Yok canı ile

Allaha çok şükür…
Ben olayım, aile fertlerim olsun, Türkiye’de ve burada yuvarlanıp gidiyoruz.
Hayat şartları zorluyor tabii.

Arabam tamirde ya, kardeşin arabasını aldım. Kızı işe götürdüm geldim…
Dükkâna döndüğümde hanım dedi “hırsız…”
Türkiye’ye gitmeden birkaç gün öncesiydi, küçük dayımın evine, köyde, hırsız girmiş. Kirada, kıracı hırsızın farkına varmış, öğretmen kendisi, tabii akıllı adam çekmiş yorganı başına beklemiş. Ata yadigârı ev, dört kardeşin dört dairesi. Kura çektiler, küçük dayımın ve bizim daire zemin katta, ana yadigârı olduğu için kardeşe düşündüm, ben payıma bu daireden çıktım. Böyle şeylere değer veririm. Kız çocuğuna anasının evi yakışır. Allah verede Dayday kıymet bilse. Yüz küsur senelik, komple tadilattan geçti. Dada biraz büyüsün anlatacağım ona neden Dayday’a yakışır. Köyün tam ortasında, merkezde. Önünde köyün kocaman parkı var, gerçekten güzel, ulu ağaçlar, çay bahçesi. Eskiden dedemin kahvesi vardı parkın “ortasında”. Bir süre küçük dayım çalıştırdı sonrasında devir edildi. Yanında zabıta, öte tarafta, hemen yanımızda köyün kültür merkezi, Camii hemen bitişiğinde…
Musalla taşı!

Fâni dünya, fâni…

Allahtan öğretmen müdahale etmemiş, hırsız evden çıkınca feryat, figan…
Gecenin bir yarısı, hırsızı park içinde insanlar çeviriyor…
Bıçak çekiyor soysuz, tabii insanlar çil yavrusu gibi kaçışıyor, herif arazi. Yakalanamadı da…
Tinerci olduğu söyleniyor. Mezarlıkta cirit atıyorlarmış…
Haliyle Türkiye’ye gittiğimde, köye, mezarlıktayım. Tembih üzerine tembih, millet korkar olmuş mezarlığa gitmeye, bıçağı takacaklar insana.

“Anneannemin evine hırsız girmiş”
Bizim eve yani…
“Evet”
Kızım delirtme beni bizim eve yani?!!!
“Evet, bizim ev desem yanlış anlayacaksın, korktum…”

Anlatmışımdır, Allah nasip etti, ata toprağına bir evcağız diktik. Onca mal, mülk içinde ki anne tarafı bir zamanlar “köy ağası” niteliğindeymiş, varlıklı yani, toprak gani…
İki evin arası yüz, yüz elli metre var yok…
Sadece bize nasip oldu ata toprağı üzerinde bir şeyler inşa etmek. Yürüyemiyorum ya, ayakta zor duruyorum, zemin katı benim. Kapıyı aç, bahçedesin…
Demir parmaklık istemedim, “kırılmaz cam”, kırılıyor ama içine giremiyorsun. Kapılar “kale”.
Kaç defa hırsız girmeye çalıştı, başaramadı. Kazığı bana, camlar dünya para.

Dedemin evi tarihi nitelikte, “aslına” uygun tadilattan geçti…
Küçük dayım ki yok canınla bu olaydan sonra evin pencerelerine demir parmaklıklar yaptırmak için harekete geçti, döneceğimin bir gün öncesiydi, parmaklıklar geldi, nostaljik, çok hoşuma gitti. Anneme “talimat” verdim bizde yaptıralım. Sipariş verildi.
Birkaç haftaya takılacak, hırsız girdi!

Yirmi bir yaşında kızcağız, küçücük bebesi var. Eşi gececi…
Allahtan dün gece işe gitmemiş. Genç kadın…
Allah korusun, burun buruna gelmişler hırsızla, sadece eski bir cep telefonu çalmış, kaçmış.

Hırsızlar cirit atıyor ülkede…
Baş çalan Ankara’da!

### Al sana dünyadan bir haber yaşıyoruz ###

“yukarıdakiler” b.k yer ceremesini bizler çekeriz!
Kuzey Kore’de Atom kazası!!!

Allah, çoluğu çocuğu korusun. Ikinci Tschernobyl olmasa bari. 200 ölü.

oku

———————————-
Tabii kaza olduğuna inanırsan…
Sen Trump’in gözüne baksana(!)
Tehdit üzerine tehdit savuruyordu!
———————————-

Ah kadın ah, senin yüzünden. Saate bak! Anca başladım. Gittim eve, yeminle kaç zamandır makarna yemiyordum. Canım istedi; bir düdük makarnası, birde o.ospu karı köftesi… Yeminle!!! Üfff yemede yanında yat. Bir kesit, Katalanlar ile ilgili. Bitirmeliyim ki yeni konu açayım




Bu açıklamalardan sonra dönelim konumuza…
Tarafımdan sadece bir tez, kimi beklentilerim vardı ama bu hiç aklıma gelmemişti. Gençlik yıllarımda, orta yaşta siyasetten çok faaldim, aslında hala faalim ama sadece yazarak. İster inananın ister inanmayın…
Binlerce gerçek kitabim, on binlerce dijital kitabim var. Rabbin bir emri varsa, OKU…
İşte O emri yerine getiririm. Severim okumasını, ilgi alanım ise oldukça geniş çaplıdır. Ömrüm üniversitelerde geçti, üniversite tahsili yapmamış olmama rağmen bir ayağım mesleğimden ötürü hep üniversitelerdeydi. Birçok insan tanıdım, yeni fikirler ile tanıştım. Zaten üniversitelerin asil amacı yeni yeni fikirler, düşünceler üretmek, geliştirmek değil mi?

Bir bilim ve ilim “fabrikası” değil midir üniversiteler?

Birisi bana bir makale önermişti, geçmiş zaman…
Uzunca bir şeydi, aslında kitapçık diyebilirim. O kadar akıcıydı ki bir çırpıda yaladım yuttum.
Yeminle hatırlamıyorum bile Profesörün ismini. Bugün size bazı “düşünce kuruluşlarının” isimlerini verdim. İşte böyle bir düşünce kurumunda önemli bir pozisyondaydı bu insan. Onun makalesi ve öngörülerini hiçbir zaman unutmayacağım. 50 sene doldu dolacak…
Amerika Birleşik Devletleri…
“Tek kutuplu dünya (!)”

Unutulmamalıdır ki…
Dünyamızda ki bu hep böyleydi, kimse vaz geçilmez, kimse yeri doldurulamaz değildir. Biliyorsunuz değil mi rüzgâr neden eser?
Denizin, “hava boşluklarının”, soğuk ve sıcak su akımlarının etkisini…
“Boşalan yer” doldurulur!


Think Tank

Brookings Institution
https://www.brookings.edu/

Chatham House
https://www.chathamhouse.org/

French Institute of International Relations
https://www.ifri.org/en

Center for Strategic and International Studies
https://www.csis.org/
Carnegie Endowment for International Peace
http://carnegieendowment.org/
Bruegel

Start


RAND Corporation
https://www.rand.org/
Woodrow Wilson International Center for Scholars
https://www.wilsoncenter.org/
Fundacao Getulio Vargas
http://portal.fgv.br/en
Council on Foreign Relations
https://www.cfr.org/

Dikkatinizi çekerim…
Bunlar bilinenler, birde bilinmeyen, gizliden gizliye çalışanlar var ki kusura bakmayın yayınlayamam. Başıma çok büyük iş açarım. Sol üsten başlayarak sıraladıklarım dünyanın en önemli düşünce kuruluşlarıdır. Pensilvanya üniversitesi her sene bu değerlendirmeyi yapar. İkinci ve üçüncü sırada, İngiltere ardından Fransa…
Altıncı sırada Belçika VE dokuzuncu sırada Brezilya. Gerisi DIKKAT Amerika(!) Anlayan, anladı!
Sağ üst köşeden başlamak üzere Almanlar sonrasında Türkler.

Yok arkadaş bu kadın feleğimi şaşırttı bana

Uğraşma benimle ruhu sapığım…
Deli doktorum, manyak psikoloğum uğraşma benimle kadın uğraşma!

Bak senin yüzünden elim ayağım tutmuyor, iki buçuk gram çalışmıyor…
Katalanlar kaldı başka bir güne…
Feleğimi şaşırttın, başımdakiler yetmiyor birde…
Sen!

Belki merak edersiniz kaynaklarımı…
Salt Dark Net değil, salt şahsen tanıdıklarım, görüştüklerim değil, şahsi tecrübelerim, bu gibi kaynaklardan da faydalanırım:

Think Tank’ler

Think Tanks & Civil Societies Program
incele
Pennsylvania üniversitesi her sene yayınlar…
Yok…
Vallahi billahi F. Güllen ile ilgisi yok…
😊
İki sığır rezil ettiler memleketi!

NOT:
Biraz beklerseniz dünyanın en önemli kuruluşların listesini PDF olarak yayınlayacağım

KADIN

Bugün Katalanlarla ilgili yazımı bitirecektim…
Sözde bitecekti…
Kadın uğraşma benimle, deşme yaramı, deşme!

of, ulan offf


İçmem mi hiç???

Gençliğimi hatırlatır bana…
Meyhanelerde geçirdiğim geceleri…
Biliyor musun gül danesi…
Hepsi geçti!

Bir bilsen…
Bir bilsen sana nasıl susadığımı, ahhh bir bilsen.

Mecnunun Leylasını aradığı gibi kadın…
Bende seni aradım…
Çok sevdim seni, ancak bir erkeğin bir kadını sevebileceği gibi!!!

Ve…
Ben yine yalnızlığımla baş başa.

Ben “terk” ettim deee…
Kalbim seninle!!!

Kadınımmm dediğimi unutamıyorum.