Zabit ve Kumandan ile Hasb-ı Hâl

Subay ve Komutan ile Konuşmalar

Subay ve Komutan ile Konuşmalar (özgün adı: Zabit ve Kumandan ile Hasbihal), Mustafa Kemal Atatürk’ün Osmanlı ordusu ve askerlik ile ilgili görüşlerini yazdığı kitaptır.
Eser, Mustafa Kemal Paşa’nın 1914 yılında Kurmay Yarbay rütbesiyle Sofya Askeri Ataşesi olarak bulunduğu sırada, Nuri Conker’in Zabit ve Kumandan adlı kitabına karşılık olarak yazılmıştır. Birbirini bütünleyen ve pekiştiren bu iki kitapta da iyi yöneticilik konusu işlenir. Her ikisi de, ordunun yaşadığı başarısızlığın asıl çözüm adresi olarak, komuta kademelerini gösterir.
Kitabın ilk bölümünde Mustafa Kemal, Trablusgarp ve Balkan Savaşları’ndan yenilgiyle çıkan Osmanlı ordusundaki aksaklıkları, hataların neler olduğunu ve bunları nasıl sezdiğini ve üstlerine sunduğu çözüm yollarını kaleme almıştır.
Kitabın ilerleyen bölümlerinde bir subayın taşıması gereken özveri, ölümü göze alma, emri altındakileri sevk ve idare edebilme, taarruz ruhu, inisiyatif özellikleri hakkında Nuri Conker’in görüşlerine yakın düşüncelerini çeşitli örneklerle ifade etmiştir. Kitapta Türk kadınının toplumdaki yeri ve Türk ulusunun gelişmesine engel olan koşulların neler olduğuna ilişkin görüşler de yer almaktadır.
Mustafa Kemal, eserin son bölümünde, Kuzey Afrika’da birlikte çarpıştığı korkusuz ve yiğit silah arkadaşlarını anmış ve onları „yüksek askerlik niteliklerine“ sahip insanlar olarak tanımlamıştır

x

###
MUTLAKA IZLE, evet insanlık dışı AMA “çalışarak adam” olur insan. Hırsızlıkla, arsızlıkla değil!

Bedensel özürlü olmak…
Allah vergisi…
Güzellik, çirkinlik…
Kıstas OLAMAZ bana göre iş hayatında AMA güzelse insan, bakımlı…
Her şey biraz daha kolay.

izle

Belki şarkıyı şimdi farklı gözler ile değerlendirirsiniz. Ve görüyorum ki…
Ağabey…
Yanılmamışım, maalesef yanılmamışım…
Düşünmeyen, gerçekleri göremeyen insan…
HER ŞEYIN bokunu çıkaran insan.


###

Şu bir gerçek ki…
Herkes…
Anne olabilir, baba olabilir…
Köpeklerin olduğu gibi, onlarda anne, baba olurlar…
Çok mu sert oldu?
DOST…
Acı söyler!

Herkes yönetici olamaz, olmuyor, olmuyor!

Herkes bir şekilde bir şeyleri yönettir…
Bir şekilde…
Ve yine “herkes” neredeyse her şeye sahip olur…
Değer…
BILENE ve YINE değeri, değerlendirmesini, geliştirmesini BILENE…
Değer, değerdir!

En büyük cevher…
İnsan…
En büyük değer, yatırımların en değerlisi…
Can.

Eczane, yine bir yer kapanmış x

Bu sırt ağrıları…
Ya inanılmaz bu ne böyle, felaket…
Korkunç…
Tam ciğer üstü, TAM!

Gittim eczaneye, ilaçlar. Sordum durumu…
Dedi “yok bir fark, yalnız…
Bir çalışanımızı işten çıkardı patron!”
Bunun Türkçesi ne kardeşim, bunun Türkçesi ne?

Yiyen mi bilir doğrayan mı?
Demek ki patronun cirosu karşılamıyor masrafları!

Allah…
Cümlemizi korusun, cümlemizi!

Ya baykuşluk değil benimkisi, değil…
Felaket habercisi…
Düşünmeye, görmeye, dikkate davet!

Allah kimseyi çaresizlikle sınamasın, KIMSEYI…
İyi bilirim çaresizliği…
Eli kolu bağlı, izlemeyi. En son rahmetli babamda yaşadım böylesini…
Normalinde Önder, düşünür taşınır, sık eler ince dokur…
Verir karar, YOK benimkisi badem kararlılığı değil…
Herifler HEP çok kararlı, görüyor, yaşıyoruz neticeleri…
Önder uygular. Ucunda ölüm dahi olsa, yıkım…
Yapacağını yapar!

Bu durum eskidendi…
Artık, ihtiyarlık mı, yorgunluk, bezginlik bilmiyorum…
Gücüm kalmadı gücüm. Yani…
Çaresizliği iyi bilirim.

Ne diyor komutan? “Öncelikle alan hakimiyetini sağladık”

Güneydoğuda başlatılan operasyon…
Demek ki terörist alana hakimdi…
Yıllarca aklınız neredeydi?

Devam ediyor sözlerine, “ara, bul, yok et…”
Tamam, aynen böyle devam…
Ve ekiliyor sözlerine “600 terörist var memlekette…”
600 eli silahlı insanlar, bombalı, bombalı, mühimmatlı…
Roket atar falan…
Ki sözlerinden anlaşılan PKK’lıları kast ediyor, ya diğerleri?

Efem en hoşuma giden laflarını sona sakladı…
“Terörist eylem yapamaz hale geldi(!)”
Ya milletten gizlediklerinizi ne etmeli???

>>> Rus teknoloji paylaşımı, Rus – Türk askeri işbirliği <<<
Belki bugün, belki yarına. Gerçekler, düşünceler…
Somut veriler, söylenmeyenler!

Rica etsem bana yardımcı olur musunuz?

YOK…
Kimsenin özeli beni ilgilendirmez, bakmıyorum zaten…
Kim…
Kim diye AMA kimi sorular sormak ve düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum…
Bir araştırma…
Lütfen sağ tarafta denemeye iyi veya kötüye tıklar mısınız?
Sorular yakında

Anılar, affedersiniz aklıma geldi birden

Tek, tek…
Rahmetli babam, İsmail ağabey…
Babanın en samimi arkadaşlarından biri, Avrupalı…
Kayınpederim olur kendisi…
😊
Lakabı kardeşim lakabı, pederin İstanbullu Kadirdi…
Özür dilerim, biraz kabaca olacak…
“Bundan (bunlardan) hayır bekleyen anasından a. beklesin” derdi…
Çok, inanın çok özlü sözleri vardı rahmetlinin…
Saydıklarım…
Her biri feleğin çemberinden geçmiş, son derece deneyimli insanlardı…
Hele babam, hele babam.
Erkekte bilgi kadar tecrübede çok önemli…
İsmail ağabey…
Yeminle unuttum sayısını, kaç defa evlendi boşandı…
Allah gani gani rahmet eylesin, zor, çok zor bir hayatı oldu…
Anlatsam…
Hem ağlar hem gülerdiniz, İstanbullu bir hem “hergele” hem Beyefendiydi kendisi…
İstanbul kaldırımı çiğnemiş neticede…
Bu güzel kentin en güzel, en nezih mezarlıklarından birinde ebediyete yattı…
Bir manzara…
Akliniz durur, iyi insandı, IYI…
Allah…
Hayata çektirdi AMA öyle görünüyor ebedi istirahati mükemmel.

Koca Arnavut, keza…
Onlar kadar inişli çıkışlı bir hayati olmasa bile…
Ehhh kimi yolu yordamı iyi bilen birisiydi, sonunda park ettiği yer…
İçimizde…
Hangi birini unutabiliriz ki?
“Akıllı kadın yuvasını yıkmayan kadındır” derdi rahmetli…
İsmail ağabey, gerçi bence bu söz ikisi içinde geçerli.

Dört kelimeden oluşan bir cümle kurdum, sadece dört kelimden…
Anladı kayınpeder…
Boşuna yıllarca boşuna, ağabeysi…
Allah var yukarıda, O da deneyimli…
Üç aşağı beş yukarı yaşıtız, gelsin konuşacağız.

“İlki zor oluyor” derdi…
“Çok acı veriyor, gerisi gelmiş geçmiş umurunda bile olmuyor!”
Öyledir, öyle…
İlki çok acı verir…
Yıkar…
Gelir rahmetli pederin sözü aklıma…
“Bundan (bunlardan) hayır bekleyen anasından a. beklesin”
Acı tecrübeler, acı deneyimler…
Dinciler…
Umarım ders alır, akıllanır bu millet…
Tarih tekerrür etmez, yapılan hatalardan ders çıkaramayan bilmez!

Cumhuriyet kuruldu kurulalı…
İlktir…
Cahil, cühela dinci. Bir ilk…
Diğeri, oldu başbakan en azından okumuş insandı, deneyimli…
“İlki zor oluyor” derdi…
“Çok acı veriyor, gerisi gelmiş geçmiş umurunda bile olmuyor!”

Sırtım
Halsizliği, bacakları unutturdu…
Beterin beteri…
Ne yaptım bilmiyorum, biliyorum da bilmiyorum…
Acaba???

Ceza…
Kefareti bu kadar mı büyük olur?
Yürektense belki beddua…
Geldiyse kabul saatine rast…
Dedim ya keşke…
Keşke kesip, biçselerdi!