Sanmayın seviniyorum, aslında üzülerek izliyorum gelişmeleri. Kurunun yanında yaşında yandığını unutma

Ailem var, sevdiklerim, büyüklerim var emekli…
BEN HAYVAN MIYIM sevineyim?
Tayyip Lirası eriyor, muazzam bir mücadele…
Hani diyeceğim neredeyse, bilişim mücadelesi gibi, Hacker saldırısı…
OnDemand…
Eş zamanlı, ibre sabah aşağıya gösterirken yine yukarı eğiliminde…
Üzücü olan nedir biliyor musunuz?
Olan AKP seçmenine olmuyor, nasılsa “devlet” destekli…
Götün kılları rahat…
Olan sana, bana…
BIZE oluyor!

Yok maviyi unutmadım

😊
Gülerim ağlanacak halimize…
Bekliyorum…
Mavi demek öldü ölecek…
Bu sayıda g.t killi karşısında, bu yoğunlukta, bu inanç ve kayıtsız biat karşısında…
Bekliyorum…
Ölecek miyiz, ölmeyecek miyiz?
Aslında takdiri ilahi demek lazım ya…
Bu sefer bunun Allah ile ilgisi yok…
Allah, lillah, maşallah, inşallah ile ilgisi var…
Maymunun gözü açıldı mı açılmadı mi onunla ilgili!

Ah kafa ah…
Hafıza…
Unuttum yine, tıpta…
Hasta yatağında en çok inleyip, sızlanan, bağırıp çağırandan “korkma”
İlkesi hakimdir, aslında var ya hayatta da bu böyledir, sığ tiplerdir bağırıp çağıranlar…
KORKAK…
Sen…
Sesiz sedasız akan ama genelde derinlik sahibi sulardan kork…
Medet um, çünkü genelde onlar çok derindir…
Bir taştılar mı duramazsın önünde…
Sesiz sakin akarken kendi halinde faydalanan derinden derinden akandan…
Faydalan…
Sığ olandan, yüzeysel çok kısa bir süre için faydalanırsın, çabuk tükenirler, çok çabuk.

Triage

Öncelik belirleme…
De eskalasyon da diyebiliriz…
Sizler okumaktan ben yazmaktan bıktım, bilişimciyim ama bildiğiniz tiplerden değilim…
Tıpta kullanılan bir terim, eğitildim…
Sorun çözümleme, çare bulmak, çare olmak, derde derman…
Oldum da ama iyi ama kötü yol ve yöntem buldum. Bir tek…
Kendimin doktoru olamadım!

Askeriyede de kullanılır bu deyim, doktorlar arasında…
Bir muharebe sonrasında…
Bu öldü ölecek…
Bu ağır yaralı ama umut var…
Bu hafif yaralı, sar yaralarını yolla cepheye…
Bu ne ya???
It, senin hiçbir b.kun yok yürü içtimaa ya(!)

Öyle sınıflandırırlar hastaları…
Yeşil, sarı, kırmızı.

Bu sefer çok uzun sürdü…
Hiç iyi değilim…
Nasıl ki ben kendi derdime çare olamadım, sizlerin de derdine çare olamam…
Tek diyebileceğim…
Sorunlar yumağı karşısında yılma…
Öncelik belirle, bazen…
Eğer doğru seçim yaptıysan bir bakmışsın diğer kendi başına gibi görünen bir sorunu da çözü vermişsin. Yılma…
Korkma…
Geldi bu bela ülke başına, bir Kasımpaşa ayısı alt tarafı…
Üstesinden gelirsin!

Hocaaa

Bak bu zibidiler kanal İstanbul projesiyle çok farklı niyetler peşinde olabilir…
Bir ihtimal RANT…
AMA…
Bak hocam, İstanbul gerçekten tehlikede…
Gemiler, gemicikler…
Gittikçe büyümekte ve biliyoruz ki taşınan, gemilerle nakil edilenlerin arasında çok tehlikeli maddeler var. Allah korusun, ben yaşadım bir keresinde, çocuktum ama hatırlıyorum yanmasını, tahribatı geminin.

Ya…
İlgili ülkeleri çağıracaksın toplantıya, bu soruna masa başında bulacaksın bir çözüm…
Veya…
Bu gemiler, bu tür nakliyatlar yapılacak başka yolla!
NOKTA

Ekonominin çarkları, vahşi kapitalizm, küreselleşme, kazanan ve kaybedenler BIR KESIT




Ortadoğu’ya, halklarına, toplumlarına hâkim olan bir kişi veya bir kisve tarafından ezilerek yönetilmenin aksine, coğrafyamızın alışık olmadığı bir durumu…
Atatürk, TÜRK TOPLUMU sayesinde ki bu hayat anlayışının temelinde Anadolu medeniyeti, hoşgörüsü yatmaktadır, Atatürk…
Bu coğrafyaya demokrasiyi, parlamenter sistemi getirerek yeni bir vaziyetin, anlayışın mucididir…
Evet…
Bir zamanlar Ortadoğu’da, demokrasiyle yönetilen, hukukun egemen olduğu tek ülke Türkiye’ydi. Ülkenin teminatı kişiler değil, yasalar ve hukuk olduğunu düşünürsek, Atatürk ‘ün ne denli öngörü sahibi olduğunu anlar, kurduğu devlet ile mazlum ülkelere bir model teşkil ettiğini idrak ederiz. Bir modeldi Türkiye…
Ta ki bademler gelip BOP denilen ne olduğu belirsiz manzumeyi ortaya koyana kadar. Gel gör ki bu coğrafyanın halkları kadir – kıymet bilmez birer numunenin örneğidir. Anlayamadılar, önemseyemediler, TALEP ETMEDILER, tepki vermeyerek egemen güçlerin onları ezmeye devam etmesine müsaade ettiler.

“Gelinen noktaya bakınca, bugün asla müsaade edemeyeceğimiz garip olaylar gelişmektedir. Tüm topluma eşit mesafede durulamıyorsa, yasalar önünde makamı ve mevkisi ne olursa olsun, herkesin eşit olmadığını düşünmeye başlamışsak, devletin namusu sayılan bayrak yere düşmesine göz yumuyorsak, Terör örgütleri kendilerine devleti muhatap kabul etmeye başlamışsa, medya gözetim ve baskı altına alınmaya, konuşma ve düşünce özgürlüğü kıskaç altına alınıyorsa, devlet veya özel sektördeki yaşanan insan odaklı kayıpların hesabı sorulamıyorsa, nerede hukuk, nerede adalet, nerede kaldı demokrasi…

Alparslan Türkeş’in çok güzel bir sözü vardır:

“Becerisizlikle ihanet arasında, kıldan ince bir çizgi vardır. Beceremediğin halde makam, mevki işgal etmek, en büyük ihanettir”.”

Kaynak: http://www.oncevatan.com.tr/ortadoguda-teror-orgutleri-makale,31789.html

Önce Vatan Gazetesi



Girin bakin arşivlerime…
Göreceksiniz hep iddia etmişimdir coğrafyamızda, ülkemizde terör denilen belanın, cehaletin temellerinde eğitim, gelir adaletsizliği, sosyo – ekonomik, tarihi, kültürel sebeplerin yattığı aşikârdır.

KADIN…
Ve eğitimi, kadının kendine olan özgüveni bu bağlamda yaşamsaldır ya hayatidir. Coğrafyamızın ama özellikle ülkemizin kadınları ivedilikle kendine gelmelidir. Bati örneğinde olduğu gibi bir Feminizmden söz etmiyorum, uymaz…
Ne kültürümüze ne hayat anlayışımıza uymaz AMA coğrafyamızın kadınları kendine özgü, has…
Yol ve yöntemler geliştirmelidirler bu sorunun altından kalkmak için.

Kara Mediha’m gelir aklıma…
Annem, anneciğim…
Bana…
Kadını tanıtan, kadını öğreten, kadının erkekten aşağı bir varlık olmadığını anlatan insandır…
EGITEN, ÖGRETEN…
Bir “Mediha” modelini hayata geçiremez misiniz hanımlar?
Çocuklarınızı eğitirken, kız olsun erkek olsun bunları anlatsanız, çocuğun ruhuna işlese…
Bir başlangıçtır, sadece bir başlangıç!
Bu bilince…
Erdiniz mi, erebildiniz mi?

Yine hep yazdığımdır…
Sağlıklı ve sağlam, geniş tabanlı bir “orta direk” toplumun emniyet sibopudur…
Düdüklü tencere misali, ortam çok fazla ısınmaya başlarsa ötmeye başlar zil gibi.


Bana bak hoca, önce tamir diyorsun ama

Hemen parlamenter sisteme dönemeyiz miş…
Bu ne özgüven eksikliği?

Sonra…
Bahçeli hesapları, pis kuvit söylemleri…

Ben mi öğreteceğim sana bir öğretmene eğitimin değerini, temel ilkelerini…
Çağdaş zamanda, DÜNYADA?

İlk okul diye bir şey kalmadı…
Eskiden nasıldı? 5 sene…
Sonra temel öğrenim UNESCO – ISCED ilkelerine göre Level 2…
4 sene daha orta öğrenimde derler buna Level 3 ile birlikte…
TÜMÜNÜ UNUT…
Ekmek yok artık bu öğrenimle çocuklara…
Lise altı ki kalitesi olmalı en azından Anadolu lisesi – Galatasaray lisesi ayarında…
Unutma nicelik değil niteliğin önemini…
EGITIM…
En azından 12 sene sürmeli, en azından ya en azından…
Temel eğitim, artık “ilk okul” düzeyi…
Milletin kafasını karıştırma!

Not:
İki günden beri yine şehit, yine şehit