Şiddetin, huzursuzluğun, SÜREKLI ölüm tehdidinin insan psikolojisi üzerindeki etkileri üzerine

Ölüm hak, miras helal der atalar…
Sen…
Sürekli ölüm korkusu ile yaşadın mi?

Hiç baktın mi sevdiklerinin yüzüne, gözlerinin içine…
Ve aklından…
Bir daha belki göremeyeceğim sizi diye geçti mi?
Olağandışı bir durumdur bu, olağandışılık olağan hale geldiği bir hayattan bahis ediyorum!

Veya…
SÜREKLI bir huzursuzluk hali…
Sürekli şiddet görme korkusu, SÜREKLI önünü görememe halleri…
İstikbali, sevdiklerinin geleceği için SÜREKLI tedirginlik yaşadın mi?

Yaşamadıysan, görmediysen, bilmiyorsan bu halleri…
SÜREKLI…
Böyle durumlar…
Böyle bir yaşam insana, insan psikolojisine NELER YAPAR hiç düşündün, böyle bir durumu hayal etmeye çalıştın mi?

Ben…
Öylesini de böylesini de gördüm…
Ve düşündüm…
Ve okudum ve hala kati bir yargıya varabilmiş değilim…
Neden mi?
8 milyar insan ve her biri birbirinden farklı, var…
Hepimizin kesiştiği noktalar vara AMA…
Aması sonra…
Akıl dediğin nerededir kardeşim?
Tabii ki başta ama beynimizin hangi bölgesindedir akıl?
Akılın merkezi beynimizin ön taraflarında!

Ve yine, bilmem bilir misin bunu…
Bu yüzden söylemişimdir söylediğimi geçmişte…
Gerçi tartışmalı ama insan var ya, insan sosyal bir varlık olması dolayısıyla…
İçinde…
Bir yerlerde bir fren var, hemcinslerine yönelik…
Frenliyor insan olanı insana zarar vermekten, şiddetten, öldürmekten…
Ve yine bu frenin “akıl” merkezi beynimizin bir köşesinde…
İster inan ister inanma, ameliyat ile kimi “şiddet hastalıkları” iyileştirilebiliyor…
Çok azı…
Ama önemli olan bilimin bu konuda ileriye doğru NIHAYET adım atabilmesidir…
İyidir, iyi!

Dün Almanya’da bir tartışma çıktı meydana, durup dururken, hiç yoktan…
Sağlık bakanı freni çekti…
Hem cinsellik…
Dur ya karıştırma konuyla ilgili, oku ve anla…
Ne dedik?
Kimi şiddet eylemleri insan psikolojisinin, fizikinin “bozulmalarıyla ilgili sağlık sorunu”

Egzorsizm (Exorzismus)
Nedir bilir misin?

Egzorsizm, görünmeyen bir varlığın (şeytan) etkisi altına girdiği sanılan kimseyi çeşitli yöntemlerle bu etkiden kurtarmaya çalışmak olarak tanımlanır. Sürdü biraz, bir terim…
“Bizim” çokbilmişler “lanet” olarak tercüme ediyorlar AMA YANLIŞ…
Karşılığı yok, tarif etmem gerek…
Bilinen bir durumun tarifidir, çünkü bizim coğrafyamızda da görülür ve tatbik edilir.

İçine şeytanın girdiğine inanılan kişinin dualar ile, ayinler ile kimi…
Çok iğrenç şiddet eylemleri uygulanarak kişinin iyileştirilme çabalarıdır Egzorsizm …
DIKKAT…
Günümüzde, Almanya gibi bir yerde…
> buna benzer, daha az fiziki daha çok psikolojik baskı < ile DIKKAT…
Tekrar hem cinsellik Katolik Kilisesi tarafından tedavi edilmeye çalışılmaktadır…
Tabii masraflar devletten, sağlık sigortası…
İşte buna itiraz ediyor sağlık bakanı!

Defalarca yazmışımdır, anlatmaya çalıştım…
Vicdan sahibi bir insan için can almak kolay mı?
Anlatmışımdır atalarımı, anne tarafını…
Hani ceylan hikayesi, hala anlatılır bu “hikâye” çocuklara…
İzah modeli…
Öldürememiş dede ceylanı…
Ağalık, zenginlik ondanmış???

Evet…
Bu > fren < hepimizin içinde var, HEPIMIZIN…
Allah’ın, Yaratanın nurudur bu…
Sevgi…
Her insan içinde, bir yerlerinde besler sevgiyi.

Kadın bilmez…
Askerlik yapan “erkek” bilir…
Yeni nesil gidiyor gerçi askere, yakıştıramam kadına askerliği…
Yakıştıramam…
>>> Emir – Komuta zinciri <<<
Asker…
Düşünmeyecek, düşünmeden emri yerine getirecek…
NEDEN?

Veya…
😊
Neden askere komutan çizmesi karşısında selam çaktırılır?
Var bir nedeni, VAR!

Bilim araştırdı bunun sebeplerini…
Mantığın bittiği yerde askerlik başlar derler…
Çokbilmişler…
Yüzlerce, binlerce senenin tecrübeleridir bunlar. İnsan…
Ve öldürme fiili, insan ve şiddet eylemi…
Bak…
Ben örneğin, benim kafada var bir arıza…
Olmasam kafadan kontak…
İnsan öldürmekten söz edebilir miyim?

Ve bugün…
Sınamalarda, Almanya’da gösterime girdi…
>>> Nur eine Frau <<<
Töre cinayeti. Buralarda yetiştim, eğitimim, her şeyim buralarda geçekleşti…
Ve…
Ben, Allah göstermesin, Allah korusun, yazdıysa bozsun…
Gözümü kırpmadan öldürebilirim!

Şiddetin, öldürmenin psikolojisine insanlık I. Dünya Savaşı ile birlikte farkına vardı…
Tabii ki insan var olduğundan beri şiddet, öldürmek var ama…
Birinci Dünya Savaşıyla birlikte öldürmenin > otomasyonu < yani silahların gelişmesi…
Toplu kitle katliam araçlarının icadı…
İnsan ve psikolojisini “değiştirdi”, algısını!

Bir insan…
Tek bir kişinin onlarca, yüzlerce belki binlerce insani bir anada öldürebilmesi…
Kişi üzerinde ne gibi etki(ler) bırakıyor, bırakabiliyor…
Örneğin makinalı tüfek, örneğin yüzlerce kiloluk uçaklar ile atılan bomba vesaire…
Bilinir…
Gözlemlenmiştir, cephede kimi asker bir kez tetiğe basamamıştır…
Beyin…
Girerse devreye, tetiğe basmak çok güç olabilir!

Bu yüzden askerde sürekli talim yapılır bu yüzden askerin düşünmesi istenilmez…
Ateş et ateş, düşünmeden sadece ateş…
Bilinçaltın hareket edecek, bilinç girerse devreye…
Namlular soğuyabilir, tütmez olur.

Araba kullanmaya benzetebiliriz, bisiklet kullanmaya…
Nefes almaya, göz kırpmaya…
Öldürmek…
Öldürebilmek, öldürebilmenin, şiddetin otomasyonu!

İçgüdüsel hareket, etkiye tepkide diyebiliriz buna…
Karşı taraftan yağıyorsa kurşun, ne duruyorsun?
Sende kus kurşun!

Dur bir dakika…
Yani etki – tepki kanununun, insan sosyolojisinin bir gereği mi demek istiyorsun buna?
Evet…
Buna benzer, etken olan bireyden dolayı birey, genelde doğal, uzun uzun düşünmeden tepki verirken, birey, bireyler çevresini dolayısıyla toplumu etkileyebilir…
Beyin…
Devre dışı kaldığı anda, içgüdüler…
Bilinçaltı devreye girer. İnsan…
Her şeyi ama her şeyi bilinçli yapacak olsa…
Beyni, yaşamı kısa devre yapar.

Savaş bunalımı sendromu derler buna (Kriegszitterer)

Konu ile ilgili, ek bilgi:

izle

Ve yine çok çarpıcı görüntüler, tavsiyem +18

O zamanlar doktorlar askerler üzerinde bu gibi “garip” tepkilerin…
Fizyolojik temelli, beyin içinde “küçük patlamalardan” meydana gelen savaş etkileri olduğunu tahmin ediyordu. ARTIK…
Biliyoruz ki insan psikolojisinin bir “oyunu”

Şiddete maruz kalan bir insan…
Ki unutma şiddetin bile var dereceleri, vahşi bir şiddete maruz kalan insan…
Çıkıyor insanlıktan!

Bu durum özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası gözlemlenmiştir…
Şiddette…
Bir tek duygu hakimdir, NEFRET…
Ve bu gibi durumlarda bile duygusallığını gösteren insan…
Zayıf insandı!

Bu yüzden demişimdir zamanında…
Erkek gider dışarıya, yara bere içinde döner eve…
Kadın…
Sarıp sarmalayandır, tabii savaş çok özel bir durum. Kadında Allah bilir neler yaşadı?
Bu yüzden savaştan dönen erkek genelde içine kapanır, sarmaldır…
Dipsiz bir kuyu…
Ve için için, yavaş yavaş ölür insan…
Göremezse NEFRETIN panzehrini, alamazsa sevgi!

Belki inanmayacaksınız bana, şahsi bir tecrübemdir…
Yok…
Sadece şahsıma ayıt bir edinim değil, bir gözlem…
Zaman ve sevgi ve şefkat…
Nice yaraları iyileştirir.

Sevgi…
En güzeli aşk ile…
Nasıl ki müzik ruhun gıdasıdır, gıdası…
Sevgide ruha merhemdir, iyi gelir…
İnsana tekrar yaşama gücü verir!

“I say we must act, NOW!*”

Vay baltalı ilahlar vay…
Muşta (çekiç, balyoz)
Kurşun(!)

Her şey mümkün…
Evet, yumruk falan yetmiyor artık. Böyle araç ve gereçlerle saldırıyoruz birbirimize…
Hele trafikte!

Demokratik sistemlerde, yönetenin, yönetimde bulunanın yönetilen ile yakın ilişki içeresinde olması önemlidir, yok önemli değil hayatidir. Kendisi açısından yaşamsaldır geniş kitlelere erişmesi.
Bu durum, bu olgu özellikle popülist akımlar için çok önemlidir, özgür, düşünen ve araştıran, doğruları halka aktarmaya çalışan basın mensuplarının baypas edilmesi. Tek düze beslenme gibi…
Haberler, bilgiler bir kaynaktan gelmeli ve halk SADECE bu kaynaktan beslenmeli!

Fake news…
FAKE…
Evet, halk ile doğrudan iletişim, ulaşılan geniş kitleler…
Plebiszit (plebiscitum Halk Oylaması, halkta kanaat oluşması. DIKKAT Latince plebis “basit halk” yani eğitimsiz, cahil. Scitum karar) için çok önemli…
Yandaş ve yoldaşı hizada tutmak, safları sıklaştırmak…
Bu yüzen Bay Pezevenk sürekli televizyonlarda…
Küçük, basit psikolojik oyunlardır bunlar. Basit oyunlar…
Basit insanlar için…
“Bizim ki” Social Medya SuperStar değil ama ekran imparatoru…
Henüz o gelişmişlik aşamasına gelemedi…
>>> DIKKAT DIKKAT DIKKAT <<< Bizler, olağan, sıradan akıl ve mantık sahibi insanlar için > deli saçması < gibi gelen laflar…
Söz ve eylemler, hani kafa karışıklığı dediğimiz…
Beynin düğümlenmesi…
İşte bu durum aslında herkesin nabzına göre şeker söylemidir, söylemi…
Yani kendi yandaş ve yoldaşının anladığı dildir!

Bu söylem şekli günümüz icadı değildir…
Temcit pilavı gibi ısıtılır, ısıtılır yeninden önümüze konur…
Nakarat hep aynıdır…
Bilmeyenler…
KANAR!

Amerika First…
Türkiye, Türklerindir gibi parolalar hep bu düşünce manzumesinin bir eseridir, ETKILIDIR…
İşte demokratik sistemlerin en büyük zaaflarından birdir bu durum…
“Doğru kişi” VE halk yığınları…
SÖZDE…
Halk adına, halk dili ile konuşanlar ve düzen diye bir şey kalmaz…
Çünkü bu gibi yaratıkların tek düşündükleri kendi ikballeridir, kendi menfaatleri.

Strateji…
Kendini olduğundan güçlü, olduğundan büyük göstermektir…
Yani…
Gerçekler ile, yalın gerçekler ile ilgisi olmayan bir durumdur…
Güzel bir örnek olarak Putin’i ele alabiliriz, Doğu Almanya’da duvarın yıkılması…
Hatırladınız mi?

Putin…
O zamanlar Berlin’de, KGB (eski Sovyet istihbaratı) sorumlu yöneticisi…
Almanlar binayı basmak ister, CESARET…
Evet bu gibi kişilerin en büyük özellikleri arasında cesaret vardır…
Onda…
Bu olguya cahil cesareti diyemeyiz, mevcut durumdan vazife çıkarmak…
Evet, doğru anlatım bu olsa gerek. Çıkıyor Almanların karşısına ki bir öncesi Doğu Alman istihbaratını basanlardır bunlar ve der ki:
“Emrimdeki insanlar çok iyi silahlanmıştır VE kesin kararlıdırlar bu binayı korumaya”
Bunun üzerine Almanlar geri çekilir!

Kendini olduğundan güçlü göstermek, halbuki durum Putin için hiç iyi değildi!

Bu durumu, güncel Türk ekonomisi ile kıyaslayabiliriz…
Bay Pezevenk söylemi “Ekonomimiz çok iyi(!)”
İyiyse…
Piyasaların bu durumu ne?
Yazmıştım geçenlerde, SÜRDÜRÜLEMEZ…
Evet, Merkez Bankası müdahaleleri, REPO falan…
Günü geçiştirme, günü kurtarmadan öte eylemler değildir, OLAMAZ…
Günü kurtarıyorlar sadece, bugünden yarına ayakta kalmaya çalışıyorlar…
Benim gibi!

İnsanın “doğal aptallığı”
Düşüncesizlik demiş olalım…
>>> hiç kimse, hele gerçek demokratik sistemler içinde, hiç kimse <<<
Kanunların, hele anayasanın üstünde değildir!

37. başkan Richard Nixon buna güzel bir örnektir…
Ah nerede laik, demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde bu imkanlar…
Özgür basın, iki gazeteci bu bencili…
Egoisti, güç sapığını devirdi!

Ve Trump…
Ve Fake News…
Resmen…
Bir savaş sürdürüyor özgür basına karşı…
Bush…
Ve piçi Recep Tayyip KAHPEdoğan hepsi…
Aynı tornadan çıkmış yaratıklar!

Tanımlama, kelimeler ve önemi…
Bush zamanında Waterboarding tanımı işkencenden çıkarılarak…
İşkence değil yani…
Resmen ve SADECE bir sorgulama yöntemi olarak kayıtlara geçti(!)

Amerika ve Irak…
Hatırla…
Ergenekon, Balyoz en son olarak 15 Temmuz…
Sözde FETÖ tehdidi…
Gibi, daha ne örnekler var, şiddet ile tehdit ile…
KORKUTARAK…
Kendi iktidarını, diktatörlüğünü legalize etmenin yöntemleridir sadece.

SINDIRME!!!

What ever did cost
Amerika neden Amerika biliyor musunuz?
Çünkü kazanmak için varlarını yoklarını koyuyorlar ortaya!
Evet, What ever did cost!!!
Kazandıktan sonra nasılsa alacağız geriye.

Silahlar konuştuğunda…
Bebeler ağlar, kanunlar, insanlık, hak – hukuk devre dışı kalır!

Beraber yürüdük bu yolları, BERABER.

Bu makalem CoBot’a bir önsöz niteliğindedir ve bu başlık altında yazacağım makale ise devamı niteliğindedir.

BEN, sözümü unutmam. Sürer bazen, sürer. Önder hareket geçe, GÜVEN Öndere. Allah sabır ile sınar

“Ben de geçtim gittim bu zulüm yurdundan,
Elimde yelden başka bir şey kalmadan;
Ama var mı,
ölümüme sevinip de Ecelin şaşmaz tuzağından kurtulan?”

“Can verinceye dek bu çorak yerde
Dertten başka ne geçer ki eline?
Ne mutlu çabuk gidene dünyadan;
Hele bu dünya için hiç gelmeyene!”

Ömer Hayyam

Ömer Hayyam
Ve
Rubaileri

oku

Veya

indir

Dörtlükler – Ömer Hayyam

indir

Kitabin üstüne tıkla ve bekle

Ömer Hayyam – siirler –

indir

Ben kaçtım, kaçta dönerim…
Allah bilir!

“MHP

Politika yapıyor”muş…
Anaaa…
“MHP, politika yapıyor”muş(!)