Hep yazarım, derim, yeniyi ve eskiyi kıyaslarım

CNN Türk mesela…
Biliyorsunuz hep şikâyet ederim, eleştiririm AMA hala izlerim…
NEDEN?
Çünkü diğer kanallar ziyadesiyle “tek düze beslenme!”

Türkiye Cumhuriyeti…
Tayyipistan…
Dünya bunlardan ibaret değil ki!

Etkileşim, kardeşim…
Bu yüzden, çünkü ben çeşit severim!!!

Yine…
Hani hakaret anlamında değil, dünkü çocuklar…
Sözde bilişimciler, özellikle ama kendilerine Web-Designer diyenler…
Sizleri…
En güzel örnek CNN Türk Canlı, sizleri…
Sağ cebime sokar solumdan çıkarırım.

Aklınızı para almış, kariyer…
En temel ILKELERI, insanlığınızı unutmuşsunuz…
PARA…
Çok şeydir AMA her şey değildir gençler!

En basit şekilde…
ESKI SÜRÜMLERLE…
>>> Bugünün <<< önlemlerini baypas eder…
Bilgi, fikir sahibi olan bilir kişiler!

Old version

Nasıl rahatladım anlatamam, iyi ki avukata gittim

Taha Beyi okumakta fayda var!

Taha Akyol
takyol@hurriyet.com.tr
66 gün kaldı!
19 Nisan 2018

ERKEN seçim artık kesinleşmiş sayılır; 66 gün sonra, 24 Haziran Pazar günü yapılacak.
Bu takvimin ilk dikkat çeken tarafı, İYİ Parti’nin seçimlere girmesinin engellenmek istenmesidir.

İttifak yasasını iki partinin çıkarına göre düzenleyen iktidar bloku, şimdi iki partinin en avantajlı olacağı günde seçim yapacak.

Seçim günü olarak sürekli 2019 yılının 3 Kasım’ını gösterirken birdenbire 66 gün sonrasına seçim koymak son derece hesabi bir tavırdır. Muhalefetin yeterince hazırlanmasına imkân bırakmadan seçim yapılmak istendiği açıktır.

Bu, sonraki yerel seçimlerde de iktidarı avantajlı hale getirecektir.

AK PARTİ VE MHP
Aslında Cumhurbaşkanı ta Eylül 2017’de bazı belediye başkanlarını değiştirerek partisini seçimlere hazırlamaya başlamıştı.

Meydan ve kongre konuşmalarını yoğunlaştırmıştı. Referandumdan beri de seçim ekonomisi uygulanıyordu; para basmadan fakat kredi ve tüketim musluklarını açarak.

Çözüm sürecindeki konuşmaların aksine, MHP tabanına seslenen ‘milliyetçi’ konuşmalara ağırlık vererek…

İktidar partisinin muazzam propaganda imkânları da vardır.

AK Parti’nin 66 gün sonraki seçimlere en avantajlı parti olarak gireceği bellidir.

MHP ise ‘ittifak yasası’ sayesinde baraj sorunundan kurtulmuş olarak seçimlere girecektir.

MHP’nin baraj sorunu olduğunu Bahçeli’nin kendisi yüzde 10 barajından yakınarak ve Avrupa demokrasilerindeki düşük barajları örnek göstererek ifade etmişti. (14 Kasım 2017)

MUHALEFET KANADI
Muhalefet kanadında en hazırlıklı ve güçlü parti şüphesiz CHP’dir fakat bu partinin oy tabanını önemli oranda genişletemediği bugüne kadarki seçimlerde görüldü.

Kılıçdaroğlu yüzde 20’den yüzde 25’e çıkardı, ötesine geçilemedi.

Bu tabloda İYİ Parti ve Saadet Partisi belirleyici olabilir.

Oranları bilmiyoruz ama Meral Akşener engellemelere rağmen bir rüzgâr yarattı.

Temel Karamollaoğlu da ‘kuvvetler ayrılığı, hukuk devleti’ gibi her hukukçunun yüreğinde hissetmesi gereken hayati kavramları vurgulayarak partisine bir canlanma getirdi, ilgi odağı oldu.

Hatta kamuoyu araştırmaları sağdaki bu iki partinin ittifak yapması halinde, tek başlarına alacakları oyların toplamından fazla oy alabileceklerini gösteriyor.

Sorun İYİ Parti’nin seçimlere girip giremeyeceğidir. Kongre ve olağanüstü kongre tarihleri ile YSK’nın takvimi gibi teknik konular var. Fakat İYİ Parti, seçimlere girme hakkı olan Demokrat Parti’nin tüzel kişiliği altında seçimlere girebilir, buna hukuki engel yoktur.

AK Partililerin çok iyi bildiği ‘mağduriyet duygusu’ bu defa güçlü ve kudretli iktidar lehine mi, muhalefet lehine mi işler? Yine de propaganda gücü çok önemli bir faktördür.

DOĞRU İLKELER
Benim gözümde öncelikli olan hukuktur, temel hak ve hürriyetlerdir, iktisadi kalkınmadır; hangi parti olursa olsun.

Bu sebeple parti mülahazasından tamamen uzak olarak şu hususu iktidarın dikkatine sunmak isterim, ülkeyi yönetme sorumluluğu onlarda olduğu için…

KHK’larla seçim kanununda değişiklik yapmak, ittifak yasasıyla iki partinin çıkarına bir seçim sistemi getirmek, şimdi de iki partinin çıkarına göre bir seçim tarihi belirlemek…

Böylece demokrasilerde anayasalar kadar önemli olan oyun kurallarını bu kadar sık, bu kadar mutabakatsız ve bu kadar köklü şekilde değiştirmek toplumsal huzura ne kadar katkıda bulunur?

İtidal, adalet, hakkaniyet gibi kavramlar her zaman doğru rehberlerdir.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/taha-akyol/66-gun-kaldi-40809721

Aceleciliğim üzerine, kolum güzel bir örnek

Hani yazmıştım ya şoför hastalığı diye…
Allah korusun yazmadığım, özellikle gençlerin bilgisine…
Açık cam…
Cereyan, çocuklar felce bile neden olabilir, yüz felci örneğin…
Aman dikkat!

Kadın bir iğne vurdu…
İğneyi elinde gördüğümde aklım gitti…
😊
Çok korkarım iğneden. Geçti, oh beee…
Birkaç saat sonra yine başladı, of kadını ne kalayladım…
Bu sabah…
Çok hafif bir sızı!

ZAMAN…
Rahmetliyi nasıl anmam?
“Önderrr, her şeyin bir zamanı var!”
Ah Önder ah, sen hiçbir zaman adam olmayacaksın…
Zaman, zaman, zaman!

NEDEN?

Tahminlerimde yanılıp yanılmadığımı anlamak için piyasaların açılışını bekle°

Hayat dediğin Recep Tayyip Erdoğan gibi bir orospu

Bir, iki hayat kadınına gittiğim oldu…
Kalburüstü cinslerinden…
Affedersiniz, siktirolojinin çeşitleri(!)

Ancak…
Böylesine orospu görülmedi!

BILGINIZ OLSUN DIYE YAZIYORUM, özellikle Almanya’da yaşayanlar için…
Elimde kapı gibi vekalet var, ÖLÜMDEN ÖTE…
İyi ki avukata gittim, iyi ki…
Yeminle elimde bir ORDU…
Evet, benim elimde. Mesleğimin gereği…
Birçok çok yetenekli mali müşavirin yani sıra neredeyse hukuk bilimin her dalından bir avukat var elimde, yakından tanıdığım. Kısmen müşteri.

Gittiğim…
Benim genel avukatım, Profesör Doktor…
Dedi ki varis kim, bilinmiyor…
Sana bir kâğıt gelecek mahkemeden, onunla HER ŞEYI yapabilirsin…
Bankanın dayattığı üçüncü şahıs lehine miras, ödeyemememin nedeni…
Hava cıva, ya sen elindeki vekalet ile veya mirasçının bizzat kendisi bu sözleşmeyi bile geçersiz kılabilir, iptal eder.

Allaha çok şükür…
Borç harç üstüme kalmasın da doktorda bugün…
Sanki hiçbir şey olmamış gibi, dedim OMA…
Kadın irkildi, anlaşılan o da bıkmış. Dedim faturanı ödeyemiyorum şu nedenle…
Bana on, on dört gün izin ver…
“Sorun yok” dedi…
Bir daha mı böyle bir şey, TÖVBE!

Erken seçim kararı alindi…
Hadi hayırlısı, kazanacakları…
Kesin…
Ama öyle ama böyle kesin, eline tencere, tava…
Orak, çekiç…
BALTA, sokaklara!

Sinirler iyice zayıflamış

Aslında…
Doğrusu şöyle olmalı, sinir diye bir şey kalmadı!

Benim neme?
Ben kimim ki?
Sana ne?

İçimdeki mücadele azmi söndü diyemem…
Ama korku…
Bilincindeyim dayanma gücümü yitirdim. Avukat saati yaklaştıkça kalbim…
Pir, pir…
Demin annem diyor “Oğlum ne oluyor sana? Yüzün, gözlerin kıpkırmızı. Korkuyorum bir şey olacaksın!”

Evet, gerçek olmalı…
İçimdeki sıkıntılar dışa vurmuş olmalı. Yok kardeşim…
Bu tamah niye, çekil kenara…
Sanki dünya öndersiz dönmeyecek…
Havalar ısınmaya başladı, git balığa…
Kafanı dinle!

Kadın hâkli, yaptım yapacağımı. Allaha şükür iki kuruş emeklide var…
Gelecekte…
Ulan daha ne???
Doğru diyor, “Öleceksin, başkaları oturacak üstüne”
Kime, neye güveniyorsun? Ayakta olduğun sürece kimse dize getirmedi seni AMA…
Elden ayaktan düş…
Görürsün dünyanın kaç bucak olduğunu!!!

Dur bakalım…
Bu badireleri bir atlatayım, hayatimi sil bastan düzenleyeceğim…
Allah’ın izniyle aynen öyle olacak!

Ben kaçtım…
Dökülürse dilinizden bir dua çok müteşekkir kalırım…
Dökülmese bile sağlıcakla kalın.

Bilgi nerede bitip inanç nerede başlıyor?

Bugün bildiğimiz şekliyle insan bulgularının mazisi yaklaşık 40 bin sene öncesine dayanıyor…
Yine bugün bildiğimiz bilim ve bilimsellik çalışmalarının geçmişi ise henüz birkaç yüz yıllık…
Doğa bilimleri, FEN dediğimiz…
Tayyipistanda bitmiş olup, eğitim seviyesi imam hatip düzeyine indirgenmiştir…
Ki…
Yukarıda vermiş olduğum bilgiler eşliğinde takdir edersiniz ki bilimsel verilere dayanmayan ama birtakım olayları veya olaylar zincirlerini izah etmeye yarayan, çoğu zaman batıl temellere dayanan “modernler” türeyip somut veri, bilgi yerine geçmiştir.

İnanç…
Çocuklar, iman…
Allah varlığına, kitaplarına, cennet ve cehenneme, elçilerinin öğretilerine, kader ve kısmete, nasibe inanmak, iman etmek BENCE insanlığın bilime, bilimselliğe attığı ilk adımdır.
Çünkü Allah…
İnsanları nizama, düzene davet etmekle birlikte varlığına inancı…
Sıra kadem basmayı öngörmemiş…
Beni arayın, bulun, görün, algılayın…
Düşünün, bilincine varın “diyerek” bir yol açmış, yol göstermiştir. Dini ilimlerin olsun…
Devlet eğitimi olsun…
Ezberci ve kayıtsız şartsız, sorgulamadan, düşünmeden biati öngördüğü…
Ve eğitimin bu şeklini dayattığı sürece bir yere varamayacağımız açıktır. Özellikle yüce dinimiz…
Bu öğreti dünyevi ve ruhani bir sentez içerir. Yeter ki okuyalım…
Kendimiz açıp kitaplara ilgi duyalım, okuduğumuz üzerinde düşünelim. Soralım ve yeri geldiğinde sorgulayalım.

Etrafınıza bakmanız yeterli…
Gören gözle çocuklar, gören gözle bakmanız sanırım yeterli olacaktır…
En kötü ihtimalle vicdanınıza, kalbinize sorunuz…
AKP ve zihniyeti…
Ortadoğu’ya musallat olan siyasal İslam, steril ve öjenik (eugenik) bir ortam yaratma gayretindedir…
Dinci stereotipiler, homojen ve aptal, kör cahil.

Kanına dokunuyorsa senin kanını sikeyim

Hodri meydan >>> sözde <<< Müslüman… Eninde sonunda başınızdakileri, güvendiğiniz dağları asacağız… Suçluysanız… Adil bir şekilde kul mahkemesine çıkarılacaksınız, Mevla’m sizi ne yapar bilemem!

Şoför hastalığı, banka

Şoför hastalığı olarak bilinir…
Sol kol, Allahtan sol…
Açık cam.

Banka, faturalar, hastane falan…Diyorum ya polisiye, hayatımda görmedim boyle şey. Uğraşamam, en iyisi avukata vermek.