En vefakâr okuyucum, evet sen hiç olmasa beni anlıyorsun

Can sıkıntısı…
Çok değer verdiğin Nietzsche’ye göre:
Ruhun, durgunluk anı!

Benim can sıkıntısına vaktim bile yok vaktim…
Ve milletimiz…
Can sıkıntısıyla, kim kimi becerdi, kim kimin sevgilisi…
Kim alta kim üste…
Tüm bunlar ile ilgilenmekten düşünmeye vakitleri kalmıyor can sıkıntısına(!)

Beka sonunda olacak başımıza bela
17.09.2018 tarihinde atmışım bu başlığı…
Sen biliyorsun, insan gibi beyinde meşgale ister…
Meşgale…
Sen…
Ne anlatmaya çalıştığımı anladın, devamı…
Belki bugün, belki yârin!

Gören göz be gülüm, gören göz…
Düşünen, düşünmeye alışık olan…
Beyin!

Bir bıcı bıcı, sakal tıraşı…
Bir bardak Viski…
Bakalım…
😊
Ne olacak gerisi?

Operasyon ENGINAR

Yer…
New York, Manhattan…
Uykulu gözler ile otel görevlisi koca otel lobisine bakar durur…
Uyumamak için, uyuklamamak için kendinle mücadele içindedir, birdenbire duyduğu bir ses ile irkilir…
Giriş kapısının hemen önünde vuku bulan şiddetli bir çarpma sesidir duyduğu…
Herhalde bir trafik kazasıdır diye…
Merak işte, gecenin bu saatinde tek tük gelen müşterilerin dışında, can sıkıntısı…
Bir değişiklik, bakmak için…
Dışarıya çıkar, insan ne umar nelerle karşılaşır…
Gecenin bir yarısı, kör karanlıkta, sokak lambalarının ışığında gördükleri kanını dondurur…
Adeta nefesiz kalmıştır, koşar adım olayın cereyan ettiği yere yaklaşır, Tanrım bu ne?

Önce midesi döner, kusacak gibi olur…
Kendini toparlar…
Yolun ortasında bir kan gölü…
Bir adam…
Ağzından, kulaklarından ve gözlerinden oluk oluk kan akmaktadır…
Bir şey söyleyecek gibi olur…
Gücü yetmez ve Manhattan‘in yollarında…
Bir bilim adamı son nefesini verir!

Toplumlar dikkat etmelidir, gözü gibi bakmalıdır bilim insanlarına…
Ani ölümler…
Şüpheli durumlar, beklenmedik şekilde “dünya değiştirmeler”
Toplumları tedirgin etmelidir!

Ben size hiç atom bombasının “hikayesini” anlatmış mıydım?
Albert Einstein’ı…
Anlatım, anlattım. Üstü kapalı Amerika’yı…
Eğer Avrupa’da savaş bitmemiş olsaydı, şansa bak “ikramiye” Japonya’ya çıktı…
Nasıl ki Almanya >>> bir zamanlar dünyanın eczanesiydi <<<
İlk atom bombası onların başına düşecekti!

Truman…
Emri verdi, sahi bilmem biliyor musunuz?
Gönüllüleri…
Bizim G.t Kıllı milliyetçileri gibi…
Milliyetçilik çocuk oyuncağı sanki, evet…
Amerikan gönüllüleri, genelde asker ve hayvanlar…
Atom testleri!

Frank Rudolp Olson’du…
28.11.1953 günü New York sokaklarında ölen…
Bir Biyokimyacı!

Gir bak arşivlerime, anlatmışımdır neden diye…
Bu çeyrek…
Hiçbir şeyi nedensiz, sebepsiz yapmaz. Sanıyorsun ki ben sözlerimi ikide birde yarıda bırakıyorum…
Halbuki…
Leonardo da Vinci!!!

Ben verdiğim sözü tutarım, sözümün eriyimdir…
AMA…
Bir yerde başlar, bambaşka bir yerde sözlerimi bitirir, yine sözlerime noktayı koyarım.

Neyse…
Geçelim çünkü gerçeklerin gizemi yine kendi içinde saklı olduğu gibi…
Gerçekleri bulmak isteyen, öğrenmeye meraklı olan…
KIII…
UNUTMA, merak ölümcül olabilir…
Gerçekler, azim ister, düşünmek, bilmek kaçınılmazdır!

SAKIN sanma…
Bu herif kafayı yedi, kendini bir b.k sanıyor…
Haşa…
Bilginin, bilmenin verdiği güvendir…
Tevazu…
Yoksa Allah bana yârdim ettiği gibi eder miydi, ben gerçekten haddimi bilirim…
AMA…
Sözümü de sakınmam!

Bu dünya…
Nice intiharlara şahit olmuştur…
Ama her intihar, intihar değildir!

Ve evet…
Bu şekilde yazmam kendimi ve sevdiklerimi korumam…
CIA…
Mosaad gibi, çok dikkat etmeli!

Nabza göre şeker kardeşim, nabza göre…
“Dünya liderinin” dediği gibi…
Benzer bir cümle; bu „oyunu“ hangi ligde oynadığına bakar!

Piyon musun, yoksa yönetici mi…
Oyun kuran?

Devlet güvenliği(!)

Devlet, demokrasilerde olduğu gibi…
Gerekirse…
Gerekli hallerde kendi bilim insanını kurban etmekten geri durmaz…
Nerde kaldı senin, benim gibilerini…
Devlet kardeşim, devlet aslında hepimiziz ama başımıza “taç” ettiklerimiz çoğu zaman kendi hesaplarında.

Ve geri durmazlar, durmaları mümkün değildir…
Söz konusu olan güçtür…
PARA…
Ne dürtü ama!

Biyokimyasal, TOP SECRET…
Fort Detrick…
1950’lerde Olson Amerikan askeri laboratuvarlarında bakteriyel araştırmalarını sürdürmektedir…
Warefare…
Produce on Sunday, sell on Monday…
Ilke!

Bakteriyel dispersion, yani dağılımı. Aerosol şeklinde…
Sıvı veya katının gaz ortamında dağılımı…
DIKKAT DIKKAT DIKKAT
Ve yine Amerikan askeri GÖNÜLÜLERI!

Bu neden önemli, makalenin bitiminde anlayacaksın.

San Francisco, 1950…
Amerikan askeriyesi, kamuoyunun bilgisi olmadan KENDI halkı üzerinde bir bakteriyolojik deneme düzenler. Kendi halkı üzerinde deney yapıyor, neyle?
Bakterilerle!

Veee…
Operasyon Enginarın başlangıcı…
Operation Artichoke…
Yıl 1951, Almanya. CIA bir araştırmayı başlatır, amaç…
Etkili bir sorgulama yöntemi geliştirmektir…
Denekler, kobaylar Alman savaş esirleri, Sovyet ajanları…
>>> İşkencenin akıl almaz şekilleri <<<

Yok canım ne filantropisi (insan severlik, philanthropie), amaçlanan çok farklı…
Ve CIA bu sorgulama yöntemlerine > deadly experiments < ismini koymuştu…
Çünkü…
Geride şahit kalmaması gerekliydi! Olson…
Şok olmuştur. Otelin oda numarası 10-18A…
10 kat düşer…
Soğuk savaş!

>>> çok şüpheli bir ölüm <<<

Liserjik asit dietilamid LSD…
Sentetik uyuşturucu, doğru hatırlıyorsam, bakınız arşivlerime, çavdar mahmuzunu (Mutterkorn) anlatmışımdır. İnsan üzerindeki psikoaktif etkileri(!)

Ya neler anlatmadım ki ben sizlere…
Ve hala O hayvana inanıyor, itimat ediyorsunuz…
PIYON…
O sadece bir piyon kardeşim, piyon. Bu yüzden “çıldırmam”, sadece bu yüzden…
Sizlerin…
Anlamamakta > ısrar < etmeniz!

Ve yine > gönüllüler < ve yine testler…
Deneyler, bu sefer yine Amerikan askerleri üzerinde…
BAKMA SÖYLEMLERE…
Sözde işkencenin önlenmesi, hadi canım sende…
Sanki çocuk kandırıyorlar, çocuk!

LSD…
Bir kentin içme suyunu “zehirle”
O kentin sakinleri uzun bir süre devre dışı…
ANLATTIM geçenlerde Almanları, hükümetin aldığı kararı…
Alman devletinin stratejik, hayati kurum ve kuruluşları…
YABANCILARA SATILMAMASI, %10 hisse payı…
Veee bak…
Türk’e satılmış sözde, Türkiyeliye…
“Özelleştirilen” askeri fabrika!!!

LSD…
Askeri amacı…
>>> Düşmanın düşünebilmesini engellemek <<<
İlgililer MKULTRA’yı araştırabilir…
1950’lerin başlarında Olson çokça Avrupa’dadır…
18 Ağustos sabahı…
Pont – Saint – Esprit…
Fransa…
Yüzlerce köy sakini delirir…
Çavdar mahmuzunu(!) sebep sanılır…
AMA…
Köy sakinlerinin ekmeğinde bu madde bulunamaz.

Amerikan askeriyesi ve CIA…
Ve Amerikan hükümeti her türlü sorumluluğu inkâr etti!

Olson ailesi…
Bir an için bile tereddüt etmemiştir, bir an bile…
Ölümü…
İntihar olamaz!

Kamuoyuna açıklama yapmasından korktukları için öldü(rüldü)ğü sanılıyor…
Ne hazin değil mi?
SADECE, Pont – Saint – Esprit gerçeği, perde arkası bile…
Gerçekleri bilmek ve bunu gerekirse açıklayacağını ima etmesi bile…
Ölüm emridir, bir ölüm emri!

FOIA…
Freedom of Information Act
Bu gerçekleri gün yüzüne çıkarmıştır.

https://ia601408.us.archive.org/35/items/CIAAStudyOfAssassination1953/CIA%20-%20A%20Study%20of%20Assassination%20(1953).pdf

Aklınızda olsun…
Hani olur ya, birisini öldürmeniz gerekir veya intihar edeceksiniz…
Şansa bak ya oturduğum ev sadece 22 metre…
😊
Bakma güldüğüme, şaka aslında şaka AMA…
CIA “yönetmeliğine” göre, bilgilendirmesi, eğitimi böyle…
En azından 23 metreden atmanız, atlamanız gerekir ki ölüm kesin olsun…
SONRA…
Atlayan ve atılanda, düşüşle ilgili olmayan, olamayacak hiç bir iz kalmaması gerekir!

Sen kardeşim, sen…
Sen ve beynin oksijensiz kaldı, tek düze beslenme ile…
Yandaş, yoldaş medya, devlet dediğinin tüm imkânları seferber edildi…
Bedende, beyinde hareket kabiliyetini kaybetti…
Sen ölmek üzeresin, alkışlarla birlikte…
Yüz kar kristali…
Bir kar tanesi…
Ve milyarlarca kar tanesi kaplar toprağı, olur sana bembeyaz bir örtü…
Ki…
Bu örtü gerekli…
Börtü, böceğe, bitkiye…
Çünkü…
Yağmurlu bir kış geçmesi, toprağın suya doyması…
Bitki böceğin, oksijensiz kalması…
Ölmesi demek ölmesi, anla sana demek istediğimi!

Dinlenmeli beyin, dinlenmeli beden…
Tıpkı kışın toprağın, bitkinin, kimi hayvanların dinlenmesi, güç, kuvvet toplaması gerektiği gibi…
Bu bilgi kirliliği, bu tek düze beslenme, bu oksijen eksikliği…
Düşünememen, gerçekleri görme yetini kaybetmen senin de, benimde, bizimde…
Felaketimiz olacak, bilesin!


Çok yoruldum, af edin…
Gerisi belki dinlendikten sonra veya yarına!

Entomoloji (Entomologie)

İyi ki yaşımı başımı aldım…
Ölüm…
Öyle veya böyle uzak değil bana!

Yoksa…
Vejetaryen olma olasılığım çok yüksek olurdu herhalde…
Yazmıştım, bilimsel hesaplara göre dünya nüfusu hiçbir zaman 12 milyar insanı geçemeyecekmiş…
Bu kadar insanın beslenmesi, su…
Hijyen gibi sorunların çözümleri evlatların elinden öper.

Entomoloji…
Böcek bilimi, bildiğimiz hayvansal protein kaynaklarına en yakın olan…
Yok arkadaş yok, beynim yok yemem…
Yiyemem diyor…
Benim gibi Almanların üçte ikisi yiyemem demekteymiş…
Sanayi…
Ki biliyoruz bize yedirdikleri besin kalitesinden çok ama çok uzak, tam gaz…
Bu konu üzerinde yol almakta. Allah…
Çocuklarımızın, torunlarımızın yardımcısı olsun.

Laf ebeleri

O pezevenkten tut, devletin bahçesine…
K.K.’dan…
Tayyip Silahlı Kuvvetlerine…
Yok doğusu, batısı…
Hava saldırısında IKI terörist öldürülmüş, başarıya bak başarıya…
HERKES yüzünü, kalbini Türkiye’ye açmış(!)
Falan filan işte…
Falan filan…
Yazmıştım geçenlerde değil mi bir roketin maliyetini, O savaş uçakları suyla uçuyordu…
Laf ebeleri!

Operasyon enginar; LSD

Kısmetse yarına!

HARIKA!!!
Bilim…
Çok büyük bir olasılıkla AIDS’e çözüm buldu, beş sene kadar daha süre bilirmiş piyasaya sürülebilmesi!

Harika…
Bilim…
Şempanzelerde, bir maymun türü…
Kültürel etkinlikler tespit etti. Bir bölgede yaşayan TÜM maymunlar YÜKSEK derece denilebilecek bir araç geliştirerek ağaç oyuklarından su içebiliyor.

Harika…
Yazmıştım evvelsi, bilim bir bakteri türü ile plastik atıkları kısa bir sürede eritebiliyor, yok ediyor…
Şimdi….
Bilim plastiğin hammaddesi ham petrolü plastikten geri kazanarak, “petrole” geri görüştürebiliyor…
Yanılmıyorsam yüzde 18 kadarı benzin…
Gerisi mazota dönüşüyor!

İyi geceler!

Önder

Biliyor musun neye üzülüyorum?

Bu kadar dil dök, bu kadar anlat…
Anlamak istemeyen…
Yine anlamıyor, yine anlamıyor!

Bu at gözlüğü neden?
Neden insanlar…
Ama güzel ama çirkin bir tablo önünde…
Sadece bir noktaya odaklanır…
Tablonun tümünü görmez, görmek istemez!?

Dikkat et bak…
Evet, sana söylüyorum…
Bu durum…
Kültür, bilgi düzeyi ile de ilgili değil, yetişmeyle, görgüyle…
Anlamıyorum…
Anlamıyorum bu neden böyle?

Evet…
Nöronlar ve aradaki bağlar, beyindeki o gri yollar…
Ne kara ne beyaz…
Hayatın kendisi gibi. Biliyorsun…
Bilim öyle diyor, en son veri. Bebeklikle başlar O bağların gelişmesi ve birbirleriyle ilintiye girmeleri…
SEVGI…
Bebekliğinde gördüğün şefkat, ilgi ve en önemlisi SEVGI, SEVGI, SEVGI…
Sana gösterilen, verilen değer, kişiliğini, özgüvenini geliştiren…
Sürekli aşağılanırsan ne oluyor biliyorsun değil mi?

İnan unutmadım, SALADIM…
Tatillere…
Kısmetse, Türkçülük, Partili BILMEM NE…
Oturdum filim izliyorum. Der kleine Lord tekrar izledim…
Sırada diğeri…
Kafanın biraz dağılmaya ihtiyacı var…
Dua, dua, dua…
Çok daralmıştım çok bunaldım…
İyi geldi, ilaç gibi…
Nasıl sevindim bilemezsin. Yol göründü…
Yolcu yolunda gerek AMA erteledim yine. İnan ayaklar geri geri gidiyor…
ÖZLEDIM, ne çare…
Sonra Zigana F63, Allah nasip kısmet ederse MUTLAKA…
😊
Tutuklamazlarsa!?

Enayi dümbelekleri…
IP gizleme…
Protokol tatlım protokol…
Protokol takibi…
Ne diyorum hep?

Harcamaya hazır olduğun enerji ki maddi, manevi oranında…
Yok ya ne İnterneti?
Internet demek TCP/IP…
Transmission Control Protocol/Internet Protocol…
İşte O oranda yoktur bu protokollerin gizlisi!

Bilgi…
Kalbimin güzeli…
Bilgi, doğrusu, gerçeği!

Biliyorsun…
Oturduğum yerde…
Ayakta duramıyorum ki…
Nerelere girip çıktığımı, neler okuduğumu bilsen, gördüklerimi…
Arşivlerim…
TeraBayte vari, başladım hepsini yüksek güvenirlikli şifrelemeye…
Ne olur ne olmaz…
Biliyorsun Türk’ün sanki alın yazısı, hazırlıksızlık, ihmal…
Hatırla…
😊
Suya yazdım seni.

Yok…
BEN…
Suya yazdım SENI!

Kalbimin derinliklerine, O odaya…
Manyak psikoloğum, kalbimdesin!

Yürektendir sözlerim, samimi. Allah’ım sana nasıl şükür edeyim, hamt edeyim bilmiyorum

İnan…
Dilimden dua, şükür düşmez…
Sevdiklerimedir dualarım, ölmüşlerime…
Alışverişten geliyorum, çok şükür Allah’ıma, çok şükür…
Nasıl sevindim, nasıl mutluyum…
Allah…
Cümlemizin betini, bereketini arttırsın, evlatlarımızı, sevdiklerimizi korusun.

Hep diyorum ya…
Allah benim ve sevdikleriminin yanında, arada…
😊
Beni vuruyor yerde yere, o başka…
Hak ediyorum her halde, ders aldığımı sanıyor, yaptığımı bir daha tekrarlamamaya çalışıyorum AMA…
Her halde o kadar çok yanlışım var ki…
Rabbim…
Hem pataklıyor beni hem sevip, okşuyor, yardım ediyor bana(!)

Öyle olmalı, başkaca bir izahı yok bunun!
NOKTA

Gerçekten…
Benden beklediklerini, emir ettiklerinin birçoğunu yapmıyorum…
Buna rağmen…
Çok şükür Allah’ıma!

LSD nedir bilir misin?
Bir sentetik uyuşturucu. Bugün birçok gazeteci soruyor kendine…
ABD’nin çekilmesi >>> gerekçeleri <<<, sebep ve en önemlisi sonuçları ne olacak?

Ben sana ya bugün ya yârin cevabını veririm…
Birinci elden…
Gör bak zaman beni hâkli çıkaracak!

Yokkk, yok öyle armut piş ağzıma düş…
Demedim mi en üst mertebelerde, demedim mi bilgi kaynaklarım bir başka…
Demedim mi bir artı bir artı bir artı diye…
Demedim mi?
Gir bak arşivlerime, ben sana batıyı anlatmadım mı?
“Üstü kapalı üstü kapalı!”
Sana…
LDS’yi anlatacağım ve sen anlayacaksın olup biteni!

Oku İzmirlimi ve biraz düşün bu adam bana neler anlatmak istiyor diye!

Talihsiz papağan

Sayın ahalimizden en çok mesaj alan yarışmacı “gelin” oldu, sayın ahalimizin en beğendiği damadı uyuşturucu komasından ölü buldular.
Kaynana Semra “asker kızıyım, şehit verdim” dedi, kaynana Semra’yı “şehit anası” ilan ettiler, tabuta Türk Bayrağı sardılar.
Fatih Camisi’ndeki cenaze töreninde izdiham oldu, sayın ahalimiz tabutla fotoğraf çektirebilmek için birbirini ezdi, cenaze namazında en önde durabilmek için yumruklaşmalar oldu.
Televizyonlar kesintisiz dörder saat canlı yayın yaptı, muhabirler geniş açı alabilmek için minareye çıktı.
Kayınpeder genç sevgilisiyle geldi, musalla başında tekme tokat kavga çıktı, polis copla dağıttı, kaynana bayıldı, kalabalıktan bunalan hıyartonun biri “bomba varr” diye bağırdı, panik çıktı, arbedede yaralananlar oldu.
Akşam ana haber bültenleri bu haberle başladı, bu haberle bitti, ana haber bültenlerinde toplam 97 dakika yeraldı.

O kadar şarkı yarışması yapıldı, sayın ahalimiz tarafından en çok kim sevildi? Bayhan…
Aslında başlangıçta o kadar çok sevilmiyordu, yarışmanın ilerleyen haftalarında amcasının oğlunu öldürdüğü, cinayetten hapis yattığı, çıkınca birini bıçakladığı, polis tarafından arandığı ortaya çıktı, aniden kıymete bindi, rekor sayıda oy almaya başladı.
Asrın liderimiz bile “ailece Bayhan’ı destekliyoruz” açıklamasında bulundu.
Final gecesi açık olan her 100 televizyonun 61’inde Bayhan vardı, Dünya Kupası’ndaki Brezilya-Türkiye milli maçını bile geçmişti.
Bilahare, polisle silahlı çatışmaya giren otomobilde yakalandı, “bana komplo kuruldu” dedi, esrar bulundurmaktan yargılandı.

İnsan sarrafıyız maşallah!

Biri Bizi Gözetliyor’un en hanımefendi yarışmacısı seçilen arkadaşı fuhuştan yakaladılar.
Kendini jiletleyen oldu, canlı yayında kafasında bardak kıran oldu.
Suni şöhret travmasıyla yarışmadan elenince canına kıyanlar oldu.

Henüz 16 yaşındaki kuzenini zorla kaçıran, imam nikahıyla kapatan, pencereden dışarı bakıyor diye bıçakla delik deşik ederek öldüren, alt tarafı dört sene hapis yatıp çıkan, çöpçatanlık yapan komşuları sayesinde bu defa resmi nikahla evlenen, resmen evliyken dul bir kadınla yaşamaya başlayan, evimin tapusunu senin üstüne yapacağım diyen, iki sene oyalayan, tapuyu vermediği için bağırıp çağırmaya başlayan dul sevgilisine baltayla saldıran, kadının kafasını parçalayarak öldüren, alt tarafı altı sene hapis yatan herifi… Hapisten çıkar çıkmaz, Hande Ataizi’nin “dest-i izdivaç” programına çıkardılar. E böylesine pırıl pırıl cazip damat adayı her zaman bulunmaz, kapanın elinde kaldı, Arap asıllı bir kadınla evlendirdiler. Neyse ki o kadını öldürmedi, boşandı. Tekrar evlendirmek için, bu defa Flash Tv’deki “ne çıkarsa bahtına” programına çıkardılar, yuva kurmak benim de hakkım dedi, bu program sırasında bir kadınla imam nikahıyla yaşadığını itiraf etti, acaba onu da öldürdü mü diye merak edildi, onu öldürmemişti. Üçü gayrimeşru beş kadınla evlenip, sadece ikisini öldürdüğü anlaşıldı, duygulu anlar yaşandı. Şak… Seda Sayan’ın Show Tv’deki evlilik programına konuk edildi, Seda Sayan “bu kadar güleryüzlü bir katil gördünüz mü?” diye sordu, seyirciler kahkahalarla alkışladılar. Bu rezillikler silsilesi şikayet edildi, güya soruşturma açıldı, bu herifin ekrana çıkarılması, sevimli damat adayı olarak sunulması “basın özgürlüğü kapsamındadır” denildi.

Ki zaten, toplumu bu tür programlardan koruması gereken Rtük’ün başkanı, toplumun dolandırılmasından sanık oldu, Keriz Feneri davasında tutuklandı.

Bilahare, serbest bırakılan Rtük başkanını tanık yapıp, Keriz Feneri davasının savcılarını sanık yaptılar.
Almanya’da tutuklanan Keriz Feneri yöneticisine de, bizim ülkemizde “basın özgürlüğü kapsamı”nda “sürekli basın kartı” verildiği ortaya çıktı.

En son… Aşçı yarışmasının en gözde adaylarından biri, evindeki papağanına işkence yaptı, sosyal medyada yayınladı, gözaltına alındı, akıl hastanesine gönderildi.
Bu dengesiz tipin, adeta suç makinesi olduğu, daha önce uyuşturucu kullanmak, mala zarar vermek, aileiçi şiddet, taciz, bilgisayar korsanlığı gibi suçlardan sabıkaları olduğu, eski eşinin yakınları tarafından bıçaklandığı anlaşıldı.
Ayağı ve kanadı kırılan, kafası ezilen papağan maalesef kurtarılamadı.

Talihsiz papağan öldüğü için onun yerine ben tekrar edeyim bari…

Bir ülkenin sporu neyse ekonomisi odur.
Üniversitesi neyse diplomasisi odur.
Kültürü neyse medyası odur.
Ahalisi neyse siyaseti de odur!

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/talihsiz-papagan-2822070/

Belki kendine sormuşsundur, bu çeyrek

Neden hep batıdan örnek gösteriyor…
Yazarından, çizerinden, felsefecisinden falan…
Konumuz ne?
Ne anlatıyor ne anlatmaya çalışıyorum?
Demokrasi…
Şarkta mı Garpta mı icat olundu?
Yine…
Allah, kime nerede seslendi, en azından günümüze kadar gelenlerden bildiğimiz kadarı ile?
Anlatmıyor muyum, insanı …
Yeri geliyor Garp yeri geliyor Şark’ı…
Şark kurnazlarını anlatmıyor muyum size?