Yazmak, içimi dökmek demek. İçimde biriken zehrin dışa vurumu, isterseniz deli deli düşüncelerin veya mantık temelinde kimi gerçeklerin, birbiriyle ilgisi alakası yokmuş gibi görünen ayrıntıların, genel görünümünü siz değerli okuyucularımın takdirine sunmakta diyebiliriz(!)

Felaket açtım gözlerimi…
Öyle kolay kolay hiçbir şey yıkamaz beni, dalgalar ne kadar hırçında olsa…
Deniz o kadar azgın…
Kıyıda duran bu kayada aşınma gözle görülür bile olsa…
Devrilmezdi, devrilemez…
İçin için kemiren olmasa, evet evet…
Bilmem bilir misiniz, kaya nasıl tahrip edilir?
Geç kazmayı…
Büyük İskender Alpleri nasıl geçti sanıyorsun?
Kafasız asker, dedim ya için için dışarıdan etkiyle değil…
Kızdır kayayı, kızdır…
Buz gibi soğuk suyu dök üstüne ve koskoca kaya, hırçın dalgaların, hayatın edemediğini…
Zıtlar…
Parçalar. Için için parçaladılar, çökerttiler beni…
En değer verdiklerim…
Türkiye, pardon Tayyipistan gibi…
İçin için, yavaş yavaş!

Biliyorum…
Herkes bir şekilde zor durumda…
Örneğin köpeğin şantaj aleti olarak kullandığı mülteciler…
Onlar…
Yüz binlerden söz ederken, Avrupa 15 binden söz ediyor…
Kime inanalım?

DAYANAMAM…
Bebelere…
DAYANAMAM, imkânın varsa…
El uzat uzatabildiğin yere, örneğin bunlara:

YARDIM ET

Ayda 5 Euro, ne ki???
Yardım et edebildiğin herkese!