi” kuran kararname!
Ancak…
Bu konuya geçmeden önce 690 sayılı KHK’yı anımsatmalıyım.
Her iki KHK’yı okuduğunuzda asıl “niyeti” anlıyorsu¬nuz…
MAHALLE BASKISI
II. Abdülhamit’in kabadayıları kuşkusuz karakollar ile iç içeydi.
Ancak “mahallenin dinamiği” bekçiler, kabadayıların devlet ile arasındaki en güçlü bağ idi!
Bekçi, kabadayının şiddetini meşrulaştırmanın aracıydı.
O dönem düdüğü yok, sadece sopası vardı. Bir de yanındaki kabadayı tayfası!
Hatırlayınız:
AKP iktidarı 25 Ağus¬tos’ta 690 sayılı KHK ile devlete artık bekçi alınacağına karar verdi.
Önce bekçileri “göreve” çağıran KHK…
Sonra sivilleri “göreve” çağıran KHK…
Tesadüf mü?
Bunlar bize “darbe paranoyası” ruh halinden kurtulamayan II. Abdülhamit’in “iç güvenlik icraatlarını” anımsatmı¬yor mu?
Bekçi “emrine” sokulan milisler!
Devlet “emrine” sokulan yeni kabadayılar!
Tıpkı II. Abdülhamit döne¬minde olduğu gibi siviller, devlet asayiş aygıtıyla bütünleştiriliyor!
Yani…
AKP iktidarı her iki KHK ile… Ali İsmail Korkmaz’ı döverek katleden “sopalı mahalle işbirliğine” hukuksal kılıf buldu.
Evet, KHK’daki cümle-sözlük anlamları üzerinde durmak anlamsız!
Türkiye’nin başında II. Ab¬dülhamit “asayiş yöntemini” isteyen AKP iktidarı var.
Evet, “hukuk çerçevesini” sadece “darbeyi önleme” olarak
kısıtlamayacaklar; her türlü toplumsal baskının aracı “yeni kabadayılar” olacak.
Aslında…
Bu KHK’lar bize şunu gösteriyor:
– Devlet çok güçsüzdür.
– İktidar çok güvensizdir.
Bu sebeple…
“Sokaktaki eli sopalı adamdan” medet umar hale getiril¬miştir Türkiye.
Tüm kurumlarıyla devlet çökertilmektedir.
Ama… Umut vardır:
Yeni Tarih dergisi, 6 Haziran 1957 sayısında “kabadayılar” yazısında şöyle diyordu:
“İşte bir zamanlar İstanbul’a musallat olan parazitlerin kökünü çok şükür Cumhuriyet kuruttu.”
AKP ile Cumhuriyet’in farkı budur…

http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/soner-yalcin/kanun-hukmunde-kabadayi-2149904/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger