Samuray savaşçıların ipek pelerini

Saburai kelimesinden türediği sanılıyor. Japoncada Saburai demek, refakatçi, hizmet eden anlamında.

Samuray savaşçıları…
Onurlarını her şeyin üstünde tutan bir “erkek cinsi”. Bana göre, insanın AMA özellikle erkek diye tabir edilen cinsin MUTLAK vasıfları arasında olmalıdır. Onur…
Bir insanda ya vardır ya yoktur, asalet benzeridir. Sonradan gurme olunmaz. İlke sahibi insanlardır Samuraylar. İlkeleri için can verir, can alırlar.

Kadın…
Benim için hem çiçektir hem bir kelebek…
Narin, zarif, bir yudum ipek…
Şeffaf, bir o kadar hassas…
İpek böceği, bir kelebek cinsidir ve kozalaklarından elde edilen liflerle üretilir ipek. Aynı zamanda bir Türk kadın ismidir, kulağa hoş gelen, duyanın anında aklına narinliği getirir.

Kadın…
Bir ceylan gibidir…
Ürkek…
Ve bir ceylan gibi olmalıdır da evet hem ruhen hem bedenen bir ceylan!

Belki inanmayacaksınız AMA…
Gerçektir şimdi yazacaklarım. İpek…
Her ne kadar narin bir şey olsa bile, bir o kadar dayanıklıdır. Dedim ya ipek, bir yudum kadın gibi…
Veya kadın, bir çiçek, bir kelebek, ürkek bir ceylan, “küçük” bir karaca(!) benzeri…
Samuraylar, savaşa giderken üzerlerinde ipekten bir pelerin almayı ihmal etmezmişti…
Tüfek icat edildi…
Yiğitlik gitti…
At üzerinde hücum ederken veya kaçarken düşman tarafından üzerlerine atılan oklar…
Rüzgâr ile bilirlikte havalanan ipek pelerini geçemez, Samurayi değil öldürmek, yaralayamazmış bile…
Hatırlı okuyucularım hatırlayacaktır, “hiçbir şey yeni değildir”, geçmişin tekrarı bir nevi …
Bugünlerin kurşun geçirmez yelekleri sanki(!)

Evet Efendim…
Kadın…
Erkeğin ipek pelerinidir. Onu koruyan, onu ayakta tutan. Kadın…
Erkeği hem rezil hem vezir edendir!

ANCAK…
Dedim ya sonradan görme, sonradan gurmeye benzer, eninde sonunda kendini rezil eder…
Görgü, yetişme…
Teee çocuk yaştan beri. Böyle büyümeli, görgü ile…
Alışmalıdır, alışmalı, alışık olmalı. Öyle ki teni gibi üzerine cuk diye oturmalı…
Her erkek, erkek olmadığı gibi her kadında kadın değildir…
Özellikle bu konuda sınırsız taleplerim vardır kadına…
Her kadının yatağıma giremeyeceği gibi…
Yüreğime girmeyi, hele ona sahip olmayı çok az kadın başardı.

Demokrasiyi özümseyememiş insan…
Ne ilerisiyle ne gerisiyle yapamaz, alışık değildir kardeşim, alışık değildir…
Demokratik bir kültürü yoktur, görmemiştir te çocukluğundan, büyümemiştir böyle bir aile ortamında, oturmaz üzerine, bol gelir veya dar, yakışmaz, yakıştıramaz kendine, kısacası sonradan gurme gibi rezil eder kendini.

Bak…
İzle bu videoyu, kadına dikkat et…
Oryantal özentisi, kıvıramıyor, yok olmuyor…
Bizim çocuklarımız, kızlarımız daha yürümeyi öğrenmekle birlikte kıvırmayı da öğreniyor…
Onlara yakışıyor!

Yok kardeşim yok…
İlle terbiye ille görgü ile sevgi ille saygı ille güven…
ILLE eğitim, ille!

Ah Baydemir ah

Kerkük Türk’müş…
5000 Ülkücü hazırmışmış…
Haa s.ktirrr!

Lafla peynir gemisi yürümez!!!

Ah bilim, ah Fen

Fizikte…
Oluşan her güce, eşdeğerde karşıt bir güç oluşur…
Her etkinin bir tepkisi, her tepkinin bir etkisi olur…
SEN DINCI…
Ne utanmaz ne rezil bir yaratıksın?

Ne doymaz ne yüzsüzsün, kanıksamak bilmesin, istedikçe istersin…
En son Almanya’da, Hristiyan bir toplum içeresinde, dört tarafı yine Hristiyan olan bir ülkede…
Kendine değer verilmesini, sana itibar edilmesini, inanç ve görüşlerine saygı gösterilmesini istersin.

Dikmek istersin Hristiyan bir ortamın TAM ortasına minareli camiyi…
Dikersin de YETMEZ…
İstersin dini bayramlarını Alman tanısın, resmen, sanki her ne kadar dördüncü nesilde buralarda yaşasan da ev sahibi gibi davranır, dağdan inmiş bağdakini kovmaya çalışırsın. Armut pis ağzıma düş(!)

Ulan…
Senin anan güzel mi?

Sakın bana güzel olmasaydı babam alır mıydı deme!
Sen çok iyi anladın ne demek istediğimi. İstersin, istersin AMA vermek nedir bilmezsin…
Verdikçe hakları sana arsızlaşırsın…
Bilmesin, anlamazsın, düşünmesin ki her hak ardından görev getirir…
Bak Avusturya’ya, seçim sonuçlarına…
Sağcılar gittikçe güçlenmekte, s.ktir edecekler yakında seni…
Seninle birlikte bizleri!

Ne din bilirsin ne bilim, hayvanın önde geleni, arsız seni!

Pavlov çağrışımından bir kesit




Halk adına konuşurlar ve sadece onlar yine halk adına, halkın sorunlarına çözüm bulabilirler. “Ben”, yani sadece popülist halkı temsil ettiği iddiasındadır ve onlar gibi düşünmeyenler halktan değildir. Elitlere karşı halk(!)
Popülizmin bir çeşidi daha vardır ki özellikle Trump ve Erdoğan bu çeşidin birincil temsilcileri arasındandır…
Aşırıya kaçmak, mevcut durumu olabildiğince abartarak, çoğu zaman gerçekler ile bağlarını kesmek namına, hedef aldıklarını kötülemek ve kınamak…
Erdoğan mitinglerini bu bağlamda hatırlatırım. Hani, çamur at izi kalsın misali. Tabii ki siyasetin doğasında yatar, karşındakinin zayıf taraflarını vurgulamak, hadi kınamak diyelim, halka kendisiyle diğeri arasındaki farkı yine halk diliyle, halka anlatmak.

AMA…
Bunlar aşırıya kaçmak bahasına bunu yapıyorlar. Demokratik kozmosa yakışmayan bir durumdur, bırak demokrasiyi, insan olana kendini övmek namına karşısındakini bu şekilde, affedersiniz, eski bir deyimdir…
İtin bir tarafına sokup çıkarması, yakışır mı insan olana?
“Yukarıda” elitler, “aşağıda”, halk(!)
Ve popülist, tekrarlamak bahasına bile olsa, halkın sesi, halkın temsilcisi, halktan biridir(!)

Populus, Latinceden gelen bir kelime olup, halk demek. O halde bir popülist, halk siyaseti yapan birisi sonucuna varmak mümkündür ANCAK çağdaş popülizmin bir “artısı” bulunmaktadır…
Sözde…
Tehlike içinde bulunan toplum. Marine Le Pen deyimi ile:

“Bizim halkımız yeni bir siyaset şekli istemektedir. Fransızlar tarafından, Fransızlar için, Fransızlar ile”



Özcan Bey makalesinin tercümesi

Erdoğan’ın zaman ayarlı bombası (saatli bombası)

Türkiye ile Amerika arasındaki “anlaşmazlık”1 esas itibarıyla özellikle bir adam, Reza Zarrab ile ilgili. Reza Zarrab, Irana yönelik yaptırımları2 Türk hükümet menfaatleri doğrultusunda baypas etmiştir.
Bu konuda ifade verdiği takdirde Erdoğan zora düşecektir.
Amerika – Türkiye arasında yaşanan en büyük krizdir.

Devam edecek…

1. Kelime anlaşmazlık olarak tercüme edilebilir, ancak burada cümle içindeki anlamı bakımından doğrusu kavga, didişme olmalı.
2. Uluslararası ambargoyu

Özür diler düzeltir, daha doğrusu ekleme yaparım

Bu sabah, kendi kendime söyleniyordum, adıyla sanıyla…
Hanım sesleniyor mutfaktan bana:
“Kudurukkk…”
Hadi ben gene kibarcasını yazmış olayım…
“Gene kimleri beceriyorsun?”
Midemi!

Mide gitti…
Yine iyi bile dayandı, 28 sene >>> çok ağır <<< ilaçlar…
Kimsenin sevdiklerime kötü söz söylemesine, dalga geçmesine, alay etmesine izin vermem…
Buna şahsımda dahildir, zaten kimse kendime ettiğim küfürlerden çok bana küfür edemez, sövemez…
Kendim kendimle yeterince alay eder, dalga geçerim…
Gülemem artık ağlanacak halime, sadece küfür ederim kendime, geberemedim diye!

İpek yolu…
Güzergâhı, Türkiye, Avrupa, Çin, Amerika’nın keşfi ve tabii Hindistan…
Her ne kadar Uzakdoğu’ya yeni bir yol aranmasının nedenleri arasında atalar yatsa da…
Tabii ki Amerika’nın keşfi, baharatla da ilgili…
Neyse…
Stonehenge, Bronz devrinden kalma, güneş ve mevsimleri …
İncelemek üzere kurulduğu sanılıyor. Çin’de…
Bundan 4200 sene öncesine ait Stonehenge benzeri…
AMA kesin rasathane olduğu bilinen kalıntılar bulundu…
Yani…
Neolitik çağda, cilalı taş devri diye de adlandırılır…
Çatalhöyük mesela, güzel ülkemiz kimlerin eline kaldı?
Tüm bunların birbirleriyle ne alakası var diye sorma…
Ticaret, yol, güzergâh, astrolojik bilgiler hadi gök bilimi diyelim, belki Tanrının kendisi…
İnsanın…
Hep dediğim gibi insandan beslenmesi(!)

Bilgi…
Oldum olası önemliydi, kanıtlar bulundu, tahmin ötesi, varsayım falan değil bilim nerdeyse…
Yüzde yüz emin…
Çin’de “gökbilimcisi” aynı zamanda kralmış, dediğim dedik…
Bana birilerini hatırlatıyor ama…
Onu dinlemeyeni, sözünden çıkanı cezalandırma şekli…
Çoluk – çocuk açlığa terk etmesi…
Tohum tarlaya ne zaman ekilecek ne zaman biçilecek gökbilimcisinin bilgisi dahilinde.

Nedendir bilmem, insan, her birimiz AMA özellikle güç sahipleri kendilerini bir şey sanır…
Bir önceki izlence, bugün yayınladığım…
Kudüs ile ilgili…
Osmanlı oralardan çıktığından beri cadı kazanı…
Atatürk gelir aklıma…
Ayasofya!

İsraillisi ki…
Kimse ARTIK bana İsrail oğullarını kötüleyemez…
Kendi gözlerimle gördüm, yaşadım…
Kudüs’ü başkenti yapmak istiyor…
DÜNYA kabul etmiyor, keza Filistinlisi…
Neyi paylaşamıyorsunuz?

Üç Hâk dini, üçü içinde Kudüs çok önemli!

Eyyy İsrailli ve Filistinlisi (heyttt kendimi Tayyip gibi his ediyorum)
😊
Atatürk’ü örnek vermek isterim size, Ayasofya hem Hristiyanlar için çok önemli hem Müslümanlar için. Ne yaptı rahmetli?
Ayasofya’yı müze ilan etti!

NOKTAAAA!

Gelelim Trump’a, yine Israil’e ve Irana…
ABD – Israil ilişkileri ve yine ABD – İngiltere…
İki ülkenin ikisi de Amerika için çok önemli…
Ayağı taşa takılsa Israil veya Amerika’dan bilen, belki ikisinden birden…
Neden hiç kendini sorgulamaz; ben…
Nerede hata yapıyorum?
Diye!

Din kardeşlerim…
Kimi yanlışınızı görmüyor, görmemekte ısrar ediyorsunuz…
Adamlar menfaatleri doğrultusunda hareket ediyorlar, bir olun, birlik olun sizde…
Menfaat karşısında menfaatlerinizi savunun.

Kim ne derse desin, hele hele dini gerekçeleri öne çıkararak hareket eden…
Zifiri karanlıkta, koca bir evreni…
Bir kibrit ile aydınlatmak isteyendir. Bak, Trump karşısında…
Dünya birleşti, O anlaşma Amerikan – Iran anlaşması değildir, uluslararası bir örgüt ile Iran arasında bir anlaşmadır VE Iran anlaşmaya uymaktadır demekte!!!

Amerika’da olsan…
Trump gibi bir yaratık da olsan…
Dünya karşısında, her ne kadar haksızlık olsa bile bu dünyada, hak karşısında…
İnsan olan yanında!