Anlayana

Ham olan…
Sürülür fırına, yarı pişmiş sürülür piyasaya…
Ucuz etin yahnisi yavan olur ya…
Göz kanar;
Yığınlar yumulur yahniye, kapışa kapışa!

Her birini dikkatle oku VE anlamaya çalış, satır araları, bu bağlamda söylenmesi gereken AMA söylenmeyenlere dikkat et. En büyük tehlike Tayyipistanin, Amerika – Israil ikilisiyle karşı karşıya gelmesi. Anlamazsan, belki vaktim olursa ben anlatırım. Tekrar ediyorum, TEHLIKE Tayyipistanin, Amerika – Israil ikilisiyle karşı karşıya gelmesi. Suudi köpekler nüfus kazanma peşinde, öyle bir silahlandılar ki… HATIRLA, konu olmuştu F35’lerde Israil parmağı! NIYE???

Cevabı bende…
Belki!

Sennn…
Siyaseti çocuk oyuncağı mı sandın???

https://www.heise.de/tp/features/Der-Racheplan-des-saudischen-Kronprinzen-gegen-Erdogan-4489029.html

https://www.dailysabah.com/war-on-terror/2019/08/04/turkey-will-enter-area-east-of-euphrates-notified-us-russia-erdogan-says

The Crisis is Coming: Syria and the End of the U.S.-Turkish Alliance

https://www.tellerreport.com/news/2019-08-05—middle-east-a–saudi-plan-to-overthrow-erdogan-.r1gRw9GLQH.html

###

https://www.middleeasteye.net/news/exclusive-saudi-arabias-strategic-plan-take-turkey-down

###

Natives, Amerika anlatmışımdır. Identitarian movement, kopyası Avrupa(!)

Almanya’da geniş katılımlı bilirkişi görüşüne göre:
“normalinde” iki partinin ittifakıyla meydana gelen bir koalisyon, mümkün olan en geniş halk iradesi temsilidir.

Almanya’ya geçmişe, uzun seneler geriye baktığımızda şu gerçek ile karşı karşıya kalıyoruz, DIKKAT her biri müstakil birer parti:

CDU…
CSU…
SPD örneği. Yani üç parti…
Görünürde Sachsen ve Brandenburg eyaletlerinde (doğu Almanya)
Genelde üçlü oluşumlar ancak parlamentoda çoğunluğu elde etmekte.

Başlığa bakma, var bir nedeni. Anlayan anlayacaktır beni…
Neden anlattım şimdi bunları sizlere, demokrasi, sağlıklı bir demokrasi neydi?

Halkın, halk tarafından halk için…
İyi de…
Çoğunluğun değil, çoğulculuğun yönetimi!

Yani…
İleri demokrasi, şaibeli!

Şahsi görüşümdür…
Çünkü ben değerlendirmelerimi yaparken BÜTÜNE bakmak zorundayım…
Yani…
Geçmiş, gelecek ve şimdiye…
Böyle bir değerlendirme yaptığımda, görüyorum ki…
KORKUYORUM, endişem…
Alamanya gidiyor Weimarer Republik’e doğru…
Çok fazla bölünmüşlük, partileşme hiç bir zaman demokrasilerde iyi bir sonuca götürememiştir.

Soruyorum…
NEDEN…
“En sağdan en sola” neredeyse tüm demokrasilerde bir baraj vardır?
Yine kendim cevaplıyorum çünkü…
Tam da bu > bölünmüşlüğü < önlemek için.

Evet, PARA levrek gibi. Süratli, dikkatli! Bunu sakın unutma!

Yine kadın cinayeti…
Eskiden kınardım, ters gelirdi bana…
Artık…
Pek ters gelmiyor nedense bana?

İnan…
Hayatımın en zor dönemlerinden birini yaşıyorum…
Her şey an meselesi…
Ya ben veya dünya delirdi!?

Bugün CNN Türkiyelide…
Adana’yı gösterdiler, ya ne kadar güzel yerler…
Hiç gitmek kısmet olmadı, evet çocukken…
Ama hatırlamıyorum ki!

Zaten 2,5 gramdı…
Lapa, lapa…
Dur bakalım, inşallah doktor sonrası…
Yarın mı Salı mı bilmiyorum, dur bakalım…
Birkaç gün kendimle baş başa, belki gelirim oralara…
“Yatarım yanında”

Polyana D4M1

F35’ler…
800 Kilometre kare içeresinde “görünmeyen” F35’leride görüp…
500 “hava aracını” aynı anda takip ederek, yarısını…
Yani 250’sini (…)
😊
Bu S300’lerin “beyni”
Düşün S400’leri!

BEYNINI SIKTIGIMININ HERIFLERI…
Karar verin…
Nesiniz, kimsiniz…
Taraf ne taraf?

Felakete sürüklüyorsunuz memleketi!

Bu hafta piyasalarda olsun gözünüz…
Domalmaz, göt vermezse yine…
Bak bakalım bu hafta nelere gebe!

Kestirmek, bir öngörüde bulunmak ne kadar zorsa…
Bir o kadar “kolay” bu belirsizlikten kurtulmak…
Sokak!

Bugüne kadar ZATEN bundan böylede yazacaklarım, anlatacaklarım hayal ürünü değildir. Dedim ya battı balık yan gider ya yiyeceğim kurşunu, kazada olabilir veya gireceğim deliğe!

2015 yılları, yani bundan dört sene evvelsi…
Tam tarih 02.12.2015
IŞID…
Irak ve Suriye petrollerinden yılda takriben iki milyar dolar kazanıyordu(!)
Pekiii…
Kimin sayesinde?

IZLE!

Rus…
İstihbarat görüntüleri. Yavuz hırsız ki bizimkiler ne yavuz çıktı…
Ev sahibini bastırırmış ya, O misal…
Ruslar dünyaya şikâyet etti, bizimkiler pişkin pişkin “ispatla” dedi, insanları yalan – yanlış yere töhmet altında bırakma(!)

Belki kiminiz hatırlayacaktır bu görüntüleri:

Her gün…
8500 TIR, toplamda 200 bin Ton petrol geldi oralardan ülkeye. YASAK, yasak…
Uluslararası anlaşmalara aykırı…
HATIRLIYOR MUSUNUZ, sözde Rus SU-24 sınırlarımızı ihlal etmişti…
Görüntü alıyordu, alaşağı ettiler uçağı
Ailece…
Ailece bu “ticaretin” içindeler, ailece. İspat mı istiyorsunuz?
Belki…
İspatlarım!

Petrol yüklü “kamyonların” üç güzergâhı vardı, birincisi Rakka üzerinden…
İkincisi Deir-Ez-Zor. Türkçe nasıl yazılıyor bilmiyorum…
Bu güzergâhı kullananlar doğru Batmana, rafineriye…
İskenderun’a gidiyordu O TIR’lar…
Rus istihbaratına göre > her 24 saate bir tanker <
Limanı terk ediyordu. Üçüncü güzergah Irak’tan doğru Cizre’ye

Hatırlayın MIT…
TIR’larını…
BILINMIYOR. Tahmin edilen Tayyipistan tarafından IŞID’a gönderilen silahların petrol ile ödendiğidir.

EVET…
Doğru tahmin ettiniz…
Arşivlerimin bir kısmını açıyorum!

Ekler:
UN Resolution 2170

İlgili haber Türkçe

BMZ Ltd. Bilal oğlanın gemicikleri, petrol kapakçığında kullanılan. Kesin deliler var KESIN. BMZ Ltd. tarafından pazarlandı


Yalanlamayıp da ne yapacaklardı?
Sümeyye kaltağı, HATIRLA anlattım Emine orospusunun hastanelerini…
Şanlıurfa’da “gizli” hastane. Sümeyye yönetiminde…
IŞID savaşçıları tedavi görüyordu bu hastanede.

ilgili haber

Şimdilik, bu konuda…
Bu kadar yeter!

Dur bu da benden olsun, müesseseden 😊

Çalışıyorlar! Çalmıyorlar!

Okurlar, e-mektuplar gönderir. Mektuplar genelde ikiye ayrılır. Çatık edalı mektuplar: Yazarı, yazdığından ötürü kınar, eleştirir, kızar, suçlar, küfürler savururlar. Kalbe dokunan mektuplar: Yazarın yazdıklarına destek verir, över, katkı yapar, eksiği varsa tamamlar, yanlışı varsa düzeltir, yüreklendirirler.
Yazarlar da ikiye ayrılır.
Cevap verenler.
Yanıtsız bırakanlar.
Ben “her gelen mektuba kısa da olsa cevap veren” yazarlardanım. Mektuplar genelde okurla aramda kalır.
Kimseyle paylaşmam.
Dün de okur yazdı.
Ben cevap verdim.
Baktım, gelen mektupla giden mektup sadece okurla beni ilgilendiren bir konu değil. Yazılanların “herkesin bilmesinde” gazetecilik açısından hem haber değeri var. Hem de “yeni bir umudun yeşerip kökleşmesine” olan isteğin dile getirilmesi…
Paylaşmaya karar verdim.
★★★
Dün okurum şöyle yazdı:
“Sayın Doğru,
Her zaman zevkle izlenen ders niteliğindeki yazılarınızdan birisini daha okuma fırsatına atfen yazma ihtiyacı hissettim: Tam bir afyonlama olan ‘Çalıyorlar ama çalışıyorlar‘ söylemine karşılık, yeni dönem CHP belediyeleri için, ‘ÇALIŞIYORLAR AMA HİÇ ÇALMIYORLAR‘ sloganı geliştirilebilir mi?
Saygılarımla.
Muammer ÜNLÜ.”
★★★
Ben de şu cevabı yazdım:
“Merhaba,
Nezaketiniz, desteğiniz, duyarlılığınız ve öneriniz için teşekkür ederim.
Çalmıyorlar.
Çalışıyorlar.
Diyebilmek ve yazabilmek istiyoruz. Bugünleri görmek istiyoruz.
Altı ay- bir yıl geçsin.
Çalmadan çalışsınlar.
Görelim.
Sadece onlara oy verenlerde değil oy vermeyenlerde de; ‘Çalmıyorlar. Çalışıyorlar‘ algısı oluştursunlar. O zaman önerinizi memnuniyetle yazacağım.
Selamlar.
Saygılar.
Necati Doğru.”
★★★
Okurum yeniden yazdı:
“Sayın Doğru,
Haklısınız, her cemiyetin içinden ‘hatalı imalatlar‘ çıkabilir. Bunca yıl yaşadıktan sonra, Cumhuriyet’in hata yapma lüksü yok. CHP’nin bir Etik Kurulu oluşturarak tüm partili belediyeler adına iç denetim mekanizması oluşturması gerekiyor ki, karşı taarruza maruz kalmasın. Bu denetimin otomatik ve tek düzen olması için özel bir yazılım dahi geliştirilebilir. Ülke genelindeki CHP belediyelerinin gelir gider hesapları merkezi olarak teftiş edilerek arıza görüldüğünde hızla müdahale edilebilir.
Saygılarımla.
Muammer ÜNLÜ.”
★★★
Mektuplaşmayı sizinle de şunun için paylaştım: Türkiye’de yeni bir devir açıldı. Din tüccarı, İslamcı particilik ve siyasetçilik parantezi kapandı. Çünkü bu parantezin içinde “çalıyorlar ama çalışıyorlar” kaderciliği vardı. Bu tür afyonlamadan güç alan partilerin son örnekleri de bitecek ve yenileri kurulsa bile bundan böyle halktan karşılık bulamayacaklar. Solcu, laik ve Atatürkçüyüm diyen partiler ve lider kadroları ise; siyaseti maaş artırma, yandaş kayırma, kendi zenginini yaratıp onların şirketleri üzerinden politikaya finansman bulma yolunu denemeye kalkamayacaklar. Deneyenler anında çok şiddetli halk tepkisi ile sarsılacaklar.
Nereden mi biliyorum?
Okur mektubunda görmek istediğini anlatıyor:
Çalmıyorlar.
Çalışıyorlar.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/necati-dogru/calisiyorlar-calmiyorlar-5310480/

Keyfine göre ilave borç iste!
31 Ağustos 2019

Valla ne ala! Kanunmuş, hakmış, hukukmuş hepsi boşuna… Keyfine göre borçlan, kimseye de sorma… İşler artık bu aşamada…
Demek ki devletin malı yiye yiye bitebiliyormuş. Kayyumun hediye dağıtması gibi para dağıtılınca, kalmıyormuş. Fellik fellik borç para aranıyormuş.
★★★
Bütçe Kanunu’na göre Hazine bu yıl 85 milyar lira borçlanacaktı. İşin içine seçim girince, anketler de kötü gelince İktidar kesenin ağzını açtı. Borçlandı, borçlandı, borçlandı. Onları da dibine kadar harcadı!
Yetmedi, Merkez Bankası’nın temettü gelirleri, yedek akçeleri, kamu şirketlerinin gelirleri, eski pantolonların cepleri, ne varsa sömürüldü.
★★★
Şimdi yeni borçlanma programı açıklandı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca Eylül ayında 6.5 milyar lira, Ekim ayında 5.7 milyar lira ve Kasım ayında 18.5 milyar lira ilave iç borçlanma yapılacak.
İyi de sen limiti 85 milyar lira belirlerken zaten 98 milyar lira borçlandın. Üzerine, canın istedi diye 30.7 milyar lira daha mı borçlanacaksın? Kimseye de sormayacak mısın?
★★★
İnanmazsınız ama ülkede Meclis diye bir mecra var. İçerisinde de seçilmiş milletvekilleri… İşte hazırlanan bütçe bu Meclis’in onayından geçirilmeli… Eğer belirlenen limitler geçilirse tekrar Meclis’e gidilmesi gerekli…
Harcadıkları paralar milletin ödediği vergiler. Yapacakları borçlanmalar milletin sırtına yükledikleri yükler. Vay arkadaş! Ne yemişler… Kanuna aykırı bir şekilde yine borç para isteyecekler!
★★★
Yurt dışından da milyarlarca dolar borçlanıldı. Orada da hedefler aşıldı. Kime danışıldı? Hiç kimseye! Kafalarına göre…
Haliyle ölüyü diriyi bitirdiler, işsizlik fonunu da yediler. Yurt dışından artık kolay kolay borçlanamıyorlar.
Tekrar yurt içinden borçlanacaklar. Piyasaya gidecek parayı toplayacaklar. İyice durgunluğa yol açacaklar.
★★★
Özel şirket yönetseler çoktan batırmışlardı. Ülke olunca işler değişiyor. Kötü yönetim bize fakirleşme, enflasyon, yüksek faiz, değersiz para, işsizlik olarak geri dönüyor.
Hiçbir şey yoktan var olamayacağına göre bu borçları nasıl ödeyecekler? Büyümeyen, hatta küçülen bir ekonomide vergi gelirleri artmaz. Ya yeni vergiler icat edip onları bindirecekler. Ya da para basacaklar.
★★★
Merkez Bankası Başkanı’nın da kovulması kanuna aykırıydı. Görevden alınması mümkün değildi… Ne oldu? Şimdi de o olacak. Hiçbir şey!
Merkez Bankası Başkanı sözde hedeflerini tutturamadı diye kovulmuştu. Hazine de borçlanma hedefini tutturamadı. Sahi Hazine’nin başında kim vardı? Sizce kovar mı?
★★★
Bugün, saat 12:00’den sonra YouTube’a Murat Muratoğlu diye yazın. “Ekonomide Eylül ve Ötesi” ile sonbahar sezonunu açıyorum. Başımıza neler gelecek onu anlatıyorum. Seyretmenizi öneriyorum.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/murat-muratoglu/keyfine-gore-ilave-borc-iste-5308940/